İlk yorumu siz yazın!
Bir Aydınlanma Konusu Olarak Veganlık: Geçtiğim Yollar
Üniversitede Biyoloji bölümünde okudum ve zooloji alanında tez yazdım. Mezun olmamın ardından bir hayvanat bahçesinde zoolog olarak çalışmaya başladım. Hayvanların yaşam şartları, ne yedikleri, adlandırılmaları, zenginleştirmeleri gibi konular benim sorumluluk alanımdaydı. Sabah bütün bahçeyi dolaşır, defterime gözlemlerimi yazardım: “Juno, penguen, tüy değiştirme dönemine girdi.” veya “Gina, şempanze, ilk adımını attı, annesi ellerinden tutarak yürümesine yardım etti.” Hayvanların genel ihtiyaçlarına yönelik ve etolojik gözlemler yapardım. Ardından öğle arası bahçenin yemekhanesine gidip hamburger yerdim; hiç rahatsız olmadan, ekmeğimin arasındaki etin bir hayvan olduğunu düşünmeden. Çünkü bağım kopmuştu; bugün erişkin olarak hayatını sürdüren bir çok insanda olduğu gibi. Sorduğunuzu duyar gibiyim, nasıl vegan olunur? Başlıyoruz.
“Zor iştir, ey yurttaşlar, kulakları olmayan bir mideye laf anlatmak.”
Geçenlerde bir arkadaşım bana şöyle bir mesaj attı: “Deniz, küçük kızım hayvansal gıda yemiyor.” Ben de “Ne güzel” dedim. Sonra, yedikleriyle hayvanlar arasında bir bağ kurup kurmadığını sordum, bu nedenle mi yemiyordu yoksa tadını mı sevmemişti, onu bilmek istedim. Henüz okula başlamamış kızı annesine şöyle demişti: “Hayvanları konuşamadıkları için mi yiyorsunuz anne?”
Düşününce, evet tam da bu yüzden yiyoruz hayvanları! Bende kopmuş olan bağ onda taptazeydi. Hayvanları tanımak üzerine okumuş ve sabahtan akşama kadar hayvanları gözlemleyen bendim, fakat böyle bir farkındalığım yoktu; çünkü bağım kopmuştu.
“Çocuklar, hakim kültürün çiçeği burnunda gözlemcileri, gerçek anlamı es geçmeyen bir bakış açısıyla et yemeyi tartışmaya açarlar.” – Carol J. Adams
Öncelikle sık sorulan sorulara kısa cevaplar vereceğim. Evet, 5 yıldır vegan yaşıyorum. Hayır, balık da bal da tüketmiyorum. Evet, çocuğumu da böyle besleyeceğim doğurunca. Hayır, evde de et pişirmiyorum eşime. Evet, periyodik olarak kan testi yaptırıyorum, sonuçlar gayet güzel. Hayır, bitkisel beslenirken eksik kalan bir şey yok, eğer b12’yi de ilave olarak alırsan hiçbir sorun olmaz. Vegan beslenmesen de ilave olarak b12 kullanman gerektiğini biliyorsun değil mi? Hayır, hayvanlar biz onları yiyelim diye yaratılmadı fakat görünen o ki onları yiyelim diye yaratan biziz. Hayır, bitkisel protein hayvansal proteinden daha az emilmiyor, sadece besin içeriğindeki amino asit çeşitliliği ve oranları farklı, bu nedenle bitkisel beslenirken çeşitlilik önemli, şu 6 grubun çeşitliliğinden yararlanarak hazırladığınız yemekler sayesinde sağlıklı, hatta öncekinden daha sağlıklı bir hayat sürmeye devam edersiniz: Sebzeler, meyveler, tahıl ve bakliyatlar, baharat ve kuruyemişler.
“(…) daha fazla görmezden gelemeyeceklerimle er ya da geç yüzleşmek zorunda kalacağımı anlamıştım.” – Carol J. Adams
Şimdi gelelim nereden başlayacağınıza. Bir aydınlanma konusu olarak vegan yaşamaya doğru taşlarınızı döşediğinizde karşıya rahatça geçebileceğinize inanıyorum.
