İlk yorumu siz yazın!
The Young Pope: Tarifsiz Bir Başkaldırıyı Yansıtan Dizi
Bu dizi ile ilgili olarak ne söylesem sanki eksik kalırmış gibi geliyor ya da yanlış bir şey söyleyeceğim diye telaşa kapılıyorum. Sadece konusundan bahsedersem, dizide hem yapımcılığı üstlenen hem de ‘Young Pope’ karakterini canlandıran Jude Law’a haksızlık edermişim gibi geliyor; sadece Jude Law’dan bahsedersem, bu kez de hala The Godfather 1’deki o gencecik hali ile gözlerimizde canlanan Diane Keaton’a haksızlık edermişim gibi hissediyorum. LGBTİ+, Afrikadaki ‘su’ sıkıntısı ve insanların bir yudum su için köleleştirilmesi, çocuk istismarı, sevgi(sizlik), hala çocuk kalmış ve toplumsal rolleri kabullenmiş kendine yabancı yetişkinler gibi birçok bıçak sırtı konuya parmak basıyor dizi… İyisi mi gelin birlikte spoilersız ufak bir inceleme yapalım, karar size ait.
Şu ana kadar bir sezonu çekilmiş olan ve yaklaşık birer saatlik 10 bölümden oluşan The Young Pope dizisi, aynı bölüm içinde insanı hem hayrete düşüren hem acıdan içini acıtan hem ağlatan hem de absürdlükleri ile kahkaha attıran olaylar silsilelerinden oluşuyor. Görsel anlamda şölen niteliğindeki Vatikan bahçelerini unutmadan eklemeliyim. Ayrıca kurgu, oyunculuklar, atmosfer, her bir karakterin üzerinde incelikle çalışılmış olması, mekan, müzikler, kostümler ve diğer tüm detayları ile benzersiz bir sanat eseri diyebilirim dizi için. Serinin devamı niteliğinde bir ‘The New Pope” serisi var ama ben onu henüz izlemedim.
Dizide sevgili biricik Jude Law’ımız; ailesi tarafından terk edilerek yetimhanede büyümüş, annesi gibi sevdiği ve sevildiği ‘Sister Mary’ tarafından büyütülmüş ve hala (birçoğumuz gibi) çocukluk travmalarını atlatamamış bir din adamı olarak karşımıza çıkıyor. Ailesini aramaktan hiç vazgeçmeyen genç Papa’mız, içindeki küçük çocuğu iyileştirmeye çalışırken, diğer taraftan da meşhur Vatikan oyunları ile mücadele ederek kendine has tarzıyla etrafındaki herkesin gönlünü ve saygısını kazanmayı başarıyor.
İnançları konusunda radikallik ile ateizm arasında gidip gelen, Tanrı’nın varlığını sorgulayarak Tanrı’ya ulaşmaya çalışan, elinde sigarayla gezen gizemli ve genç Papa’mız, LGBTİ+ bireylere ilk başlarda kesinlikle hoşgörü göstermiyor. En son bölümde diziye yaveri ve kendisi de eşcinsel olan ‘Gutierrez’ karakteri dahil oluyor ve ona sitem ederek ‘çocuk tacizcileri ile birbirini seven eşcinsel bireyleri aynı kefeye koyuyorsunuz!’ diyor. Bu cümlesi üzerine Papa’nın ona asistanlığını teklif etmesi sayesinde bu konuda düşüncelerinin değiştiğini anlıyoruz.
Tabuları yıkan, kendini arayan, muhalif cümleler kuran bir Papa; Napoli forması giyen, Maradona’ya tapan bir kardinal; basketbol oynayan bir rahibe ve mahzenlerinde parti müzikleri çalan bir Vatikan… Kulağa yeterince absürd geliyor değil mi? Dahası da var…
Genç ve kendini beğenmiş Papa’mızın içindeki çocuğu ve acılarını tanırken ne kadar derinlik sahibi olduğunu da görüyoruz. Ona ‘Çocukken ne olmak istiyordunuz?’ diye soran bir kardinale ‘Çocuk olmak istiyordum.’ dediğinde onu anlamaya başlıyoruz ve nihayet ilk ve son aşkına yazdığı mektupları da okunurken ona hayran olmamamız imkansız hale geliyor…
Daha önce izlediğiniz hiçbir şeye benzemediğine emin olduğum The Young Pope’un absürdlüğü, müzik seçimlerinin şahaneliği ve Papa karakterinin sıra dışılığını görmeniz için, sizlere bir fikir vermesi açısından bu bir dakikalık videoyu buraya bırakıyorum. Sevgiler!
Kapak fotoğrafı: Emol
İlginizi çekebilir: SineMagger’dan Netflix Dizi Önerileri
Karantina yeni başlamışken hem Young Pope'u hem de New Pope'u izledim art arda. Şimdi yazınızı okuyunca diziyi izlerken içine girdiğim atmosferi tekrar hissettim bir anda. Güncel temaların ve dünyadaki zıtlıkların görsel şölen eşliğinde işlenişi beni çok etkilemişti. Elinize sağlık yazı için, çok samimi olmuş 🙂