A Twelve Year Night: Sarsıcı Bir Öykü
Alvaro Brechner imzalı 2018 yapımı film La noche de 12 años / A Twelve Year Night, 1973 yılında Uruguay’da demokrasinin yerini askeri diktatörlüğün almasıyla yenilen Tupamaro Özgürlük Hareketi üyelerinden sağ kalıp mahkum edilen ve esir alınan üç kişinin gerçek ve epey sarsıcı öyküsüne dayanıyor.
Adam mahkûma baktı ve memura sordu: “Mahkûm kaç yıl ceza aldığını biliyor mu?” Memur cevapladı: “Hayır, bunu kendi vücuduyla hissedecek.”
Kafka’nın Ceza Sömürgesi’nden alınmış bu sözlerle başlıyor Alvaro Brechner’in 2018 yapımı filmi. 1973 yılında, Uruguay, diktatörlükle yönetilmeye başladığında Tupamaro Özgürlük Hareketi üyeleri, askerî diktatorya tarafından mahkûm edilmiş ve dokuzu rehin alınmıştır. Bunlardan biri 2010-2015 yılları arasında Uruguay devlet başkanlığı yapmış “Pepe” lakâplı Jose Mujica’dır. İşte La noche de 12 años / A Twelve Year Night, Mujica ve iki arkadaşının hikâyesine eğiliyor.
Film, klişe biyografik filmlerden farklı olarak ilk sahneden son sahneye dek izleyiciyi tetikte tutmasının yanı sıra temel alt metni olan “zulüm” olgusunu da göze sokmuyor. Soyulup üç farklı hücrede tecrit altında tutulan mahkûmların birbirleriyle ya da askerlerle konuşmaları, aileleriyle görüşmeleri, hücrede herhangi bir nesne bulundurmaları hatta uzun bir süre gözlerini açmaları yasaklanıyor. Nerede olduklarını, bulundukları yerde ne kadar kalacaklarını bilmeden ve en temel insanî haklarından mahrum bırakılarak yılları harcanan üç kişi…
Askerlerin, üçlüye yaptıkları fiili eziyetlerin dışında her fırsatta söyledikleri “Fırsatımız varken sizi öldürecektik” cümlesi de bir muayenede doktorun, “idam bile bundan iyidir” sözleri gibi gereken etkiyi yaratmıyor ne yazık ki. Başka bir sahnede Kızıl Haç’ın kontrolü esnasında, tehditle heyet karşısına çıkarılan mahkûmların söylemek istedikleri ve anlık hayalleri karşısında heyetin sadece isim-soyisim sorup göndermeleri ise bürokrasinin, ne denli ruhsuz ve robotik işlediğini, dahası evrensel otorite sahibi kurumların bile çoğu zaman işlevsiz kaldığını göstermesi açısından epey sarsıcıydı.
Neredeyse tüm mahrumiyetleri son noktasına kadar yaşayan üçlünün dramında izleyicide tebessüm bırakan ayrıntılar da yok değil. Duvara parmaklarını vurarak iletişime geçmeyi başardıklarında yaşanan safi mutluluk, bir tuvalet çöpünden gizlice alınan gazete kağıdı parçaları aracılığıyla ülkeden haber almak ve olup biteni düşünmek, hayatın günlük akışına ters bir tekdüzelikte devam eden tecrit hayatı ve askerlerin konuşmaları nadiren duyulan radyo sesleri, insan olmanın temelde en sosyal yönlerine ve sosyallik ihtiyacının temel içgüdüsünü en doğal hâliyle yansıtıyor.
Flash-backler ve halüsinasyonlarsa üçlünün sevdiklerinden ayrı kalışları ve onlarla geçirdikleri zamana varla yok arası gidip gelmeleri hikâyeyi dramatize etmekte epey başarılı kullanılıyor. Ruso’nun askerlerin aşk mektuplarını yazma safhasına gelebilmesi ve komutanın da yardım istemesiyle hikâye daha insanî bir noktaya evriliyor. Kalem, kâğıt ve birtakım küçük ihtiyaçlar için kredi elde eden Ruso’ya komutanın, bir isteğini sorduğu an kızıyla görüşmeyi istemek yerine arkadaşlarıyla görüşme talebi ve buluşma sahnesinde avluda birbirine bakan üç çift gözün yaşadığı sahneyse The Sound of Silence’ın çalmasıyla ikonik bir hâl alıyor.
La noche de 12 años / A Twleve Year Night, kamera açıları, müzikleri, diyalogları ve gerçek hikâyesiyle Netflix‘te izlenebilir.
A Twelve Year Night IMDb Puanı: 7.9/10
İlginizi çekebilir: Emre Eminoğlu’nun Latin Amerika Sineması’ndan önerileri…
İlk yorumu siz yazın!