İki Buçuk Anne: Mom
The Big Bang Theory ve Two and a Half Men’in yaratıcısı Chuck Lorre’dan yepyeni bir komedi dizisi: Mom.
2000’li yılların başına kadar hala zirvede olan “multi-camera” diziler, son dönemde iyice eskimeye ve yeteri kadar ilgi görmemeye başladı. Genelde stüdyo mantığında çekilen ve ne zaman gülmeniz gerektiğini haber veren kahkaha efektleriyle dolu yapımlar bunlar. Friends ve Cheers gibi klasik örnekler var; ama daha yakın tarihten konuşacak olursak Dharma & Greg, The King of Queens, According to Jim akla ilk gelenler. Adından da anlaşılacağı üzere bu tür yapımlar tek bir sahnenin birden fazla kamera tarafından kayda alınmasıyla yapılıyor. “Single-camera” yapımlardan farklı olarak kurgu sonrası birden fazla açıdan aynı kareyi seyirciye sunabiliyorlar. Fakat dediğim gibi artık bu tür, birkaç istisnai örnek haricinde, demode olmaya başladı. The Big Bang Theory, How I Met Your Mother ve 2 Broke Girls’e karşılık The Office, 30 Rock, Parks and Recreation, Louie ve Cougar Town gibi “single-camera” çekilen başarılı yapımların adını saymak mümkün. Peki konuyu nereye getirmeye çalışıyorum? Türkiye’de Tatlı Hayat ve Dadı haricinde pek tutmayan bu türe ben de pek sıcak yaklaşamayanlardanım. HBO ve Showtime’ın sunduğu komedi alternatiflerinden sonra networklerin yapay hikayelerine ısınmakta güçlük çekiyorum. Yalnız bu yıl CBS’de start alan Mom, hem “multi-camera” dizilere hem de Chuck Lorre yapımlarına olan tepkimi biraz olsun yumuşattı. Roseanne, The Big Bang Theory ve Two and a Half Men gibi yüksek reytingleri olan komedilerin yaratıcısı Chuck Lorre var Mom’ın arkasında. California’da geçmekte olan dizi, aynı ailenin üç jenerasyonunu anlatıyor. Allison Janney, Bonnie rolüyle piramidin tepesinde. Bonnie’nin kızı Christy olarak Anna Faris’i, Christy karakterinin kızı Violet olarak ise Sadie Calvano’yu izliyoruz. Dizinin yaşça büyükleri, Janney ile Faris ne yazık ki iyi birer anne olamamış ve alkol problemiyle baş etmek zorunda kaldıkları için (ya da baş edemedikleri için) hızlı yaşadıkları yıllarda etraflarındaki pek çok insanın kalbini kırmış bir anne kız. Christy, annesine benzememek için yıllarca mücadele vermesine rağmen aynı tuzaklara düşmüş ve kızının genç yaşta hamile kalmasıyla tam olarak annesiyle aynı kaderi yaşamaya başlamıştır. Mom için söylenebilecek en güzel cümle “Tarih tekerrürden ibarettir.” sanırım. Üç jenerasyon arasındaki büyük benzerlikler ve yapılan neredeyse tıpatıp hatalar karakterler arasındaki dinamiklerin daha ilk bölümden oluşmasını sağlıyor. Yine stüdyo mantığının getirdiği yapaylık ve abartı ara ara göze batsa da kadrosunun komedideki başarısı sayesinde ortaya tadından yenmez bir iş çıkıyor. Ne ilginçtir ki genelde yeni seçimler yaparak her daim taze kalmayı başaran Altın Küre, beğeneceklerini zannettiğimiz Mom’a tek bir adaylık dahi vermedi. Ama yazın Emmy adayları açıklandığında Faris ile Janney’nin kesinlikle karşımıza çıkma ihtimali var. Allison Janney için söylenebilecek ne kaldı bilmiyorum. Televizyonun bugüne kadar gördüğü en iyi aktrislerden biri bana kalırsa. Beyazperdede yeteri kadar rol bulamıyor oluşu çok üzücü. Ama The West Wing ile parlayan yıldızının hiç sönmeyeceği kesin. Vasat komedi Mr. Sunshine’da bile ilgimizi çekmeyi başarabilmişti. Ama burada menopozun eşiğindeki Bonnie olarak ne kadar çok yönlü bir aktris olduğunu tekrardan kanıtlıyor. Diziyi Chuck Lorre’un önceki işlerinden ayıran en önemli özellik ise bir grup karaktere bağlı kalmayıp ilgiyi farklı alanlara dağıtması. Hikayedeki üç jenerasyonu temsil eden kadınlar haricinde Christy’nin iş yerindeki orijinal karakterler, sürekli yanaklarını sıkmak istediğiniz oğlu, oğlunun sarsak babası ve tabii ki de Violet’in genç yaşta hamile kalmasına sebep olan sevgilisi Mom’a renk katıyor. Hepsi de birbirinden yetenekli aktörler tarafından canlandırılmakta. Bu arada hala başlamayanlar için de, Octavia Spencer ve Justin Long gibi ünlü simaların ara ara Mom’a konuk oyuncu olarak katıldığını ekleyeyim. Yeni diziler açısından oldukça sönük geçen 2013/14 sezonunun en kayda değer komedisi Mom. Tıpkı 2 Broke Girls gibi ilerleyen yıllarda daha çok izleyiciye ulaşıp bir fenomene dönüşeceğini düşünüyorum. Tüm matematiği bu kadar kısa bir sürede oturttuklarına göre arkası da gelecektir. İlk sezon onayını çoktan alan dizinin şimdilik 12 bölümü yayınlandı. Eğer ilginizi biraz olsun çekebildiysem 13 Ocak’da gelecek yeni bölüme kadar vaktiniz var. Geleneksel komedilerden vazgeçmeyenleri de, daha orijinal seçimler yapmasına rağmen izleyecek yeni bir dizi arayanları da bu şenliğe son bir kez davet edelim. Sonra çok bölüm birikince sızlanan olursa bozuşuruz.
theMagger’dan diğer dizi önerileri için Umur Çağın Taş’ın “The Good Wife” ve Gülfem Karcı’nın “Girls” yazılarını okuyabilirsiniz.
İlk yorumu siz yazın!