Psikoloji Kitapları: Freud'dan Blanchot'a Öneriler
Psikoloji kitapları irdeler, düşündürür, hatta huzursuz eder çoğu zaman. Çok okumamakla birlikte, Kişisel Gelişim kitapları ise bize ne yapacağımızı, ne yapmamız gerektiğini söyler genelde. Bu yazıda psikoloji kitapları önerilerimi bulabilirsiniz.
Aylık kitap önerileri yazılarımda yer alan psikoloji ve kişisel gelişim kitapları:
Psikoloji Kitapları
Sigmund Freud – Çocukta Fobinin Analizi
Beş yaşında bir çocuk olan Hans’ın at fobisi vardır. Babası, aynı zamanda Freud’un arkadaşıdır ve oğlunun söylediği sözleri, aralarında geçen diyalogları ve yaşadığı olayları gün be gün kaydederek Freud’a gönderir. Freud ise okuduğu mektuplardan yola çıkarak çeşitli tespit ve tahlillerde bulunur. Kitapta bu mektuplar ve notlar paylaşılmakta. Konuya ilgi duyanlar için enteresan bir kitap. Açıkçası çocukların analizi, yetişkinlerinkinden daha çok ilgimi çekiyor. Çok açık, saf ve zekice buluyorum. Enteresan bir kitap olduğunu söyleyebilirim.
Engin Geçtan – Orada Bir Arada
Geçtan bu kitabında, kurguladığı bir grup terapisinde yaşananları ve katılımcılar arasındaki diyalogları kaleme alıyor. Kitabın tamamı sadece diyalog şeklinde yazılmış olduğundan ve elbette Geçtan’ın bildiğimiz o anlaşılır ve akıcı tarzından dolayı, çok kolay okunuyor. Ancak kurgu olması, kitabın roman olduğu anlamına gelmiyor. Düşündüren, öğreten, altı çizilesi birçok cümle de var kitapta, her zamanki gibi. Engin Geçtan’ın her kitabını severek, heyecanla ve keyifle okuyorum. ‘’Orada Bir Arada’’ da kesinlikle o kitaplardan biri…
Osho – Olgunluk
Bagwan, yani Osho’nun yaşlanmak ve olgunlaşmak arasındaki farka dikkat çektiği, olgunluğa ulaşmak için çeşitli yol ve öneriler sunduğu kitapta, bilmediğimiz bir şey yok aslında. Kendi hakkında düşünen her insan az-çok bunları fark eder. Hoşuma giden birkaç şey oldu ancak tutarsız bulduğum, mantığını anlayamadığım şeyler de rastladım ve notlar aldım. Bir – iki kitap okuyup Osho hakkında yargıya varmak istemiyorum ancak insanların ondan bu kadar etkilenmesinin sebebini hala anlayamadım. Çeviriyi hiç ama hiç beğenmedim. Osho ile sohbet ettiğimizi hissediyormuşuz… Osho şayet böyle konuşuyor, cümleleri havada kalıyor, bazı cümlelerde fiili unutuyorsa, dediğini anlayamadığım için bir yorum yapmam ve dolayısıyla da sohbet etmem zaten mümkün olmazdı.
Sigmund Freud & Josef Breuer- Histeri Üzerine Çalışmalar
Freud ve Breuer, yıllarca histeri üzerine çalışmalar yaptılar ve böylece ruh çözümlemesi yöntemine ulaştılar. Psikoloji derslerinde bu vakalardan birkaçına değinilirken, bu kitapta birçok olgu öyküsü bulunuyor. Genel itibariyle, bilinçdışına itilmiş bazı duygu ya da olayların histeriye sebep olduğuna, histerinin kimi zaman bayılma, kısmi unutkanlık, uzuvlarda uyuşma gibi kendini gösterdiğini örneklerle okumak mümkün. Herkesin ilgisini çekecek bir kitap olmamakla birlikte, çokça örnek paylaşılması açısından konuyla ilgilenenler için faydalı olacaktır diye düşünüyorum.
