Sarah Brightman: Operanın Mihenk Taşı, Eşsiz Bir Soprano
Sarah Brightman’ın hayatından ve şarkılarından bahsetmeden önce bir uyarı eklemek istiyorum. Yazı kesinlikle objektif değil, bol bol övgü içeriyor çünkü kendisi yeryüzündeki en sevdiğim ses ve senelerdir fikrim değişmedi. Okurken ”Fazla abartmamış mı, daha güzel sesler var…” diye içinizden geçirebilirsiniz. Takdirleri sonuna kadar haketmesine rağmen zevkler göreceli, bu yüzden açıklama yapma gereği duydum. Başlıkta sadece operanın yer alması ise sizi yanıltmasın, Sarah Brightman klasik müziğin yanında farklı müzik türlerini de harmanlamış bir isim. Oynadığı müzikallerle müziğin meleği olduğunu hissettiren ve sesiyle kalplere dokunan İngiliz soprano Sarah Brightman’ı keşfetmeye hazır mısınız?
1960 İngiltere doğumlu olan sanatçının 5 kardeşi var ve biri de Amelia Brightman. Amelia, Gregorian isminde ilahi müzikler yapan Alman bir müzik grubunun üyesi. Grubun şarkılarını dinlerken ortaçağda bir kiliseye ışınlanıyorsunuz. Sarah Brightman’ın da eşlik ettiği parçalar var, kardeşlerin ses tonları birbirini andırıyor. Sarah diye başlayıp Amelia ile devam ediyor gibi oldum ama, yeri gelmişken Enigma ile aynı yıllarda çıkış yapmış grubun Amelia vokalliğinde popüler bir şarkısını bırakmak istiyorum. Bu sayede iki kardeşin ses rengini karşılaştırabilirsiniz.
Sarah Brightman Kimdir?
Sarah Brightman’a dönecek olursak, kendisi 3 yaşında piyano ve bale dersleri almaya başlamış. 13 yaşındayken ”I and Albert” müzikalinde Kraliçe Victoria’nın kızını canlandıran Sarah, sonrasında almaya devam ettiği bale, sanat ve müzik eğitimiyle her geçen gün daha da ilerleme katetmiş. 1981 yılında Sarah’ın eski eşi Andrew Lloyd Webber‘ın bestesini yaptığı ”Cats” müzikalinde Sarah, Jemima rolünü üstlenerek kariyerine başlamış. Tabi kariyerindeki asıl dönüm noktası ise Fransız yazar Gaston Leroux‘un yazdığı aynı adlı romandan uyarlama The Phantom of the Opera (Operadaki Hayalet) müzikalindeki Christine rolü ile olmuş…
Bu müzikal ile ilgili bahsetmek istediğim enteresan bir hikaye var. Lloyd Webber tarafından uyarlanan müzikalde Christine rolü Sarah Brightman için özel olarak yazılmış ve Webber Broadway‘de Sarah olmazsa operanın açılamayacağını söylemiş. Amerikan Aktörlerin Eşitliği Derneği (American Actors Equity Association) kendi politikalarından dolayı, Webber’in bir sonraki müzikalinde (West End) başrolün Amerikalı olması gerektiğini şart koşmuş ve bu sayede uzlaşmaya gidilmiş. 1988‘deki açılış gecesinden sonra müzikalin albüm satışları patlamış ve pek çok ödül kazanmış. Bir yandan Sarah Brightman eleştiri yağmuruna tutulmuş çünkü oyunculuğunu beğenmeyenler olmuş, ne diyelim her başarı yanında memnuniyetsizliği de getiriyor. Aşağıya özellikle Sarah’ın sadece rol kestiği kısmı ekliyorum, takdir sizin.
Operadaki Hayalet’ten konu açılmışken, karantina zamanı Sierra Boggess ve Ramin Karimloo’nun başrollerini paylaştığı versiyon bir süre ücretsiz yayınlandı ve izleme şansım oldu. Tek kelimeyle muazzam diyebilirim. Fırsat bulursanız muhakkak izleyin.
90’lı yıllarda eşi Webber’den ayrılan Sarah, Enigma grubu üyesi Frank Peterson ile beraber çalışmaya başlamış ve 3. stüdyo albümü Dive 1993 yılında yayınlanmış. 4.stüdyo albümü Fly‘da da yapımcı Frank Peterson olmuş ve Tom Jones, Chris Thompson, Andrew Eldritch gibi ünlü müzisyenlerle başarılı işbirliklerine imza atmışlar. Sarah Brightman’ın tarzı ”Classical Crossover”. Crossover (çaprazlama) kelimesini dizi ve filmlerde de görmüşsünüzdür. (İki dizinin ortak bölüm çekmesi örneği gibi) Müzikte de anlamı çok farklı değil. Sarah Brightman albümlerinde klasik müziği baz alarak üzerine pop, rock, etnik tür gibi diğer müzik türlerini birleştiriyor. Müzikte çeşitliliği seven biri olarak tarzına bayılıyorum.
1997 yılında 5. stüdyo albümü Timeless (Time to Say Goodbye) Londra Senfoni Orkestrası ile kayda alınırken, İtalyan tenor Andrea Bocelli ve Arjantin tenor José Cura‘nın dahil olduğu şarkılarla aylarca zirveden inmedi. (Albümün kalbimdeki yeri bambaşka. Kendisini bu albümle birlikte tanımaya başladığım için -mişli geçmiş zamanı bırakıyorum…)
2003 yılına sıçrama yaparsak 8. stüdyo albümü Harem ile Arap müziğini kullanan Sarah gönülleri fethetti. Doğu batı sentezinin kulakta müthiş bir lezzet bıraktığı albüm bazı koyu fanların pek hoşuna gitmedi. Herkesin beğenmeme hakkı saklı burada vurgulamak istediğim, müzisyenlerin farklılaşmaya gittiğinde genellikle desteklenmemesi. Aynı çizgide şarkı yapmaya devam etseler bu sefer herkes ”Sıkıldık” diye söylenecek. Timeless ile birlikte en çok dinlediğim albümlerden biri oldu Harem. Iraklı müzisyen Kazim Al Saher‘in eşlik ettiği hoş bir düeti buraya bırakıyorum…
12 stüdyo albümü, 40 single, sayısız turne, cover ve müzikale adını altın harflerle yazdırmış olağanüstü, nahif ve güçlü bir ses. Buraya ekleyemediğim o kadar güzel şarkıları ve bahsetmediğim albümleri var ki hem herkes dinlesin istiyorum hem de hiç kimse dinlemesin, öyle yaman bir çelişki… Son stüdyo albümü Hymn‘den seslendirdiği bir parça ile veda ediyorum. Sarah ile kalın!
Kapak Fotoğrafı: ocregister.com
İlginizi çekebilir: İrem Dastan’dan Ólafur Arnalds
İlk yorumu siz yazın!