Vegan Olmak
Teker Teker Bırakarak Başlayın
Ben izlediğim bir videonun ve vejetaryen bir arkadaşımla yaptığım sohbetin ardından bi ay et yememeye karar verdim. Etin hiçbir türünü yemeyerek geçirdiğim ayın sonunda gayet hafif, sağlıklı ve huzurlu hissettim. Hatta, et yemeyi özlediğimi de söyleyemem. Ardından bir yıl vejetaryen yaşadım. Vegan kelimesi “vegetarian” kelimesinin ilk 3 harfi ve son 2 harfi alınarak türetilen bir kelime. Çünkü veganlık, vejetaryenlikle başlıyor ve onu mantıksal sonuçlarına ulaştırıyor.
Kendinize Zaman Tanıyın
Kendinize çok yüklenip bir anda hayatınızdaki tüm hayvansal gıdalar, ürünler, giysiler gibi tüketimlerden kurtulmaya çalışırsanız tökezlemeniz çok muhtemel. Bunun yerine kaç yıldır nasıl bir hayat sürdüğünüzle, evinizin her bir köşesinde hayvanları nasıl kullandığınızla ilgili gerçeklerle tek tek yüzleşip nasıl dönüştürebileceğinizi düşünebilirsiniz. Bunun için de zamana ihtiyacınız var.
Bilgi edinmek, hayvanların yaşamlarındaki zorlukları anlayabilmek, insanlığın ve endüstrinin nelere sebep olduğuyla yüzleşmek, hangi gıdada hayvansal ürün olabileceğini anlamak, bitkisel yemeklerinizi çeşitlendirmek için tarifler okumak gibi bir çok bilinç yükseltme davranışları veganlık yolunda ilerlemeniz için gerekli. Bu nedenle kendinize zaman tanımalısınız.
Öfkelenin
AVM’lerin yemek katları, restoranlar, kafeler, marketler ve evlerimiz et ve diğer hayvansal ürünlerle dolu. Kısacası her yer et. Peki bu hayvanlar nerede?
Adım atmanız, hamburger yemenin aslında hayvan sömürüsü olduğunu kabullenmeniz, bir kez daha görmezlikten gelmemeniz, olana bitene ortak olmamanız için yapmanız gereken şey; öfkelenmek! Stephane Hessel’in dediği gibi “Öfkelenin!“ çünkü çözüme giden yolun eylemden geçmesi için gerekli olan şey öfkelenmek. Bunun içinse konuyla ilgili videoları izlemeniz gerekiyor. Sizin eşiğinizi bir tek siz bilirsiniz. Benim eşiğim, yaşayan kazlardan tüylerinin nasıl koparıldığını gösteren videonun 8. saniyesinde dolmuştu. O kadar sinirlenmiştim ki, o günden bu yana 5 yıl geçti, sinirim geçmedi. Sizi en çok sinirlendirecek belgeselse, şimdilerin Joker’i, vegan Joaquin Phoenix’in seslendirmesiyle sunulan Eartlhlings belgeseli olabilir.
İlginizi çekebilir: SineMagger’dan Veganlıkla İlgili Belgeseller
Bilgi Edinin
Belirli okumalar yapmadan veganlık yolunda başarısızlığa uğramak neredeyse kesindir. Çünkü önce veganlığı kafanızda doğru yerde konumlandırmalısınız. Örneğin veganlığın bir beslenme tarzı olmadığını, küresel ısınmanın ilk sebebinin sınai çiftlikler olduğunu bilmek ve bunu doğru ifade edebilmek için bile birkaç kitap bitirmek gerekiyor.
Benim bu aydınlanma yolculuğumda okuduğum ilk kitap, “Veganizm: Ahlakı, Siyaseti ve Mücadelesi” olmuştu. Zülal Kalkandelen’i bir radyocu olduğum için müziğe dair yazılarından takip ediyordum fakat bu kitapla onun vegan yönünü, hatta veganlığı öğrenmiş oldum. Okuduğumda henüz vejetaryen bile değildim. Ardından Dr. Murat Kınıkoğlu’nun kitapları birçok soru işaretime cevap oldu. Kendisinin konuyla alakalı bir söylemi de çok hoşuma gidiyor: “Vegan olmak entelektüel bir birikim gerektirir.” Kitaplığımda konuya dair en önemli kaynak ise: Becoming Vegan, Brenda Davis, Vesanto Malina. Yaşlılıkta, gençlikte, hamileyken veya çocuk beslenmesinde ya da spor yaparken nasıl bir vegan hayat süreceğimize dair tüm beslenme bilgilerini buradan edinebilirsiniz.
