İlk yorumu siz yazın!
Plastik: Geleceğimizin Üzerindeki Kara Bulutu Tanımak
Parlaktır, elastiktir, çok güçlüdür, kolay kırılmaz, paslanmaz, ısıya dayanıklıdır, elektriği iletmez, suyu emmez, çok çabuk kurur… Bu özellikleri ile kulağa bir “süper kahraman” gibi gelse de çığırından çıkan atık adalarının sebebi, geleceğimiz ve su kaynaklarımız üzerindeki kara buluttan bahsediyorum aslında: Plastik!
Plastik Nedir?
Peki hem bu kadar bağımlısı olduğumuz hem de kullanmaktan bir o kadar kaçındığımız plastik nedir? Plastik terimi aslında bir polimer ailesinden geliyor. Bu yapının temeli karbon içerikli bir mokekül olan monomer. Belirli kimyasal reaksiyonlar sonrasında monomerlerin birleşmesiyle uzun bir zincir olarak ortaya çıkan polimerler, doğada kendiliğinden bulunabildiği gibi insan eliyle yani sentetik olarak da üretilebiliyor.
Doğal polimerler vücudumuzdan tutun da bitkilerin yapısına kadar geniş bir alanda bulunuyorlar. Nükleik asitler, proteinler, DNA, RNA, peptidler, kolajen gibi yapıların içindeki görevleri elastikiyet sağlamak. Aynı şekilde bitkilerin temel yapısını oluşturan selülozda, kauçukta ve kauçuktan yapılan latekste de doğal polimerler yer alıyor.
İnsan eliyle yapılan sentetik polimerler genellikle naylon veya polietilen olarak biliniyorlar. Başlıca ham maddeleri petrol ve dünya petrolünün yaklaşık %4’ü de plastik üretimine ayrılmış durumda. Isıtıldığında erimeden yumuşayarak her şekli alabildikleri için günlük hayatımızda çok sık kullandığımız sentetik polimerlere yani plastiklere neredeyse her alanda rastlamak mümkün. Tekstilde, gıdada, yapışmayı önleyen teflon tavalarda, tesisat sistemlerinde, televizyondan su ısıtıcısına, elektrik prizinden bilgisayar faresine kadar akla gelebilecek her türlü elektronik cihazda, pet şişelerde, pencerelerimizi saran pvc kaplamalarda, ambalajlarda, etiketlerde, kırtasiye ürünlerinde, saklama kaplarında, streç filmlerde, parke döşemelerde, ilaçlarda, hastane ekipmanlarında, tedavi yöntemlerinde, kozmetik sektöründe, ulaşım araçlarında… Liste böyle uzayıp gidiyor.
Plastik ve Tarihi
1800’lü yılların sonunda ham madde olarak kullanılan fildişini bulmanın zorlaşması, yerine kullanılabilecek bir madde arayışını başlatmış ve sentetik üretimlerin tohumları atmış. 1900’lü başına gelindiğinde otomotiv sektöründe yoğun olarak plastik kullanılmaya başlanılsa da polietilen kullanımının hızla yükselmesi II. Dünya Savaşı ile beraber olmuş. Savaşın talepleriyle baş edebilmek için petrokimya şirketleri ham petrolü plastiğe çeviren fabrikalar kurmuş; çoğu silah, tır, uçak, tank, paraşüt, çadır ve ip yapımında plastik kullanılmış. Savaş sonrasındaysa petrokimya endüstrisi hızla gelişmiş, bir nevi plastik devriminin ve tüketim patlaması başlamış.
- 1955-65 yılları arasında televizyon üretimi ve tüketiminde bir nevi patlama yaşanmış. Aynı yıllarda tek kullanımlık ürünlerin piyasada yerini almasıyla da “kullan-at” alışkanlığının temeli atılmış.
- 1965 yılında bez çantaların yerini plastik torbalar almış. Hatta o dönem plastik torbaların ne kadar üstün, dayanıklı olduğu hakkında geniş bir reklam kampanyası bile başlatılmış! Bu yıllarda plastik kullanımı bir yaşam şekline dönüşmüş adeta. 1950’lerin sonunda 1.5 milyon ton olan plastik üretimi, 1960’lı yılların sonunda ise 25 milyon tona yükselmiş.
- 1980’lerin sonunda bu sayı 50 milyon tona ulaştığında doğada yok olmayan plastikle ne yapılacağı global bir soru olarak ilk kez gündeme gelmiş.
Plastik bağımlılığının yol açtığı çevresel kirlilik hala en büyük tehditlerden bir tanesi. Bu yıllarda geri dönüşüm hareketi başlasa da malesef üretilen plastiğin çok az bir kısmı geri dönüşüm zincirine dahil ediliyor. Küresel olarak bu oranın yaklaşık %9 ila %19.9 arasında olduğu belirtildiği düşünülünce, kullanılan plastiklerin neden bu kadar düşük oranda geri dönüştürüldüğü sorusu geliyor akıllara.
Geri dönüşüm gerçekten mümkün mü?
Geri dönüşüm süreci sandığımız kadar kolay olmuyor. İlk aşama kullanılmış plastiklerin tüketici tarafından diğer atıklardan ayrı bir şekilde biriktirilmesini kapsıyor. Bu yapılmadığında sürece bir aşama daha eklenmiş oluyor; dolayısıyla maliyet ve enerji ihtiyacı artıyor.
