Genel bir değerlendirme yaparsak 2020 ve 2021 yıllarının şehirler açısından çok zor geçtiğini söylemek zor değil. Covid-19 etkisinde kalan şehirler pandeminin getirdiği ekonomik, politik ve toplumsal sorunlarla boğuşmak zorunda kaldılar. Bu açıdan 2022 şehirler için Pandemi’nin yaralarının sarılması, pek çok alanda yeni atılımlar yapılması ve Covid-19 sonrası dünyanın yeni gerçeklerine hazırlanma çalışmalarının hızlanması için bir dönüm noktası oldu. Daha önce de yazdığım gibi Pandemi 2020 ve 2021 ‘En Yaşanılabilir Listelerini’ derinden etkilemişti; buna bağlı olarak listelerde bazı değişiklikler olmuş; kriterlerde ağırlık daha çok Covid-19 sürecinin nasıl yönetildiğine verilmişti. 2022 listeleri ise Pandemi sonrası sürecin nasıl yönetildiğine odaklanıyor ve listeler yine büyük değişikliklere sahne oluyor.

Yıllar önce bir iş gezisi için bulunduğum Kayseri’de bir iş insanı “Tunga bey, iyi para öneriyorum ve çok iyi olanaklar sunuyorum ama şirketlerimden birine genel müdür bulamıyorum demişti”. Ben de ona Kayseri’deki kültürel ve sanatsal olanakları sormuştum ve sorularımı çeşitlendirmiştim: Uluslararası alanda bilinen, öğrencilerine farklı olanaklar, özellikle de  yurtdışında üniversite okuma imkânı sunabilen kaç kolej var? Kaç kitapçı var? Alternatif filmler seyredebilecek sinemalar var mı? Doğrudan uluslararası uçuş var mı?

Berlin | Fotoğraf: Unsplash.com – Florian Wehde

Bu listeyi daha da uzayabilirdim. Hatta o iş insanını biraz sinirlendirmek pahasına şehrin sosyo-kültürel ortamından; ne kadar özgürlükçü olup olmadığında da bahsedebilirdim. Kayseri, somut bazı göstergeler dikkate alındığında Türkiye standartlarında yaşam kalitesi yüksek bir şehirdir. Hem büyük şehirdir, pek çok olanağa (göreceli olarak) rahat ulaşırsınız. Daha büyük bir eve örneğin büyük şehirlere göre daha az kira verirsiniz ve daha rahat geçinirsiniz. Trafiği elbette büyükşehirlere göre azdır. Kayak için Erciyes’e gidebilirsiniz. Havaalanı şehre çok yakındır, vb…

En Yaşanabilir Şehir, En Tercih Edilen Şehir Midir?

O iş insanının anlamadığı, belki de anladığı ama anlamak istemediği şey bir şehrin yaşanabilirliğinin sadece finansal olanaklarla tanımlanamayacağıydı. Elbette iş bulamadığınız, gelirinizin olmadığı bir şehirde yaşamak zordur. Doyduğunuz yer elbette sizin için en yaşanabilir olandır ama öte yandan insanlar şehrin olanaklarına belirli bir seviyede de olsa ulaşabiliyorlarsa finansal durum ikinci planda kalabilir. Kayseri örneğinde olduğu gibi, Kayseri’de daha çok para kazanmak ve birikim yapmak olası iken insanlar mali açıdan çok daha zorlanmalarına karşın İstanbul’da yaşamayı tercih edebiliyorlar. Benzer bir durum yaşanabilir şehirler listeleri ile yaşamak istenen/tercih edilen şehirler arasında da söz konusu. Dünyanın en yaşanılabilir kentleri en çok tercih edilenler arasında olmayabiliyor.

