İlk yorumu siz yazın!
10 Kasım Anma Çalışmaları Işığında: Bugün ve Her Gün
82 yıl önce bugün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ilk kez Atatürk’süz bir Türkiye’ye gözlerini açtı. O gözler ağlamaktan kan çanağı oldu. 17 milyon bir günde yetim kaldı. Onsuz kaldı. Sokağa dökülen vatandaşlar, Ata’nın 29 Ekim törenine katılamamasından da sezmişti kötü haberin geleceğini. Yaklaşık bir yıldır sağlık durumunun kötüye gitmesinden biliyorlardı da, yine de bu acı haberi işitmekten kaçabildikleri kadar kaçmaya çalıştılar. Ancak korkunun ecele faydası olmadı. Yanı başında duran genel sekreteri Hasan Rıza Soyak’a saati sordu. Kimse son sözleri olduğunu bilemedi. Ardından dışarıdan gelen uyarılara tepki veremedi. 10 Kasım 1938, saat 09.05’te Türk’ün Ata’sının ölümü resmi olarak kayıtlara geçti. Tarihin önemine uygun olarak bu yazımda bugün ve her gün andığımız Atatürk anısına hazırlanan 10 Kasım anma çalışmaları ve ölümünün yerli ve yabancı gündemdeki yerine kısaca değinmek istedim.
O, asırlık devletlerin yıllar boyu topraklarını paylaşamadığı bir imparatorluktan arda kalan küllerden yeni bir devlet kurdu. Modern Türkiye’yi kurdu. Biz onu birden fazla karakteriyle ve hepsinde ayrı ayrı başarılarıyla tanıdık. Onun varlığını bir tanıma sığdırmak mümkün değil ancak liderliğini en güzel siyaset ve otorite üzerine yaptığı çalışmalarla bilinen Alman sosyolog Max Weber’in karizmatik lider tanımıyla anlatabiliriz. Weber’e göre karizmatik lider: ”Toplumların sıkıntı çektiği dönemlerde değişime öncü olan, kitlelere kolayca güven vererek ona inanma motivasyonlarını arttıran, ilham verecek kadar öngörü ve yetiye sahip, geniş toplulukları kontrol etme gücünü marifetinden, zarafetinden kazanan birey.” Atatürk ise bu tanıma verilebilecek en iyi örnek.
82 yıl önce bugün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin asil bayrağına sarılı tabutu Dolmabahçe Sarayı’nda 3 gün boyunca sevenlerinin ziyaretine açık bir şekilde katafalk üzerinde bekletildi. İnanması 3 günden uzun sürdü. 3 güne sığacak olandan çok daha fazla seveni vardı. Naaşı, ölümünden 11 gün sonra, Ankara Etnografya Müzesi’ne bir cenaze töreni ne kadar ihtişamlı olabilirse o kadar ihtişamlı olacak şekilde büyük bir törenle taşındı.
15 yıl sonra, 10 Kasım 1953’te naaşı geçici kabrinden alınarak, 12 şanlı askerin omzunda 136 asteğmenin çektiği bir top arabasıyla Anıtkabir’e getirildi. Bu tören radyoda naklen yayınlandı. Hüznün, acının, matemin 15 yıl önceki 10 Kasım’dan hiçbir eksiği yoktu. 82 yıl sonra hala bir farkı yok. 1938’de yaşanan kaybı bugün hala aynı şekilde hissediyoruz.
Ardından yalnız Türk yurdu değil, bütün dünya ağladı. Dünyanın her yerinden önemli kişilikler onun liderliğine övgülerini sundu. Dünyanın her yerinde gazetelere onun adıyla, ona övgülerle manşetler atıldı. Çünkü o bir kesimin ya da bir dönemin değil, geçmişimizin geleceğimizin, ülkemizin ve dünyanın kaderini değiştiren öncü bir liderdi.
Her Yıl Merakla Beklenen 10 Kasım Anma Çalışmaları
Pegasus Hava Yolları
Benim için en anlamlı reklamlardan birini 1938 – Bugün #sonsuzadek temasıyla Pegasus Hava Yolları hazırlamış.
Sabacı Holding
Bu sene gerçek hayattan esinlenerek çektiği ve #DinmeyenYağmur etiketiyle paylaştığı videoyla çok anlamlı ve başarılı bir reklama imza atmış.
Koç Holding
İş Bankası
Ülkemizin ve bankamızın kurucusuna #Minnettarız diyerek belki de bu yılın en anlamlı sloganını atan reklamı hazırlamış.
Şişecam
Gururlanarak baktığımız ne varsa, #SenHepOradasın
Petrol Ofisi
Kiğılı
Güne gözlerini yeni açanlar, kahvaltı hazırlayanlar, okula hazırlananlar, işe geç kalanlar, yola çıkanlar ya da yolda olanlar… Nerede, ne yapıyor olursa olsun, bir Türk vatandaşının her şeyi bir kenara bırakıp saygı duruşuna geçtiği o anlar. Zaman her yıl aynı saat aynı dakika durur Türkiye’de. Saat 9’u 5 geçe. Her sene duyulan, o kulakları çınlatan, tüyleri kaldıran, iç donduran siren sesinde; aynı hüznü bir nebze dahi azalmadan, hatta her bir sene özlemimizden daha da katlanarak iliklerimize kadar yaşarız.
82 yıl önce bugün dünya bir daha benzeri gelmeyecek bir lideri, bir tarihçiyi, bir askeri, bir eğitmeni sonsuza dek kaybetti sandı. Kaybetmedi. Onun da dediği gibi: “Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir.” Onun fikirlerini, ilkelerini yaşattığımız her an Atamızı yaşatmaya devam ediyor, ‘Atam rahat uyu’ sözlerini gönül rahatlığıyla söyleyebiliyorsak onun mirasını yaşatıyoruz demektir. Aklımızda fikirlerin, gönlümüzde hasretinle, sonsuza dek izindeyiz…
Kapak Fotoğrafı: Pinterest
İlginizi çekebilir: Sine Magger’dan Atatürk’ü Anlatan Filmler ve Belgeseller
çok duygulandım çok güzel bi yazı ❤️️
Max Weber örneğini çok beğendim. Kalemine sağlık. Bu önemli gün daha güzel bir şekilde anlatılamazdı..