Yine Zülal Kalkandelen’in çevirisini yaptığı Jeffrey Moussaieff Masson’ın Tabağındaki Yüz isimli kitabı, daha okumaya başlamadan kapak tasarımıyla sizi etkiliyor. Çıktığınız yolun etik kısmında kafanızda oluşacak tüm soru işaretlerine cevaplar bulup yeni soru işaretleriyle devam etmenizi sağlayacak bir kitap Tabağındaki Yüz. Balıkları nedense hayvanlardan ayrı tutanlar için “Akuakültür” bölümü, tüm bahaneleri sıralayanlar için “İnkar” bölümü de kitabı etkileyici kılan özelliklerden. Jonathan Safran Foer ise Hayvan Yemek kitabında bir konuya dair hisleriniz ile gerçekler arasındaki uçurumu kavramanın güçlüğünü gösteriyor.
“Ağır ağır gelen bir ölümün çilesini herhangi bir hayvana çektirmek zalimlik midir? Yoksa bu, sadece bazı hayvanlar söz konusu olduğunda mı geçerli.” – Jonathan S. Foer
Konuya dair bulabileceğiniz çokça kitap, derleme, not, belgesel, video bulunuyor. Okumak ve görmek istedikten sonra son çağın problemlerinden bilgi kirliliğini kendi kafanızda aşabilmek için belirli okumalar yapmak, notlar almak, kendi süzgecinizden geçirmek gerekiyor; yoksa anlamsız çırpınışlarımız sürüyor, kaynaksız mesnetsiz konuşmalar birbiri içine giriyor ve havada yok olup gidiyor. “Her şey kanserojen, ne yiyeceğimizi şaşırdık!” Hayır, her şey kanserojen değil. “Her şey GDO’lu, ne yiyeceğimizi şaşırdık!” Hayır, her şey GDO’lu değil.
İlginizi çekebilir: SineMagger’dan Küresel Isınma Filmleri
İçerik Okumaya Başlayın
İlk başlarda biraz zamanınızı alacak fakat sonrasında bakmaya bile ihtiyaç duymacaksınız çünkü artık içeriği biliyor olacaksınız. Paketli yiyeceklerin de, tercih ettiğiniz giysilerin ve kozmetiklerin de içeriğinde ne olduğunu okumak sizi hayvan sömürüsünün geldiği noktayla yüzleştirecektir. Gerçek deri kullandıklarını gururla söyleyen satış danışmanına “Yapay deri ile yapılmış çizmeniz yok mu” diye sorduğunuzda garip bakışlara ve cevaplara maruz kalmanızsa muhtemel. Ben “Bizim bütün ayakkabılarımız deridir, ama hiç bir hayvana zarar vermiyoruz” diyen satış danışmanı gördüm. Başlarda demiştim ya, bağ kuramamak…
Vegan “Kapitalizm”e Düşmeyin
Birçok şirket, markasını olabildiğince “doğaya duyarlı” ve z kuşağına da hitap etmesi için vegan ürünlere doğru yönlendiriyor. Bunu yapmaya çalışanlar firmalar öngörülü olanlar genelde. Ama siz yine de bu “yükselen trend” nedeniyle önünüze çıkan her vegan ürüne yanaşmayın. Çünkü zaten hareketin doğasında tüketimi azaltmak var.
“Türkiye’de vegan olmak zor” etiketini çok duydum fakat birçok ülke gezmiş biri olarak söylemeliyim ki “Türkiye’de vegan olmak kolay”. Çünkü neredeyse haftanın her günü evimize yakın bir yerlerde açılan pazarlarımız var. Her daim sebzenin ve meyvenin tazesini almak mümkün. Bahsettiğim 6 grup, sebze, meyve, tahıl, bakliyat, baharat, kuruyemiş, size pahalı bir beslenme sunmuyor; tam tersine, ete ve süte göre daha ucuz ve sağlıklı bir hayat sunuyor.
Talep Edin
Zaman geçtikçe dışarıda yiyebileceğiniz mekanları belirliyorsunuz ve genelde aynı yere gidiyorsunuz. Am yeni yerlerde “kesin vegan tatlısı yoktur” diye düşünerek öğrenilmiş çaresizliğimizle hareket edip talep etmekten vazgeçiyoruz. Bu sefer karşı taraf vegan taleplerin artışının farkında olmadığından, mağazasında veya restoranında bu tarz seçeneklere önem vermiyor. Oraları da dönüştürmek bize düşüyor. Hayvansal ürün kullanmadığınızı/yemediğinizi söyleyerek vegan ürün talep etmeye başlayın.
