Alfa Romeo Hikayeleri: Mehmet Kepekçi ve 4C
Sabah 07:15. Adana uçağımız var. Oradan istikamet Mersin. Mersin’de tanışacağımız iki Alfa Romeo tutkunundan birisi Mehmet Kepekçi. Çekim için Alfa Romeo polo yaka tişörtünü giymiş, Alfa Romeo şapkasını takmış gelmiş… Güler yüzüyle karşılıyor bizi; “Mersin’e hoş geldiniz!” diyor. Mersin’in Toskana’yı aratmayan Kuyuluk Bölgesi’ne geçip, çok keyifli bir çekim yapmak için hazırlıklara başlıyoruz.
Mehmet Kepekçi, Mersin’de diş hekimi ve kendisi tam bir Alfa Romeo tutkunu! İnci beyazı bir 4C’ye sahip. 4C’sini sürerken aldığı keyfi dışarıdan baksanız da hızlıca anlayabiliyorsunuz. Çekim sırasında, aynı virajdan en az 10 kez tekrar geçmesini söylediğimiz halde bir kez bile şikayet etmiyor. Çünkü kendisi keskin virajlarda motor sesini en yüksek şekilde duyduğu, aracın performansını hissettiği zaman çok mutlu!
Mehmet Bey’in otomobillere ilgisi lise döneminde başlıyor; sürüş aşkı ise üniversite yıllarında. 1997 yılında Mersin Alfa Romeo Bayi ziyaretinde, GTV ve Spider modellerini inceleme fırsatı buluyor ve bu özel tutkunun temelleri tam orada atılıyor…
Kendisi 2014 yılında İstanbul’da bir otomobil fuarına gidiyor ve fuarda sergilenen birçok spor modeli orada inceliyor. Fuar sonrasında bir liste hazırlayıp, iki kişilik spor otomobillerde neler istediğini, özellik olarak bir otomobilden neler aradığını çıkarıyor. Listedeki önemli maddeler ise şöyle; aracın güçlü olması, atak olması, az yakıt sarfiyatı olması, farklı olması ve her şeyden öte maksimum sürüş keyfi vermesi… İşte Mehmet Bey’e göre Alfa Romeo markası ve 4C modeli bu özellikleriyle rakiplerinden ayrılıyor.
Bir sonraki sorumuz ise şöyle; “İnsan Alfa Romeo gibi, yani “farklı ve özel olmak” için neler yapmalı?” Gelen cevap ise çok tatmin ediyor; “İnsanları etrafındakilerden farklı kılan tutkuları ve cesaretleridir. Yeni şeyler keşfetmek ve yeniliklere açık olmak farklı olmanın ya da orijinal olmanın başlangıcıdır. Farklılık ve tutku insanın geninde saklıdır…”
Alfa Romeo’nun klasik modellerini sorduğumuzda; Mehmet Bey’e göre markanın en vazgeçilmez klasik araçları Giulia Junior 1300 ve Giulietta Spider. Klasikleri konuşmanın ardından, Alfa Romeo’nun ilk SUV modeli Stelvio’ya geliyor konu. Kendisi Stelvio’yu çok merak edip, test etmiş ve Stelvio’nun tasarımından, yol tutuşuna her şeyini inanılmaz derecede beğenmiş. Bu sözleri de sohbet sırasında ekliyor, biz de büyük bir keyifle notlarımızı alıyoruz tabii: “Yeni tasarım çizgisi ve araçların performansı Alfa Romeo tutkunlarını heyecanlandıracak kadar güzel. Farklı bir görünüm, kalite duygusu ve zarafet yanında çok iyi bir yol tutuş ve performans sunuyor.”
Son olarak yurt dışındaki otomobil deneyimlerini soruyoruz Mehmet Bey’e. En çok Düsseldorf ve Münih taraflarında otomobil kullanmaktan zevk almış. “Bu bölgelerde güçlü araçlara rastlamak ve onları yolda test etmek mümkün. Ayrıca sürat sınırlaması olmayan bölgelerde hızla geçen araçların sesi oldukça etkileyici oluyor.” diyor. Şöyle bir anısından bahsediyor; “Düsseldorf’da kiralık araç firmasının başka markalar yerine Alfa Romeo Giulia kabul eder misiniz teklifine hemen “evet” demiştim. Yaklaşık 950 KM kullanımdan sonra aracın dizaynı, yol tutuşu, performansı, viraj kabiliyeti, frenleri ve direksiyon hassasiyeti beni çok etkiledi. Aracı teslim etmeden önce yüksek hızlardaki denge ve stabilitesini de test ettikten sonra, yüzümden aldığım keyif rahatça görülebiliyordu!
Mehmet Kepekçi ile geçirdiğimiz 4 saatlik zaman dilimi gerçekten çok keyifliydi. Pozitifliği, misafirperverliği ve verdiği dolu cevaplar için kendisine çok teşekkür ederiz.
İlk yorumu siz yazın!