Online Sistine Şapeli Gezisi: Rönesans'ın Doruk Noktası
Eve kapandığım 7. günün sabahında kendimi online müze turu yaparken buldum. Birkaç sene önce gezme fırsatı bulduğum ve en çok etkilendiğim müzelerden biri olan Sistine Şapeli de online müzeler arasındaydı. Hem bu sanat eserinin arkasındaki hikayeleri araştırmak, hem de araştırdıklarımı yazıya dökerek daha kalıcı hale getirmek için karantinadan daha iyi bir fırsat olamaz diye düşündüm ve başladım yazmaya.
Sistine Şapeli
Sistine Şapeli’nin Tarihi
Önce daha genel bilgilerden başlayayım. Sistine Şapeli, 15. yüzyıl sonlarında Vatikan’da inşa edilmiş. Günümüzde de Vatikan Müzesi’nin bir parçası. Şapeli daha özgün ve bilindik kılan detaysa Michelangelo’nun 1508-1512 yılları arasında resmettiği ve sadece Rönesans döneminin değil, dünya sanat tarihinin en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilen tavan bölümü.
1475 yılında doğan Michelangelo, daha yirmili yaşlarında heykeltıraşlığıyla adından söz ettirmeyi başarmış bile. 1504 yılında Floransa’da, doğduğu topraklarda yaptığı Davut heykeli, sanatçının en ünlü eserlerinden bir diğeri. Dönemin papası, kendisini Sistine Şapeli için görevlendirmek istediğinde, Michelangelo bu teklife pek de sıcak bakmamış. Çünkü hem daha yetkin hissettiği hem de daha çok keyif aldığı sanat dalı resimden ziyade heykelmiş. Fakat dönemin papası II. Julius, sanatçıyı ikna etmeyi başarmış ve Michelangelo 1508 yılında şapelde çalışmalarına başlamış. Dönemin popüler yöntemi olan freski terci eden sanatçı, herhangi bir tuvale değil, doğrudan duvara çizim yapmış. Kullandığı kimyasallar sayesinde hem daha canlı renkler elde etmiş hem de zamana karşı koyan bir eser ortaya çıkarmış.
Tavan bölümüne dört yıllık süreçte yaklaşık 300 tane ve birbirinden farklı pozisyonlarda figür resmetmeyi başaran Michelangelo, özellikle çıplak figürler aracılığıyla yeteneklerini sergilemiş.
Tavanın tam ortasında sıra sıra dizilmiş dokuz fresk, Eski Ahit’ten hikayeler barındırıyor. İlk üç fresk dünyanın yaratılışını, sonraki üçlü Adem ile Havva’nın hikayesini, son üçlü ise Nuh’un hikayesini işliyor. Michelangelo’nun çalışmalarında din bilimcilerden de destek aldığını da biliyoruz. Şimdi, bu dokuz freski sırayla kısaca açıklayacağım.
Sistine Şapeli’nin 9 Freski
Işığın Karanlıktan Ayrılışı: Yaratılışın ilk gününde Tanrı, ışığı ve karanlığı birbirinden ayırır.
Güneş ve Ay’ın Yaratılışı: Michelangelo, yaratılışın üçüncü ve dördüncü gününü tek bir freskte anlatır. Solda, sırtı dönük olan tanrı dünyaya doğru uzanır ve bitki örtüsünü oluşturur. Sağ taraftaki tanrıysa dünyayı aydınlatabilmek için bir eliyle güneşi, diğer eliyle ayı yaratır.
Karanın Denizden Ayrılışı: Tanrı, suyu tek bir yerde toplar. Suların toplandığı yer “deniz”, çekildiği yer “kara parçası” olur. Böylece insanoğlunun yaşayabileceği bir dünya artık hazırdır.
Adem’in Yaratılışı: Michelangelo’nun belki de en çok bilinen eseri, tavandaki fresklerin en ünlüsü. Çıplak resmedilen Adem, ilk insan, yeryüzünde uzanır. Tanrı, çevresini saran meleklerin yardımıyla Adem’e doğru yaklaşır ve ona yaşam enerjisi verir. Buna karşılık Adem, insanlığa yaşam verecektir. Tanrı’nın çevresini saran bordo desenin insan beynini ve insan rahmini temsil ettiği yönünde farklı fikirler mevcut.
Havva’nın Yaratılışı: Tanrı, Havva’yı yaratır. Hem bu freskte hem de bir öncekinde Adem ile Havva çıplak resmedilmiştir ve bu onların saflığını simgeler.
İlk Günah: Freskin sol yarısı, Adem ile Havva’nın günah işlediği anın tasviriyken, sağ yarısı ise cennet bahçesinden kovuldukları anın tasviridir. İblisi temsil eden yılan, Havva’ya yasak elmayı ikram eder. Teklifi kabul edip Adem’le paylaşan Havva, her ikisinin de cezalandırılmasına neden olur. Elinde kılıçla resmedilen melekse, ağacın koruyucusudur.
Nuh’un Kurbanı: Nuh ve ailesi, koçun kurban edilişini kutlamaktadır.
Büyük Tufan: Tanrı, Nuh’u uyarır ve doğru yoldan sapmış insanlığı kırk gün kırk gece sürecek bir fırtınayla cezalandıracağını söyler. Nuh’a bu fırtınaya hazırlanması için yedi gün verir. Michelangelo, bu freskte tufanın gerçekleştiği anı aktarır. Arka plandaki gemi, Nuh’un yakınlarını ve hayvanları barındıran gemidir. Ön plandaki insanlarsa panik içinde kendisini ve sevdiklerini tanrının gazabından kurtarmaya çalışırlar. Birbirinden farklı pozisyonlarda onlarca çıplak insan figürüyle Michelangelo bu freskte insan çizimindeki yeteneklerini ortaya koyar.
Nuh’un Sarhoşluğu: Michelangelo’nun kronolojik sırayı bozduğu, dokuz fresklik serinin son freski. Sol arka tarafta kırmızı kıyafetiyle üzüm bağlarında çalışan kişi, Nuh’un kendisi. Freskin ortasında resmedilen Nuh ise, ürettiği şaraplardan fazla tükettiği için sarhoş bir şekilde yerde yatar. Çocukları, panik bir şekilde kendisini ayıltmaya çalışır. Bu freskte Michelangelo’nun, Tanrı tarafından insanlığın kurtarıcısı olarak seçilmiş bir kişinin bile fiziksel olarak zayıflıklarının olabileceğini vurguladığı düşünülmektedir.
Sanat eserlerinin estetik yönü, eserin arkasındaki hikayeyi de öğrenince benim için daha anlamlı hale geliyor. Dört sene önce gezdiğim Vatikan Müzesi’ni umarım daha bilinçli bir şekilde yeniden gezme fırsatım olur.
Kapak fotoğrafı: fineartamerica.com/
İlginizi çekebilir: ArtsyMagger’dan Online Müzeler
çok severek okuduğum bir yazı olmuş, ellerine sağlık