İlginizi çekebilir: MagPorter’dan “Vegan Mutfak Üzerine Bir Röportaj”
Sorgulamaktan ve Kendinize Doğru Soruları Sormaktan Çekinmeyin
Kendimize sormaya cesaret ettiğimiz doğru soruların peşine düşerek vardığımız bir yerdir veganlık. 5 yıl boyunca çok çeşitli okumalar yaptım ve üzerine notlar aldım. Aynı zamanda zihnimde hiç sorulmamış sorular ve verilmemiş cevaplar da uyanmaya başladı. Girdiğiniz yolun zenginliğini fark edin, yolda yürürken tüm çiçekleri koklayın, karşılaştığınız tüm hayvanların başını okşayın. Gözlerinin içine bakın ve cevaplardan kaçmayın. Hayatınızın sorumluluğunu yüklenin, göreceksiniz ki hafifleyeceksiniz.
“Torunlarımız bize ‘hayvanlara soykırım yapılırken neredeydin? Ve bunu durdurmak için ne yaptın?’ diye sorduğunda ikinci kez aynı bahaneyi kullanamayız: Bilmiyorduk!” Helmut Kaplan
Yaptığım okumalar sırasında beni uzun uzun ve derinlemesine düşündüren bir kitap vardı: Why We Love Dogs, Eat Pigs, and Wear Cows, Melanie Joy.
Tüm tekrarlayan düşünceler ve bilgiler içerisinde kaçırdığım ve bu kitapla fark ettiğim bir nokta var: Hayvanları grup halinde düşünmek. İnekler, koyunlar, köpekler… Sanki tüm hayatları birbirine bağlıymış gibi. Sanki biri acı çekerken diğeri de acıyı hissediyormuş gibi. Sanki hiçbirinin bir kişiliği, karakteri, kendine has duyguları ve düşünceleri yokmuş gibi. Kitabın bölümünü bitirince evdeki iki kedime baktım. Ne kadar farklıydılar birbirlerinden, Minnoş’un sevdiğini Minik sevmiyordu. Biri sudan korkarken biri korkmuyordu. Biri kucağımızda uyurken diğeri yatağını tercih ediyordu. Onları kediler grubuna koyamıyordu aklım; onlar Minnoş ve Minik’ti, her insanoğlu gibi tek ve biricik.
Hepsinin gözlerinin içinde ayrı bir duygu var. Cesaret edip bakabilmeliyiz, her birinin tek olduğunu ve sadece yaşamak için dünyaya geldiğini anlayabilmeliyiz, tabağımızdakinin de, koltuğumuzdakinin de…
İlginizi çekebilir: SineMagger’dan En İyi Hayvan Belgeselleri
Carol J. Adams’ın Etin Cinsel Politikası kitabında rastladığım güzel bir şiir ile bitiriyorum yazımı. Dönüşmeniz şerefine...
Pilav Ye, Kadınlara İnan | Fran Winant
Pilav ye, kadınlara inan.
Bilmediğim her neyse,
Hala şansım var öğrenmeye.
Şimdi eğer yalnızsam,
Onlara sonra katılacağım diye.
Şimdi eğer zayıfsam
Şansım var güçlenmeye.
Adım adım,
Öğrenirsem, şansım var öğretmeye.
Öğrenirse başkaları önce,
İnanmalıyım ki,
Geri gelirler bana öğretmeye.
Yavaş yavaş başlarız çalınanı iadeye
Hakkımız bedenimizi denetlemeye,
Bilgimiz mücadeleye ve inşa etmeye,
Aşımız büyütmeye,
İlacımız şifa vermeye,
(…)
Pilav ye, kadınlara inan.
Bilmediğim her neyse,
Hala şansım var öğrenmeye.
Kapak fotoğrafı: Unsplash / Sam Carter
İlginizi çekebilir: Gonca Kübra Pehlivan’ın Vegan Olma Hikayesi
Deniz, o kadar güzel öneriler var ki; tüketimi azaltmaya dikkat çekmen, talep etmeye teşvik etmen, bunun bir dönüşüm olduğunu anlatman, sık sık hayvanlarla empati kurmaya yönlendirmen ve kendindeki aydınlanmalara tek tek değinmen, hatta öfkelenmemizi önermen... Hepsi çok kıymetli. Derlemen için teşekkürler.
Türkiye'de de veganlığın tüm dünyada olduğu gibi yaygınlaştığını görmek, bu konuda içeriklere rastlamak o kadar sevindiriyor ki beni. Teşekkürler Deniz! #govegan