Orwell Koleksiyonu: Yapay Zeka ve Modanın Kesişimi
Devletlerin güvenlik tedbirleri gerekçesiyle, işverenlerin ve teknoloji devlerinin ise denetim ve reklam amaçlı kullandığı yüz tanıma teknolojileri özellikle son zamanlarda çok daha yaygın bir hale geldi. Dünya çapında pek çok ülke, hatta sosyal medyada pek çok kullanıcı artık bunun güven vermekten ziyade, kişisel gizliliği ihlal ettiğini; devlete, topluma ve internete olan güveni azalttığını tartışıyor. Bu noktada teknoloji alanında insanların güvenini tekrar kazanmak için yapılan oldukça fazla girişimi de görüyoruz. Şimdilerde ise moda sektörü bu konuya elini atıyor. Bunun bir örneği, Sara Sallam’ın Orwell koleksiyonu.
Kıyafet ve aksesuarın teknolojinin bile çözüm getiremediği, global bir tartışma konusu halini almış gizlilik sorunlarına nasıl bir çözüm olabileceğini merak ediyor olabilirsiniz. Ama Einstein’ın da dediği gibi “Karşılaştığınız sorunları, o sorunları yarattığınız düşünce düzleminde kalarak çözemezsiniz!” Belki de sorunun özü olan teknolojiyi kullanarak sorunu çözmeye çalışmak yerine soruna çok daha farklı bir alandan bakan moda dünyası bizi çözüme götürebilir.
Brooklyn doğumlu tasarımcı Sara Sallam, bireyleri teknoloji destekli gözetimden korumak için Orwell adını verdiği bir takı ve aksesuar koleksiyonu tasarladı. Adını Big Brother kurgusal karakteriyle gözetim toplumuna dikkat çeken distopik başyapıt 1984’ün yazarı George Orwell’den alan Sallam’ın projesi; yüz, göğüs ve ayak üzerine takılan üç parçadan oluşuyor.
Koleksiyondaki giyilebilir ürünlerin her biri ilginç tasarımlarıyla dikkat çekmenin yanı sıra; kullanıcılarını yüz tanıma sistemlerinden koruyor, bireylerin kalp atışının ve adımlarının takip edilmesini de engelliyor.
Sara koleksiyonunu kullanıcılarla buluştururken göze hitap eden, estetik bir çözüm yaratmaya çalıştığını aynı zamanda diğer insanlara hala sizi tanıyabilecekleri kadar görüneceğiniz bir alan bırakmak istediğini özellikle vurguluyor.
Ürünler yüz hatlarını, geometrisini gizleyerek ve yüzün simetriğini bozarak yüz tanıma sistemlerinden geçmeyi başarıyor. Ayrıca yüzü aydınlık ve karanlık olarak ikiye böldüğünden sadece tek bir tarafı tanımlayabiliyor, bu da sistemin yüzün tamamını algılayarak kişiyi saptamasını imkansız kılıyor. Zırh benzeri göğüs aksesuarı, kalp atışlarını algılayan teknolojilere karşı korunma sağlıyor. Ayakkabı aksesuarı ise iki ayak simetrisini bozuyor ve böylece yürüme-hareket izleme sistemlerini şaşırtıyor.
Parçalara daha yakından baktığımızda inci gibi ışıldayan ve parlak yüzeyli bir yapıya sahip olduğunu görüyoruz. Sallam da bu ürünleri tasarlarken 18. yüzyıl İngiltere’sinde popüler olan, Lover’s Eye olarak bilinen incilerle kaplı minyatür göz mücevherlerinden ilham almış.
Sara’nın asıl amacı kişisel özgürlüklere kontrolsüz bir şekilde tehdit oluşturan yüz tanıma teknolojilerinin varlığına bir çözüm bulmak. Özellikle kolluk kuvvetleri için artık vatandaşları bulma aracı haline gelen bu teknolojilerin aynı zamanda siyahi bireyleri çok daha güç algıladığı gerçeğinin ortaya çıkmasıyla ırkçılık boyutunda da tartışmalara yol açtığını görüyoruz. Uzun süredir ABD’nin gündeminde olan Black Lives Matter protestolarındaki görüntüler polislerle paylaşılıyor, bu da protestocuların tutuklanmasını büyük ölçüde kolaylaştırıyor.
Yüz tanıma teknolojileri alanında çalışan teknoloji devleri bu sistem üzerine daha da yoğunlaştıkça her geçen gün vatandaşlar için durum daha korkunç bir hal alıyor. Yakın gelecekte risklerin çok hızlı bir şekilde artacağına ve toplumsal karışıklıkların yoğunlaşacağına inanan Sallam da en kısa sürede moda endüstrisinin aktif rol alması yer alması gerektiğine inanıyor.
Tabii ki bu alanda çalışması olan ilk isim Sara değil. Sallam’ın bu fikir üzerine yoğunlaşmasını sağlayan bir başka tasarımcı da Ewa Novak. Novak da aynı şekilde yüzü örten aksesuarlarla yüz tanıma sistemlerinden gizlenilebilmeyi sağlayan bir koleksiyon geliştirmişti. Ancak teknolojinin hızla gelişmesiyle ABD polislerinin kullandığı mevcut yüz tanıma sistemi olan Amazon Rekognition Novak’ın ürettiği aksesuarlara rağmen yüzü tanımlayabilir hale geldi.
Sallam’ın koleksiyonu, etkinliği açısından şu an en yüksek yüz tanıma teknolojisi olan Amazon Rekognition üzerinde test edildi. Test sonucuna göre aksesuarlar sistemin yüz tanıma konusundaki güvenilirlik oranını %92 oranında düşürmüş. Bu oran %99’un altına indiğinde ABD yasaları uyarınca mahkemede kullanılamadığından, tasarımcının amacına ulaştığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Teknolojiyi geliştiren insanoğlu aynı zamanda kendi oluşturduğu tehditlere karşı çözümleri de yine kendi üretiyor. Moda da dahil olmak üzere pek çok alanda önümüzdeki yıllarda belki de hiç beklemediğimiz trendlere rastlayacağız. Büyük bir sorundan yola çıkılarak başlanılan bir akım olsa da yapay zeka tanıma sistemlerinden korunma amaçlı yapılan bu tasarımlar kullanıcıları heyecanladıracak bir yeniliğe benziyor.
Kapak fotoğrafı: MyBe Online
İlginizi çekebilir: Neşe Coşkun’dan Yapay Zeka ve Müzik
İlk yorumu siz yazın!