

32. İstanbul Caz Festivali: Kaçırılmaması Gereken 5 Konser
Deniz, kum ve güneşin cazibesiyle birçok kişi için tatil yapılan en verimli dönemin başında gelen temmuz ayı, şehirde olanlar için de caz tınılarının bizleri sarıp sarmaladığı harika konserler sunuyor. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından, 28 yıldır Garanti BBVA sponsorluğunda gerçekleştirilen İstanbul Caz Festivali de bu yıl kapılarını 32’nci kez açmaya hazırlanıyor. Uzun yıllardır İstanbul’da temmuzu caz ayına çeviren festival, bu yıl da klasiklerden yenilikçi stillere uzanan, cazın özgürleştiren doğasından ilham alan, türlerarası yaklaşımlarıyla ses getiren ve dünyada yankı uyandırmış sanatçıları ve cazın geleceğine yön verecek genç yetenekleri müzikseverlerle buluşturacak.
1-17 Temmuz 2025 tarihleri arasında her zaman temelinde yer alan birlikteliği ve müziğin birleştirici gücünü vurgulayan “Cazda Buluşalım” sloganıyla 40’a yakın konserde usta isimlerden yeni keşiflere 200’ü aşkın yerli ve yabancı sanatçıyı ağırlayacak festival, seçim yapma noktasında da müzikseverlere zorluk yaşatabiliyor. Ben de kaleme aldığım bu yazıda festivalin bu yıl kaçırılmaması gereken beş konserini derlediğim bir liste hazırladım. Keyifli okumalar dilerim.
Festival Açılış Konseri: Chucho Valdés Royal Quartet
Festivale görkemli bir başlangıç yapmak için açılış konseri olmazsa olmazdır. 32. İstanbul Caz Festivali’nin açılışı da bu yıl Afro-Küba müziğinin usta ismi, 7 Grammy ödüllü caz ikonu Chucho Valdés ile yapılacak. Afro-Küba cazının en etkili isimlerinden, Kübalı piyanist, besteci ve aranjör Chucho Valdés, 1973’te kurduğu, piyanisti ve baş bestecisi olduğu müzik grubu Irakere ile yenilikçi işlere imza attı. Çeyrek asrı aşan bir sürede Irakere müzisyenleriyle birlikte, Afrika kökleri ile cazı birleştirdikleri yeni bir füzyon yaratarak, Küba dans müziğini batá gibi vurmalı Afrika çalgılarıyla tanıştırdı. Timba Cubana’nın doğuşuna yol açtı, ilk Uluslararası Küba Caz Festivali’ni düzenledi, Arturo Sandoval ve saksofoncu Paquito D’Rivera gibi isimleri müziğe kazandırdı ve grubun ilk albümü En İyi Latin Kayıt dalında Grammy aldı. 1998’den itibaren caz, klasik müzik, rock ve dahasını Afro-Küba müzik geleneğiyle harmanladığı derinlikli tarzıyla solo çalışmalarını sürdürdü ve üretken kariyerini toplamda 7 Grammy ve 3 Latin Grammy ödülüyle taçlandırdı. Caz ikonu Chucho Valdés’in davulda Horacio “El Negro” Hernandez, basta José A. Gola ve perküsyonda Roberto Jr. Vizcaino ile festivalin açılışını onurlandıracağı konser, 1 Temmuz Salı günü saat 21.30’da Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu’nda.
Max Richter
Elektronik müzik ve çağdaş klasik müzik arasında kurduğu köprülerle yeni bir devir açan besteci ve piyanist Max Richter’i ilk kez İstanbul’da dinleyeceğimiz bu konser, listemize girmeyi kesinlikle hak ediyor. Klasik müzik geleneğini elektronik altyapıyla birleştiren, neo-klasik aktivist, truva atı veya ikonoklast gibi nice benzetmenin öznesi besteci ve piyanist Richter, bu yaz İstanbul izleyicisiyle ilk kez festivalde buluşarak açık havada eşsiz bir şölen yaşatacak. Shutter Island, Arrival, The Last of Us, The Leftovers, Black Mirror gibi sinema, televizyon ve sahne projeleriyle de tanınan Max Richter, modern zamanların en sevilen ve en etkili bestecileri arasında sayılıyor. Richter festivalde, elektronik ve akustik, insan ve doğa, yaşamın büyük soruları ve küçük keyiflerini belki de yalnızca müziğin başarabileceği bir huzurla uzlaştıran son albümü In A Landscape’in yanı sıra hem kendi kariyeri hem de klasik müzik dünyasında çığır açan albümü The Blue Notebooks’tan bestelerini seslendirecek. Bu unutulmaz deneyimi kaçırmak istemeyenler 3 Temmuz Perşembe günü saat 21.00’de Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu’nda yerlerini alsın.
