Tüm giysileri elde hazırlıyor, üzerine uygulayacağı desenleri dijital ortamda tasarlıyor, çizimi tamamladıktan sonra modern nakış teknikleri ile kumaşa aktarıyor; tıpkı bir ressam gibi, kumaşı tuval olarak kullanıyor. Fırçası iğne, boyası ip. Hazırsanız sizi sanat ve el işçiliğinin birleşmesiyle gerçek olan bir hayal ile, İpsiz Terzi ve kurucusu Bahar Özen ile tanıştırmak istiyorum.

Bahar merhaba! Biraz kendinden ve tasarım markan İpsiz Terzi’nin hikayesinden bahsedebilir misin? Hayallerinin peşinden gittiğin bu ilham verici yolculuk nasıl başladı?

Merhaba, ben Bahar Özen! İpsiz Terzi markasının kurucusu ve tasarımcısıyım. Haliç Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünden mezun olduktan sonra Almanya Saarland Üniversitesi’nde İnsan Biyolojisi alanında yüksek lisans yaptım ve kurumsal hayata Türkiye’nin lider ilaç firmalarından birinin pazarlama departmanında başladım. Marka müdürü olarak kariyerimi devam ettirdiğim dönemde, her zaman ilgi alanım olup bir türlü vakit yaratamadığım moda tasarımı eğitimini almaya karar verdim. İnsan 30’lu yaşlara yaklaştıkça kendine daha çok yönelmeye ve ne istediğini anlamaya başlıyormuş. Vakko Esmod Moda Akademisi’nde eğitimimi tamamladıktan sonra, hobi olarak başlayan yolculuğumun aslında hayatımın geri kalanında yapmak istediğim iş olduğunu anladım. Böylece bir hayalin peşine düştüm ve İpsiz Terzi doğdu.

Neden ‘İpsiz’? Özel bir anlamı veya hikayesi var mı senin için bu ismin? Ayrıca #GiyilebilirSanat motto’nun arkasındaki felsefeyi de dinlemek isteriz senden.

İpsiz Terzi deyince birçok kişi “ip kullanmadan mı çalışıyorsun?” diye merak ediyor. Kelime aynı zamanda serseri, hayta anlamına da geliyor biliyorsunuz. Aslında birçoğumuzun dönem dönem büründüğü veya bürünmek istediği bir ruh hali değil midir? Özgürlüğüne düşkün, bildiğini okuyan ve bu yüzden süre gelen sistemle kimi zaman çatışan, kendi halinde yaşayan birini hayal ediyorum. İçimizden biri İpsiz. Yarattığı kelime oyunu da bana göre işin içine renk katıyor.

#GiyilebilirSanat mottosuyla yola çıktım çünkü hazırladığım her bir ürün el yapımı ve üzerinde işçilik var. Kumaşı bir tuval gibi kullanabilmek mümkün. Boya ve fırça yerine ipim ve iğnem var. Yaptığım tüm tasarımları (dekorasyon dahil) giyilebilir formatta hazırlıyorum. Çerçeveli gönderdiğim bir çalışmayı bile dileyen istediği giysiye kolayca iliştirebiliyor ve sanatı giyilebilir hale getirebiliyor.

Biraz da ürünlerinden söz edelim mi? Birbirinden orijinal tasarımlara sahip cep nakışlar, broşlar, sweatshirt’ler ve ceketlerin yanında, ‘Beethoven’ın Mektupları’ ve ‘Kaplumbağa Terbiyecisi’ gibi özel detayları olduğu adlarından belli olan, sanat severlerin bayılacağı ürünlerin de var.

Sanata dair her şeyden ilham alıyorum. Bu edebi bir eser de olabilir, sokakta duvara uygulanmış bir grafiti de olabilir, ünlü bir portre resim de olabilir. Bu kadar kalabalığın içinde başkalarına ait olmayan bir şeyler arıyoruz, tek olmak istiyoruz. Kişinin kendini ifade edebilmesi için en güzel yöntemdir kişiselleştirme. Bu yüzden her çalışmadan sadece bir adet hazırlıyorum. Aynı tasarımın farklı bedenlerini dahi yapmıyorum ki kişiye özel kalabilsin.

https://www.instagram.com/p/CEyt6uIgxHm/

İpsiz Terzi aynı zamanda 2020 Global Sanat Ödülleri’ne de aday, değil mi? Seni desteklemek isteyenler neler yapabilirler?