İkinci aşama bu atıkların kullanıcılardan toplanmasını içeriyor. Ancak veriler bu konuda çok aktif olmadığımızı gösteriyor. (Bir şekilde) Toplandıktan sonra ise plastiklerin çeşidine göre farklı geri dönüşüm süreci gerektiğinden buna göre ikinci ayrıştırma işlemi başlıyor. Ancak döngünün başından sonuna kadar olan süreç maliyetli ve zaman alıcı olduğundan, ayrıca bazı plastiklerin geri dönüşümünde sera gazı salınımının yoğun olmasından dolayı tüm plastikler bu sürece dahil edilmiyor.
Aslında tüketicinin de bu noktada rolü oldukça büyük. Plastik ambalajlı ürünlerin satın alınımında etiketlerinin üzerinde geri dönüşüm işaretinin olmasına dikkat ederek, o ürün ambalajının akıbetinin farkında olarak alışveriş yapmak oldukça mühim.
Hangi plastikler geri dönüştürülemiyor?
Plastikler | Fotoğraf: Unsplash / Antoine GIRET
İçindeki ürün (yağ, jel, sıvı) kalıntısı olanlar, pipetler, tek kullanımlık kahve bardakları, kirli plastikler geri dönüşüm zincirine dahil edilmiyorlar. İçerik kalıntısını plastikten arındırmak ekstra zaman, emek ve maliyet demek olduğundan sürecin dışında bırakılıyorlar çoğunlukla.
Tek kullanımlık plastik ürünlerin çoğu geri dönüştürülemiyor. Şaşıracaksınız belki; plastik torbalar ve pipetler de geri dönüştürülemiyor. O yüzden sadece bir kaç saat için kullanıp, bir başkasının bizim için bunu geri dönüştürmesini beklemek çok yapıcı bir yol değil: gereksiz atık çıkarmaktan kaçınmak en iyisi.
Dünya genelinde dakikada 1 milyon plastik poşet tüketildiği düşünülürse plastik bağımlılılığımızın önüne tam olarak geçilmediğini görebiliriz. Attığımız her adımda plastiğin yer aldığını biliyoruz. Bazı noktalarda yaşam kalitesini arttırdığı da bir gerçek. Ancak kullanılmış plastiğin dönüştürülmemesi doğal kaynakları ve pek çok canlı türünün varlığını tehlikeye atıyor. Toprak, okyanus, denizler kullanılıp atılmış plastiklerle dolu ve bugün bu atıklar nerdeyse bağımsızlığını ilan edip adalar oluşturmuş vaziyette.
Her dakika yaklaşık bir kamyon dolusu plastiğin sulara karıştığını ve 2050 yılına gelindiğinde okyanuslarda deniz canlılarından çok plastik olmasının öngörüldüğünü bile bile buna katkı sağlayamayız; hala pet şişlerdeki suları, plastik tabak/çatalları, ambalajları, plastik tüplerde satılan kişisel bakım ürünlerini, naylon ambalajlarda satılan yiyecekleri satın almaya devam edemeyiz.
Daha Az Plastik Atık İçin Neler Yapabiliriz?
Olabildiğince az plastik atık çıkarmayı felsefe edinip küçük büyük demeden ilk adımı atabiliriz.
- Satın alma alışkanlıklarımızı gözden geçirmekle işe başlayabiliriz. Tek kullanımlık ürünleri alıyor muyuz? Eğer yanıt evetse, ne sıklıkta olduğu ve bunun yerine geçebilecek alternatifleri düşünebiliriz.
- Plastik poşet yerine file/ bez çanta kullanabiliriz.
- Pet şişede su almak yerine, termosumuzda su taşıyabiliriz.
- Eğer ambalaj almak zorundaysak, ambalaj kodlarını ve o plastiğin daha sonra geri dönüşüm zincirine dahil edilip edilmeyeceğini kontrol edebiliriz.
- Plastik içeren (ambalajında veya içeriğinde) her türlü bakım ürününe alternatifler bulabiliriz.
- Plastik içeren diş ipi, diş fırçası gibi ürünleri seçerken kompost içerisinde çözünebilen biyo-plastikleri tercih edebilriiz.
- Temizlik için cam kavanozlarda arap sabunu veya ambalajının geri dönüştürüldüğünden emin olduğumuz üreticilerin ürünlerini alabiliriz; daha iyisi evde yapabiliriz!
- Polyester ya da sentetik kumaş içermediğinden emin olduğumuz kıyafetleri alabiliriz.
- Mümkünse yerli üreticileri seçip, geri dönüştürülmüş kıyafet/ çantalar alabiliriz.
İlginizi çekebilir: İstanbul Flaneur’ün Lokali Destekleyin Serisi
- Jashua Becker’in En çevre dostu ürün almadığın üründür” sözüne kulak verebiliriz.
- Kullandığımız plastik ürünlerin ambalajını temizleyip, ayrıştırabiliriz.
- Her plastiğin geri dönüştürülmediğini hatırlayarak günlük alışkanlıklarımızı değiştirebiliriz.
Bunun ötesinde bir de mikro plastik başlığı var ki insanı hayrete düşürüyor. Gelecek sefere de farkında olmadan nasıl plastik tükettiğimizden bahsederiz.
Sağlıkla ve plastiksiz kalmak dileğiyle. Görüşmek üzere!
Kapak fotoğrafı: Unsplash / Karina Tess
Evde kullandığım plastikleri temizleyerek belediyenin sağladığı geri dönüşüm poşetlerinde çöpe atsam da aynı bilinçte olmayan çöp toplayıcılarının normal çöp olarak da aldıklarına şahit oldum çoğunlukla. Toplumsal bilinç yaratılmadan bir şeyleri başarmak çok zor...
Evimizin önüne belediye konteyner koymuştu plastik şişeleri daha kolay toplayıp ayrıştırmak için ama toplumumuz bütün çöpünü oraya atmaya başladı