İlk yorumu siz yazın!
Fikrimin İnce Gülü: Türk Edebiyatı'nın İlk Yol Romanı
Adalet Ağaoğlu’nun sayfalarıyla tanıştığım ilk andan beri Türk edebiyatının en güçlü kalemlerinden biri olduğunu düşünüyorum. Romanlarının yeri ise kalbimde hep çok ayrı. Dar Zamanlar üçlemesini okuduğumdan beri bütün Ankara yolculukları Adalet Ağaoğlu’dur benim için, Cumhuriyet’in ilk yıllarında büyümüş Anadolulu aydınlardır, Aysel Öğretmen’dir. “Fikrimin İnce Gülü” ile birlikte artık yersiz, yurtsuz, kimsesiz Almancı işçiler, sınır kapıları, sonunda kimsenin beklemediği yollar da Bayram’dır. Bayram Ünal… Fikrimin İnce Gülü’nün başkahramanı Bayram’la henüz tanışmadıysanız şu sıralar tam zamanı.
Fikrimin İnce Gülü Türk edebiyatının ilk yol romanı olma özelliğini taşır. 1970’li yıllarda başlayan ve özellikle de Almanya’ya gerçekleşen işçi göçü romanın ana temaları arasında yer alır. Medeni ve gelişmiş bir Avrupa ülkesine gidip en hızlı yoldan para kazanma hevesinde olan Anadolu köylüsü, romanda etkileyici bir şekilde işlenir. Aynı zamanda roman 1992 yılında yönetmen ve senarist Tunç Okan tarafından “Sarı Mercedes” ismiyle sinemaya da uyarlandı.
1975 yazı… Çocukluğundan beri en büyük hayali bir otomobil almak olan Bayram, bir otomobil fabrikasında işçi olarak çalıştığı Almanya’dan, doğup büyüdüğü Eskişehir’in Ballıhisar kasabasına doğru uzun bir yolculuğa çıkar. 74 model bir Mercedes’le… Sürücüsüne göre bal rengi olan araba Kapıkule sınır kapısında görünür ve hikaye başlar. Yolculukta Bayram’ın iç sesi bizi hiç yalnız bırakmaz. Yol boyunca Bayram daima geçmişi, yoksulluğunu, dışlandığı günleri hatırlar. Sıra bunun acısını çıkarmaya, onu büyüten amcasına, eski sevgilisi Kezban’a ve köyünün köylüsüne Bayram’ın artık zengin, arabalı, işi ve statüsü olan biri olduğunu ispatlamaya gelmiştir.
Bayram romanda değişimin simgesidir. Aynı zamanda köşeyi dönme hevesinin, aç gözlülüğün, ihanetin, vefasızlığın, duyarsızlığın simgesidir. Bürokrasiyi/otoriteyi yücelten, haksızlıklar karşısında sesini çıkarmayan bir yapısı vardır. Genel olarak hayata bakış açısı “paçayı kurtarmak” üzerine kuruludur.
Bayram öksüz bir çocuktur. Amcasının evinde büyümüş. Doğup, büyüdüğü kasabada hor görülen, zorlu geçen, sığıntı bir çocukluk. Ardından Polatlı’da, Ankara’da benzin istasyonlarında, otomobil tamircilerinde geçen ilk gençlik yılları… Sonra Diyarbakır-Siirt Sıkıyönetim Komutanlığı. Ama hep aklında bir otomobil. Yıllar önce köyüne gelen ilk otomobil olan o Ford’u gördüğünden beri aklındadır. Bir otomobil alacak ve o artık Bayram Bey olacak, “İncegül Bayram”, “Deloğlan Bayram” gibi lakaplar geride kalacaktır. Otomobil saygınlık demek, otomobil ciddiye alınmak demek, otomobil her şey demektir onun için.
Sonra Münih… Bir memleketlisinin hakkını yiyerek, kendi sırasını öne çektirerek elde ettiği işçiliğinin ilk yılları… Memleketinden de yalnız, memleketinden de kimsesiz günler. Çalıştığı fabrikada, oturduğu Türk mahallesinde de sevilmez. Adalet Ağaoğlu o yılların Bayram’ını “Kokmaz bulaşmaz, küçük çıkarlarına hepsinden fazla düşkün olan Bayram diğerlerinin canını sıkıyor.” diyerek özetliyor.
Otomobile duyduğu kadar büyük olmasa da yüreğinde bir aşk daha vardır: Kezban. Roman ismini, sevgilisi Kezban’ın Bayram’a hediye ettiği plakta yer alan “Fikrimin İnce Gülü” adlı şarkıdan alır. Çocukluğundan beri aşık Kezban’a Bayram. Ama çok fazla hesabı var: para biriktirecek, otomobil alacak, saygın bir adam olacaktır. Kezban sonra… Belki sonra… Ankara’da bir buluşmalarında sonrasında hep ister diye Kezban’a bir çay ısmarlamayacak kadar içten pazarlıklıdır aslında Bayram ve cimridir. Aklında hep bir cümle vardır “Ah otomobil almak zorunda olmasa.”
Üç yıllık çalışmanın ardından para biriktirir, hayalindeki Mercedes’e kavuşur. Tatilde ver elini Türkiye… Ancak daha sınıra ulaştığı anda ilk hayal kırıklığını yaşar. Sınırda gümrük görevlileri ona sıradan insan muamelesi yapar. Yoksa Mercedes’ini de mi görmüyorlardır? Yol boyunca aksilikler ve geçmişi Bayram’ın peşini bırakmaz. Fikrimin İnce Gülü Almanya’ya işçi göçlerinin başladığı ilk yıllara, Anadolu insanının derin yalnızlığına, insanların gerçekliklere farklı bakış açılarına ışık tutan, mutlaka okunması gereken bir kitap.
Kapak Fotoğrafı: İrem Özbay
İlginizi çekebilir: Fulya Çetinsöz’den Çağdaş Türk Edebiyatı Kitapları
Zihnimde kitapla aynı ismi taşıyan şarkı eşliğinde okudum.Eline sağlık..
Çok teşekkürler. Sevgiler 🙂