Seyahat kısıtlamalarımız devam etse de pandemi bittikten ve sınır kapıları açıldıktan sonra yaşamanız gereken bir deneyimi sizinle paylaşmak isterim. Avrupa’ya açılan bir ekspres Halkalı-Sofya ekspresi.

Özellikle pandemi kalktıktan sonra ilk etapta kalabalık bir topluluğun içinde seyahat etmekten çekinen ve daha hijyenik bir ortam isteyenler için ideal bir yolculuk olacağını temin edebilirim. Uçağa kıyasla yol saati çok uzun olsa da (yaklaşık 10 saat) bu deneyime değer!

İstediğim şey bir tren yolculuğu yapmaktı Türkiye’de şehirler arası bir yolculuk yada Avrupa’da bir ülkeye uçakla gidip oradaki bir tren yolculuğunu deneyimlemekti. Bir gün Sirkeci garından geçerken gözüme “Uluslararası Bilet Gişesi” çarptı ve o an orada karar verip hemen biletimi aldım. Konu ile ilgili tek bildiğim şey tren saatleriydi. Daha önceleri planlı programlı yaptığım tüm seyahatlerimin yanında sanırım bu seyahatimi özel yapan şey her şeyin tamamen sürpriz sonlu olmasıydı 🙂

Aslında en konforlu seyahatlerden biri olan Halkalı-Sofya treninin bu zamana kadar çok popüler olmamasının en büyük etkenlerinden biri bence tren için bilet almaya karar verdiğinizde online bir satışın olmaması, yapmanız gereken şey Sirkeci garına giderek uluslararası bilet gişesinden biletinizi almanız. 

Tren her gün akşam saat 22:45’te Halkalı’dan kalkıyor ve sabah 08:45’te Sofya’ya varıyor. Dönüş ise Sofya’dan saat 21.00, Halkalı’ya varış saat: 06:49 şeklinde. Halkalı durağına varmak için iki alternatif mevcut. Her tren seferinden önce 21.30’da Sirkeci’den kalkan ücretsiz servis ile yada size en yakın Marmaray durağından binerek ulaşımınızı sağlayabilirsiniz. Dilerseniz gidiş biletinizi tek yön alabilir dönüşünüzü uçak yada otobüsle de yapabilirsiniz. Şunu da belirteyim Bulgaristan’a girişte schengen vizenizin olması gerekiyor.

Bilet fiyatlarında kuşetli vagon ve yataklı vagon olarak iki seçenek sunuluyor ve fiyatları değişiyor. Biz yolun uzun olması ve konforlu bir seyahat etmek için iki kişilik yataklı vagonu seçtik. Fiyat listesini güncel tutmak adına buraya tıklayarak detaylara bakabilirsiniz.

İki kişilik yataklı vagondan bahsedelim. Herkesin genel olarak düşündüğü ilk şey hijyen ve temizlik. Yatak çarşafı, yastık, battaniye, havlu, terlik hepsi paketli ve temiz bir şekilde size sunuluyor. Yataklı vagona girdiğinizde duvara monteli iki yatak mevcut, alttaki yatak kapalıyken koltuk şeklinde kullanılıyor. Hemen karşında bir masa, altında mini buz dolabı hemen yanında lavabo bulunuyor. Tuvaletler ise ortak alanda.

Trende kafeterya ya da yemek yeme alanı bulunmuyor bu sebeple tüm yiyecek ve içecek ihtiyacınızı dışarıdan kendiniz temin etmeniz gerekiyor. Yani trene binmeden önce market alıverişinizi yapmayı unutmayın! Trene binmeden önce yanınıza muhakkak almanız gerekenler:

-İçecek (Su,kola vs.) 

-Bardak,tabak vs

-Yemek (sandviç tarzı olabilir malum uzun yol acıkmayalım)

-Abur cubur (Sınırsız)

-Varsa küçük bir kettle (Çay yada kahve için )

-Üçlü priz. 

Halkalı’dan hareket eden tren sınır kapımız olan Kapıkule durağında pasaport kontrolü için duruyor, harç pulunuzu da bu duraktan temin ediyorsunuz. Daha sonra Bulgaristan’a geçişte birkaç yerde daha yolcu indirmek için tren duruyor ve bu duraklarda da  pasaport kontrolünden geçiyorsunuz.

10 saatlik yolculuğun yarısı uyumakla geçtiği için yolun nasıl bittiğini anlamadık. Trenden indikten sonra Sofya merkeze yürümek 20 dk. sürüyor, dilerseniz tramvay da kullanabilirsiniz. Kısaca şehirlerden bahsedecek olursak, 2 günlük bu seyahatimizde ilk günü Sofya’da geçirdik. Sofya’da en sevdiğim şey geniş caddelerin ve yeşil parkların olması özellikle Vitoşa caddesi renkli ve hareketli, cadde sonunda sizi şehir parkı bekliyor burada eğer hava güzelse küçük bir piknik yapmanızı tavsiye ederim. Es geçemeyeceğim iki lezzet varsa o da yine aynı cadde üzerinde bulunan kuruyemiş dükkanlarından alacağınız envaı çeşit fındık, fıstık (hediyelik olarak da alabilirsiniz) ve Afreddo dondurmacısı.

İkinci gün gittiğimiz şehir Filibe (Plovdive) Bulgaristan’ın ikinci büyük şehri, Meriç Irmağı’nın aktığı bu şehir yeni ve eski yerleşim olarak ikiye ayrılıyor. Bölgede Türk yoğunluğu oldukça fazla Türk kahvesi, demleme çay ve tatlılarıyla sanki bir Türk bölgesini ziyaret ediyorsunuz. Kesinlikle bir daha gittiğimde konaklayacağım yer Filibe olur, ben çok sevdim. Ayrıca 2019 yılında kültür başkenti seçilmiş olan Filibe bu unvan ile birlikte kesinlikle görülmesi gereken bir yer olduğunu vurguluyor diyebiliriz. Üstelik bize bu kadar yakınken… 🙂 

Kapak Fotoğrafı: Unsplash/@kholodnitskiymaksim

İlginizi çekebilir: Esra Kaya’dan Sofya