Kundura Sinema: Yolculuğa Çıkmak Gibi Bir Şey
Sinemanın keyfi her mevsim başka, ancak yılın son aylarında bence bir başka! Ekim ayını FilmEkimi ile dolu dolu geçirdik. Etrafı mısır kokuları sardı, günlerce kendimizi peş peşe matinelerde bulduk; filmler bitince bir sonrakini kaçırmamak için koştuk, çok da keyif aldık! Sinema’dan keyif almaktan usanmayanlar için şimdi sırada bir yeni film şöleni var: Kundura Sinema. Peki nedir bu Kundura Sinema? Neler vardır, biz nasıl haberdar oluruz? İşte yıl sonuna kadar hafta sonlarınızı sinema dolu geçirebilmenizi sağlayacak Kundura Sinema’ya ve yaşadığım deneyime ilişkin bir paylaşım. Keyifli okumalar!
Kundura Sinema
Kundura Sinema, tarihi Beykoz Kundura Fabrikası’nın içinde yer alan sinemaseverlerin yeni kaçış noktası olmaya aday bir yer. Aslında standart bir kaçış noktasından çok farklı, yolculuğa çıkmak gibi bir şey… Burası fabrikaya ait eski kazan dairesinin restorasyonu ile güncellenmiş. Tarihi doku korunurken son derece modern bir yapı haline dönüşmüş. Bana sorarsanız asıl korunan buranın “anı”ları olmuş. Kazan dairesine gelen kömürlerin taşındığı vagonlar ve raylar yapı içerisinde hala yerini koruyor. Yere doğru eğiliyor, başınızı tünele doğru uzatıyor ve rayları bir sonsuzluğa doğru takip edebiliyorsunuz. Her köşede bir dokunuş var. En etkileyici olan ise kapıdan içeri girer girmez birkaç adım sonra karşılaştığınız, 1970’li yıllarda fabrikada film gösterimi yapmak için kullanılan makine. Haftada bir ya da iki kez burada fabrika çalışanları için sinema gösterimi yapılır, bu günlerde yemekhane sinemaya dönüştürülürmüş. Bu gösterimler Beykoz halkına da her zaman açıkmış. Muhteşem değil mi?
Şu an yer alan sinema salonu alıştığınız salonların oldukça dışında. Mekanın sıcaklığı burada da korunmuş. Bir mekan için aydınlatması bence her şey demek! Burada aydınlatma da çok iyi düşünülmüş. Sinemanın en sevilen ikilisi mısır ve Frigo’yu da hemen girişteki büfeden alabiliyorsunuz. Eğer bir şeyler içmek isterseniz sıcacık filtre kahvesini de tercih edebilirsiniz.
Kundura Sinema 2018-2019 döneminde, ilk modern kentlerden günümüze; devasa metropollerden geleceğin distopik şehirlerine; New York’tan Paris’e; Berlin’den Meksiko’ya; Tokyo’dan İstanbul’a kadar farklı coğrafyalara, dünyanın dört bir yanına uzanan filmleriyle gözünü şehirlere çeviriyor. 30 Kasıma’a kadar devam edecek filmlerin biletlerine sitesinden ulaşmak mümkün. Üstelik sinema günleri boyunca ulaşımı kolaylaştırmak için İstinye ve Beykoz arasında motor seferleri bile planlamışlar. Her şey çok ince ayrıntısına kadar düşünülmüş.