Sigmund Freud- Psikanaliz Üzerine
Freud’un konferanslarından derlenen kısacık kitapta, adından da anlaşılacağı gibi, psikanaliz hakkında bilgi ve açıklamalar bulunuyor. Araştırmadım ancak kanımca, psikanalizin ilk yıllarında yapılmış bu konuşmalar çünkü Freud psikanalizin ne olduğunu, sürecin nasıl inşa edildiğini, nasıl bir yol izlendiğini anlatıyor. Psikanalizi merak edenler için cep rehberi gibi olabilir. Böylece sapla samanı ayırabilirsiniz. Yani, şayet destek alıyorsanız, vaktinizin ve paranızın boşa gitmesini istemezsiniz herhalde. Her yer psikolog ve terapist kaynıyor neticede…
Paulo Freire- Ezilenlerin Pedagojisi
Adıyla merakımı cezbeden kitap… Freire kitabında yoksul, eğitimsiz. Kenara itilmiş grupların eğitilmek suretiyle, ülkelerinin gelişiminde rol almalarını sağlamanın önemi, bunun için neler yapılması gerektiğini ve kendilik bilinci kazanan insanın yaşadığı içsel değişim ve dönüşümü anlatmakta. Yazar, eğitimin gerekliliğine dikkat çekse de kişisel mücadelenin olmazsa olmaz olduğunu okurun beynine nakşediyor. Daha önce üstüne düşünmediğim bir konu olduğu için farklı bakış açıları ve farklı tespitlerle karşılaştığımdan kitabı severek okudum.
Sigmund Freud – Sanat ve Edebiyat
Evet… Freud’un anlamakta en çok zorlandığım kitabı bu olabilir… Sanat ve edebiyat eserlerinden yola çıkarak yaptığı ruh çözümlemeleri çok etkileyici ama bayağı kafayı çalıştırmak gerekiyor. Çalıştırmak da yetmiyor, biraz bilgi sahibi olmak ve zeka da gerekiyor bence… Kitapta Wilhelm Jensen, Leonardo Da Vinci, Goethe, Dostoyevski gibi sanatçıların eserlerine ve dolayısıyla bu eserlerin ortaya çıkışındaki yaratıcı süreçlere değiniliyor. Pardon, değinilmiyor irdeleniyor. Çok güzel bir kitap ama anlaması biraz zor, emek istiyor. Özellikle Da Vinci çözümlemesi çok etkileyiciydi. Meraklıları sevecektir.
Jacques Derrida – Bağışlamak
Bağışlamak nedir? Derrida kitabında bağışlanabilir olanın bağışlama olmayacağını söylerken bağışlanamaz olanın bağışlanmasını affetme olarak gördüğünü ifade etmekte. Peki bağışlanabilir olan ve olmayan nedir? Kitabı okursanız belki anlarsınız. Belki diyorum çünkü kısacık kitabın her cümlesinden sonra dakikalarca düşündüğüm için okumam günlerce sürdü ve bitirdiğimde anladığımdan şüphe ettim. Bir okumayla kavranacak bir kitap olmamakla birlikte bence kendi dilinde okunursa daha rahat kavranabilir. Ama anladığım kadarıyla bile güzeldi yani…
Anthony Giddens – Mahremiyetin Dönüşümü
Moda’da yeni bir kitapçı açıldı, adı ‘’Moby Dick’’. Keşfetmeye gittiğim gün içerde çalan müziğin etkisinden midir yoksa düzenli ve ferah raf yerleşiminden midir, bilmiyorum, Ayrıntı Yayınları’ndan birçok araştırma kitabı satın almıştım. Modern toplumda kişisel hayat, ilişkiler, aşk ve cinselliğin irdelendiği ‘’Mahremiyetin Dönüşümü’’ de bunlardan biri… Kitabın konusu belli olsa da, konunun çevresinde, onu etkileyen olgulara da değinmiş Giddens. Kitabı çok beğendim. Merak ve ilgiyle okudum ama herkes sever mi, bilemem.
Ilit Ferber – Melankoli Felsefesi: Sigmund Freud- Walter Benjamin
Yazarın Freud ve Benjamin’in melankoli ve yas üzerine düşünce ve tespitlerini karşılaştırdığı incecik kitabını, meraklılar dışında kimse okumaz herhalde. Haksız da değiller. Biraz teorik ve bu yüzden de anlaması zor olabilir fakat ilginç ve keyifli. Aklınızda bulunsun.
