Burning Beauty: David LaChapelle
Yaklaşık bir ay önceki Stockholm ziyaretimde, önceden planlanmış bir şekilde şehirdeki fotoğraf müzesi, Fotografiska’da bulunan David LaChapelle sergisine gittim. “Burning Beauty” adlı bu sergide, yıllardır sevdiğim ve büyük beğeni ile takip ettiğim bu adamın, hemen her sanatsal dönemine ait çalışmalarını bir arada görmek çok heyecan vericiydi. Bu noktada, “David LaChapelle ile ilgili bir yazı yazmalı” diye düşündüm.
David LaChapelle, bağdaştırması biraz zor olsa da, bir anlamda bir Andy Warhol keşfi. 1980′lerde New York’taki işleri, Andy Warhol’un dikkatini çekiyor ve “ta-daa” LaChapelle Interview dergisinde fotoğrafçı olarak işe başlıyor. Kendisi sonsuz yaratıcı ve yetenekli olduğundan olsa gerek, gerisi geliyor tabii ki…
İşlerini çoğunlukla Vogue, Vanity Fair gibi dergilerden bildiğimiz David LaChapelle, birçok ünlü ve birbirinden çok farklı ismi fotoğraflıyor. Zamanla fotoğraf da yetmiyor, video klipler yönetmeye başlıyor. Çok sevdiğimiz şarkıların bir kısmının klipleri LaChapelle’in elinden çıkma hatta. Örnek mi istiyorsunuz? No Doubt – It is My Life, Florence+The Machine – Spectrum, Norah Jones – Those Sweet Words, Moby- Natural Blues bunlardan birkaçı… Hepsi de müziklerinin yanında, klipleri ile de içimize işlemiş şarkılar.
Peki, David LaChapelle’i bu kadar ünlü yapan ve onu diğlerlerinden ayıran “o şey” ne? LaChapelle, sizi şaşırtmayı becerebilen bir fotoğrafçı. Bazen kullandığı renklerle, bazen fotoğrafın beklenmedik kurgusu ile, bazen fotoğraflardaki karakterlerin şaşırtıcı şekilde pozisyonlanması ile ve her zaman fotoğraflarında sizi düşüncelere iten bir provakatif taraf bulunması ile diğerlerinden ayrılan bir sanatçı, LaChapelle.
Başlarda çoğunlukla siyah ve beyaz başladığı fotoğrafçılık hayatına, kurduğu renkli ve vahşi dünya ile devam eden LaChapelle, özellikle 2006 sonrası fotoğrafla ticari olarak ilişkisini azaltıp, sanatsal fotoğraflara yönlendirdi kendisini. O tarihten itibaren de, fotoğrafları dünyanın birçok köşesindeki prestijli galerileri süslemekte.
Stockholm’deki sergide, LaChapelle’in tüm dönemlerine ait fotoğraflar, LaChapelle ile ilgili belgeseller ve LaChapelle’in elinden çıkma video klipler müthiş bir özenle sergilenmekteydi. Yaklaşık 2 saat kendimi kaybettim sergide. Sergide beni en etkileyen bölüm ise, American Jesus isimli bölüm oldu. İnsanı günlük yaşantısı ile ilgili düşünmeye iten, yine aşırı yaratıcı bir zekanın ürünü idi bu bölümdeki işler.
Fonda LaChapelle’in son klibi, Florence+Machine’den The Spectrum, yazımı yavaş yavaş sonlandırıyorum. Bu muhteşem fotoğrafçıyı, LaChapelle’i ve yeni dönem çalışmalarını yakından takip edin derim! 🙂
İlk yorumu siz yazın!