Arılar: Yaşamın Kaynağı Canlılara Dair Her Şey
Ünlü fizikçi Albert Einstein “Arılar olmasa insanlık ancak 4 yıl yaşayabilir. Arılar döllenmezse; tozlanma olmaz, bitki olmaz, hayvan olmaz, sonunda da insan olmaz.” diyerek, insan yaşamının sürdürülebilirliğinin arıların elinde olduğunu yıllar önce belirtmiş. Arılarla insan yaşamı arasındaki bağın önemini vurgulamak adına Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen 20 Mayıs Dünya Arı Günü geçtiğimiz günlerde duyarlı çevrelerce de vurgulandı. Gelin hep beraber arıların dünyasına bakış atalım.
Arılar Neden Önemli?
Einstein’ın bile teorilerinde yer alan arıların, yaşamımızda bu kadar önemli olduğu eskiden beri bilinen bir gerçek. Arılar, kutup bölgesi haricinde dünyanın her yerinde mucizelerini gerçekleştirebilen çalışkan hayvanlar. Her gün yüz binlerce polen taşıyarak -yani tozlaşma yaparak- bitkilerin üremesini, doğanın sürekliliğini ve yaşamın devamlılığını sağlıyorlar. Dünyada tüketilen ve soframızda bulunan gıdanın üçte biri arılar sayesinde bize ulaşıyor. Ne büyük lütuf bizler için değil mi? Günümüzde her ne kadar Dünya Arı Günü kutlansa da aslında onların yaşamı tehdit altında, insanların da etkisiyle küresel anlamda tükenme tehlikesiyle karşı karşıyalar. Bunun bir diğer anlamı da, soframıza gelen çoğu önemli besin çeşidini kaybedeceğimiz ve zorunlu olarak tek yönlü beslenmeye maruz kalacağımız yönünde. Sonrasında ortaya çıkabilecek önemli sorunları tahmin edebilirsiniz zaten.
Arıların Neslini Korumak İçin Neler Yapılabilir?
Hem bizlerin hem de arıcıların üzerine düşen önemli sorumluluklar var.
- Üretimde pestisitleri azaltmak, organik tarımı tercih etmek,
- Park ve bahçelerde böcek ilacı kullanımını azaltmak,
- Arı dostu bitkiler yetiştirmek, arılar en çok nane, biberiye, fesleğen ve lavantayı seviyorlar,
- Orman ekosistemlerinin sürdürülebilmesine katkı sağlamak,
- Arıları yakından tanımak, özellikle bal arılarının korkulmaması gereken canlılar olduğunu bilmek ve bu bilgileri çocuklara izah etmek çok önemli.
Arılar Hakkında Bunları Biliyor Muydunuz?
Biraz eskilere gidip tarihte arılar hakkında bulunan bilgilere dair kısa bir yolculuğa çıkartmak istiyorum sizleri. Geçmişten günümüze arıların tarihte bıraktığı izlere gelin hep birlikte bakalım:
- İlk arının, Mısır’ın ilk tanrısı Re-Atum’un gözyaşlarından olduğunu,
- Hint mitolojisine göre, aşk tanrısının elindeki yay ipinin arıların mucizesi olduğunu,
- Yunan mitolojisinde Zeus’un arıların tanrısı olduğunu ve balla beslendiğini,
- İnsanlığın ilk içkisinin balın suyla fermantasyonundan elde edilen “hidromel-bal şarabı” olduğunu,
- Arıların gece görüş teknolojilerinin üst düzeyde olduğunu,
- Bir işçi arının hayatı boyunca çay kaşığının 12’de biri kadar bal yaptığını,
- 450 gram bal için 2 milyon çiçeğe ulaşmaları gerektiğini biliyor muydunuz?
Arılar gerçekten de yaşamımızın kaynağı. Dilerim arılarla ilgili herkes üzerine düşen görevle farkındalığın oluşmasına katkı sağlar. Ben bu konuya dikkat çekmek için kendi adıma arı dövmesi yaptırarak, “Neden arı?” sorusunu usanmadan yanıtlamaktan son derece memnunum. Bu anlamda amacıma ulaştım diyebilirim. Bugün de bu yazıyı yazarak, arıların ekosistemine küçük bir katkı sağlamak istedim. Ayrıca dilerseniz permakültür kapsamında yaratılan ekolojik parkları araştırıp destek olabilir ve bu konudaki eğitimlere katılabilirsiniz. Sizin de arılar hakkında eklemek istediğiniz deneyiminiz varsa lütfen yorumlarda paylaşın.
Kapak Fotoğrafı: Casia Charlie (pexels.com)
İlginizi çekebilir: İrem Bali’den Patili Dostlarımız İçin Yoga
İlk yorumu siz yazın!