Bertrand Russell – Mutlu Olma Sanatı
Britanyalı Russell, matematikçi, tarihçi ve toplum eleştirmeni bir filozof. Kitabın konusu adından anlaşılıyor, o yüzden buna değinmeyeceğim. Kitabı ister kişiliğinizi geliştirmek ister Russell’dan metinler okumak için okuyabilirsiniz. Benim okuma nedenim Russell’ın bu konudaki fikirlerine olan merakımdı. Gayet basit, kolay anlaşılır, boş vaatler olmayan, biraz kaderci ve gerçekçi bulduğum, beğendiğim bir kitap oldu. Herkesin mutluluktan anladığı şey farklı, birbirinden farklı mutluluk tanımları okumak da mümkün elbette. Kitabı okursanız belki hoşunuza gider.
Wilhelm Schmid – Mutsuz Olmak
Mutlu olmamız adına çılgınca baskı yapan günümüz dünyasında mutsuz olmak hakkında görüşlerini paylaşan Schmid’e hak vermemek mümkün değil. Mutluluk araştırmacısı ve felsefeci olan yazar, kitapta o kadar basit bir dille anlatmış ki her şeyi, bence ortaokul çocukları dahi okuyabilir. Hatta bence önce gençler okumalı bu kitabı. Böylece dünyanın sadece kendi etraflarında dönmediğini, her gününün ‘pozitif’ geçmeyebileceğini, hüzünlü ve içe kapanık olmasının onu hasta kategorisine sokmayacağını falan okumalı ve düşünmeliler. Ben, kitabı bitirdikten sonra melankolimi sarıp sarmalayıp bağrıma basmak istedim. Mümkün olsaydı.
Carl Gustav Jung – İnsan ve Sembolleri
Jung’un ölmeden evvel tamamladığı kitabında, rüya ve simgelerden yola çıkılarak insanın ruhsal yaşam öyküsüne ulaşılmaya çalışılıyor. Bilinçdışı sembollerden bahsedilirken, rüyaların uygun ve yerinde anlaşılması için mitoloji ve antropolijinin de öneminden bahsedilerek birçok örnek sunuluyor. Bu konuda çalışan, eğitim alan yahut benim gibi meraklısı olanlar dışında okuyacakların pek de keyif alacaklarını düşünmüyorum. Zira birçok ayrıntı, terim, inceleme, tarih ve tahlil var kitapta. Tüm bunlara rağmen, kolay okunduğunu ve anlaşılır olduğunu belirtmeliyim. Çeviri konusunda yayınevi iyi iş çıkarmış. Bir kitaptan çok, insan ve sembolleri hakkında mini bir ansiklopedi havası olan kitapta çok çarpıcı tespitler vardı. Ama tüm kitabı, aradaki tespitleri yakalamak için kaç kişi okur? Bilemiyorum.
Adam Phillips – Yasak Olmayan Hazlar
Kitabı okumaya başlamadan hemen evvel, bitirdikten sonra yasak olmayan hazları teker teker sıralayabileceğimi düşünmüştüm ancak yanılmışım. Oysa ki elime kağıt kalem alıp yasak hazları listeleyeyim desem pek zorlanmam, fazla düşünmem gerekmez. İşte Adam Phillips aslında bundan bahsediyor; yasak olmayan hazlar aklımızda daha çok yer edip, daha değerli ve cazip görünürken, yasak olmayan hazların neden ilgi ve alakamızı çekmediğini sorguluyor kitabında. Yasak olmayan hazlar şunlarmış, bunlarmış diye yazmayacağım ama Phillips’in özellikle itaat ve özeleştiri hakkındaki fikirlerini ilgi çekici bulduğumu belirtmeliyim.