Bu girişten de anlaşılabileceği gibi bir kez daha şehirlerin yaşanabilirlik/yaşam kaliteleri listeleri üzerine yazma zamanı geldi. Bu yazımda daha öncekilerden farklı olarak biraz daha eleştirel yaklaşıp şehirlerin yaşam kalitelerini ölçen ve sıralayan çalışmaların ve listelerin özellikle deneyim, algı ve tercihler ile ne oranda örtüştüğüne bakmaya çalışacağım. Bu yazıda bu alanda 2022 listelerine genel bir bakış yaparken aynı zamanda listeleri, listeleri oluşturan kriterlere ve özellikle de bu kriterlerin gerçek dünyayla, sıradan bireylerin yaşam tercihleri ve deneyimleriyle ne derece örtüştüğü tartışmak istiyorum.

Genel Bakış: Dünyanın En Yaşanabilir Şehirler Listeleri

Viyana | Fotoğraf: Unsplash.com – Jacek Dylag

Genel bir değerlendirme yaparsak 2020 ve 2021 yıllarının şehirler açısından çok zor geçtiğini söylemek zor değil. Covid-19 etkisinde kalan şehirler pandeminin getirdiği ekonomik, politik ve toplumsal sorunlarla boğuşmak zorunda kaldılar. Bu açıdan 2022 şehirler için Pandemi’nin yaralarının sarılması, pek çok alanda yeni atılımlar yapılması ve Covid-19 sonrası dünyanın yeni gerçeklerine hazırlanma çalışmalarının hızlanması için bir dönüm noktası oldu. Daha önce de yazdığım gibi Pandemi 2020 ve 2021 ‘En Yaşanılabilir Listelerini’ derinden etkilemişti; buna bağlı olarak listelerde bazı değişiklikler olmuş; kriterlerde ağırlık daha çok Covid-19 sürecinin nasıl yönetildiğine verilmişti. 2022 listeleri ise Pandemi sonrası sürecin nasıl yönetildiğine odaklanıyor ve listeler yine büyük değişikliklere sahne oluyor. Bu bağlamda listelere ilk eleştiri de bu açıdan yapılabilir: Covid gibi özel bir durum her şehri farklı etkiledi. Pandeminin her bir şehir üzerindeki etkisi, sadece şehrin değil o şehrin bulunduğu ülkenin sosyo-politik ve sosyo-ekonomik şartlarına göre farklı düzeylerde gerçekleşti. Örneğin Avrupa ülkeleri gibi sivil toplumun, vatandaş inisiyatifinin güçlü olduğu yerlerde Covid aşılama süreci tartışmalı olurken örneğin Dubai’de iki ve daha fazla aşılama oranı %99’a çıkabildi; bu kapsamda da Dubai Covid sonrası döneme çok daha hızlı ve hazır girebildi.

Listelerde gelirsek bu sene de iki liste gelenek olduğu şekilde bu alanda gündemi belirledi, tartışıldı. Özellikle The Economist dergisinin araştırma birimi ‘Intelligent Unit’ tarafından yapılan ‘The Economist Livibility Index’ 2022 yılında şehir çalışmalarına alanına damgasını vurdu.

The Economist Intelligent Unit (EIU) 2022 Listesi:

Listeler içinde en çok dikkate alınan, merak edilen ve Covid sonrasında 2019’dan bu yana liste yayınlamayan Mercer listesi kadar olmasa da tartışılan listelerin başında gelir EIU listesi. Bunda elbet en yaşanılabilir şehirler listelerinin hazırlanmasına ve kurumsallaşmasına en büyük katkıyı yapan liste olmasının yanında The Economist’in saygınlığı ve 50’ye üzerinde kritere sahip olmasıyla da en iddialı listedir EIU Listesi. 2022 yılı listesi 173 şehir için beş alan ve 30 kriter üzerinden hazırlanmış. Beş alan şu şekilde belirlenmiş:

  • İstikrar (ağırlığı %25 )
  • Sağlık (ağırlığı %20)
  • Kültür ve Çevre (ağırlığı %25)
  • Eğitim (ağırlığı %10)
  • Altyapı (ağırlığı %20)

Bu beş alana ait kriterler sonucu Viyana bir kez daha, birkaç yıllık Pandemi arasından sonra yeniden dünyanın en yaşanabilir şehri seçiliyor. Onu Kopenhag ve Zürih takip ediyor. Sonrasında da yine bu listelerin bilindik şehirleri sıralanıyor:

  1. Viyana
  2. Kopenhag
  3. Zürih
  4. Calgary
  5. Vancouver
  6. Cenevre
  7. Frankfurt
  8. Toronto
  9. Amsterdam
  10. Osaka ve Melborn

Listeyi Oluştururken Göz Önüne Alınan Kriterler Nedir?

