The Crown: Geçmiş Yıllar ve 4. Sezona Yolculuk
Üç sezondur ilgiyle izlenen, Netflix’in en popüler dizileri arasında yer alan The Crown, İngiltere tarihini ve Kraliyet ailesini yakın mercek altına almaya devam ettiği 4. sezonu ile geri döndü!
Oyuncuları, tarihten alınarak işlenen senaryosu, gerek mekanları gerekse dönem kıyafetleri ile üç sezondur adından sıkça söz ettiren bir dizi The Crown. Vizyona giren yeni sezonu ile de daha hakkında çok konuşturacağı kesin görünüyor. Gelin yeni sezon gelmeden önce dizinin ilk üç sezonuna şöyle hızlıca bir göz atıp; kimler geldi kimler geçti, neler yaşandı hep birlikte tekrar hatırlayalım.
Biliyorsunuz ki The Crown yalnızca bir dizi değil, bir belgesel niteliği de taşıyor. Bunun sebebi olayların yalnızca tarihten alınmış olması değil. Dizinin senaryolaştırılmış her bölümü ve sezonunun krallığın kontrolünden geçerek çekiliyor olması da bunlardan biri. Böylesine güçlü bir krallığın ve hala hayatta olan figürlerinin konu edildiği bir senaryonun kontrolden geçmeden yayınlanmasını düşünemezdik zaten. Ancak bu kontrollere göre yine de dizide bu zamana kadar gördüğümüz olaylarda pek bir oynama yok. Yani bu zamana kadar Kraliyet ailesi ile ilgili ne okuyup izlediysek dizide de onlarla karşılaşıyoruz. Bana kalırsa bunda da dizinin başarılı senaristi Peter Morgan’ın katkısı büyük. Tarihi olayları ve yaşananları öyle güzel senaryolaştırmış ki bence kraliyettekiler de kesip atacak ya da düzeltecek bir yer bulamayıp “Buyrun, yayınlayın” demişlerdir. Eminim!
Dizinin ilk iki sezonuna bakacak olursak öncelikle gözümüze kesinlikle oyuncu kadrosu çarpıyor. Kraliçe Elizabeth rolünde Claire Foy, eşi Philip Mountbatten rolünde Matt Smith, başına buyruk Prenses Margaret rolünde Vanessa Kirby ve dönemin en önemli devlet adamlarından biri olan Winston Churchill rolünde ise John Lithgow karşımızdaydı. Bana göre her oyuncu karakteri ile mükemmel bir uyum yakalamıştı. Bu da dizinin bu denli beğenilmesindeki en önemli nokta diyebiliriz.
Oyuncularının yanı sıra kullanılan mekanlar tek kelime ile olağanüstüydü. Diziyi izlemeye başladığınız an kendinizi o dönemin İngiltere’sinde hissediyor, bir anda dış dünyadan kopup görkemli sarayların içerisine yolculuk ediyorsunuz. Mekanlar kadar bir diğer göze çarpan ise tabii ki kostümler. Tarihteki gazetelerde veya dergilerde yer alan fotoğraflara dikkatlice bakacak olursanız özellikle Kraliçe Elizabeth gibi önemli karakterlerin ikon olmuş ve en özel zamanlarda giyilmiş kıyafetlerinin birebir aynısını dizide de görmeniz mümkün. Hatta dizideki kıyafetler öyle çok beğenilmiş ki bu yıl Amerika Delaware’de, ilk iki sezonda karakterlerin üzerinde gördüğümüz kıyafetler ve taçların yer aldığı, “Costuming The Crown” adlı bir sergi bile gerçekleşmiş.
Dizinin ilk iki sezonu II. Dünya Savaşı’nın yarattığı yıkım ile uğraşan ve siyasi bir karmaşanın içinde olan İngiltere’nin başına II. Elizabeth’in kraliçe olarak geçmesini ve onunla birlikte başlayan yeni düzeni konu ediniyor. Elizabeth’in babasını kaybetmesinin ardından genç yaşta tahta çıkması, hiç beklemediği bir anda kraliçe olması, bu yolda yaşadığı zorluklar, kraliçeliğin beraberinde getirdiği sorumluluklar yüzünden kardeşi ve eşi ile yaşadığı sorunlar, ülkenin siyasi ve sosyo-ekonomik durumu için ilk iki sezonun konu başlıkları diyebiliriz.
3. sezona geçtiğimizde ise biliyorsunuz ki yaşanan dönem değişimi ile tüm kadro baştan sona değişti. Bu sefer Kraliçe Elizabeth rolünde Olivia Colman, Philip Mountbatten rolünde Tobias Menzies, Prenses Margaret rolünde Helena Bonham Carter karşımıza çıktı. Elbette dönemin değişmesi ile yeni isimler de tarihteki ve dizimizdeki yerlerini aldılar. Prenses Anne rolünde Erin Doherty, Prens Charles rolünde Josh O’Conner ve Camilla Parker Bowles rolünde ise Emerald Fennell 3. sezon ile diziye dahil olan isimler.
Bu sezonda da ilk iki sezonda olduğu gibi ülkenin siyasi, sosyo-ekonomik sorunları karşımıza çıkmaya devam etti elbette ama artık bir farklılık vardı. Çünkü zamanın ilerlemesi ile artık tahta alışmış bir kraliçe karşımızda yerini almıştı. İlk günlerdeki korku ve çekingenliği gitmiş, kendine daha çok güveni olan bir Elizabeth gördük bu sezonda. İlk sezonlardan farklı olarak bu sezonda yeni katılan oyuncuların canlandırdığı karakterlerle olaylar da artmaya başladı tabii ki. Özellikle Prens Charles, Prenses Anne ve Camilla Parker’ın özel hayatları ve sorunlarının da tarihteki yerini alması ile dizi daha da bir hareketlendi. İlk iki sezon da nasılsa bu 3. sezonda da oyuncu seçimleri tam olması gerektiği gibiydi. Elizabeth olarak izlediğimiz Claire Foy ne kadar güzel canlandırdıysa, Olivia Colman da Kraliçe Elizabeth için çok doğru bir tercih olmuş.
The Crown’ın geçmiş yıllarına olan yolculuğumuzu bitirdiğimize göre şimdi asıl konumuza dönelim. Dizinin yeni sezon fragmanını izlemeyen kalmamıştır diye düşünüyorum. Özellikle de benim gibi hem dizinin sıkı takipçisi hem de Prenses Diana hayranı biriyseniz yeni sezonu sizin de iple çektiğinizden eminim. Evet yukardaki önemli ayrıntıyı da atlamalıyım. Üç sezondur birçoğumuzun merakla beklediği The Crown’ın Diana’lı bölümleri dizinin 4. sezonuyla tüm sevenleriyle buluşuyor. Diana’lı fragmanı izlediğinizde siz de çok heyecanlandınız değil mi? İngiltere tarihinde önemli bir yere sahip, dünya çapında tanınan ve çokça sevilen Galler Prensesi Diana’yı Emma Corrin canlandırıyor.
Ben yeni sezon için çok heyecanlıyım. Umarım geçen üç sezondan aldığımız hazzın aynısını alacağımız, bir oturuşta tüm bölümleri bitireceğimiz bir sezon olur.
Kapak Fotoğrafı: Deseret News
İlginizi çekebilir: Yurdanur Akkaya’dan Prenses Diana’nın Kayıp Sırları
İlk yorumu siz yazın!