Crazy Ex-Girlfriend: Kaçırmamanız Gereken Müzikal Komedi
Eğer bir müzikal ya da komedi severseniz sizlere Netflix’te bulabileceğiniz en güzel yapımdan bahsetmek istiyorum: Crazy Ex-Girlfriend! İsmi biraz problematic mi diye sormayın; evet öyle. Zaten yaratıcısı da aslında bu klişeyle dalga geçmek için bu ismi kullanıyor ve dizinin aşırı sevdiğim giriş müziğinde de terimin seksistliğinden bahsediyor. Dizinin pek çok yerinde tartışmalı kavramların komedi unsuru olarak kullanıldığını zaten izlerken göreceksiniz. Bununla birlikte dizinin yaratıcıları, Vanity Fair’e verdikleri röportajda ortaya çıkardıkları işi şu şekilde anlatıyorlar: “We are being ambitious. We are being experimental. Art is subjective. F–k you.” (Hırslı davranıyoruz. Deneysel takılıyoruz. Sanat özneldir. Kahretsin! 🙂 )
İlk sezonunda beni kendine aşık eden diziyle ilgili en sevdiğim şey mizah anlayışı. Zaten Rachel Bloom normalde de çok komik bir kadın. Rachel Bloom’un diziyi yaratırkenki motivasyonlarından biri ise müzikal tiyatronun kendisi ile dalga geçerek müzikalleri saçma ve komik bulanların dahi izleyebileceği bir müzikal yaratmak. Böylece, müzikallere müzikallerle dalga geçenler için de izlenilebilir komedi merkezli bir modernizm getiriyor.
Crazy Ex-Girlfriend‘in konusu nedir diyecek olursanız aslında son derece basit bir konsepti var diyebilirim. Eski erkek arkadaşı Josh ile bir kriz anında karşılaşan kariyer sahibi ama mutsuz, New Yorklu avukat Rebecca’nın West Covina California’ya taşınıp yepyeni bir çevrede yeni bir hayata başlamasını izliyoruz dizide. Obsesif derecede ilgilendiği Josh’ı etkilemek için yollar ararken Rebecca’nın hayatına beklenmedik flörtler ve yeni arkadaşlar giriyor. “Çılgın“lığının da katkısıyla kendini sürekli bir karmaşanın içinde bulan Rebecca’ya en büyük desteği verense önce iş arkadaşı sonra kendisinin biraz zorlaması ile en yakın arkadaşı olan Paula oluyor. Kısacası konusu böyle. Şimdi, dizinin bence ikonik olan anlarına ve neden bu kadar tavsiye ettiğime geçiyorum.
Üzerine Konuşmanın “Garip” Sayıldığı Konulardan Bahsedebilmesi
Crazy Ex-Girlfriend’in sevdiğim özelliklerinden biri seks-pozitif olması. Genelde konuşulmaktan kaçınılan cinsellik konusu dizide rahatça yer alıyor. Üstelik konun ele alınışı ekranda görmeye alışık olduğumuz aşırı güzel insanların aşırı güzel evlerde seviştiği anlardan ibaret değil.
Komedi ile karıştırılarak aralarda cinsel sağlık, mastürbasyon, zührevi hastalıklar, korunma yöntemleri gibi bir komedi dizisinde nerden çıktı şimdi diyebileceğiniz şeylere değiniliyor ve hatta bu konularla ilgili bilgi veriliyor. Örneğin yukarıdaki şarkı tek gecelik ilişkilerle ilgili ama bu hastalıklarla dalga geçerken zührevi hastalıklara karşı test yaptırmaktan bahsettiği bir bölümü de var.
Kadın Dayanışması ve Kadınlar Arası Rekabet
Dizinin sevdiğim yanlarından biri de tamamen dürüst olması. Başta Rebecca ile Josh’ın sevgilisi Valencia arasındaki rekabet, Rebecca ile azılı düşmanı acımasız avukat Audra arasındaki rekabet gibi ilişkiler kimileri tarafından girl-power anlayışını yansıtmadığı için eleştirilebilir. Bununla birlikte dizinin amacı kesinlikle kadınlar arası rekabeti beslemek değil, varolanı yansıtmak.