Dubai | Fotoğraf: Unsplash.com – ZQ Lee

Listeyi görünce insanın aklına bir sürü soru geliyor: Örneğin niye Frankfurt da Münih,  Düsseldorf veya Hamburg değil. Bu şehirleri görmüş, hatta bu şehirlerde yaşayan pek çok kişiye sorsak Frankfurt yerine diğer sözünü ettiğim gelişmiş ve zengin Alman şehirlerinde yaşamak isteyeceklerinden eminim ki bu arada Münih ve Hamburg da listede ilk  25 içinde yer alıyor. Bu arada özellikle de gençlerin Almanya’da bu şehirleri değil, Berlin’i seçeceklerine bahse varım.

Şu anda yaşadığım şehir Dubai ise bu listede 79. sırada yer alıyor. Bu alana kafa yoran ve konu hakkında yazan biri olarak bu sıranın Dubai’nin hakkı olmadığını düşüyorum. EIU Araştırması’nın yöneticisi katıldığı bir Podcast’te Dubai’nin sırasının düşük olmasının ağırlıklı olarak ulaşım, sağlık, eğitim ve kültür alanlarından kaynaklandığını söyledi. Elbette belirli oranda doğruluk payı var ama açıkcası ne programın sunucularını ne de beni ve muhtemelen o podcast yayınını dinleyen ve Dubai’de yaşayan diğer kişileri tatmin edebildi. Frankfurt 100 üzerinden 95,7 puan alırken Dubai 76,8 puan almış ve hatta 77 puan alan komşusu Abu Dabi’nin çok küçük de olsa gerisinde kalmış. Bu fark bize şunu gösteriyor: Sıralamada hangi kriterleri kulladığınız çok önemli ve bu kriterler şehirlerin listedeki yerlerini belirliyor. Konu yaşanılabilirlik olduğunda bazı şehirlere (Viyana, Kopenhag, Zürih) hiç itirazım yok ama Frankfurt’un 7. sırada olduğu bir küresel bir yaşanabilirlik listesinde Dubai’nin 79. olması açıklamaya ihtiyaç duyuyor. Hatta Atina ve Los Angeles’in Dubai’nin üstünde olması gerçekten izah edilmesi zor bir durum konu yaşanılabilirlik olduğunda. EIU kriterleri bağlamında Frankfurt’un Dubai’den iyi olduğu bir sürü alan olduğu su götürmez bir gerçek ama aynı şekilde Dubai’nin de Frankfurt’tan daha iyi olduğu farklı alanlar var. İşte burada da devreye farklı kriterler ile birlikte bir şehri yaşanabilir yapan diğer unsurlar yani deneyimler, beklentiler ve tercihler devreye giriyor. Örneğin Bloomberg tarafından birkaç hafta önce açıklanan ve InterNations tarafından 50 şehir üzerinden gerçekleştirilen ‘Expatlar için en yaşanılabilir şehirler’ araştırması bize bambaşka bir tablo sunuyor. Konu expatlar olunca kriterler değişiyor ve EIU araştırmasında çok üst sıralarda yer alan Frankfurt bir anda 50 şehir içinde 49. sıraya geriliyor; neredeyse sonuncu oluyor. Keza EIU listesinde üst sıralarda yer alan Roma, Paris, Milano, Hamburg, Frankfurt ve Tokyo (İstanbul ve Johannesburg ile birlikte) son 10 içinde yer alıyor. Bu farkı sağlayan elbette kriterlerin farklı olması. Çevre, sürdürebilirlik, kültür-sanat yerini bürokratik süreçler, dijitalleşme, iş yaşamının şartları, günlük yaşamın ucuz mu pahalı mı olması, kolay ve ucuz ev bulma gibi unsurlara bırakıyor. Bu kriterler sayesinde örneğin Dubai hak ettiği yüksek bir dereceyi, ikinciliği alıyor. Birinciliği Valencia’nın aldığı liste, ki Valencia çok güzel bir şehirdir ve Madrid, Barcelona ve hatta Sevilla gibi İspanyol şehirlerinin gölgesinde kaldığından hâlâ keşfedilmemiş bir hazinedir ama bir expat şehri midir sorusu akla geliyor, Mexico City gibi güvenliğin son derece düşük olduğu bir şehri de üçüncü sıraya koyuyor ve güvenirliliğinin sorgulanmasına neden oluyor.

