Bir Bağ Bozumu Hikayesi: Pendore Bağları ve Ardından Sardes
Evet, yılın tam da o beklenen dönemindeyiz. Her yıl Eylül ayında başlayıp Ekim ortalarına kadar devam eden ve adeta üzüme duyulan saygının bir şenlik ve kutlamaya dönüştüğü bağ bozumu zamanında yollardaydık. Pendore Bağları’na doğru yaptığımız yolculuğumuzda üzümün geçmişten bugüne olan hikayesinden tarihte Lidya uygarlığına başkentlik yapmış olan Sardes Antik Kenti’ne birbirinden etkileyici manzaralara tanıklık ettik, çok değerli bilgiler edindik. Ve tabii ki sizlerle paylaşmadan olmazdı.
Bağ bozumu, en temel anlatımla üzümlerin toplanma zamanına verilen isim. Bir başka deyişle, yıl boyunca büyük bir emekle bakımı gerçekleştirilen üzüm ağaçlarının yılda bir kez meyvesini verdiği ve haliyle üreticilerin yüzünü güldürdüğü dönem. Ülkemizde her yıl çeşitli yörelere göre yapılan bağ bozumu şenlikleri ise, Yunan mitolojisinin Şarap Tanrısı olarak da bilinen Dionysos adına düzenleniyor olup, hikayesi 2600 yıl öncesine dek uzanıyor. Yine de, o günden bu yana bağ bozumunun bereketi, çoğalmayı ve birlikteliği temsil ediyor oluşu günümüzde de aynı.
Nihayet, Manisa Alaşehir’de, Kemaliye olarak anılan kasabanın yakınlarında yer alan, merakla beklediğimiz Pendore Bağları’na kullanmaktan çok keyif aldığımız Ford Ecosport’umuz ile varıyoruz. Uçsuz bucaksız, sonu görünmeyen bir bağ alanı hayal edin. Akdeniz iklimi ile karasal iklim arasındaki geçişi yaşadığından iyi kalitede üzüm yetiştirmek için fazlasıyla uygun olan ve adını Yunanca “beş köy” anlamındaki “pence horyos”tan alan bu bölgede bağcılığın kökleri en az 2800 yıl geriye uzanıyor.
Ayrıca Pendore Bağları’nın yer aldığı coğrafyanın bol bol engebe ve eğime sahip oluşu, farklı lezzet ve tat oluşumlarını destekleyen toprak yapıları anlamına geliyor, bu da burada üretilen şarapların çeşitliliğini oldukça olumlu yönde etkiliyor. Bağ bozumu nasıl gerçekleşiyor derseniz, üzümlerin olgunlaştıktan sonra toplanmasına gelene kadar dikkat edilmesi gereken çok fazla nokta var. Biz öncelikle, şarabın kalitesi ve cinsinin kullanılan üzümün doğru zamanda hasat edilmesi ile doğrudan ilgili olduğunu öğreniyoruz. Bunun nedeni ise, üzümler olgunlaştıkça içerdikleri şeker miktarının da artması. Dolayısıyla üretilecek şarabın cinsi, hasadın hangi zamanda gerçekleştirilmesi gerektiğini belirliyor, bu ikisinin birbiriyle uyumlu olarak ilerlemesi önemli.
Üzümün içindeki şeker, aynı zamanda şarabın içindeki alkolün de büyük miktarda yaratıcısı olduğundan; üzümün doğru şekilde olgunlaşması aynı zamanda gerekli alkol düzeyini elde edebilmeyi sağlıyor. Tüm bu sebeplerle, ilk ve belki de en önemli aşama üzümlerin asit ve şeker miktarlarının ölçümlerinin yapılması ve buna bağlı olarak hasatın zamanının doğru tespit edilmesi, sonrasında ise hasatın elle yapılması ve bozulmuş üzümlerin ayrılması.
Pendore Bağları’nın içindeki kav sayesinde, üzümler toplandıktan hemen sonra işlenebiliyor. Böylece sahip oldukları lezzetleri şaraba daha iyi yansıtıyorlar. Bağın içindeki kavda, şaraplar doğal yerçekimi yardımı ile aktarılıyor yani gerçek “château” tarzı üretim yapılıyor. Böylece üzüm taneleri hırpalanmıyor ve yüksek kalitede şaraplara dönüşebilmektedirler.
Fermantasyon yapılan kısımdayız. Temelde, şıranın şaraba dönüşmesi işlemi olarak da anlatılan fermantasyon, burada gerçekleştiriliyor. Üzümün içindeki şeker burada şarap mayaları tarafından alkol ve karbondioksit gazına dönüştürülüyor, böylece üzüm şırası şarap haline geçiyor.
Son durağımız, Fransız meşe fıçılarında olgunlaşma sürecinin gerçekleştiği mahzen. Burada, şarabın şişelere doldurularak mantarlanabilmesi için olgunlaşma sürecini tamamlamış olması gerektiğini ve eskitme süresi de denen bu sürecin her şarap için değiştiğini öğreniyoruz.
Gezimize tarihte Lidya uygarlığına başkentlik yapmış olan Sardes Antik Kenti ile devam ediyoruz. Yaklaşık 5000 yıldır çeşitli yerleşimlere ev sahipliği yapmış olan ve özellikle sikkenin doğum yeri olarak antik dünyanın önde gelen şehirleri arasında yer alan Sardes, aynı zamanda Mezopotamya dışındaki en büyük savunma duvarı ile çevrelenmiş olmasıyla biliniyor.
Şehrin kuzeyinde bulunan, 23 bin metrekarelik alanı kaplayan bu anıtsal yapı ise bir hamam – gymnasium kompleksi. O dönemin kralı Severius tarafından yaptırılan kompleksin kare avlusu etrafında yer alan sütunların üzerinde yer alan yazıların tamamına yakınını günümüzde hala korunuyor. Bina aynı zamanda orta ekseni boyunca konuşlandırılmış sıcak ve soğuk su havuzlarının her iki yanında simetrik odaların bulunduğu bir plana sahip.
Sıra, dünyadaki İon düzenindeki dördüncü en büyük tapınak olan ve orijinalinde tanrıça Artemis’e ithaf edilen Artemis Tapınağı’nda. Anadolu’da bulunan Efes ve Magnesia Artemis Tapınakları’nda olduğu gibi, Sardes Artemis Tapınağı da batıya bakıyor. Avlusu mermerden inşa edilmiş olup Hellenistik döneme ait olan tapınağın iki sütunu, antik dönemden günümüze kadar hiç restore edilmeden gelmiş. Tarihte ayin ve törenlerin yapıldığı Artemis Tapınağı, 800 yıl boyunca kullanılmasına rağmen maalesef ki hiçbir zaman tamamlanamamış…
İlk yorumu siz yazın!