Ed Atkins: Hayranlık Uyandıran Sanatçı
Ed Atkins, 14. İstanbul Bienali’nden hatırladığımız etkileyici bir sanatçı. Hafızalarımızı biraz tazeleyelim; Atkins, 2015 yılında gerçekleşen 14. İstanbul Bienali kapsamında, Rizzo Palas’ta “Hisser” adlı animasyon videosuyla izleyiciyi kendine hayran bırakmıştı.
Jeffrey Bush isimli bir gencin gerçek hayat hikayesinden esinlenilen “Hisser”, odasının ortasında bir anda açılan obruğun içine düşüp hayatını kaybeden Bush’un bu trajik olay olmadan önceki otuz dakikasını ele almaktadır. Hem yarattığı karakterin hareketleriyle, hem içinde bulunduğu odanın atmosferiyle, hem de kullandığı duygusal müzikle Atkins, bu olayın üzüntüsünü seyircisine hissettirmekte çok başarılı olmuştu diyebiliriz.
Ed Atkins’in, 2020 Şubat’ında Helsinki’de bulunan Kiasma Müzesi’nde başlayan solo sergisinde de yine etkileyici bir işi sergilenmekteydi. Normal şartlarda 23.08.2020 tarihine kadar devam etmesi planlanan sergi müzenin zorunlu kapanışı sebebiyle askıya alındı fakat kapanmadan önce ziyaret etme şansım olan ve beni adeta odaya çivileyen büyüleyici eserden biraz bahsetmek istiyorum.
“Safe Conduct” isimli video, havaalanında güvenlik kontrolünden geçmek üzere olan bir adamın görüntüsüyle başlıyor. Bu genci biz aslında “Hisser” videosundan tanıyoruz, aynı dijital karakter kullanılmış. Genç adam, bantın üzerindeki küçük kutulara tek tek metal dedektöründen geçecek kişisel eşyalarını koymaya başlar. Fakat bu kutulara konulanlar her zaman alışık olduğumuz eşyalardan farklıdırlar; kemikler, iç organlar, et parçaları, kan, dişler, silah, bıçaklar, bazıları absürt ama çoğu da grotesk parçalar bir bir güvenliğe doğru yol almaya başlar.
Ed Atkins, çoğunlukla insanların bu tip güvenlik kontrollerinde gerginlik yaşadığını hatta havaalanlarında bu kontrollerin anlatıldığı videoların çoğunlukla çizgi karakterlerden oluştuğunu ve bunun bir nevi insanları rahatlatmak adına; aslında gergin olan bir deneyimi eğlenceliymiş gibi gösterme çabasıyla yapıldığını belirtiyor. Bu gibi videolardan esinlenerek oluşturduğu “Safe Conduct”, özellikle de çalan Ravel’e ait ünlü parça Bolero ile birleşince tamamlanıyor. Müziğin ve videoda gerçekleşen olayların bir döngü içerisinde sürekli tekrar etmesi, seyirciyi de durmaksızın izlemek istemeye yöneltiyor. Güvenliğin sağlanması adı altında insanların özel yaşamlarının gözler önüne serilerek, haklarının ihlal edildiğini düşünen Atkins, videosunun ilerleyen karelerinde genç adamın yüzünü, ellerini, burnunu, kulağını hatta en sonunda kendini bile bu güvenlik bandına koyduğunu gösteriyor.
Ed Atkins’in, Rus şair Boris Pasternak’ın otobiyografisinde rastlayıp öğrendiği “Safe Conduct” terimini başlık olarak seçmesinin nedeni anlamındadır. Eski zamanlarda, seyahat etmek için alınması gereken bu belge, bir izin belgesidir ve yolcuya güvenli bir yolculuk sağlanacağını vaat eder. Tıpkı geçtiğimiz kontroller gibi. Üç panel halinde sunulan video, odanın ortasında üçgen şeklinde yerleştirilmiş biçimde sergileniyor. İnsanlar da televizyonların etrafına toplanıp izlemeye başlayınca adeta bir havaalanı ekranı havasına bürünüyor eser.
Sorgusuz sualsiz uyguladığımız havaalanı güvenlik kontrolü prosedürlerini hatta genel olarak tüm prosedürleri ve emirleri sorgulayan Ed Atkins, mübalağayı da sanatına katarak bunu gözler önüne sermiş. Saatlerce durup izlediğim bu videodan birkaç gün sonra uçağa binerken kafamda hala Bolero çalıyordu.
Kapak Fotoğrafı: kopenhagen.dk/
İlginizi çekebilir: Artsy Magger’dan Marina Abramovic
İlk yorumu siz yazın!