Christo ve Jeanne Claude: Arazi Sanatının Öncüleri
Birçoğunuzun kapaktaki görseli Instagram’da ya da sanat platformlarında görmüş olduğunu düşünüyorum. Belki de bir sanat eseri olduğunu bilmeden, görselin güzelliği namına beğendiğiniz bu fotoğraftaki enstalasyonun yaratıcı beyinlerden bahsetmek istiyorum sizlere. Floating Piers adındaki bu enstalasyon, giydirme sanatının öncüleri olarak tabir edebileceğimiz Christo ve Jeanne Claude ikilisine ait. Bulundukları kentlerde büyük ölçekli projelere imza atan, arazi sanatının öncüleri olan bu ikilinin sanat anlayışlarına ve enstalasyonlarına daha yakından göz atmak isterseniz yazıyı okumaya devam edebilirsiniz.
Arazi sanatının öncülerinden sayılan Christo Vladimirov Jayacheff, 13 Haziran 1935’te Bulgaristan’ın Gabrova şehrinde doğdu. Komünizmle yönetilen Bulgaristan’ı genç yaşında terk ederek 1958 yılında Paris’e yerleşti. Geçimini portreler yaparak sağlayan Christo, kendisiyle aynı gün ve aynı yılda doğan Jeanne Claude ile tanıştı ve ikilinin sanat yolculuğu başlamış oldu. Jeanne Claude’un organizasyon becerileri Christo’nun sanatıyla birleşince ikili mimariyle sanatı bir araya getiren, büyük yankı uyandıran ve eleştirilen enstalasyonlara imza attı.
Projelerin beyni olan Jeanne Claude, kendini arka planda tutmak istediği için arazi sanatında adı hep tek başına anılmış olan Christo’yu ve sanatını anlatırken, Jeanne Claude’u dışarıda bırakmak, bu ikiliyi tam olarak anlayamamış olmak gibi. Christo da 2009 yılında eşini kaybettikten sonra yaptığı bir ropörtajda “Jeanne Claude’un çizimleri yapmaması onun sanatçılığına gölge düşürmez. Mutlaka ikimizin adını birlikte yazın.” diyerek sanat camiasında tek anılmamak istediğini dile getiriyor.
Christo, mimarlık tarihinde ve bulundukları şehirlerin kültürel kimliklerinde büyük yeri olan binaları giydirmeye başlamadan önce, sanatının ilk yıllarında, kutu, şişe, araba gibi objeleri paketleyerek çalıştı. 1960’larda kadın figürünün sanatta merkezi bir yer edinmesi üzerine bir çıplak bir kadını paketlediği enstalasyonuna imza attı. Paketleme (packaging) sanatının yaratıcısı olarak tabir edilse de, o bu tanımı reddetti ve hiçbir zaman kapladığı binaların ya da nesnelerin şeklini değiştirmediğini, üstlerini örterek izleyicide merak uyandırmayı hedeflediğini savundu. Mekanları ödünç alıp kısa süreliğine “nazik rahatsızlıklar” yarattıklarını dile getiren ikili, sanatlarının yorumlanmasını seyircilerine bıraktı. Bizler, seyirciler olarak bayrağı elimize aldığımızda, ikilinin enstalasyonlarında nesneleri “giydirerek” ortaya çıkardıklarını söyleyebiliriz. Üzerlerini örttükleri binalar, parklar ve doğal alanlar aracılığıyla bir nevi siyasi bir duruş sergilediklerini yorumlamak da mümkün.
