43. İstanbul Film Festivali: Hit Filmlere Alternatif 7 Öneri
17 – 28 Nisan 2024 tarihleri arasında bizi 150’ye yakın filmle buluşturacak 43. İstanbul Film Festivali programında, ilk bakışta muhtemelen sizin de ilginizi aynı filmler çekti. Herkesin ilgi odağındaki hit İstanbul Film Festivali filmleri bir yana, programda daha kişisel önerilerim olarak düşünebileceğiniz, çok seveceğinize emin olduğum alternatif filmler de var…
43. İstanbul Film Festivali filmleri arasında yer alan, ilk bakışta dikkat çeken hit filmlerin yanında gözünüzden kaçmaması gereken, biletleri daha ilk günlerden tükenecek birçok filmin aksine hâlâ perdede izlemek için şansınız olabilecek, farklı özellikleriyle sizi cezbedebilecek 7 alternatif öneri…
Alternatif 43. İstanbul Film Festivali Filmleri
La Cocina | Alonso Ruizpalacios
Geçen yıl birçoklarınız gibi ben de The Bear‘ı izledim ve anında müptelası oldum, üçüncü sezonun yayınlanmasını sabırsızlıkla bekliyorum. Tıpkı henüz iki sezonuyla efsaneleşmiş o dizi gibi, La Cocina‘nın da işlek bir mutfakta geçmesi, filmi festivalin en merak ettiklerimden biri yapmaya yetiyor. Güeros ve Museo gibi filmler ve Narcos: Mexico dizisiyle tanınan Meksikalı yönetmen Alonso Ruizpalacios’un Manhattan’da geçen filminde gerilimi, kasadan kaybolan bir miktar para, yasa dışı mutfak işçilerinin yakalanma korkusu ve çalışanlar arasındaki aşklar sağlıyor. Prömiyeri Berlin Film Festivali’nde gerçekleşen bu film, Dünya Festivallerinden bölümünde en çok merak ettiklerimden…
Brief History of a Family | Lin Jianjie
Festival seçkisindeki tanıtım metni “Huzursuzluğunu rahatsız edici finaline kadar hep yükselten, Saltburn ile karşılaştırılan gizem dolu bir gerilim.” cümlesiyle başlıyor. Geçen yıl Saltburn’ü çoğunluğun aksine kışkırtıcı bulan ve seven bir izleyici olarak bu cümle bile beni tavlamaya yeterli. Bu Çin filmi, okulda oldukça çekingen olsa da sınıf arkadaşının ailesine konuk olduğunda kendini rahat hisseden esrarengiz bir öğrencinin etrafında şekilleniyor. Brief History of a Family, Sundance ve Berlin’deki gösterimlerinin ardından şimdi İstanbul’da, festivalin Genç Ustalar bölümünde Genç Jüri tarafından değerlendirilecek.,
City of Wind | Lkhagvadulam Purev-Ochir
Genç Ustalar bölümündeki bir diğer film, Venedik Film Festivali’nden ödülle döndükten sonra geçen yıl ülkesi Moğolistan’ı Oscar yarışında temsil eden City of Wind. Filmin merkezinde, üzerine derin ruhani sorumluluklar yüklense de bir yandan da modern, soğuk, mesafeli bir toplumda başarılı olabilmek için çabalayan bir lise öğrenci olan, 17 yaşındaki şaman Ze var. Moğol kültürünü sinemanın gücü aracılığıyla tanıma fırsatı sunan, kültür mozaği niteliğindeki bu büyüme hikayesi için heyecanlıyım.
The Hypnosis | Ernst De Geer
Genç Ustalar, yeni yönetmenler keşfetmemi sağladığı, sinemada yepyeni bakış açılarını tanımama fırsat yarattığı için her daim favori festival bölümüm oldu. Bu listedeki üçüncü Genç Ustalar filmi olan The Hypnosis, tutkunu olduğum Nordik sinemadan yeni bir isimle tanıştıracak beni. Genç bir girişimci çiftin ilişkisinin, iş ve sosyal yaşamlarının terapi ve hipnoterapi aracılığıyla nasıl değiştiğini anlatan bu Norveç filminin “rahatsız edici olduğu kadar gülmekten kırıp geçirdiği” söyleniyor.
Paradise Is Burning | Mika Gustafson
Festivalin bir diğer Nordik filmi kadın hikayelerine odaklanan Çiçek İstemez bölümünde. Venedik ve Londra Film Festivalleri’nden ödüllerle dönen Paradise Is Burning, İsveç’te geçen bir büyüme hikayesi. 12 yaşındaki Mira, 7 yaşındaki Steffi ve onlara annelik yapan ablaları 16 yaşındaki Laura’nın kendi kendilerine yarattığı ve kendi kendilerine yettiği güvenli aile ortamı sosyal hizmetlerin denetlemeye geleceği haberiyle bozuluyor. Kız kardeşliğe dair hikayeleri ya da büyüme hikayelerini sevenlerdenseniz, bence kaçırmayın.
Gloria! | Margherita Vicario
On sekizinci yüzyılda bir manastırda geçen pop müzikali Gloria!, festival programındaki en renkli filmlerden biri gibi duruyor. Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı için yarışan film, İtalya’daki bir manastırda pop müziği keşfeden bir grup genç müzisyenin hikayesine odaklanıyor. Çağının ötesinde bir müzik yeteneğine sahip dilsiz genç kadın Teresa öncülüğündeki grup, hem isyankâr hem de hafif ve modern bir müzik türü icat ederek köhne sisteme meydan okuyor. Müzik dolu film, haliyle festivalin Musikişinas bölümünde gösteriliyor.
Late Night with the Devil | Cameron ve Colin Cairnes
Son yıllarda Avustralya’dan çok iyi korku sineması örnekleri çıkıyor. Yönetmen kardeşler Cameron ve Colin Cairnes’in bu filminin de buluntu film korku türüne yeni bir soluk getirdiği söyleniyor. Late Night with the Devil‘da 70’lerde geçen filmde bir talk show programı, düşen reytingleri yükseltmek için Cadılar Bayramı özel programına bir parapsikolog ve şeytana tapan bir tarikatın toplu intiharından tek hayatta kalan genç bir kızı konuk ediyor. Fakat hiç hesapta olmayan sürpriz bir konuk da programa katılıyor: Şeytan’ın kendisi… Dünya prömiyeri SXSW Film Festivali’nde gerçekleşen filme korku edebiyatının ustası Stephen King övgüler yağdırmış.
İlk yorumu siz yazın!