Maurice Blanchot – Bekleyiş Unutuş
Ben bu kitabı, bu zamana kadar nasıl okumamışım, nasıl!?!? Neyse ki ne okumaktan hoşlandığımı, neleri sevdiğimi bilen arkadaşlarım var ki atladığım kitapları bana hediye ediyorlar. Kitap, adından da anlaşılacağı gibi, bekleyiş ve unutuş üzerine müthiş diyaloglardan oluşuyor. Nesi mi müthiş? Göze sokulmayan aforizmaları mı yazsam, yoksa beyin cimnastiği yaptıran cümleleri mi? Yoksa kadın- erkek ilişkisine farklı, derin ve geniş bakışı mı? Blanchot’nun insanın aklını allak bullak eden kelime oyunlarını da unutmamak lazım… Aynı otel odasını paylaşan bir kadın, bir erkek ve dış ses… Ama bunların pek bir önemi yok aslında, okursanız ne demek istediğimi anlarsınız. Bu kitabı bir de Fransızca’dan okumak vardı ya…
Dücane Cündioğlu – Motto
Cündioğlu’nun yeni kitabının çıkacağını duyunca, sabırsızlık içerisinde bekleyenlerden biri de bendim. Sabırsızlıkla bekleyince, beklenti de yüksek oluyor haliyle. Kitapçıda inceleme fırsatım olsaydı, yine alırdım şüphesiz ama kargo elime ulaşınca paketi açıp, kitabın içini karıştırdığımda yaşadığım şaşkınlığın tarifi mümkün değil… Çoğunu kitaplarından ve sosyal medyada paylaştıklarından okuduğum aforizmaların toplandığı bir kitaptan bahsediyorum. Cündioğlu’nu yeni okuyacaklar için belki ilgi çekici olabilir ancak ben hiç tatmin olmadım. Belki bu zamana kadar kaçırdığım cümleler vardır diye okudum ama bulamadım. Velhasıl, eski bildiklerimi tekrar etmiş oldum o kadar. Sadık bir okuru olarak daha dolu bir kitap bekliyorum kendisinden.
Sigmund Freud – Narsizm Üzerine ve Schreber Vakası
Kitapta Freud’un, ‘Narsizim Üzerine Giriş’ ve bu konuya emsal teşkil eden ‘Schereber Vakası’ adlı iki makalesi bulunuyor. Psikanalitik kuram çerçevesinde, sonuç/durum/olayı hazırlayan genetik ve çevresel etkenlere değinen Freud, ‘ego ideali’ kavramını da irdeliyor. Çağımızda, narsizmin değişik biçimlerde karşımıza çıktığını, basında ve reklamlarda bizlere sürekli dünyanın merkeziymişiz gibi telkinler yapıldığını düşünürsek, bu kitabı okumak daha da anlamlı olacaktır sanıyorum. Ancak, yazarın tespitlerini kavramak bu sefer pek de kolay değil. Bu konularla ilgilenenler için daha kolay olabilir. Öte yandan, Freud bu makaleleri yazdığında, bu konuyla ilgili kuramını henüz tamamlamamış olduğunu da unutmamak gerekir.
Sigmund Freud – Rüya Yorumları I
Okumaktan çok keyif aldığım, çok şey öğrendiğim yazarlardan biri de, şüphesiz ki Freud’dur. Her ne kadar günümüzde dahi anlaşılmasa ve bazıları tarafından fikirleri –maalesef- sapıkça(?!) bulunsa da, henüz lise birinci sınıfta kendisiyle tanıştığımda ilgimi çekmiş, kitaplarını okumayı kafama koymuştum. İyi ki de yapmışım! Sayesinde palavra kitaplarla vakit harcamadım zira hepsi, onun güya beğenilmeyen kuramlarının ucuz birer taklidinden başkası değil… Freud’un, ‘bilinç dışına giden kral yolu’ olarak tanımladığı rüyaların analizini yaptığı kitap, rüyaların biyolojik ve psikolojik içeriğini incelerken, bazılarını kendi kuramları bağlamında açıklamakta. İlgilenenler için müthiş bir kitap. Ama herkesin okuyup keyif alabileceğini düşünmüyorum açıkçası.
Sigmund Freud – Rüya Yorumları II
İlk kitabında olduğu gibi, rüyalar üzerine eğilen Freud, bu ciltte rüyaların biyolojik ve psikolojik alt yapısından ziyade, rüya yorumlamasına ağırlık vermiş. İkincisi, zaten ilk kitabın devamı niteliğinde. Bu yüzden art arda okunması isabetli olur diye düşünüyorum.
