Dublin o kadar güzel bir şehir ki… Eğer ilk kez ziyaret ediyorsanız, pub kültürünün ve geleneksel İrlanda müziklerinin renklendirdiği gece hayatı ve sokaklarında rastladığımız The Irish Spirit etkisi bir yana, tarihi, kültürel ve turistik atraksiyonlarıyla da keşfedilmeyi bekleyen muhteşem bir şehir bulacaksınız karşınızda. Dublin’de nereleri görmeli, hangi müzeler ziyaret etmeli ve İrlanda kültürünün tadını en iyi şekilde çıkarmak için neleri seyahat programınıza mutlaka eklemelisiniz, bu yazımda kısaca bunlara değinmek istedim.

Dublin | Fotoğraf: lonelyplanet.com

Kuruluşunun üzerinden 1000 yıldan fazla bir süre geçmiş olan Dublin şehri, Vikinglerden Britanya İmpartatorluğu’na birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapmış. Bu nedenle de birçok Avrupa şehri gibi tarihi eserler açısından oldukça zengin. Şehirdeki Viking kalıntıları üzerine, 13. yüzyılda inşa edilmiş Dublin Kalesi / Dublin Castle, bunların en önemlilerinden. Kale, haliyle şehrin en yüksek tepesinde bulunuyor. Buradan hem tüm Dublin’i gözlemleme ve birbirinden güzel fotoğraflar çekme imkanı bulacak hem de tarihin farklı dönemlerinden kalan Viking kalıntılarını inceleme, Orta Çağ kulesine çıkma ya da Kraliyet şapelini ziyaret etme imkanı bulacaksınız. Kalenin bahçesi ise on yedinci yüzyılın başlarından beri aynı özenle korunan bir yeşil alan. Özellikle hafta sonlarında, hele ki hava güzelse şehrin dört bir yanından insanların buraya akın ettiğine tanık olabilirsiniz. 1191 yılından beri şehirde tüm heybetiyle yükselen St. Patrick Katedrali / St. Patrick’s Cathedral ise sadece Dublin’in değil, tüm İrlanda’nın en büyük kilisesi. Mimari ve sanatsal detaylarıyla büyülemenin yanı sıra, burada özellikle St. Patrick’s Day günü düzenlenen büyük ayin ülkenin en büyük etkinliklerinden birine dönüşüyor. Ayrıca Gulliver’in Gezileri‘nin İrlandalı yazarı Jonathan Swift’in mezarını da katedralde bulunuyor. Dublin’de kaçırmamanız gereken bir diğer tarihi mekansa, kentin en büyük üniversitesi Trinity College’ın tarihi kütüphanesi: Ziyaret etmek için kampüs turuna katılmanız gereken Trinity College Library, Kraliçe I. Elizabeth’in emriyle 1592’de kurulmuş. Kütüphanenin kesinlikle görmeniz gereken bölümü, ana salonun her iki yanında zeminden ikinci katın tavanına kadar yükselen kitaplıkları ve 200 bini aşkın kitabıyla 65 metrelik The Long Room.  Trinity College Library’deki en önemli eser, İrlanda ve İskoçya için çok önemli bir el yazması: Book of Kells.

Trinity College Library | Fotoğraf: Jack Reichert

Birçok şehirde olduğu gibi, Dublin’in de tarihi sadece kalelerden, kiliselerden ve kütüphanelerden ibaret değil. Aklınıza bu kadar turistik olabileceği hiç gelmeyecek iki ilginç mekan, Dublin’de kaçırmamanız gerekenlerin başında geliyor diyebilirim: Bunlardan ilki, şehrin mezarlığı! Fiyatları 6€ ile 25€ euro arasında değişen paket turlarla gezebileceğiniz Glasnevin Cemetary Museum, gerçekten de farklı ve orijinal bir deneyim sunuyor. Mezarlar arasında gezerken hem farklı dönemlere ait mezar ve mezar taşlarının üzerindek işçiliğe hayran kalıyor hem de rehberinizden mezarların sahibi politik figürler, yazarlar, sanatçılar ve tarihi kişiliklerin hayatı ve İrlanda’nın tarihiyle ilgili ilginç bilgiler edinebiliyorsunuz. Turistik olmak için fazla tuhaf bir diğer mekansa, eski bir hapishane: Restore edildikten sonra rehberli turlarla ziyarete açılan Kilmainham Gaol, İrlanda’nın en karanlık dönemlerine, suçun tavan yaptığı yıllara tanıklık etmiş, burada yatan mahkumlar zor koşullarda tutulmuş. Binanın geçmişini öğrenmenin ve bu görkemli mekanın duvarları ve katları arasında dolaşmanın sizi İrlanda filmleri ya da romanlarında gördüğünüz o suç dünyasının içine götüreceği kesin!

