Frank Sinatra bir şarkısında şöyle der: “Masallar Gerçekleşebilir!” Kırmızı ruj, kadife straplez elbise, elinizde tuttuğunuz coupe kadehte şampanya… Frank Sinatra dinlerken gözlerinizi kapattığınızda böyle hissetmeniz çok da olağan dışı gelmiyor bana. Bu hafta sonu listeme eklemek için Netflix’te gezdiğimde karşıma çıkan ‘Sinatra: All or Nothing at All’ belgeseli hayatı hakkında fazla bir bilgiye sahip olmadığım ama tüm şarkılarını çok iyi bildiğim şarkıcıyı keşfetmem için beni heyecanlandırdı. 

Frank Sinatra
Frank Sinatra | Fotoğraf: Rollingstone.com

Daha küçük bir kız çocuğuyken evimizdeki müzik setinde bulduğum dikkatimi çekebilecek bir albüm kapağına sahip CD’den dinlediğim bu muhteşem ses, 90’lar çocuğu olarak  benim için çok daha farklı ve ihtişamlı bir dünyaya aitti. Elimde tuttuğum 1987 yılında yayınlanan “Frank Sinatra-His Great Hits-New York New York” albümünü hayatıma sokan aileme de ne kadar teşekkür etsem azdır. 

Sokağa çıkma yasağının olduğu hafta sonları hepimiz Netflix’in harika yapımlarına kendimizi kaptırıyoruz. Pandeminin Netflix olan bir döneme denk gelmesi sanırım bizim için büyük bir teselli nedeni. Bu hafta sonu listeme eklemek için Netflix’te gezdiğimde karşıma çıkan ‘Sinatra: All or Nothing at All’ belgeseli hayatı hakkında fazla bir bilgiye sahip olmadığım ama tüm şarkılarını çok iyi bildiğim şarkıcıyı keşfetmem için beni heyecanlandırdı. 

Belgesel, Sinatra’nın kendisinin, hakkında yazılan biyografilerin hiçbirinin gerçek hayatını yansıtmadığını söylemesiyle ilerliyor. Yale Üniversitesi’nde kendi ağzıyla hikayesini anlatmasından kesitler sunarak devam ediyor. Eşi, çocukları, arkadaşları ve hayatına tanıklık eden bir çok kişinin röportajlarının olduğu belgesel hem Sinatra’nın harika şarkılarını hem de döneme ait video ve görsellerini harika bir düzenlemeyle bize sunuyor.  Belgeseli mutlaka izlemeniz gerektiğini düşündüğüm için Sinatra hakkında öğrendiklerimi burada detaylı olarak yazmak istemiyorum. Ancak İtalyan kökenli şarkıcının şarkıcılık kariyerine nasıl başlamaya karar verdiğinden biraz bahsetmek spoiler sayılmaz diye düşünüyorum.

Bing Crosby ve Frank Sinatra | Fotoğraf: Youtube

Alkol yasağının olduğu dönemlerde kaçak içki tırlarında güvenlik görevlisi olan babası bir gün başından bir darbe alır. Bu olaydan sonra artık o işi yapamaz ve sonrasında bir bar açarlar. Ama bu barı Sinatra’lar olarak değil İrlandalı bir isimle açarlar. Çünkü o dönem Amerika’da İrlandalılar İtalyanlardan daha iyi bir itibara sahiptirler. Barda bulunan piyano başında Sinatra kendi deyimiyle “berbat sesiyle” bir şarkı söyler ve sonraki günler de bu devam eder. Bir gün bu şarkılardan biri için beş ya da on cent alınca hayatı boyunca bu işi yapmak istediğine karar verir.  Hayatında onu en etkileyen şarkıcı; Louis Armstrong’dan etkilenen ilk beyaz jazz şarkısıcı Bing Crosby olur. Daha sonraları Sinatra “Neden onun en büyük rakibi ben olmayayım?” diye düşünecektir.

Sinatra’nın hikayesi tam olarak tutku, yetenek ve çalışkanlığa dayanıyor. Şarkıcı olmasına tabii ki büyük bir ekonomik buhran dönemi geçiren babası karşı çıkıyor. Çünkü para kazanmak ve yiyecek bir şeyler bulmak öylesine darboğazdan geçmiş insanlar için tutkulardan çok daha değerli. Buna rağmen tutkusunun peşinden giden Sinatra, çok çalışarak yeteneğinin ve sahip olduğu ışığın insanlar tarafından fark edilmesini sağlıyor. Belgeselde izlediğinizde bunun benim cümlemde anlattığım kadar kolay olmadığını göreceksiniz.

fb9e593da5eb751b8117f634a5f8341b-768x588
Frank Sinatra | Fotoğraf: rockandpop.cl

Dinleyiciler daha doğrusu kadın dinleyiciler bu zeki, esprili, romantik, kibar, yakışıklı ve yetenekli şarkıcının sesi ve romantik şarkıları karşısında büyüleniyorlar ve Sinatra çok büyük bir üne sahip oluyor. Ancak bir dizi gelişen olaylar sonucunda bu ün yerle bir oluyor! Başkası olsa -ki tarihte örnekleri çok- düştüğü bu dipten çıkamayacakken Sinatra çalışkanlığı, tutkusu ve yeteneği sayesinde adeta küllerinden yeniden doğuyor. 

İki bölümden oluşan bu belgeselde Sinatra’nın hayatını güzel bir kurguyla izlerken hayatın değişmez kuralının ne olduğunu bir kez daha görmemiz mümkün: Yeteneğimizin başarıya ulaşmasının yegane yolu tutkumuz ve çalışkanlığımız! Bu ikisi olduğunda bizlere kapılar açılıyor, düşsek ve dibi görsek bile tekrar ayağa kalkma gücünü buluyoruz.  Peki ya şans? Eğer yukarıda saydığım iki şey yoksa o da pek bir işe yaramıyor! 

Kapak Fotoğrafı: Netflix

İlginizi çekebilir: İrem Dastan’dan Nina Simone