Karen Horney – Çağımızın Nevrotik Kişiliği
Sevdiğim az insan var. Arkadaşım ise daha da az. Ama olanlar da hastır gerçekten. Benim hangi kitabı seveceğimi bilen de azdır. O yüzden Horney’in bu kitabı bu anlamda da özeldir benim için çünkü hediyedir. Bilirsiniz Freud okurum ve çok severim. Horney’i de az çok okumuşluğum vardır ama ilk kez bu kadar ayrıntılı okudum. Cümlelerin altını çizmekten, not almaktan, paragraf işaretlemekten bir hal oldum! Kesinlikle müthiş bir kitap! İnsanın hem kendi hem de çevresi hakkında düşünmesini, bazı olay ve durumları farketmesini ve özellikle kendi sınırlarını çizmesine yardımcı olacak bir kitap diye düşünüyorum. Hele ki psikolojiye ilginiz varsa kesinlikle okuyun.
Nilgün Marmara – Sylvia Plath’ın Şairliğinin İntihar Bağlamında Analizi
Plath’ı sever misiniz bilmem. Ben ‘Sırça Fanus’ ve ‘Günlükler’ini okudum. Hayatını da göz önüne aldığımda, çok hüzünlü bir tablo görünür gözüme. Ölüm şeklini de düşündüğümde, belki de merhametten kaynaklı, kendisine pek fazla muhabbet beslerim. Ancak şiirlerini hiç okumamıştım. Nilgün Marmara’nın tezini okumak hüzünlüydü benim için ama keşke şiirleri daha evvel okusaydım, diye çok hayıflandım. Belki anlatılmak istenenleri daha iyi kavrardım, bilemiyorum. İlgilenenler ve konuya hakim olanlara hem kaynak olabilecek hem de keyif verecek bir inceleme olduğunu düşünüyorum.
Sigmund Freud- Cinsiyet Üzerine
Cemil Meriç’in ardından Freud okuyarak, o birkaç gün bilgi ve tespit komasına girdiğimi belirtmek isterim. Çocuk cinselliği, çocukluk döneminde bastırılan ve yön değiştiren cinsel davranışlar, cinsel sapmalar ve eğilimleri konu alan klasik bir Freud kitabı. Bu isim hakkında da tarafsız olamayacağım ne yazık ki. Oldukça rahat okuduğum, meraklısının ilgisini çekecek bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Engin Geçtan- Hayat
‘İnsan Olmak’ bana çok şey öğreten, farkındalık sağlayan ve etrafıma farklı bir gözle bakmama yarayan, özel saydığım kitaplardan biridir. ‘Hayat’da, daha ilk satırlardan itibaren, senelerce tekrar tekrar okumak isteyeceğim kitaplardan biri olacağını bana hissettirdi. Satırların altını çizmekten ve düşünmekten, büyük bir keyif alırcasına yoruldum. Kişisel gelişim kitabı okumak yerine böyle kitaplar okunsa, yaşanılan farkındalıklar belki sayı olarak fazla olmayacak kişide ama, eminim ki derinlik ve etki bakımından çok şey farkedecek.
Irvin Yalom- Divan
Söyleyebileceğim ilk şey; hayal kırıklığı… ‘Nietzsche Ağladığında’ gibi, zihnimde yer eden ve unutamadığım bir kitabın yazarı, nasıl olur da böylesine bir hayal kırıklığı yaratır bende, inanmakta zorluk çekiyorum. ‘Annem ve Hayatın Anlamı’ adlı kitabında böyle bir his yaşamamıştım halbuki. Terapist- hasta ilişkilerini inceleyen kitabı, beklediğim gibi, beni düşüncelere gark etmedi, zihnimde yeni ufuklar da açmadı. Beğenenler nesini beğendi anlamadım ama üzgünüm, benim için boşa geçen bir vakitti.
Sigmund Freud- Günlük Yaşamın Psikopatolojisi
Günlük hayatta yaşadığımız dil sürçmeleri, yazı sürçmeleri, yanlışlıklar, unutmalar ve atmalara, psikanalitik bir bakış açısı… Açıklamanın az, örneklerin bol olduğu kitap, bana göre, oldukça keyifli ve kesinlikle çok ilginçti. Herkesin ilgisini çeker mi bilemiyorum ancak Freud, verdiği örneklerle, zamanında kendisine karşı çıkan herkese mükemmel bir şekilde kafa tutmuş bana göre.