Yakın zamanda yazdığım İş Yaşamında Kadına Psikolojik Şiddet‘te de yine Rachel Bloom’un Girlboss şarkısını kulanmıştım. Bu yazıya gelen yorumların pek çoğu ise iş yerlerinde kadınların da diğer kadınlara zor anlar yaşatabildiğiyle ilgiliydi. İşte Crazy Ex-Girlfriend, tam bu noktada samimiyetsizliğimizle dalga geçiyor.
Ruh Sağlığı
Crazy Ex-Girlfriend’in normalde sık bahsedilmeyen şeylerden bahsedebildiğini zaten söylemiştim. Dizide sevdiğim bir diğer şeyse bunlardan bahsederken komedi adına duyarlı olmaktan vazgeçmemesi. Mesela Rebecca’nın terapi seanslarını dizinin pek çok bölümünde görüyoruz, üstelik bu seanslarda Rebecca son derece relatable, (kendinizle özdeşleştirebileceğiniz) şeyler söylüyor. Böylece terapi almanın ya da bir ruhsal bozukluğunuz olmasının sizi garip ya da deli yapmadığını kendinizle dalga geçmenizi sağlayarak hatırlatıyor ve ekranı kapatırken yüzünüz gülüyor.
Bunda dizinin ruhsal hastalıkları romantize etmemesinin ve bu kadar ağır bir konuyu son derece hafif bir şekilde ele alabilmesinin çok katkısı var. Örneğin Sexy French Depression benim yeni depresyon şarkım oldu. Ama dinlerken kendime güldüğüm için kısa bir süre için depresyondan çıkmak zorunda kalıyorum. 🙂
Feminizm ve Güzellik Algısı
Crazy Ex-Girlfriend sıklıkla kadınlara dayatılan saçma güzellik standartları ve bütün romantik komedilerde gördüğümüz make-over (stil yenileme) sahneleriyle dalga geçiyor. Bu anlamda, pek çok yapımda gördüğümüz esas kadının geçirdiği tarz değişimlerinin kendisini güçlendirmekten çok başrol erkeği etkilemek üzere olmasının ne kadar çarpık bir durum olduğunu da fark etmemizi sağlıyor.
Yine dizi boyunca pek çok kişi tarafından dalga geçilmesine rağmen Rebecca’nın kilo vermek için kendini diyetlere vurduğu bir an görmüyoruz. Josh konusunda bu kadar obsesif olmasına rağmen kendinde fiziksel olarak bir şey değiştirmeye çalışmaması ve denediği anlarda bile sorgulamayı durduramamasını çok seviyorum.
Klişeler
Crazy Ex-Girlfriend erkeklerin sürekli kötülenmesinden anne-kız ilişkisine, anne olma kavramından bekar ve kedili kadınlara kadar istemesek de hayatımıza dahil olan bir çok klişeyle dalga geçiyor. Zaten klişelerle dalga geçmek dizinin temelini oluşturuyor. Linklerin hiçbirine tıklamadıysanız bile şahsi favorilerim olan bu şarkılardan birine mutlaka tıklamanızı öneriyor ve pişman olmama garantisi veriyorum.
Umarım Crazy Ex-Girlfriend, müzikallere ilişkin tabularınız varsa onları yıkmanıza yardımcı olur ve iş sonrası kendinizi koltuğa attığınız gergin anları yumuşatır. Eğer izlerseniz lütfen bana yorumlarda söyleyin çünkü diziden atıflarla espri yapabileceğim insanlar arıyorum. Yazıyı, hayat hikayemi birebir anlattığı için şok geçirdiğim bonus bir videoyla bitiriyorum:
IMDb Puanı: 7.8/10
Kapak fotoğrafı: netflix
İlginizi çekebilir:SineMagger’dan Dizi Önerileri
İlk yorumu siz yazın!