İlk yorumu siz yazın!
Duygularıma Tercüman Olan Kitaplar: Her Şeyden Biraz
Okumayı çok seven herkes gibi benim de çok etkilendiğim, kendimden bir parça bulduğum, beni kendi içimde hiç bilmediğim yerlere götüren kitaplar var. Benim duygularıma tercüman olan kitaplar, belki sizin de duygularınıza hitap edebilir. Hadi gelin, birlikte kitapların ayrıntılarına bakalım!
Bazen yeni gelene hazırlanmak, kendimi bilinmeyenden daha güçlü hissetmek için oturup yalnızca kendi içime kapanmak ve düşünmek, düşünmek, düşünmek istiyorum. Yalnızlığıma eski, tanıdık bir dost gibi sarılmak ama aynı zamanda da kafamın tek başınalığı içinde kaybolmak istiyorum. İşte öyle zamanlarda tekrar tekrar okuduğum kitaplar bunlar benim. Hatırladıklarımın küçük bir resmi gibi hissettiklerimin karmaşıklığını benden önce kağıda dökmüş insanlar….
Duygularıma Tercüman Olan Kitaplar
Her Yerden Çok Uzakta | Ursula K. Le Guin
Ursula K. Le Guin’in Her Yerden Çok Uzakta kitabı istemin başında geliyor. Sürekli bir yere ait olamayışıyla aslında çok iyi tanıdıklarımın öyküsü bu kitap. Ne yapacağımı bir türlü kestiremediğim zamanlarda da benim öyküm… Kim olduğumu artık bilemediğim ama daha da kötüsü bunun bir önemi olmadığını düşünerek yalnızca bir köşede oturduğum; başka hayatların benimkine hep çok yakından ama asla dokunmadan geçtiği yılların öyküsü.
Kitabı satın almak için tıklayın.
Beyaz Geceler | Dostoyevski
Ruhumla konuşmayı bana öğreten kitap: Beyaz Geceler. Hayatın bir parçası olmak için can attığım ama kendi sıcak dünyamı bir türlü geride bırakamadığım ve çoğu zaman da bu bilindikliği gerçeklere tercih eden benin dünyası… Her bakire kitaba yeni bir hayatım daha olacak diye başlayan benin. Kitap karakterlerini arkadaşı sanan, çok sevdiklerini sevdiği kitapların kurgusunda düşünen benin kitabı. Küçücük bir noktayken kendi içinde kendini yenen, maceralara değil her gece hayal çukurunun tam içine dalan, burada çamurlara bulanan ve o tuhaf kirlilikte huzur bulan benin…
Kitabı satın almak için tıklayın.
Yaz | Kürşat Başar
Bazı yaz anları vardır akşamları başımızın üstünde dönen yıldızların pırıltısı ile hatırlarız onları. Çocuk kahkahalarıyla, şekerli dondurmalarla, tozlu yollardaki terliklerimizle… Ve gece olup yatağa yatınca her şeyin yeniden eski yapış yapış yorgunluğa döneceğini bildiğimiz halde o kısacık anlarda umurumuzda olmaz zaman. Saçımızı savurduğumuz bir an, bir adamın bize gülünce gördüğümüz dişleri, belki tüylerimizi tatlı tatlı ürperten bir rüzgar kadar kısa ve bize özel… Bütün sevginin size verdiği o daimi kaybetmişliğe rağmen kendinizi sahip olduğunuza bıraktığınız anların mutluluğu yaz anları. Ona pek de bir anlam ifade etmediği halde hep üstüne fırlatılan savaşların ve geçmişin ortasında böyle bir ana tutunmaya, onu sahip olunabilir kılmaya çalışan birinin yazı bu Yaz. Ne zaman eskinin içinde birazcık gülümsemek istesem, ne zaman sayısızca kayan insan yüzlerinin arasında tek bir tanesine odaklanmak istesem o zaman bana seslenen birinin yazı…
Kitabı satın almak için tıklayın.
Yaşamın Ucuna Yolculuk | Tezer Özlü
Kendimi kaybedişlerimin kitabı Yaşamın Ucuna Yolculuk. İçimde hep tedirgin olan, aitlikten delicesine korkan, yerleşikliğe karşı çıkan kadının kitabı. Sanırım biraz da konuşamamanın sonucu sığınmanın kitabı. Ne anlatacağını, nereden başlayacağını bir türlü bilememenin dökümleri… Yollarda rastladığım, bir daha asla görmeyeceğim ama sonsuza kadar hatırlayacağım insanları hatırlatıyor bu kitap bana. Berlin’in soğukluğu içimi titretiyor her okuduğumda ama hemen sonra Berlin duvarının yanında birlikte güzel bir şarkı dinleyelim diye beni durduran o mavi gözlü çocuk geliyor aklıma. Bu anın artık varolmayışı ama bir zamanlarki varlığının ağırlığı ve bu arada sıkışmışlık; hayatı delice sevmek ve arayışı bırakmamak, bulmak için gitmek hep daha da uzağa gitmek ama bir türlü “sığamama”nın sancısı… O sancının bir kadındaki yansıması bu kitap benim için.
Kitabı satın almak için tıklayın.
Aylak Adam | Yusuf Atılgan
“İşte yirminci yüzyıl bu! Asfalta kusmak!” Her gün aynı yolları yürümekten, aynı yerden kahve almaktan, aynı insanlarla görüşmekten, aynı yerde uyumaktan ve her uyandığında aynı manzarayı görmekten vazgeçen herkestir Aylak Adam’ın kahramanı C. Bence özgürlük kendin olmak değil; kimse olmamayı seçmek bence. Bazen başkalarının sınırlarında başarılı olmak için çabalamak yerine bir sinema kapısında bir kadını beklemek… Özgürlük biraz da reddetmek aslında. Ne zaman kalıpların, olmam gerekenlerin beni boğduğunu hissetsem buradadır C. ”Boşver!” demek için. Boşver aksın gitsin. Ne zaman bunalsam kalkar Kadıköy’e giderim, sahilde biraz yürürüm. Vapura binerim sırf binmiş olmak için. Beyoğlu’nda insanları izlerim, aralarında o da var mı diye düşünmek için; çünkü ben C’yim. Aylağın ta kendisiyim…
Kitabı satın almak için tıklayın.
Kapak fotoğrafı: Ceren Muslu
İlginizi çekebilir: BiblioMagger’dan Kitap Önerileri
Aylak Adam en iyi 10 Türk roman arasında kesinlikle yer alır. İki kere okudum.
Katılıyorum