Günce Acı ile Röportaj: Büyüleyici Melodilerin Yaratıcısı
Müziğe olan ilgisi küçük yaşlarda ailesinin müzik tutkusu sayesinde piyano dersleriyle başlayan Günce Acı, ’’Yapmak istediğim şey, kendi projelerimden oluşan live set performansımı uluslararası platformda insanlarla buluşturmak ve bu performanslarda başka müzisyenlerle birlikte çalışma şansı yakalamak.’’ diyor. Büyüleyici melodileriyle Günce Acı, 15 Kasım Cuma akşamı, Zorlu PSM MIX Festival kapsamında sahnede olacak! Kendisiyle sohbet tadında bir röportaj gerçekleştirdik. Biz, onu sahnede göreceğimiz için çok heyecanlıyız!
Günce merhaba, seni biraz yakından tanıyabilir miyiz? İlk olarak ne zaman başladın müzik ile ilgilenmeye?
Anne ve babamın müzik sevgisi nedeniyle müziğe olan ilgim çok erken yaşlarda başladı. 5 yaşında başladığım piyano derslerini başlangıç noktası olarak kabul edebiliriz.
Yaklaşık 7 yıldır şehrin elektronik müzik sahnesinin Indigo’dan Otto’ya, Topless’tan Peyote Gizli Bahçe’ye, önde gelen kulüplerinde performans sergiliyorsun ve hem DJ’lik, hem prodüktörlük yapıyorsun. Nasıl gelişti senin için her şey, kariyer anlamında hayatının mutlu ve tatminkar bir döneminde misin?
Üretken olduğum zaman tatminkâr ve mutlu oluyorum. Bu nedenle evet geçmişe baktığımızda daha üretken ve verimli bir dönemdeyim. Bu serüvenin başlangıcına dönecek olursam da, üniversiteye geldiğim sene İstanbul’da clubbing kültürü ile tanıştım. Bir süre sonra ise ev partilerinde, arkadaş ortamında DJ set çalmaya başladım. Kısa bir süre sonra, arkadaşımın sektörde etkinlik yapan bir DJ oluşumuna beni önermesi ve onların çalışmak istemesi üzerine klüplerde performans sergilemeye, bundan 1-2 sene sonra ise prodüksiyon ile ilgilenmeye ve kendi parçalarımı yapmaya başladım.
Jennifer Cardini, Damian Lazarus, Pleasurekraft, Max Cooper, D-nox, Alexander Robotnick gibi önemli isimlerle tanışma ve çalışma fırsatın oldu. Bu sürecin hayatına ne gibi katkıları olduğunu söyleyebilirsin?
Yukarda bahsettiğiniz isimlerle çalışma fırsatı bulmak çok değerliydi. Gerçekte ne yapmak istediğimi, nasıl bir yol izlemem gerektiğini daha iyi anlamamı sağladı ve hepsi ayrı ayrı benim için birer esin kaynağı oldu.
Yaratımların türlere göre kategorize edilmemesi gerektiğine inandığını biliyoruz ancak merak ediyoruz, çalışmalarında sıklıkla rastladığımız deep house, techno indie-dance, disco ve electronica tınılarının sendeki yeri nedir?
Sanırım her zaman inandığım şey yenilik. O nedenle indie-dance, new wave, let field, nu-disco gibi yeni türlere setlerimde daha çok yer veriyorum. Eski ile yeniyi buluşturan, birden çok genredan oluşan ve içinde yeni-avangard sesler barındıran bu türlerin beni daha iyi ifade ettiğine inanıyorum. Çünkü çabuk sıkılan ve tekrar etmeyi sevmeyen bir insanım. Ayrıca prodüktör ve Dj olarak insanlara her zaman duyduklarının dışında bir deneyim yaşatmak bana daha çekici geliyor.
Performanslarında dinleyici ile kurduğun ilişki senin için çok önemli. Bu setlerinin düzenlemesine de yansıyor mu? Örneğin, sahnedeyken dinleyicilerden aldığın enerjiye göre performansın gidişatını değiştirdiğin oluyor mu?
Evet gidişatı değiştirdiğim zamanlar da oluyor tabii. Çünkü DJ set’i asıl iyi yapan şeyin dinleyici ile kurulan anlık ilişki olduğuna inanıyorum. Belirlenen bir soundscape tabii ki de oluyor; mekan ve performans saatini baz alarak bir liste hazırlıyorum ama bu listedeki şarkı adedi çalacağımdan çok daha fazla oluyor ve hangisini ne zaman çalacağıma o an aldığım reaksiyonlara göre karar veriyorum.
İstanbul’un gece hayatında neleri değiştirmek ve geliştirmek isterdin?
Müşteri bunu talep ediyor anlayışından ziyade gelen kitlenin mekanlarda ve etkinliklerde neyi deneyimleyebileceği, neyi öğrenebileceği konusunda daha cesaretli olunması, kadın-erkek dengesine line-uplar’da daha çok dikkat edilmesi, bir mekan açıldığı zaman dekorasyonundan önce iyi bir ses ve ışık sisteminin kurulması ve tabii ki Djlerin PR olmadığı konusunda farkındalık kazanılmasını isterdim. Bunlar sadece ilk aklıma gelenler. 🙂
Müzik kariyerinde gerçekleştirmek istediğin en büyük proje, hayalin nedir diye sorsak?
Kendi albümümü live çaldığım bir dünya turnesine çıkmak ve bu performanslarda başka müzisyenlerle birlikte çalışma şansı yakalamak.
Seni, birbirinden farklı müzik türleri ve bu türlerin sevilen isimlerini müthiş bir çeşitliliğe sahip, renkli bir programda bir araya getiren MIX Festival’da dinlemek için sabırsızlanıyoruz! Peki, sen Türkiye’de başka hangi festivalleri görmek isterdin? Neden özellikle bu festivaller?
Dimensions, Dekmantel, Love International gibi festivalleri görmek isterdim. Bu festivallerde daha niş veya yeni isimlere yer veriliyor ve festival organizasyonundan müzikal akışa, festivalin alt metninden zemin mekan çalışmasına kadar her şey çok detaylı hazırlanıyor. Türkiye’de bu tarz festivallerin yeterince olmadığına inanıyorum.
İlginizi çekebilir: Zeynep Erbay Röportaj
İlk yorumu siz yazın!