Kerem Görsev: Dünya Çapında Bir Caz Müzisyeni İle Sohbet

Bestelerinin hikayesini her zaman merak ettiğimiz ve dünya çapında başarılarını duyduğumuz Kerem Görsev’i Avusturya Konsolosluğu’ndaki konserinde dinleme fırsatı bulduktan sonra Urla’da ilki gerçekleşen Urla Jazz Festivali sahne öncesinde Kerem Görsev ile sohbet etme şansını yakalayabildim. Urla’nın dinlendirici atmosferine piyano, saksafon ve diğerleri eklenince unutulmaz anılarla dolu bir festivale tanıklık ettik…

Piyanoyla ilk tanışma hikayeniz nasıl oldu?

1967 yılında İstanbul Belediye Konservatuarı‘nda Rana Ersan’ın öğrencisiydim, ilk heyecan orada başladı. O tanışma hala devam ediyor. 52 senedir aynı zevkle devam ediyorum.

Albümlerinizin temasını belirlerken nelerden ilham alıyorsunuz?

Albümlerde hiçbir zaman tema belirlemiyorum. Tabiat olayları, insan ilişkileri, kızımla olan ilişkim.. Caz uzun, yaşanmış hikayelerin yansımasıdır. Yaşanan olaylar müziğe dönüyor.

Hangi bestenizle duygusal bağınız en kuvvetli?

I Remember Your Face. Babam için yazmıştım, 11 sene görememiştim babamı. 1995 yılında telefon daha yeni çıkmıştı o zamanlar, Almanya’dan beni aramıştı babam, ben de tesadüfi piyano başındaydım. Benim için özel bir parçadır.

Sizin için caz müziğini diğer müzik dallarından farklı kılan neydi?

Özgür ve demokratik bir müziktir. Bütün müzisyenler istedikleri soloları çalabiliyorlar.

Bir sanatçıyla ortak proje hazırlarken nelere dikkat ediyorsunuz?

İnsanlık ve kişilik ondan sonra müzisyenlik. Benim için birinci kriter insani duygulardır.

Şu an geriye dönüp baktığınızda kariyeriniz için aklınıza gelen ‘keşke’ler ve ‘iyi ki’ler neler?

Benim hayatımda hiçbir zaman keşke yoktur. Keşkeye zaman ayıracak bir beyin yapım yoktur. Tabii ki hatalar oluyor ama daha az hata yaparak yaşamayı öğrenmek gerekiyor, daha az hata yaparak müzik yapmak… Müzikle hata değil de yorum lezzetsizliği diyorum aslında. İyi ki dediğime gelecek olursak; iyi ki kızım Nisan doğdu.