Londra Sokak Pazarlarıyla Güzel!
Londra’ya her yönüyle aşık olduğum doğrudur, bunda orada master yaptığım sürece kendimi sokak sokak gezmeye adamış olmamın da payı var tabii ki. Londra’ya gitmek için binlerce neden sayabilirim size: Sanatla dolup taşan müze ve galeriler, beş çayı yanında scone keyfi, sınırsız alışveriş imkanı, nehir kıyısında güzel yürüyüşler ve pub yemekleri, dünyaca ünlü müzikal ve tiyatrolar… Ama sanırım Londra’yı özel yapan bir şey daha var ki o da sokak pazarları açısından diğer şehirlerin olmadığı kadar zengin oluşu! Bunun için kendimce sokak pazarları Top5 sıralamamı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Londra’nın sokak pazarları neden ziyaretçi akınına uğruyor diye sorarsanız sebepler bence şöyle sıralanabilir: Herkesin bütçesine göre bulacağı bir şeyler var, çeşit o kadar fazla ki insan gezerken vaktin nasıl geçtiğini anlamıyor, el emeği göz nuru one-of-a-kind (türünün tek örneği) objeler bulmak mümkün ve kültür çeşitliliğinin en iyi gözlemlendiği mekanlar.
Okulumun da bulunduğu London Bridge İstasyonu’ndan çıktığınızda yüzünüzü nehre dönüp biraz yürüdüğünüzde kocaman demir kapılar göreceksiniz. Kapılardan geçtiğinizde tren yolunun altında olduğunuzu fark edeceksiniz. Arada geçen trenlerin sesleriyle mükemmel kokuların birleştiği bu pazarda, anladığınız üzere daha çok yiyecek çeşitliliğinden bahsedebiliriz. Çiftçilerin getirdiği sebze ve meyveler, butik pastane ürünleri, organik süt ürünleri satanlar ve tabii ki çok geniş bir yelpazede dünya mutfaklarından örnekler var. Yolunuz buraya hafta sonu düşerse daha çok çeşit görmeniz mümkün. Onun dışında hafta içi zaten kalıcı dükkanları olan markalardan alışveriş yapabilirsiniz. Kişisel favorim tattığım en iyi kahveye sahip Monmouth Coffee’den bir espresso içmeniz sizin yararınıza olacaktır, kapıdaki kuyruktan tanıyabilirsiniz!
Camden bölgesi genel olarak turistlerin ilk gittiği yerlerden biri değildir ama gezilmesi şiddetle tavsiye edilir! Şehrin merkezine göre biraz kuzeyde kalan Camden Town İstasyonu’ndan çıktığınızda kendinizi rengarenk bir caddenin girişinde bulacaksınız. Renkli mağazaların önünden kalabalığı takip ederek yürüdüğünüzde bir köprü gözünüze çarpacak. Kanalın böldüğü Camden Lock işte bu renkli pazarın başlangıç noktası. Sonrası kolay, kokuları takip ederek yine binbir çeşit sıcak ve soğuk yemeğin bulunduğu yiyecek kısmına yönelirsiniz. Herkesin fotoğraf çektirme noktası olan nehre dönük motorsiklet şeklindeki oturma yerlerinde yemeğinizin keyfini çıkarabilirsiniz.
Devamında ise vintage kıyafet ve eşyalar satan bir çok butik göze çarpar. Design harikası tişörtler, tamamı elde yapılmış takılar, saç aksesuarları, şapkalar, oyuncaklar hepsi sokaklara kurulmuş tezgahlarda sergilenir… Aklınıza ne gelirse Camden Town pazarında bulmak mümkün! Hafta sonu hem Cumartesi hem Pazar en kalabalık ve en eğlenceli günleri oluyor ama dükkanlar bütün hafta gezilebilir.
Portobello Road’da kurulan sokak pazarı tüm turist rehberlerinde yerini almış bir fenomendir. Notting Hill Gate metro istasyonundan çıktığınızda size Portobello okları yönlendirse de esas kitleler halinde yürüyen kalabalığı takip ederek pazara ulaşabilirsiniz. Portobello Road boyunca uzanan çeşitli dükkanlar, pastaneler, cafeler Çarşamba ve Cumartesi günleri sokaklara tezgah açarak ortamı renklendirirler. Özellikle antika fincanlar satan dükkanlar görülmeye değer. Tabii ki oyuncak askerlerden dikiş-nakış eselerine aradığınız ya da aklınıza bile gelmeyen birçok şeyi bulmak mümkün.
En önemlisi ise yolun sonlarına doğru karşınıza çıkacak dünyaca ünlü Hummingbird Bakery’de cupcake yemek! Kırmızı kekiyle ün salmış red velvet cupcake herkesin favorileri arasına girecektir.
Son yıllarda şehrin doğu yakası gün geçtikçe popülerliğini artırmaya başladı. Eskiden çoğunlukla Pakistanlı göçmenlerin yerleştiği ve ismi gibi tuğla görünümlü kısa binalardan oluşan Brick Lane artık birçok sanat galerisi, reklam ajansı ve vintage dükkana ev sahipliği yapıyor. Yeni hipster adresi olarak adını duyuran Brick Lane Market’da ise en çok pazar günleri sokak moda bloglarından fırlamış İngilizler’le dolup taşıyor. İkinci el plakların da bulunabileceği bu pazarda etrafa bakınmaktan alışverişi unutabilirsiniz!
Listedeki diğer pazarlardan farklı olan Apple Market şehrin merkezinde, Covent Garden’ın kalbindedir. Eskiden gerçekten pazar alanı olmasına rağmen şimdi üstü kapalı bir yapının adı olan Apple Market birçok restoran ve mağazayı bünyesinde barındırır. Uğramanızı tavsiye etmemin nedeni yine hafta sonları tezgahlarda değişik el sanatları öğeleri bulunmasının yanı sıra her daim sokak şarkıcılarının yaptığı eğlenceli müzikler. Tüm gün müzikle dolup taşan bu güzel mekana gelmişken ikinci kat seviyesinde bulunan Punch & Judy adlı şirin pub’a uğramayı unutmayın! Müzikal ve tiyatro sahnelerinin bulunduğu Covent Garden’da gösteri öncesi vakit geçirmek için ideal adres burası.
Not: Saydığım adresler dışında Londra’da her hafta sonu sokak pazarlarına rastlamak mümkün. Bazen yerel lezzetler tatmak, bazen de el sanatlarını sergileyenleri görmek için sokaklarda gözünüzü kulağınızı açık tutmanız yeter!
merhaba,
Cok guzel bir yazi olmus ,Londra benimde cok sevdigim bir sehir. Bricklane en sevdiklerime girmekte zorlanir 🙂