100 Yaşında Bir Çocuk: Cumhuriyet’e Armağan Senfoni
Klasik müziğin ülkemizdeki geçmişinde çok bir özel yerde bulunurken verdiği eser siparişleriyle literatüre katkı veren, eserlerin Türkiye ve dünya prömiyerlerine ev sahipliği yaparak müzikseverlere unutulmaz anlar yaşatan Borusan Sanat, 2023-2024 sezonuna da 12 Ekim Perşembe akşamı muhteşem bir başlangıç yaptı. Cumhuriyet’imizin 100. yılına özel olarak dünyaca ünlü piyanist ve bestecimiz Fazıl Say’a sipariş ettiği ve 100 Yaşında Bir Çocuk adını taşıyan 6 Numaralı Senfoni’si, genç kuşağın en başarılı şeflerinden Can Okan yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın (BİFO) harika performansıyla dünya prömiyerini kapalı gişe bir salonda yaptı. Ben de bu unutulmaz geceyi deneyimleyen bir müziksever olarak 100 Yaşında Bir Çocuk’a dair duygu ve düşüncelerimi kaleme almayı kendime bir borç bildim. Keyifli okumalar.
Fazıl Say’ın 1 Numaralı İstanbul Senfonisi, 2 Numaralı Mezopotamya Senfonisi, 3 Numaralı Evren Senfonisi, 4 Numaralı Umut Senfonisi ve 5 Numaralı Senfoni’sinin ardından bestelediği 100 Yaşında Bir Çocuk adlı 6 Numaralı Senfoni’si, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yıllık serüvenine notaların en coşkun haliyle gerçekçi bir ışık tuttuğu müzik diline sahip. Say, bestelediği bu senfonisini, müzikte post-romantik dönemin çarpıcı büyüklükteki orkestralarının yapısını andıran bir kadro için kaleme alırken yapıtın ana fikrine ışık tutacak sözlerini şu şekilde ifade ediyor: “Bu senfonideki isyan, özlem, yılgınlık ve yılmamak; hepsi bugüne kadar yazdıklarımdan daha fazla, daha yoğun. Çalışmaya sabahları erken saatlerde başlıyorum. Tüm enstrümanları, 100 kişilik orkestrayı içimizin sessizliğinde, tenhalıkta duymamız lazım. Senfoniyi bestelerken sadece bu yüzyılı ve hissettiklerimi paylaşmadım, kendime bir de söz verdim; 100 yaşıma gelince dinlemek istiyorum bu eseri. Geleceğime bir mektup, bir hesaplaşma, bir tarihe not düşme, konum tanımlama eseri bu. Eserin adını ‘100 Yaşında Bir Çocuk’ koydum. 29 Ekim 1923 yılında kurulan Cumhuriyet’in 100 yıl içinde yaşadığı iyi ve kötü dönemleri, zorlandığı ya da geliştiği zamanları, kendi kişisel ve toplumsal tarihinde yaşadıklarını, sanki bir insan ömrünü tasvir edercesine anlattım. 6. Senfoni’de kişisel ve aynı zamanda gerçekçi bir bakış açısıyla hikayeleştirilmiş bir müzik dili yarattığımı düşünüyorum.”
Gelelim 100 Yaşında Bir Çocuk’un hikayesine. Fazıl Say’ın konser öncesinde yaptığı konuşmaya göre Borusan Sanat tarafından Cumhuriyet’imizin 100. yılına özel bu eser siparişi bundan yaklaşık beş yıl önce verilmiş. Ardından çalışmalara başlayan Say, senfonisini dört aylık yoğun bir tempoda günde 15-16 saatlere varan bir çalışmayla tamamlamış. “Üzgün İnsanlar”, “Anadolu Ütopyası”, “Cehalete İsyan” ile “Yılmayan Ruhlar” isimli dört bölümden oluşan ve yaklaşık 32 dakikalık bir süreye sahip senfoniyi, 100 kişilik bir müzisyen grubundan oluşan BİFO seslendirdi.
Notalarla Şanlı Cumhuriyet’in 100 Yılına Tanıklık Etmek…
Say’ın bildiğimiz, deneyimlediğimiz, tecrübe ettiğimiz gerçeklikten yola çıkarak yarattığı bir senfoni olan 100 Yaşında Bir Çocuk, anlatmak istediğini pek çok farklı duyguya derinden dokunan ses kümeleriyle başarıyor. Zihnimizde melodilerin kolay kolay kalmadığı fakat atmosfer ve çeşitli ses boyutlarının yer edindiği bu senfoni, her dakikasında Say’ın olgun besteci kimliğinden izler taşıyor. Yaklaşık üç dakika süren Üzgün İnsanlar bölümünün ardından eserde bizi çok daha mutlu, renkli ve ahenkli bir Anadolu Ütopyası karşılıyor. Bu bölümde ayrıca Say’ın kendi yarattığı türküler de yer bulurken o capcanlı renk dünyasının arasında belli belirsiz siluetler şeklinde beliriyor. Bu yönüyle senfoni, kendi kültürümüzün kodlarını barındırmasının yanı sıra çağdaş esintiler de taşıyor. Ardından gelen ve benim de senfonideki en etkilendiğim bölüm olan Cehalete İsyan ise bugünün Türkiye’sinden bakıldığı vakit büyük bir kesimin ortak duygularına tercüman olan ve neredeyse her yönüyle içselleştirebileceğimiz nüanslara sahip. Bölümün tamamına hakim olan uyumlu bir gürültüyle ona eşlik eden öfke ve isyan duyguları, yüksek tempoya ayak uydurarak oldukça coşkun bir notalar bütününü salona yayıyor. Senfoninin son bölümü Yılmayan Ruhlar finalinde ise Fazıl Say bizi son derece ağdalı, ağır ve ağıtsal bir müzik diliyle baş başa bırakıyor. Buna karşın da hiçbir zaman umudun elimizden yitip gitmesine izin vermemeye davet ederek dinleyicinin elinden tutup adeta sıkı sıkıya sarılıyor. Ardından Cumhuriyet’imizin önümüzdeki yüzyıllarına bir ses bırakıyormuşçasına usulca sona eren senfoni, ruhumuzu Cumhuriyet’in 100 yılına tanık eden bir varlığa dönüştürüyor.
Bu duyguları kelimelerle her ne kadar ifade etsem de eserin ihtişamının yanında çok küçük bir toz zerresi kalacağı aşikar. Sonuç olarak Fazıl Say gibi bir değere sahip olmanın, onun bestelediği 100 Yaşında Bir Çocuk isimli senfonisini canlı canlı dinleyebilmenin verdiği o mutluluk konserin ardından kalan en özel duygu oldu kendi adıma.
Cumhuriyet’imizin ilk yüzyılına yakışır şekilde Can Okan tarafından önünde nota dahi olmadan ustalıkla yönetilen Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası tarafından kusursuz şekilde seslendirilen senfoni, her notasıyla bu toprakların üzerinde yaşayan Türk milletinin de ortak eseri bir bakıma. En duygusal, özel, coşkulu ve saf haliyle…
Kapak Fotoğrafı: Umut Özge Balkan
İlginizi çekebilir: Halil Şimşek’ten 1923
İlk yorumu siz yazın!