Gece ve Şehir
Ben geçtiğimiz Cumartesi akşamı Gerard Kersh’ün aynı adlı kitabından uyarlanan Jules Dassin filmi Gece ve Şehir’i izlemeye gittim. Londra sokaklarında durmaksızın koşturan, hayatta daima kaybeden bir adamın hikayesi. Ancak bir yandan da şanslı bir adam. Tesadufi durumlar tam şansını döndürecekken aslında kendine kuyruğuna dolanan uslanmaz bir karakter. Bir yandan da onu çok seven sevgilisi ve aralarındaki melankolik ve saplantılı ilişkiye tanık oluyorsunuz. 1950 yapımı bu film siyah beyaz filmin sahneleri adeta açı ve ışık kullanımıyla renkleniyor. Bir sonraki sahneyi merakla beklediğiniz bu filmden çıktıktan sonra kendinizi iyi hissediyorsunuz. Zamanın akışını hissetmiş, telaşsızca vakit geçirmiş gibi…
Bu hafta sonu Oscar ödüllü siyah beyaz bir film olan Apartman, slapstick komedi filmi izlemek isteyenler için Trafik, restore edilmiş yeni haliyle bu sene Venedik Film Festivali’nde gösterime girmiş esrarengiz bir film olan New York Esrarı ya da modernizm eleştirisi yapan, başka bir gezegenden gelen film olarak bahsedilen Oyun Zamanı sizin için iyi seçenekler olabilir.
Beykoz Kundura Tarihi
Kundura Sinema’dan bu kadar bahsetmişken Beykoz Kundura‘dan bahsetmemek olmaz diye düşünüyorum. Kundura Fabrikası, 1810 yılında ilk olarak bir tabakhane olarak kuruluyor. 1933 – 1999 yılları arsında 66 yıl boyunca deri kundura fabrikası olarak hizmet veriyor. 2005 yılında ise özelleşiyor ve yaratıcı endüstriye hizmet vermeye başlıyor. Son zamanlarda burası ağırlıklı olarak film platosu olarak kullanılıyor. Kundura’da plato hizmetinin dışında ikinci derece tarihi eser olarak tescillenmiş her bir binanın tasarım dönüşümü üzerine de çalışılıyor. Tarihi binaların zaman içinde eski işlev ve mimarileriyle uyumlu bir şekilde yeni kimliklerine kavuşturmaları hedefleniyor. Bunun da ilk örneği muhteşem atmosferiyle Kundura Sinema olarak hizmet veren “Kazan Dairesi” oluyor.
Peki siz Kundura Sinema için buraya geldiğiniz zaman başka neler yapabilirsiniz? Film gösterim saatinden en az bir saat önce buraya gelmenizi öneririm. Eski sinema bahçesinin girişinde bulunan Kıraathane sizin için küçük bir sürpriz olacak. Ortasında çeşmesi ile çok keyifli bir bahçesi, içeride sobası da olan sıcacık bir kapalı alanı var. Kışları salep, yazları ev yapımı limonatası ile çok nostaljik bir yer. Burada vakit geçirmezseniz pişman olursunuz!
Filmden sonra ise öneririm hemen buradan ayrılmamanız. Kıraathanenin yanında yer alan Kundura Sinema’ya ulaşım için özel olarak düzenlenen İstinye İskele veBeykoz Kundura arasındaki motorların kalktığı noktada biraz vakit geçirmeniz. Eminim ki İstanbul Boğazı’nı bir çok açıdan seyretmişsinizdir, ancak bu kadar güzel bir açıdan izlemiş olduğunuzu sanmıyorum. Karşınızda İkinci Köprü yer alıyor. Öyle bir noktadasınız ki Anadolu Yakası’nda mı, Avrupa Yakası’nda mı olduğunuzu unuttuyorsunuz. İki kıtaya aynı mesafedesiniz burada, tam birleşme noktasında. Buradaki deneyimi eşsiz kılan bir diğer şey ise gökyüzünün renginin denizi boyamış olması…
Beykoz Kundura’ya bir kere geldikten sonra buradaki farklı etkinliklerin de takipçisi olacağınıza eminim. Çeşitli workshoplar, eğitimler, konserler ve festivaller burada yıl boyunca devam ediyor.
İlginizi çekebilir: Emre Eminoğlu’dan “Bir Coen Kardeşler Antolojisi: The Ballad of Buster Scruggs”
İlk yorumu siz yazın!