İlk yorumu siz yazın!
Mindfulness Üzerine: Nöroplastisite ve Mcmindfulness
Bugün Amazon’a Mindfulness yazdığınızda 30.000, Google’a yazdığınızda 104.000.000 farklı sonuçla karşılaşıyorsunuz. Boşuna siz de yazmayın zira son sayıları alabilmek için her ikisini de tek tek denedim. Mindfulness başına konduğu her kelimeyi bir şekilde farklı bir boyuta çıkarıyor: Mindfulness yemek, yürüyüş, oyun. Peki mindfullness’i kısaca tanımlamak istersek nasıl tanımlarız? Bilinçli farkındalıkla anda kalma hali. Böyle deyince gözünüzün önüne ‘Ommm’ sesleriyle oturup nirvanaya ulaşmaya çalışan rahat insanlar gelebilir ama kazın ayağı öyle değilmiş.
Benim bu kavramla tanışmam WOL (Working out loud) çemberimden Dilek’in hedefinin bu kavramı daha yakından tanımak olmasıyla başladı.(WOL konusunu başka bir yazımda ele alıncaya kadar kendisinin podcastinden nedir ne değildir öğrenebilirsiniz.)
Açıkça belirtmek gerekirse hem bu kadar popüler olmasından; hem de kafamda oluşturduğu pasif ve yavaş görüntü beni bir hayli rahatsız ettiğinden bu vakte kadar oldukça mesafeliydim. Ama her sorgulayan birey gibi bu soruya kendi cevabımı verebilmek adına bir başlangıç kitabı siparişi verdim: HBR serisinden Mindfulness.
Her ne kadar meditasyonun dünyadan uzaklaşma, kapanma ve uyku gibi çağrışımları olsa da aslında etrafında olan bitene farkındalıkla yaklaşıp uyanık kalma hali. Zira bunların vücudunuzda, duygularınızda oluşturduğu değişimi gözlemlenmesi ve yargılamadan onlarla kalabilme pratiği. Google, Facebook gibi şirketlerin şirket içi eğitimlerine girmekle kalmamış meditasyonlar için belirli zamanlar tanımlanmaya bile başlanmış.
Etrafımızda her şey ışık hızıyla geçip giderken, kendimizle olmayı bir sürü uyaranla engellediğimiz bu çağda belirli sürelerle dikkatinizi bedeninize ve duygularınıza verebilmek ciddi bir pratik gerektiriyor. Bu meditasyonları zihin egzersizi olarak nitelendiriyorum zira beyninize bilmediği,kullanmadığı bir yolu öğretmeye çalışıyorsunuz .Ve deneyimlerime dayanarak söylüyorum inanın hiç kolay bir şey değil.
Şu an çalıştığım şirketin psikolojik iyilik halini korumak adına sunduğu imkanlardan biriyle MBSR eğitimine katılıyorum bu aralar. Geçen pazar ise sessizlik inzivası günüydü. Çeşitli meditasyonları eğitmenimizin yönlendirmesiyle gün boyu uygulamaya çalıştım. ‘Çalıştım’ diyorum zira gerçekten tam bir ‘challenge’ haliydi. (Bu kelimenin Türkçe halini uzun süredir bulmaya çalışıyorum. Eğer önerileriniz mevcutsa yorumlarda duymayı çok isterim.) Günün sonunda geri bildirim verirken şöyle bir cümle kurdum: “Hayatımda hiç bu kadar oturup bunca yorulduğum bir gün olmamıştı.” Beynimin ısındığını fiziken hissettim desem abartmış olmam.
Peki bütün bunların nöroplastisite ile ne ilgisi var? Öncelikle bilmeyenler için nöroplastisite beynin güncellenebilme ve adaptasyon yeteneği. Beyninizi kocaman dalları olan bir ağaç gibi düşünün her yeni öğrendiğiniz dil, spor, müzik aleti gibi yetenek beyninizde yeni bir dal açılmasına, dallar arasında bağlantı kurulmasına neden oluyor. Tabii aynı şekilde kullanılmayanların da kuruyup kapanmasına.Velhasıl beynimiz aslında kendini yenileyebiliyor. Hatta nörojenez denen bir kavramla tamamen ölmüş nöronların yerine yenilerini bile getirebildiği tespit edildi. “Çocuuuuum kafanı vurma beyin hücrelerin ölüyor. Aptal olacaksın.” meğer bir şehir efsanesiymiş. Bu konuyla ilgili detaylı bilgi almak isteyenler İngiliz yazar ve sinirbilimci Costandi’nin aynı isimli kitabını okuyabilirler. Çok akıcı ve günlük bir dille konuyu özetliyor.
Şimdi nöroplastisite netleştiyse gelelim mindfulness ile ilişkisine. Mindfulness pratikleri de beynimizde işte bu yukarıda bahsettiğimiz yeni yolları, bağlantıları açıyor ve uzun zamanlı pratiklerin beyin yapısını değiştirdiği; amigdalanın küçülmesine yardım ettiği gözlemleniyor. Günün sonunda otomatik tepkilerin yerini alternatif yollar, farkındalıklı tepkiler alıyor. Yani benim beynimin yanması sürpriz değilmiş.
Ve fakat her popüler olan şeyin satılabilir hale gelmesiyle sahneye tabiki kapitalizm çıkıyor. Yazının başında belirttiğim gibi Amazon’daki sonuçlar 30 bin’i buldu. Çoğu şirket bunu eğitimleri arasına aldı. Mcmindfulness söylemi de aslında bunu karşılamak için oluşturulmuş bir kavram. Bu akımın insanları pasifize ettiği, bireyselliği artırdığı ve aslında kapitalizimin insanların nasıl rahatlayacağına bile karar verdiği iddaası mevcut. Paralelde bu kavramın yaratıcısının Mindfulness pratiklerinin Amerikan ordusunda kullanılması ve sonuçları ile iligili de bir araştırması bulunuyor. Ancak burada detaylarına girmek istemiyorum zira çok duymayı isteyeceğimiz cinsten değil. Yüzyıllardır varolan Budist öğretinin kapitalist düzenin bir parçası olması da galiba kocaman bir ironi.
Konuyu farklı açılardan irdelediğim yazımın sonuna doğru gelirken “Sen ne karara vardın?” derseniz bence meditasyon ve zihin pratikleri hayatınızda değişiklik yaratabileceğiniz bir araç. Bunu kullanmamak için bir neden göremiyorum. Ancak kritik nokta çizdiğiniz sınırlarınızın ‘kendine dön’ söyleminde kaybolmaması ve olaylar ile tepkiniz arasına koyduğunuz sürede verdiğiniz kararların sizi daha da mutsuz etmemesi. Bazıları spor yaparak; bazıları arkadaşlarıyla akşam partileyerek; bazıları meditasyonla kimileri de belki hepsini yaparak stresle başedebilir. Bunun herhangi bir kurum ,pazar tarafından dikte edilmesi kabul edilemez. Bilinçli farkındalık halinin sınırlarınızı ihlal etmesine izin vermediğiniz bir dünyada ‘I love Mindfulness’ diyor hepinize mindful bir gün diliyorum.
Kapak Fotoğrafı: Unsplash/@bchild311
İlginizi çekebilir: Ceren Muslu’dan Mindfulness Yolculuğu Üzerine
Challenge yerine mücadele/mücadele etmek
Katkı için teşekkürler 🤗Ama böyle bir ‘meydan okuma’ anlamı da içerdiğinden sanki tam karşılayamıyor.