Ülkesindeki komünist rejimden kaçmış olan Christo için sanatının özgür ve bağımsız olması vazgeçilmez bir unsurdu. Bu prensibinden ödün vermemek için tasarladıkları büyük projeleri, Christo’nun eski eserlerini satarak finanse etmeye çalışan ikilinin projelerini gerçekleştirmeleri uzun yıllar sürüyordu. Gerçekleştirdikleri ve planladıkları projelerde sipariş ve talimat üzerine çalışmayı reddeden Christo ve Jeanne Claude, sanatlarını kendi arzu ve düşünceleri doğrultusunda sergilemeyi seçtiler ve özgürlüklerinden asla vazgeçmediler. Coğrafi bir alanı ya da başlı başına bir mekânı sanat eserine dönüştürerek sahiplenme algısını protesto eden ikili, bu algı doğrultusunda projelerini kısıtlı süreler boyunca, ücretsiz bir şekilde izleyicinin karşısına çıkardılar. Bahsi geçen bu enstalasyonlara bir göz atalım.
Christo ve Jeanne Claude Enstalasyonları
The Wrapped Coast (Sidney, 1968-69)
Enstalasyonun gerçekleştirildiği Little Bay sahili; Sidney merkezine 14,5 km uzaklıkta, 2.4 km uzunluğunda, 46-244 metre genişliğinde ve 26 metre yüksekliğinde. Sarılması için 92.900 metrekare sentetik kumaş kullanılan enstalasyonun kurulumunda, dört hafta boyunca 110 işçi (mimarlık ve sanat öğrencileri) ve birçok Avustralyalı sanatçı ile öğretmen çalıştı. Projenin finansmanı için sponsorluk kabul etmeyen ikili, projeyi Christo’nun 1950-1960’larda ürettiği işlerini satarak finanse etti. 28 Ekim 1969’dan itibaren 10 hafta boyunca sarılı kalan sahilden çıkarılan tüm malzeme ise geri dönüştürüldü.
Wrapped Monuments (Milano, 1970)
1970 yılında, Milano’daki İtalya Kralı Vittorio Emanuele II’nin Duomo Meydanı’ndaki anıtı ve Leonardo da Vinci’nin Scala Meydanı’ndaki anıtı polipropilen kumaş ve kırmızı polipropilen iple sarıldı. Bol kıvrımlara izin verilecek şekilde dikilmiş kumaşlarla sarılan iki anıt da aynı anda Galleria’nın merkezinden, 19.yüzyıldan kalma alışveriş geçidi, görülebiliyordu.
Wrapped Reichstag (Berlin, 1971-75)
Uzun yıllar süren bir hazırlık aşamasından sonra 24 Haziran 1995’te, 90 profesyonel dağcı ve 120 montaj işçisinden oluşan bir ekiple Reichstag binası sarıldı. Proje için 100.000 metrekare kumaş ve 15.6 km ip kullanıldı, 14 gün boyunca sarılı halde kalan binadan arda kalan bütün malzemeler ise yine geri dönüştürüldü. İkili, bu projeleri yüzünden Alman politikacıların büyük eleştirilerine maruz kalmış olsa da, bu enstalasyon hala çağdaş sanatın en çarpıcı örnekleri arasında yer alıyor. Bu enstalasyondan sonra Christo, sanatıyla ilgili olarak, eserlerinin “Bir süre sonra kaybolmasının estetik konseptinin bir parçası olduğunu” dile getirdi. Aynı zamanda eserleri için “Böylelikle özgürce kök salıyorlar, zira özgürlük sahiplenmenin düşmanıdır ve sahiplenme aynı zamanda devamlılık anlamına gelir.” dedi.
Valley Curtain (Colarado, 1970-72)
10 Ağustos 1972’de, Colorado’da, Grand Junction ve Glenwood Springs arasına 35 inşaat işçisi ve 64 sanat okulu ve üniversite öğrencisinden oluşan bir ekiple, 18.600 metrekarelik naylon kumaş perde gerildi. Hazırlanması 28 ay süren projenin finansmanı yine Christo’nun eski işlerinin satılmasıyla sağlandı. Enstalasyonun kurulumunun ertesi günü çıkan bir fırtına ise bu projenin toplanmaya başlanmasına neden oldu.
