Balat Monologlar Müzesi: Ömre Bedel Bir Seyir Deneyimi
Sadece bu sezonun değil tüm sezonların en ömre bedel oyunudur Balat Monologlar Müzesi. Çünkü ziyaretçilerine, bildiğimiz oyun formatından çok uzakta, aynı anda yedi monolog ve iki oyunun bir tiyatro salonu yerine Yuvakimyon Rum Kız Ortaokulu’nda sahnelendiği bambaşka bir tiyatro deneyimi vadeder…
Galata Perform, Balat Monologlar Müzesi‘ni ilk olarak iki yıl önce izleyicisinin beğenisine sunmuştu. O gün bugündür sıradışı yapısı, sahnesi ve başarılı oyuncularıyla resmen ezber bozduruyor. Öncelikle buraya gelmeden önce bugüne kadar izlediğiniz oyunları unutun. Yaklaşık iki saat boyunca tek bir oyun izlemeyeceksiniz. Ziyaretinizi bekleyen dokuz ayrı oyun ve hikaye var, her biri Balat’ta geçen. Kiminde aşk ve geçmiş defterler, kiminde planlar, gerçekler ve hayaller, bir başkasında ise vatan hasreti var. Galata Perform’un kendi yazarlık atölyelerinde yetiştirdiği oyun yazarları, hikayeleri sağlam bir metne dönüştürmüş. İkisi hariç hepsi monolog olmasına rağmen arkasında kalabalık bir dünya yer alıyor. İçimizi acıtarak biten oyunlar olduğu kadar tatlı bir tebessümle ayrıldığımız, şaşkın şaşkın acaba şimdi ne olacak diye kafamızda deli soruların müsebibi oyunlar da müzenin bir parçası. Hepsinin merkezinde insan, insana ait tüm duygular ve en önemlisi de umut yatıyor. Örneğin, Small’daki dostluğun eskisi gibi olacağına, Fiyaka’daki tablonun aslında harekete geçmek için bir işaret verdiğine, Sakıncalı Komşu’da geride güzel anılar olsa da yeni hayatın başka yenilikler getireceğine, Mutluyum Çünkü Burada Uçaklar Yok’ta Ali’nin bir sabah kardeşiyle birlikte güneşli günlere uyanacağına ve Kısmet’te ise oto yıkamacısının bir gün en büyük hayaline kavuşacağına inanıyorum. Kısaca her oyun, içimize umut tohumlarını ekerek sona eriyor.
Tüm bu hikayeleri yaşamak, bazılarında oyunların bir parçası olmak içinse bir tiyatro sahnesinin değil bir okulun yolunu tutuyoruz. Bir zamanlar başarısı İstanbul sınırlarını aşan Balat’taki Yuvakimyon Rum Kız Ortaokulu’nun kapısından içeri giriyoruz. Artık faaliyette olmayan bu okulun havasını solumak en az oyunları izlemek kadar iyi geliyor. Yeşil tahtalar, silinmiş tebeşir izleri, boyası ve sıvası dökülmüş sınıflar ve öğrenciliğimizin uzun ahşap sıraları… Böyle bir ortam iyi oyunlarla birleşince aldığımız tadın ne kadar doyumsuz olduğunu bir düşünün. Zil çalıyor ve tüm oyunlar aynı anda tahtanın başında yer alıyor. Kapılardaki numaralara göre oyunları seçiyor, ya sıralara geçip oturuyor ya da sınıfın bir köşesinden izlemeye koyuluyoruz. Bazısında dahil olabiliyoruz böylece tepkimiz oyun kahramanın monoloğuyla birleşiyor. Yaklaşık yirmi dakika süren her oyun sonrasında, duyuyoruz yine zilin sesini, elimizdeki listeye göre merak ettiğimiz başka bir oyuna daha doğrusu sınıfa geçiyoruz. Her oyun dört kez oynanıyor, bizi de her oyunu izleyebilme telaşı alıyor. Oyunları doya doya izlemek ve içimize sindirmek için aslında o kadar da panik olmaya gerek yok. Çünkü böyle bir zevk bir kez yaşanmaz, tekrar tekrar geleceğimiz için şahsen oyunların kapısını yavaş yavaş çaldım, izlemediğim iki-üç oyunu da önümüzdeki bir bahar gününe bıraktım.
Balat’ın hikayeleri ve müzenin oyunları, kalabalık ve başarılı bir oyuncu kadrosuyla dile geliyor. Adnan Devran, Sedat Bilinler, Eren Çiğdem, Koray Kadirağa, Erol Babaoğlu, Batur Belirdi, İpek Türktan Kaynak, Melis Öz, Haydar Köyel, Merve Engin, Tuğçe Şahin, Hande Öykü Ekmen ve Hivda Zizan Alp, şahane oyunculuklarıyla sınırları zorluyor. Sayelerinde, özel bir dekor ve ışık tasarımı olmayan sınıflarda anlattıkları dünyanın içinde ve her karakterin duygu ve düşüncelerine ortağız. Daha önce başka oyunlardan tanıdığım Melis Öz, İpek Türktan Kaynak ve Eren Çiğdem’in performansına o kadar hayran oldum ki, bir sonraki gelişimde kendilerine öncelik vermeyi şimdiden not ettim.
Balat Monologlar Müzesi ve başarısı sadece oyunculardan ve Yuvakimyon’un ortamından ibaret değil. Arkada kalabalık ve sağlam bir ekip var. Öncelikle projenin sahibi Ahmet Sami Özbudak’ın fikrine sağlık diyoruz. Zaten içinde yer aldığı her işte başarılı, bu projeye de böyle iyi bir şekilde imzasını atması bizi şaşırtmıyor. Genel Sanat Yönetmeni Yeşim Özsoy, Atölyeler Direktörü Ferdi Çetin, asistanlar Çisel Bozar ve Mert Kayacık ile yönetmenler Ilgın Sönmez, Ceren Demirel, Koray Doğan, Ayfer Dönmez, Şaziye Konaç, Başak Kıvılcım Ertanoğlu’nun emeğine sağlık. Son olarak da oyun yazarları, Caner Kılıç, Kerem Pilavcı, Volkan Çıkıntıoğlu, Serdar Kurt, Salihcan Sezer ve yine Ahmet Sami Özbudak’ı alkışlıyoruz, hikayeleri derin ve katmanlı monologlara dönüştürüp bizi de onların bir parçası yaptıkları için.
Galata Perform, Balat Monologlar Müzesi ile izleyicisinin damağında bambaşka bir tat bırakıyor. Bu tadı bir defa almak yetmez. Tekrar tekrar gelip izlemek, iki katlı okulun tüm sınıflarında büyülenmek gerek. Her tiyatroseverin başına gelebilecek en güzel şey. O halde ömre bedel bu deneyimi kaçırmayın, bir monolog müzesinin daimi ziyaretçisi olun. Şimdiden iyi seyirler!
İlk yorumu siz yazın!