Monocle 2022 Listesi

Özellikle EIU ve önceki Mercer araştırmalarının ortaya koyduğu temel bir durum söz konusu: Coğrafya olarak Kuzey ve Batı Avrupa, Kuzey Amerika (Kanada), Okyanusya (Avustralya ve Yeni Zelanda) ve Japon şehirleri ön plana çıkıyor. Kriterler söz konusu olduğunda ve sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel açıdan bakıldığında gelişmiş zengin ülkelerdeki orta büyüklükteki şehirler bu listelerde üst sıralarda yer almada tartışılmaz bir üstünlüğe sahipler. Bu durumu ortadan kaldırmak ve farklı kriterlerle daha alternatif bir liste hazırlama iddiasındaki Monocle yine tartışmalara yol açan bir başka liste sunuyor yıllardır.  Monocle 2022 listesi ise şöyle şekillenmiş:

  1. Kopenhag
  2. Zürih
  3. Lizbon
  4. Helsinki
  5. Stokholm
  6. Tokyo
  7. Viyana
  8. Sidney
  9. Vancouver
  10. Taipei
  11. Münih
  12. Seul
  13. Berlin
  14. Amsterdam
  15. Madrid
  16. Auckland
  17. Paris
  18. Barcelona
  19. Melborn
  20. Kyoto
  21. Milano
  22. Fukuoka
  23. Oslo
  24. Brisbane

Benim her zaman daha inandırıcı ve kapsayıcı bulduğum Monocle listende listenin gediklileri yanında Taipei, Seul, Milano gibi yeniler var. Bizim Milano, pahalı, soğuk, snob Milano… Sevdiğim şehirler arasında yer alır alan ve de yakın geçmişe kadar sık ziyaret ettiğim bir şehir olan Milano’da mecbur kalmasam yaşar mıyım? Hayır… Uzakdoğu zaten benim alanımın dışında ama Taipei ve Seul nasıl bu listede yer alıyor ve mesela Berlin’in bir olduğu bir listede Hamburg ve Düsseldorf nasıl olamıyor?

Türkiye’nin En Yaşanabilir Şehirleri

Monocle listesi de bizi tekrar ana konuya, yani kriterlere götürüyor. Mesela Türkiye’deki şehirlerin yaşanılabilirlik/yaşam kalitesine yönelik olarak bilimsel bir dergide yayımlanan; tamamen bilimsel/istatistiki ve somut verilere dayanan; hesaplamalarını da yine formüllerle yoruma açık olmayan bir şekilde yapan bir makaleye rastladım. 2019 tarihli makalenin bu çalışma/hesaplama sonucu Türkiye’nin yaşam kalitesi en yüksek olan beş şehir şöyle sıralanmış:

  1. Isparta
  2. Uşak
  3. Kütahya
  4. Afyonkarahisar
  5. İstanbul

Bu şehirlerin tamamında bulundum; birinde yaşamımın 30 yılı geçti. Bu şehirlerde doğanlar veya yaşayanlar alınmasın ama oralarda yaşamayı pek tercih etmem. Bu listede  mesela herkesin gitmeye can attığı İzmir 26. sırada. Çankırı örneğin Samsun’un üzerinde.