Desiderus Erasmus- Deliliğe Övgü
Dücane Cündioğlu’nun tavsiye ettiği, benim anlamakta zorlanırım diye sürekli ertelediğim, delilik ve bilgelik özerine yazılmış mükemmel bir felsefe kitabı. Dil ve üslup açısından oldukça akıcı ve keyifli okunan; fikir ve düşünce olarak da okuyucuda merak uyandırıp, zihninde yeni ufuklar açan, herkesin okumasını isteyeceğim bir kitap. Oldukça kısa ve akıcılığı göz önünde bulundurulursa, bir solukta okunacağını düşünüyorum.
Dücane Cündioğlu- Daire’ye Dair
Her şeyin bir daire etrafında dönmesi; her başlangıcın bitişinin, yine başlangıç noktasında son bulduğu düşüncesiyle yazılmış, Cündioğlu’nun tarz ve üslubunu sevenler için ideal bir kitap. Yine ilgi ve merakla okudum. Altını çizdiğim ve üzerinde düşündüğüm birçok cümle oldu. Ben, bu adamın kitaplarını seviyorum. Benim gibi seven ve keyif alanlar varsa içinizde, mutlaka okumalı.
Dr. Mustafa Merter- Dokuz Yüz Katlı İnsan
Yüksek beklentilerle başladığım kitaptan arta kalan, kocaman bir kafa karışıklığı. Kafamın neden karıştığını ise, sırası geldiğinde web sitemde uzun uzadıya yazacağım. Ancak, kısaca söylemem gerekirse sayın Merter’in, ruhun, insanın ömrü boyunca yükselme istediğine ve bu yüzden çabaladığı fikrine katıldığımı; ancak Freud’u (bana göre) haksız yere yerdiğini düşündüğümü, verdiği bazı örneklerin kafama yatmadığını, bazı ifadelerini ise hiç anlayamadığımı belirtmek isterim. Benim bir okuyucu olarak hissettiğim, yazarın kafasının karışık olduğuydu, böylece benim de okurken kafam karıştı.
Dücane Cündioğlu – Hz. İnsan
Cündioğlu’nu sevdiğimi, kitaplarını severek okuduğumu beni takip edenler bilir. İstiyorum ki kendisi, güncel konulara yahut siyasete pek karışmasın, kitaplarındaki gibi sadece felsefe yapsın… İnsana, insanın hayattaki yerine, fıtratına ve varlığına dair yazılan denemelerden oluşan, keyifli bir kitaptı ‘Hz. İnsan’. Beni düşünmeye zorlayan kitapları seviyorum. Yazarın dili ağırdır, Osmanlıca kelime çok kullanır. Ancak, belki de okuduğum üçüncü kitabı olduğu için, bu seferkinde hiç zorluk çekmedim. İlgilenenlere, kesinlikle tavsiye ediyorum.
Mason Currey- Günlük Ritüeller
Ünlü yazar ve sanatçıların, günlük rutinlerini, çalışma sistemlerini ve nasıl organize olduklarını anlatan, okuyucuda merak uyandıran bir kitap. Bütün yazar ve sanatçı adaylarının okuması gerektiğini düşünüyorum. Kitapta bahsedilen ünlü ve başarılı insanların büyük bir çoğunluğu çalışmaya, daha gün ağarmadan başlıyor, öğlen olmadan bitiriyorlar. Yine çoğunluğu sandığımız kadar rahat ortamlarda çalışmıyor. Her şahıstan kısa ama önemli noktalara değinilerek bahsedildiğinden, kitap çok seri bir şekilde okunuyor.
Wilhelm Reich- Dinle Küçük Adam
İlk sayfasından son sayfasına kadar okurken, dayak yiyormuş etkisi yaratan acayip bir kitap. Freud’un da dostu olan Reich öyle bir manifesto yazmış ki, ‘ben’ diyen nice insan kendinden şüphe eder. Çok sert ve neredeyse tehditkar bir üslupla yazılmış kitap, her ne kadar küçük adamları hedef gösterse de, bana sorarsanız Reich onlarda –yani bizlerde ve herkeste- bir bilinç, bir aydınlanma uyandırmaya çalışmakta; hal, düşünce, tavır ve davranışlarımızı sorgulamamız için fırsat yaratmaktadır. Kısacık bir kitap ve bitirdiğimde aptala döndüm. Kesinlikle okumalısınız.
İlk yorumu siz yazın!