Kilmainham Gaol | Fotoğraf: drurycourthotel.ie

Dublin’deki müzeler denince akla öncelikle National Museum of Ireland geliyor. Ücretsiz olarak ziyaret edebileceğiniz müze, İrlanda’da bulunmuş birçok tarihi eserin sergilendiği ve İrlanda kültürüne dair birçok bilgi edinebileceğiniz büyük bir müze. Arkeoloji, dekoratif sanatlar, doğal tarih ve etnografya gibi bölümleri olan müzenin en ilgi çekici koleksiyonuysa kuşkusuz Viking sergisi. Bu sergide altın eserler kadar “bataklık adamları” da ilginizi çekecek: İrlanda’nın farklı bölgelerindeki bataklıklarda uzun yıllar muhafaza edilmiş ve katılaşmış bedenler, müzede yaşadıkları döneme ait bilgiler ve kim olduklarına dair tahminlerle birlikte sergileniyor. Şehrin bir diğer büyük müzesi ise Irish Museum of Modern Art ya da kısa adıyla IMMA. Modern sanat ve çağdaş sanat alanında iddialı bir koleksiyona sahip müze, İrlandalı çağdaş sanatçılara geniş yer ayırmasının yanında Marina Abramović’ten Sol LeWitt’e, Louise Bourgeois’dan Roy Lichtenstein’a dünyaca ünlü sanatçıların eserlerini de görebileceğiniz bir müze. Son olarak listenize EPIC‘i (The Irish Emigration Museum) de dahil etmelisiniz, özellikle interaktif müzeleri ziyaret etmekten zevk alıyorsanız. İrlanda’dan Amerika’ya göçün bir tarihçesini sadece belgeler ve bilgilerle değil interaktif düzenekler, oyunlar ve ekranlar aracılığıyla sunan bu modern müze, geçtiğimiz yıllarda Avrupa Yılın Müzesi seçilmişti.

Irish Museum of Modern Art

İrlanda’nın başkentine gelip de viski dünyasını keşfetmemek de olmaz. Her şeyden önce Irish Whiskey Museum adlı müze, kentin en çok ziyaret edilenlerinden biri! Grafton bölgesinde bulunan bu viski müzesi, kentin ve ülkenin her çeşit viski çeşidi ve markasının derinlemesine bir tarihini sunuyor. Müze turunun sonunda en az üç çeşit viski tadabileceğiniz bir tadımın da olduğunu söylemeye gerek yok herhalde. Tarihten çok viskinin üretimine ve tadımına yoğunlaşmak istiyorsanız da adresiniz Bow Street Distillery olmalı. Smithfield Meydanı yakınlarında yer alan bu damıtımevi, kuruluşundan 1970’lere kadar markanın üretim yeri olmuş. İmbikler, fıçılar, viski hammadeleri ve üretim aşamaları hakkında detaylı bilgi sahibi olabileceğiniz bu mekanın barında da dilediğiniz viski tadımı deneyimini seçebiliyorsunuz. Viski ve bira üretimi hakkında bilgi sahibi olabileceğiniz ve tadım yapabileceğiniz daha birçok seçenek de şehrin farklı bölgelerinde sizi bekliyor.

Size turistik bir Dublin gezisinde listenize dahil etmeniz gereken tarihi mekanlardan, müzelerden ve bazı ilginç deneyimlerden bahsetmeye çalıştım. Dublin’in sokaklarında karşılaşacağınız sürprizler, açık havada keşfedebileceğiniz güzellikler ve keyifle çimenlerinde uzanabileceğiniz parkları da bir başka yazıya saklayayım. Şimdiden iyi seyahatler!