Nisan 2022 tarihli bir başka haberde kaynağı ve kriterleri belirtilmeyen bir başka listede ise Türkiye’nin yaşam kalitesi en yüksek ilk 10 şehri de şöyle sıralanmış:

  1. İstanbul
  2. Ankara
  3. İzmir
  4. Tekirdağ
  5. Kocaeli
  6. Antalya
  7. Yalova
  8. Bursa
  9. Eskişehir
  10. Trabzon

Türkiye’nin sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel şartları düşünüldüğünde bir öncekine göre çok daha ikna edici ve gerçekçi bir liste. Öte yandan hangi kriterler Trabzon ve Sakarya’yı Samsun’un üzerine çıkarıyor ve Samsun’u onların arkasında 13. yapıyor, yine izaha açık bir sonuç. 2019 tarihli bilimsel çalışmada ilk beş içinde yer alan İstanbul dışındaki hiçbir şehir bu listenin ilk 20’si içinde bile değil. Öte yandan her iki listede de sonuncu, yani 81. şehir aynı: Muş

Bu sonuç da şunu gösteriyor: Bu listelerde kötüyü bulmak çok daha kolay. Yoksulluğun, savaşın, hastalığın, şiddetin kol gezdiği yerler en kötüsüdür. Hepimiz günümüzde Şam’da, Kabil’de, Kiev’de, Tahran’da ve Afrikan’nın bazı şehirlerinde yaşamın ne kadar zor ve katlanılmaz olabileceği konusunda hemfikiriz ama listede üst sıralarda yer alan şehirler söz konusu olduğunda işte film orada kopuyor; ciddi tartışmalar ve sorgulamalar ortaya çıkıyor. Nitekim The Economist bu sene yayınladığı EIU listesini tanıtırken listenin yerel ve küresel düzeyde ciddi tartışmalara yol açtığını vurguluyor. Yani onlar da ne yaptıklarının aslında farkında.

Tanınmış bir İngiliz romancı ve diplomat olan ve İngiltere’nin İstanbul Başkonsolosluğu, Kiev ve Viyana Büyükelçilikleri görevi yürütmüş Leigh Turner bu konudaki yazısında “dünya üzerindeki en iyi şehirleri seçmenin çok zor olduğunu ve farklı araştırmaların radikal düzeyde farklı sonuçlara ulaşabileceğini ifade ediyor ve bu konudaki görüşünü  Oscar Wilde’dan bir alıntı yaparak açıklıyor: kıyaslamalar nefret uyandırıcıdır.”

Görevi gereği Avrupa’nın pek çok farklı şehrinde yaşama şansı bulan Turner kendisine sık sık “yaşadığı en iyi şehrin hangisi olduğunun” sorulduğunu ve bu soruya Wilde’dan altı yaparak kıyaslamaların nefret uyandıran yanlış şeyler olduğu söylemek cevap verdiğini belirtiyor. Yaşadığı Viyana, İstanbul, Berlin şehirlerinin ayrı ayrı özellikleri olduğunu, hepsinden de ayrı zevk aldığını ifade ediyor. Örneğin İstanbul’a gelmeden önce tarihi hakkında çok şey okuduğunu; zengin tarihi yanında muhteşem mutfak, güzel hava ve harikulade insanlarla (kesinlikle katılmıyorum) İstanbul’da yaşamanın çok zevkli olduğunu ama 16 milyon nüfusu ile Mercer ve EIU’nun yüksek kriterlerini karşılamasının mümkün olmadığını ekliyor. Nitekim İstanbul 2022 EIU listesinde 57,7 puan ile Avrupa’daki 38 şehir içinde sonuncu sırada. Başka bir deyişle Avrupa’nın en yaşanılmaz şehri. EIU bu sonucu şöyle açıklıyor: “otoriterleşme ve göz yaşartan enflasyon”. InterNations expat araştırması kapsamında da listenin sonunda yer alan İstanbul için ‘yurtdışında çalışmanın en kötü olduğu şehir’ tanımlamasını yapıyor Bloomberg.

Peki bu sonuçlar İstanbul için tüm hikâyeyi açıklıyor mu?

