101 Lezzet Festivali'nde Favorilerim
Yeme içme sektörü için çok çok önemli olan ve bu yıl üçüncüsü düzenlenen 101 Lezzet Festivali’nde çalışma fırsatı buldum. Time Out İstanbul’un düzenlediği bu güzel festivalin keyfini sonuna kadar çıkarabilmek adına sabah 7’de buraya gelip etkinliğin başlangıç saati olan 13:00’e dek organizasyon aşamasında çalışmak çok güzel bir deneyim oldu. Öncelikle mekan Sait Halim Paşa Yalısı’ydı ve enfes bir manzara festival süresince bize eşlik etti. Yeme içme sektörünün önde gelen 101 leziz mekanının standlarının kurulduğu ve çeşitli ürünlerinin sunulduğu 101 Lezzet Festivali’nde, normal zamanda ulaşamadığımız ya da ulaşsak da her lezzetini deneyemediğimiz yerlerin bütün özel ürünlerini bir arada tadabilme fırsatı bulabildik. Bununla beraber özel yemek pişirme etkinlikleri, söyleşiler ve canlı yayınlar da bulunmaktaydı.
Kapı açılışından itibaren standların önünde uzun hevesli ve mutlu kalabalıklar oluştu. İştah açıcı sunumlar eşliğinde, her şeyden deneme isteği içerisine girdik biz de pek tabii ki. Burada çalışmanın en faydalı yönlerinden biri girişteki çılgın sıradan kaçabilmek bir de sanırım hangi mekanın standının tam olarak nerede olduğunu bilebilmek oldu. En sevdiğim yerleri önceden gözüme kestirip hedefe kitlendim:) Yalının iç kısmında, üst katta büyük salonda tatlıları en güzel olan yerler, hemen yanında ise kahve konusunda uzmanlaşmış üçüncü dalga kahve akımının en başarılıları Kronotrop, Brew Lab, Coffee Sapiens, Coffee Nutz vardı. Erenköy Şerbetçisi’nin ferahlatan şerbetlerini de unutmayalım. Alt katta ise Kurukahveci Mehmet Efendi, Refika’nın Mutfağı ve yemek pişirme etkinliklerinin de bulunduğu Le Cordon Bleu’nun odası mevcuttu.
Dış kısımda ise benim dört gözle beklediğim bazı mekanların standları kurulmuştu. Hemen o tarafa doğru gittim, işim bittiği an. Yeniköy’den sonra İstinye Park’ta da şube açmış olan ve mantıseverliğiyle tanınan bana en iyi mantıyı nerede yediğim sorulduğunda düşünmeksinizin adını söylediğim Emek Mantı’nın standına doğru yol aldım. Mantı çeşitleri, börekler, zeytinyağlı dolmalar arasından ilk olarak normal mantıdan istedim ve yemek olarak başlangıcı kendi içimde beni en mutlu eden şeyle yapmış oldum.
Sonrasında Taksim’in belki de en lezzetli yeri olan ve nefis manzarasıyla bizi mest eden Duble Meze Bar’ın standına yol aldım. Ufacık kıtır yufkaların içindeki abugannuş, humus ve kokoreç enfesti. Duble Meze Bar’a giderseniz o incecik ciğerinden yemeyi de unutmayın, benden söylemesi! Buranın yanında bulunan stand ise Ferahfeza ve Leb-i Derya’ya aitti. Özellikle Ferhafeza’daki fıstıklı peynirli domatesli humus hafif ve lezizdi. Avakadolu seçenekler de mevcuttu.
Buranın karşısındaki Shangria La Boshporus standında ise noodle savaşları vardı. Sanırım gördüğüm herkesin elinde bir an o noodlelardan gördüm yanında da çeşit çeşit biralar. Yine bu kadar popüler olan ve neredeyse etkinlik bitimine dek koskoca bir sıra eşliğinde hizmet veren Virgina Angus ve lezzet patlaması yaşatan hamburgeri günün en şiddetle arzu edilen yiyeceğiydi. Gözde Şarküteri’deki midye dolmalar, Bi nevi’deki sağlıklı seçenekler, Upper Crust pizzaları, Virgina Angus’un hemen yanında Carnaval Büfe, Arcadia ve Develi bulunuyordu. Develi’deki çiğ köfte, Eatbox’taki hamburger ve Lucca’nın standındaki sağlıklı yiyeceklerle, sangria da en çok revaçta olan yiyecek-içecekler arasındaydı. Başarılı şef Rudolf Van Nunen’in de hazır bulunduğu, Karaköy’ün yepyenisi Rudolf Restaurant’ın standında bulunmak da çok hoştu. Levrek marin çok hafif ve lezizdi. Karaköy’den sonra Bebek’te de şubesi açılan onlarca çeşit çayıyla çayseverlerin uğrak mekanı olan Dem de bahçe kısmında sevilen çeşitleriyle hazır bekliyordu.
Yemekten sonra yukarı çıkıp tatlılarımız eşliğinde balkonda manzaranın keyfini çıkardık. Coffee Nutz’ın ve Coffee Sapiens’in cold drip çeşitlerini denedik. Tatlı kısmında, yılların klasikleşmişi Baylan, yenilerden Pare baklava, by trileçe, Pim karaköy ilk akılda kalanlardandı. Özellikle Pim’deki çilekli mus en sevdiklerimden oldu; ancak favorin ne derseniz, Galata’da bulunan Velvet Cafe’nin un helvaları bir harikaydı. Üç tane yedikten sonra gördüm ki herkes de benimle aynı düşüncede.
Peki yiyecek olarak en sevdiklerim neler mi oldu? Öncelikle Emek Mantı’nın mantısı, Roka Pera’nın zeytinyağlı dolma ve favası, Cundalı Balık’ın karidesli mantı ve uskumrusu, Duble Meze’de tattığım paçanga ve abugannuş ve Virgina Angus hamburgeri benim favorilerim oldu.
After party’de dans edip yediklerimizi eritmeye çalıştık. Bütün aldığımız kilolara rağmen yüzlerimiz gülerek seneye de mutlaka katılacağımıza emin olarak güleryüzlerle keyifle ayrıldık oradan. Umuyorum ki bu tip yeme-içme etkinlikleri daha da fazlalaşır! Bu şehir bunu hak ediyor 🙂
İlk yorumu siz yazın!