Bu sene Çin’in Şanghay şehrinde gerçekleşecek olan Global Sanat Ödüllerine dünyanın her yerinden sanatçılar başvuru yaptı. İllüstrasyon kategorisinde “Embroidered Lovers” adlı çalışmamla yarışmaya katılmaya hak kazanan sanatçılardan biri oldum! Çok sayıda katılımcının yer aldığı yarışmada finalistler oylama sonucuna göre belirlenecek. Bu adrese giderek arama butonuna “Bahar Özen” yazarsanız çalışmam karşınıza çıkacaktır. Siyah kutucuğa tıklayarak destek olursanız Türkiye’yi nakış sanatıyla temsil etmeye bir adım daha yaklaşmış olacağım. Yarışma 21 Kasım’da sonuçlanacak.

Çok iyi bilmeyenler için, nakış sanatından ve özellikle senin nakış sanatına olan bakış açından da söz edebilir misin? Nakışa, el işçiliğine olan ilgin nasıl başladı?

Hayatın nakışla ilişkisini belki de en iyi ünlü düşünür Arthur Schopenhauer ifade etmiştir: “Hayat bir parça nakış işlemesine benzetilebilir. Hayatının ilk yarısındaki herkes işlemenin ön tarafını görür, ikinci yarısında ise tersini. İkincisi o kadar güzel değildir, ama daha öğreticidir, çünkü iplerin birbirine nasıl bağlandığını görmemizi sağlar.”

Nakış sanatının kökleri çok eski çağlara uzanıyor. İp, iğne ve kumaş gibi malzemelerin kullanıldığı bir süsleme sanatı diyebiliriz nakış sanatı için. Tasarım dünyasına girince nakışa olan ilgimi ve bu alanda yapabildiklerimi keşfettim. Köklerimize sahip çıkarak yerel değerlerimizi sahiplenmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Nakışa yeni başlamak isteyenlerin ilk adımları sence ne olmalı? Bu kişilere neler önerebilirsin?

Nakış sanatı denildiğinde babaannelerimizin yaptığı geleneksel işler akla gelse de gelişen teknoloji sayesinde sıra dışı tasarımlar yapılabiliyor. Bu da yaratıcı sürece büyük katkı sağlıyor. Bu alanda yetenekli olmadığını düşünen kişiler olabilir ancak pratik uygulamalarla kısa sürede geliştiğinizi göreceksiniz. Bir de hiçbir şey için geç olmadığının altını çizmek isterim. Başardıkça bu yolculuktan keyif alacaksınız. Bırakın hayal gücünüz size yol göstersin.

İpsiz Terzi severleri ilerleyen zamanlarda ne gibi sürprizler bekliyor? Yakın gelecekte markan ile ilgili gerçekleştirmek istediğin ne gibi planlar var?

Günlük hayatta çok fazla problemle karşılaşıyoruz, moralimizi bozacak ve bizi umutsuzluğa sürükleyecek çok faktör var. Bunlar hayallerimizi ertelememize, özgürlüğümüzü kısıtlamamıza ya da umutsuzluğa kapılmamıza neden olsun istemiyorum. İpsiz Terzi olarak sosyal medyada motivasyon arttırıcı paylaşımlar yapmak önceliğim. Bir kitap alıntısıyla, eskilerden bir hikayeyle, bir şarkıyla ruh halimizi yükseltecek işlere odaklanıyorum. Farkındalık yaratabilmek adına sanatı bir araç olarak kullanmaya devam edeceğim. Ayrıca İstanbul Ticaret Odası liderliğinde, TOBB İstanbul Kadın Girişimciler Kurulu ve Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi ortaklığında yürütülen “Yükselen Markalar” projesine katılım hakkı kazandım. Bu proje girişimcilik yoluyla kadının güçlenmesini hedefliyor. Öğrendiklerimi ve deneyimlerimi hayalinin peşine düşmek isteyenlerle “Blog” sekmesinde paylaşmak için sabırsızlanıyorum.

Son olarak, Fidan Projesi’nden söz edelim mi? Bence harika bir proje!

Yaşadığımız bu çağ dünya tarihinin en büyük soy tükenme çağı olarak tanımlandı. Gezegene verdiğimiz zararın sonuçlarını doğal kaynakların azalmasıyla, artan hastalıklarla, iklim değişiklikleriyle yakından hissediyoruz. “Daha Güzel Bir Dünya Mümkün” sloganıyla geçen seneden beri sürdürdüğüm fidan projesi var. İpsiz Terzi’den almış olduğunuz herhangi bir ürün sizin için bir fidan olarak geri dönüyor ve adınıza düzenlenen sertifika e-posta adresinize gönderiliyor. Böylece fidanınızın nereye dikildiğini de görebiliyorsunuz.

Çok teşekkürler!

Kapak fotoğrafı: Instagram / @ipsizterzi

İlginizi çekebilir: İrem Bali’den Love of Boho