Size Ankara’dan başlayıp İstanbul’da devam eden ve oradan da Barselona’ya uzanan bir hikaye anlatacağız bugün illüstratör Kayansel Kaya ile birlikte.

Kayansel | Fotoğraf: kayansel.com

Ben karantina döneminde Canson kağıtlarım, Winsor&Newton boyalarım ve Südor fırçalarımla birlikte Kaynsel Instagram hesabından videolar izleyerek birçok çalışma yaptım amatörce. Hem IGTV paylaşımlarında hem de internet sitesindeki masaüstüne indirilebilen şablonlarını çok beğendim. Sıra dışı çizgilerine, herkes gibi olmayan figürlerine hayran kaldım. Kayansel Kaya her çalışmasında ‘içinizden geldiği gibi‘ demeyi ihmal etmiyordu. “Abartın, büyütün, renkleri artırın, bırakın size has bir bütün oluşsun“. Bu özgürlük hissi bana güzel çirkin yaptığım her şeyi sevdirdi. Bir de muazzam yaratıcılıktaki Instagram filtrelerine çok güldüm, siz de yazıyı bitirdikten sonra göz atın, çok şık duruyorlar inanın😊

Şimdi de İllüstratör Kayansel Kaya ile sizi tanıştırma vaktim geldiğine inanıyorum. Stratejik planlama kariyeri, illüstrasyon eğitimi, Barselona, İspanya’da karantina süreci, suluboya ve daha niceleri… Hazırsanız başlayalım!

Öncelikle iyi ki kabul ettiniz röportaj isteğimi! Sizinle tanışmak benim için çok heyecan verici. Hikayenize en baştan başlayalım mı? Ankara’da doğdunuz sonra İstanbul, lise üniversite derken şu an Barselona’dasınız. Kayansel Kaya’yı anlatır mısınız bize?

Ben teşekkür ederim, benim için de aynı derecede heyecan verici bu röportajı yapmak.  Evet, Ankara’da doğdum. Ben 4 yaşındayken babamın işi sebebiyle İstanbul’a taşındık. Ankara’yı hiç bilmiyorum, hatırladığım bir anım da yok ama tuhaf bir şekilde Ankaralı insanları 7 km öteden tanıyorum ve sebepsiz seviyorum. İstanbul ise bambaşka benim için… Aşk nefret ilişkim sürüyor kendisiyle. Çok özlüyorum çok! Tüm eğitim hayatım bu şehirde geçti, burada ilk kez aşık oldum, sarhoş oldum, genç oldum… Bunu diyeceğimi hiç düşünmezdim ama İstanbul’un karmaşasını bazen çok özlüyorum.

Barselona ise ikinci baharımı yaşadığım adam gibi sanki… Neşeli, sakin ve hep yaz. İçimin renklerini ortaya çıkarmama en büyük destek, sokaktaki grafitileri, seramik karoları, Gaudi’nin soyut mimarisi, zamanın daha yavaş akması… Hepsi ruhumu besledi. Başa dönecek olursak liseden sonra çok istediğim Endüstri Ürünleri Tasarımı’nı kazandım ve nefret ederek mezun oldum. Bir daha da dönmemek üzere tasarım dünyasını terkettim, 3 aylık bir proje için başladığım reklamcılık ise 10 yılımı geçirdiğim mesleğim oldu. Türkiye’nin en büyük markaları için stratejik planlama yaptım. 3 yıl önce eşimin işi sebebiyle Barselona’ya taşınırken de aklımda yine reklamcılığa devam etmek vardı ama bu şehir bana bir şey yaptı, reklamcılığın stresinden kaçmak için sığındığım sulu boyalarımı masanın üzerine çıkarıp asla çekmeceye kaldırmama izin vermedi ve sonunda illüstrasyon masterına yazıldım.

Barselona’da karantina en çok biz takipçilerinize yaramış olabilir. Hem şablonlar hem IGTV videoları şahaneydi. Sizin için nasıl geçti karantina süreci Barselona’da? Neler ürettiniz neler düşündünüz?

