2 Günde Kapadokya
Uçakla Kayseri’ye vardıktan sonra yolumuza arabayla devam ettik. Kapadokya’yı gezmek için mutlaka arabaya ihtiyacınız oluyor. Mesafeler de çok yakın olmadığı ve görülecek birçok yer olduğu için araba önemli oluyor. Otelden aldığımız tavsiyeler ve haritalar doğrultusunda ilk durağımız olan Göreme Açık Hava Müzesi’ne gittik. Göreme birçok kilise ve manastırı içinde bulunduruyor ve her birinin mimarisi büyüleyici. Çok sıcak bir zamanda gittiğimiz için gezmek biraz yorucu oldu ama çok güzeldi.
Ardından Uçhisar’a geçerek kaleye çıktık. Burası Kapadokya’nın en yüksek tepesi, bu nedenle muhteşem bir manzara ile bu noktanın keyfini çıkardık.
3. noktamız Ürgüp: Kapadokya’nın en hareketli bölgesi olarak dikkatimizi çekti. Merak edenler için Asmalı Konak da bu bölgede, ben daha önce konağı gezdiğim için bu sefer girmedim. Daha sonra Turasan Şarapçılık’ı gezdik; güzel şaraplarını tattık.
Belki de ben daha çok beyaz şarabı sevdiğim için Emir beyaz şarabı çok beğendim. Buradan şaraplarımızı alıp günbatımına doğru yola çıktık. Giderken merkezden markete uğrayıp değişik peynirler de aldık. Kapadokya’da günbatımı bir harika. Devrent Vadisi günbatımı noktasında, bizi enfes bir manzara karşıladı. Bu vadiye girerken daha önce hiçbir yerde karşılaşmadığım şekilde girişte para alınması açıkçası beni şaşırttı, bence bu düzeltilmesi gereken bir nokta.
Kapadokya akşam yemeği için de çok güzel alternatifler sunuyor: Ürgüp’teki Ziggy Restoran ve Avanos’taki testi kebabını kesinlikle denemeniz gerek.
Kapadokya’da maalesef tabelalar çok iyi değil, biz genelde Google Maps ile ve yukarıda resmini paylaştığım haritayla yolumuzu bulabildik. Bu haritayı da Azure Cave Suites otelimizden temin ettik, buradan teşekkür etmek isterim 🙂 Taş evler içerisinde muhteşem bir oteldi.
İkinci günümüze oldukça erken başladık; otelin lokasyonu nedeniyle sabah saatlerimizi 5:00’a kurduk ve balonları izlemeye terasına çıktık. Biz binmeye cesaret edemedik fakat çok güzel gözüküyordu. Sevenler için iyi bir opsiyon.
Balon manzarasından sonra planlarımızda Derinkuyu Yeraltı Şehri vardı. Buraya ve Göreme Açık Hava Müzesi’ne Müzekart ile girebiliyorsunuz. Müzekart’ınız yoksa çıkarmanız faydalı olacaktır. Derinkuyu Yeraltı Şehri Çavuşin’e yaklaşık 40 km uzaklıkta ve yaşanması gereken değişik bir deneyim. II. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun zulmünden kaçan ilk Hıristiyanlar Antakya ve Kayseri üzerinden Kapadokya’ya gelerek buraya yerleşmişler. Günümüzde yerin büyük bir kısmını büyük taşlarla güvenlik nedeniyle kapatmışlar, sadece belli bir derinliğe kadar inilebiliyor. Klostrofobiniz yoksa kesinlikle görmenizi tavsiye ediyorum.
Biz bu kadarını gezebildik fakat Avanos ve Ihlara Vadisi aklımızda kaldı, bu nedenle en kısa zamanda tekrar gitmeyi planlıyoruz. 🙂
İlk yorumu siz yazın!