2018'in La La Land'i: Bir Yıldız Doğuyor (A Star is Born)
A Star Is Born / Bir Yıldız Doğuyor 2018 yılının La La Land’i olarak özetlenebilir sanırım – tabii La La Land’in aksine A Star Is Born’u gerçekten sevdim, orası ayrı. Harika müzikleri, hayallerin ötesinde olmasına karşın hayatın gerçekleri karşısında maalesef sağlam duramayan ikilinin ilişkisi ve yine – La La Land kadar olmasa da – başarılı oyunculuklar.
1937 yılında Hollywood yıldızı olma hayaline sahip Esther’in alkolik Norman Maine sayesinde hayallerine ulaştığı ilk A Star Is Born / Bir Yıldız Doğuyor filmi 1954’te müzikal olarak yeniden uyarlandı. Barbara Streisand’ın Esther’i canlandırdığı 1976 versiyonunda hikaye Hollywood yıldızı hayalinde müzisyenliğe doğru yöneldi, Bradley Cooper’ın yönetmenliğini yaptığı ve Lady Gaga ile başrolü paylaştığı 2018 yapımı A Star Is Born / Bir Yıldız Doğuyor da 76’daki filmin izinden gidiyor, eski günleri geride bırakmak üzere olan Jack Maine ile potansiyeli keşfedilmemiş Ally’nin hem profesyonel hem duygusal ilişkisini ve birbirleri üzerindeki etkisini anlatıyor.
Bradley Cooper’ı guilty pleasure diyebilecek kadar sevmişimdir, The Hangover serisi gibi nefret ettiğim, All About Steve gibi ilk dakikasından son dakikasına itici bulduğum filmlerde yer almasına karşın hem de! Bradley Cooper’ın yönetiyor olmasından başka (evet, oynadığını bile bilmiyorum) bir bilgiye sahip olmadan gittim filme. Ama benim için asıl sürpriz Lady Gaga oldu. Makyajsız halini bilmediğim Gaga’yı tanıyamadım. Bir pop yıldızına dönüştüğü sahneye kadar o sesin kime ait olduğunu çıkarmaya çalıştım. Alışık olmadığım bir deneyimdi, itiraf etmek gerekirse keyifliydi de.
Filmle olan kişisel deneyimim bir yana, film gerçekten şaşırtıcı. Bunda senaryonun etkisi elbette büyük, sonuçta seyircinin onayından üç defa geçmeyi başarmış bir hikayeden söz ediyoruz, fakat Bradley Cooper’ın yönetmenliği de, senaryoda Cooper’la çalışan Eric Roth’un dokunuşları da, filmin müzikleri de harika. La La Land’deki miksaj probleminin aksine A Star Is Born sahnede geçiyor olmanın avantajına sahip. Kameranın sahnede dolaşması ve kalabalık (binlerce kişiden oluşan) dinleyici kitlesinin bulunması hikayenin gerçeklik duygusunu da arttırıyor. Ally’nin ilk sahne performansında insan konser videosu izliyor gibi hissediyor; zaten La La Land’i yeterince sevemememin başlıca nedenlerinden biri bu gerçekçilik hissinin olmayışıydı.
Bir tarafta ilgiye muhtaç, sönmekte olan bir country/rock yıldızının yer aldığı, diğer tarafta ise şöhret yolunda emin adımlarla yürümek için her şeye sahip genç bir yeteneğin bulunduğu hikayesiyle A Star Is Born, senaryoya ve karakterlere önem verenlerin severek izleyeceği bir yapım. Romantizm de dram da dozunda, müzik dolu bir romance. Filme dair tek itirazım Ally’nin karakter değişiminin çok hızlı olması, şöhret insanı bu kadar hızlı değiştiremez değil mi? (Yani umarım değiştirmiyordur, lütfen değiştirmesin çünkü öyleyse gerçekten çok çirkin bir dünyada yaşıyoruz…) Ally’nin özgüvenini kazanma süresi dışında filmde pek kusur bulamıyor insan (“cheesy” detayları ve sahneleri atlıyorum, sonuçta Hollywood yapımı bir gişe filmden söz ediyoruz), tam anlamıyla vadettiğini veriyor, tatmin etmeyi başarıyor.
Sağ olsun Emre Eminoğlu yazısında filmin müziklerine ve Cooper’ın performansına dair söylemek istediğim her şeyi “Filmdeki şarkılardan dördünü yazan, beşinin prodüktörlüğünü üstlenen ve onunu solo ya da düet olarak seslendiren Cooper, albümün ve müzik dünyasının yıldızı Lady Gaga‘dan resmen rol çalıyor” cümlesiyle özetlemiş. Ben de bu cümleyi görüp arttırıyorum, Spotify listelerinizin vazgeçilmezi olacak parçalarıyla A Star Is Born / Bir Yıldız Doğuyor bu senenin gerçekten de en iddialı yapımlarından, hatta bu türde yılın en iyisi, en azından şimdilik.
Not: Emre’ye kesinlikle katılıyorum bu yılın En İyi Orijinal Şarkı Oscar’ını Shallow ya da bir başka A Star Is Born şarkısı alacak gibi duruyor.
IMDb Puanı: 8.4/10
İlginizi çekebilir: Mert Tanöz’den La La Land: Aşıklar Şehri incelemesi
İlk yorumu siz yazın!