Surrounded Islands (Florida, 1980-83)
7 Mayıs 1983’te, Miami’deki Biscayne Körfezi’ndeki 11 ada, 603.730 metrekare yüzer pembe dokuma polipropilen kumaşla çevrelendi. 430 kişilik bir ekip aracılığıyla kurulan enstalasyon öncesi adalardan kırk tonluk çöp toplandı. 11.3 km’ye yayılan neon pembe enstalasyon iki hafta boyunca sergilendi ve büyük ses getirdi.
Le Pont Neuf (Paris, 1985)
Paris’te yer alan Pont Neuf Köprüsü 22 Eylül 1985’te 300 profesyonel işçili bir grubun yardımıyla 41.800 metrekarelik ipek görünümlü altın rengi kumaşla kaplandı. Nehir trafiğini engellemeyecek şekilde sarmalanan kumaş, halatlar yardımıyla sabitlenip köprünün ana hatlarını belli edecek şekilde konumlandırıldı. Enstalasyon 14 gün boyunca sergilendi ve köprüyü kullanan yayalar da bu kumaşın üzerine yürüdü.
The Floating Piers (İtalya, 2015-16)
Christo ve Jeanne Claude’un 1970 yılında tasarladıkları bu proje ancak 2016 yılında gerçekleştirilebildi. Modüler yüzer bir iskele sisteminin taşıdığı 100.000 metrekarelik sarı bir kumaş, İtalya’nın Iseo Gölü üzerinde bir yürüme yolu oluşturdu. 18 Haziran ile 3 Temmuz 2016 tarihleri arasında, 3 km uzunluğundaki bu yürüme yolunu, 1 milyon 300 bin kişi deneyimleme şansı elde etti. Jeanne Claude’un ölümünden sonra gerçekleştirdiği büyük ölçekli ilk solo proje olan bu enstalasyon hakkında Christo, “Yüzen iskeleleri deneyimleyenler kendilerini suyun üzerinde ya da belki bir balinanın sırtında yürüyormuş gibi hissettiler.” dedi. Christo’nun “sokağın bir uzantısı” olarak ifade ettiği enstalasyon herkese açık ve ücretsizdi. İkilinin diğer projelerinde olduğu gibi bu projede de sponsorluk kabul edilmedi. 16 gün süren sergi sürecinden sonra ise kullanılan tüm malzemeler endüstriyel olarak geri dönüştürüldü.
Arc de Triomphe (Paris, 2021)
Christo 2020 Mayıs’ında hayatını kaybettiğinde, 2021 yılında sergilenmesi planlanan Paris’teki Arc de Triomphe’un (Zafer Takı) giydirilmesi üzerine çalışıyordu. Zafer Takı’nın 25.000 metrekarelik gümüş mavisi, geri dönüştürülebilir polipropilen kumaş ve 3.000 metre kırmızı ip ile sarılacağı bu proje, Christo’nun kendisi tarafından sonlandıramayacak olsa da, ekibi tarafından tamamlanarak 18 Eylül ile 3 Ekim 2021 tarihleri arasında ziyaretçilere açık olacak.
Başından beri savundukları özgürlüğü elden bırakmamış ve sanatlarını bağımsız bir şekilde, kendi düşüncelerine ve yaratıcılıklarına sadık kalarak icra eden ikilinin çağdaş sanat alanında gerçekleştirdikleri ve hatta gerçekleştirmeyi planladıkları enstalasyonların sanatsal ve politik etkilerinin sanat camiasında ve izleyiciler üzerinde uzun bir süre daha süreceği aşikar. Christo ve Jeanne Claude’un tüm enstalasyonlarını; Web sitelerini ve Instagram hesaplarını ziyaret ederek inceleyebilirsiniz.
Kapak Fotoğrafı: christojeanneclaude.net
İlginizi çekebilir: Zehra Ozkan’dan Daniel Arsham
İlk yorumu siz yazın!