İstanbul | Fotoğraf: Unsplach.com – İbrahim Uzun

Bir sürpriz anket sonucu paylaşarak cevap vereyim bu soruya. Financial Times, 2011 yılında biraz da liste ile dalgasını geçerek o dönemde yayınlanan EIU ve Mercer anketlerini eleştiriyor ve “bu listelerde yüksek yerlerde yer alan şehirlerin her zaman insanların yaşamak istedikleri şehirler olmayabileceğini” belirtiyor ve şöyle diyor: “Evet, Osaka, Calgary, Toronto, veya Zürih çok iyi, rafine şehirler olabilir ama herkesin yaşama listesinin en üst sıralarında yer almayabilirler.” İnsanlar, hâlâ tüm kaotik ortamlarına, keşmekeşlerine, pahalılıklarına ve güvenlik zaaflarına rağmen bu listelerde yüksek yerlerde yer almalarına imkân olmayan New York ve Londra gibi şehirlerde yaşamak istiyorlar; çünkü örneğin, rock müzik, heyecan, canlılık ve dinamizm, iş olanaklarının çokluğu ile aktif ve zengin cinsel yaşam (bir sonraki partnerinizi bulmanın daha kolay olması) gibi konuları listelerin hazırlanmasında kullanılan kriterlere tercih ediyorlar. Financial Times, bu konuları da dikkate alarak okurları arasında bir anket düzenliyor ve bilin bakalım okurları hangi şehri dünyanın en iyi kenti olarak belirliyorlar? İstanbul, evet İstanbul bu anketten birinci çıkıyor. Kuzguna yavrusu kartal gözükür misali ‘İstanbul’un dünyanın en güzel şehri’ olduğunu iddia edenler ile ‘İstanbul’dan başka şehirde yaşayamam’cıları biliyoruz da üç günlüğüne gelip ucuz TL sayesinde yiyip içip Sultanahmet, Boğaz turu yapan elin İngilizi nasıl oluyor da İstanbul’un dünyanın en iyi şehri olduğuna karar veriyor. O da bir başka bir deneyimden hareket ediyor: Bir şehri turist olarak gezip görmek… Oysa her gün Beylikdüzü’nden Levent’teki işine gidip gelmek zorunda kalsa aynı kanıya varacak mı? Örneğin benim dünya üzerinde en sevdiğim, gezmekten en çok zevk aldığım, her sene gitmekten gezmekten bıkmayacağım beş şehir (Viyana, Lizbon, Floransa, Prag ve Cordoba) içinde sadece ikisinde yaşamayı tercih ederim: Viyana ve Lizbon. Dubai’ye taşınmadan önce benim dünya üzerinde en çok yaşamak isteyeceğim şehir Zürih’ti. Bugün gelseler ve yarın Zürih’e taşınmak ister misin deseler ise hayır derim; şu anda Dubai’de yaşamaktan çok memnunum ki bir yıl önce düşünebileceğim bir şey değildi bu. Deneyim ve tercihler pek çok kriteri eleyebiliyor benim örneğimde olduğu gibi.

Uzun lafın kısası… Bizde bir laf vardır ya ‘gönül kimi severse güzel odur’. Şehirler için de durum böyle özünde. Hangi şehirde neleri deneyimlemek istiyorsanız; hangi tercihleri yapmak ve o tercihler sonucu oluşan şartlarda yaşamak arzusundaysanız sizin için en iyi en yaşanılabilir şehir de orasıdır. Hatta şartları kötü olsa bile sevdiğiniz insanlar neredeyse sadece onlarla beraber olmaktan dolayı orası sizin için en yaşanılabilir şehirdir. Benim için de en önemli kriter her şeyin ötesinde budur: Aslı ve Kerem ile beraber olduğum, aile olarak birlikte mutlu ve sağlıklı yaşadığımız şehir en yaşanılabilir şehirdir.

Bu sosyal mesajla beraber de uzun zamandır üzerine yazdığım yaşanılabilir şehirler/şehirlerin yaşam kaliteleri konulu yazılarıma son veriyorum. Keza, bu yazıyla bu konuya dair kendi adıma son sözü söylemiş olduğumu düşünüyorum.

İlginizi çekebilir: Bülent Tunga Yılmaz’dan Dubai’de Yaşam: Kozmopolit Şehirden İlk İzlenimler