Dürüst olmak gerekirse ben karantina sürecini sevdim. Zaten öyle çok sosyalleşmeyi seven biri değilim, dikkatimi dağıtacak etkenler de olmayınca kendimi daha çok işime verdim. Ertelediğim eğitim videolarını çektim, bu süreçte insanlara da moral oldu, çok güzel tepkiler aldım. Instagram filtresi yapsam keşke diyordum onu denedim, viral oldu. Ben de inanamadım.

Yaratım süreciniz nasıl ilerliyor? Ben IGTV’deki videolarınızda özgür bırakan rahat bırakan tavrınızı çok sevdim, kendinize karşı da böyle misiniz?

Benim sorgusuz sualsiz kuralları kabul etmekle ilgili sorunlarım var, eğitim hayatımda da oldu, iş hayatımda da. “Başka bir yol mümkün mü ?” sorusunu soran biriyim. Biri bana “o öyle çizilmez, böyle söylenmez” dediğinde acayip gaza geliyorum ve aksini ispatlama sürecim başlıyor. Etrafta bir sürü eğitim videosu var, şöyle çizilir, bu fırça alınır, bu kağıt olmazsa olmaz gibi… Sonra da insanımız neden yaratmıyor diye söyleniyoruz. Bir bırakın herkes ne istiyorsa, nasıl istiyorsa öyle çizsin. Bir de maalesef resim/ilüstrasyon yapmak hala daha “bir şeyin tıpatıp aynısını çizmek” olarak algılanıyor. Kendimce bunu kırmaya ve boyalara küsmüş insanları da yüreklendirmeye çalışıyorum. En başlarda kendime karşı tabii ki böyle değildim ama Barselona bana çok iyi davrandı, olduğum gibi de güzel olduğumu, çizgilerimin, renklerimin bana özgü oldukça daha da kıymet göreceğini öğretti. Hala da devam ediyor. Kendimi dövmemeyi öğreniyorum:)

İllüstrasyon eğitimi heyecan verici ve aynı zamanda acılı bir süreç olmuş. Ama kariyeriniz de o çizgide devam ediyor. Hayat İspanya’da da normale döndüğünde planlarınız var mı geleceğe yönelik?

İspanyolca bilmeden İspanyolca İllüstrasyon masterına başlamak hayatımın en zor ama en güzel kararıydı. Bence herkes 10 yılda bir kariyer değiştirmeli, acılı evet ama insanı dinç tutan bir süreç. Konfor alanından çık mucizeler orada yaşanır diye klişe bir laf var ya evet hakikaten mucizeler yaşanıyor ama bu süreç bazı sabahlar “ Ben ne yaptım?! Ben 35 yaşında gül gibi kariyerimi niye bıraktım?” diye ağlama krizleriyle, daha az harcamayı öğrenmekle, köklenmek için daha çok yemekten alınan kilolarla birlikte geliyor ve işin bu kısmını kimse anlatmıyor… Ama yine olsa yine yaparım 🙂 Çünkü çok uzun zamandır ilk defa bir iş yaparken saatlerin nasıl geçtiğini fark etmiyorum. Bu çok kıymetli bir şey.

Hayat normale yani yeni normale dönmeye başladı. Bu yeni dönemde KAYANSEL markasına daha çok eğilmek, online satışta daha aktif olmak ve Barselona’dan sonra Avrupa’ya da açılan bir Türk markası olmak istiyorum. Bir de kitap projem var, umarım bir gün beni anlayan o yayınevini bulacağım…

Herkesin anlatmadıklarını anlattığı için Kayansel Kaya’ya minnettarım! Hem internet sitesinden hem de Instagram’dan Kayansel Kaya’yı takip edin, renklerini, çizgilerini ve hayatı birçok kez baştan dizayn etme yolunu seveceğinize eminim! İndirilebilir hazır şablonlardan edinip boyarsanız kendi eserlerinizle gurur duyacağınıza da kefilim! Sonucundan bağımsız bir eser yaratma umuduna sahip olmak bile çok kıymetli! Yaratma, üretme, tasarlama heyecanınızın hiç bitmemesi dileğiyle!

Kapak Fotoğrafı: campaigntr.com

İlginizi çekebilir: Thecellist’ten Çizer Beril Ateş ile Sohbet