Chiara Civello // Hakan Başar Trio feat. Michelangelo Scandroglio
Tony Bennett tarafından “kendi jenerasyonunun en iyi caz şarkıcısı” olarak nitelendirilen İtalyan müzisyen Chiara Civello, ilk albümünden bu yana pop, caz, kabare ve Latin müziğinden geniş bir yelpazede ilham alarak ilerliyor, ancak cazın etkisi eserlerinde hep hissediliyor. 2014’te yayımladığı, İtalyan aşk şarkılarını yorumladığı Canzoni albümüyle İtalyan melodilerini caz, soul ve bossa nova ile harmanladı. Bu başarılı albümün 10’uncu yılını, şarkıların İngilizce versiyonlarına ve yeni şarkılara yer verdiği Canzoni Deluxe Edition albümüyle kutladı. Kendisine bas gitarda Ameen Salim, piyanoda Domenico Sanna, gitarda Marco Acquarelli ve davulda Stefano Costanzo’nun eşlik ettiği beşlisiyle Civello, melankoli, aşk, tutku ve romantizm dolu bir performans için festivale gelecek. Canzoni Deluxe Edition albümündeki ikonik parçaları kendi besteleriyle harmanlayarak caz, bossa nova, pop ve İtalyan müzik geleneğini ustalıkla bir araya getireceği müzik şöleni ise festivalin öne gelen konserlerinden biri olacak hiç kuşku yok ki.
Bu performanstan önce ise İtalyan akşamının açılışını Michelangelo Scandroglio’nun da katılımıyla Hakan Başar Trio yapacak. 2004 doğumlu piyanist Hakan Başar, enerjik kompozisyonları, yurt içi ve yurt dışında verdiği konserler, topladığı övgülerle şimdiden caz piyanosunun geleceğinde kendine yer ediniyor. Bu konserde kendisine kontrbasta eşlik edecek Michelangelo Scandroglio ise, kariyeri boyunca kazandığı birçok ödül ile İtalya’nın genç yeteneklerinden. Hakan Başar’a davulda ise başarılı genç müzisyen Enes Yeldemir eşlik edecek. İtalya Başkonsolosluğu’nun büyüleyici bahçesindeki bu konser 5 Temmuz Cumartesi günü saat 20.00’de
Meshell Ndegeocello
Asi ve yenilikçi stiliyle türler arasında gezinerek bir müzik efsanesine dönüşen Grammy ödüllü Meshell Ndegeocello, ilk Türkiye konserini 32. İstanbul Caz Festivali’nde vererek James Baldwin’e adadığı albümüyle cazın olanakları ve yazarın mirasını keşfe çıkaracak. Meshell Ndegeocello, James Baldwin’in The Fire Next Time eserinden ilhamla 2016’dan bu yana üzerinde çalıştığı ve Amerika’da siyah olmanın varoluşsal sıkışmışlığına odaklanan projesinin meyvesi No More Water: The Gospel of James Baldwin albümünü yazarın 100’üncü yaş gününde çıkardı. Albümün ritimleri, her an geliverecek bir özgürlüğün yolunu gözlüyor, yoğun sözler ırkçılığın dikenli tellerini paramparça ediyor. Cazda farklı ifadeleri kucakladığı yılların da bir ürünü olan albümle, şubat ayında aldığı En İyi Alternatif Caz Albümü dalındaki Grammy ödülünün taze sevincini yaşıyor. Popülariteye ve akımlara kapılmadan kendi sanatını yapan Ndegeocello, pek çok tarzı denediği geniş bir ses yelpazesi yarattı ve her yeni albümde seyirciyi şaşırtmaya devam ediyor. Festival takipçileri, Baldwin’in yaşayan fikirlerini parlak ritimlere yazan Meshell Ndegeocello’yla, yazarın İstanbul yıllarında izlediği manzaraya bakan Sultan Park – Swissôtel The Bosphorus’ta buluşacağı bu konser 8 Temmuz Salı akşamı saat 21.00’de.
Meltem Ege & Friends
2000’lerin sonuna doğru, akşamları Nardis’in önünde biriken kalabalıkların sebeplerinden biri de, cazdan operaya geniş bir yelpazede dalgalanan vokaliyle sahnede devleşen Meltem Ege’ydi. Şimdilerde Los Angeles’ta yaşasa da Türkiye’de konser vermeyi ihmal etmiyor, şehrin cazsever kalabalıkları, sevdikleri şarkıları onun duru sesinden dinlemek için hâlâ her konserinin yolunu tutuyor. Şimdi o konserlerden biri de üstelik yeni albümünün yeni şarkılarıyla festivalde olacak. Meltem Ege, Los Angeles ve Ankara arasında mekik dokuduğu hayatıyla paralel şekilde, iki ayrı kıtada ve dilde kaydettiği yeni albümü Solitude’un heyecan uyandıran Türkiye prömiyeriyle festival sahnesinde olacak. Cazın yanı sıra klasik müzik ve hard rock geçmişinin de hissedileceği albümden parçaları, müzisyen dostlarıyla seslendirecek. Konserin heyecan verici bir diğer özelliğiyse Ege’nin repertuvarından caz standartları ve sürprizler olacak. Bu heyecan verici buluşmayı kaçırmak istemeyenler için konser, 10 Temmuz Perşembe günü saat 21.30’da Gün Bahçesi – Hilton Istanbul Bosphorus’ta.
32. İstanbul Caz Festivali’nin konserleri, yan etkinlikleri ve merak ettiğiniz diğer tüm ayrıntılarına caz.iksv.org adresinden ulaşabilirsiniz. Şimdiden keyifli festivaller.
Kapak Fotoğrafı: İKSV
İlginizi çekebilir: Gürkan Sonat’tan Ayın Yeni Çıkan Albümleri
İlk yorumu siz yazın!