Civan Gasparyan: Tek Bir Enstrümana Adanmış Bir Ömür
Game of Thrones, Gladiatör ve Avatar gibi pek çok filmin ve dizinin müziklerini yapmış, tüm ömrünü duduk’un hikayesini anlatmaya adamıştı Civan Gasparyan. 1928 yılında Muşlu bir ailenin çocuğu olarak Ermenistan’da dünyaya gelen ünlü duduk ustası, geçen hafta 93 yaşında hayatını kaybetti. Ermenilerin en büyük sanaçtılarından biriydi Civan Gasparyan. Ermenilerin kendileiyle özdeşleştirdikleri duduk enstrümanını en iyi çalan, onu dünyaya tanıtan bir isim, bir hazineydi.
Onu ilk kez canlı gördüğüm konser ise 2010 yılında Erkan Oğur ile açık havaya geldiği zamandı. Kocaman yanaklarıyla saatlerce duduk üflemişti. Gözlerimin dolduğunu, içimin titrediğini hatırlıyorum. Etrafıma baktığımda yalnız olmadığımı görmüştüm. Şarkılarını bitirdiğinde yüzünde tebessümle Muşlu ailesinden ona yadigar kalan iki kelam Türkçesiyle de burada olmanın sevincini anlatmış, teşekkür etmişti seyircilere, tum alçakgönüllüğü ve açık kalbiyle.
Civan Gasparyan: Müziğin Peşinde Bir Yaşama Bakış
Duduğun Öyküsü
Duduk, bizim de Türkçe’den aşina olduğumuz, asli Farsça olan “düdük” kelimesinden geliyor. Ermenice’de bir ismi daha var aslında: ծիրանափող – dziranapogh. Yani kayısı ağacından yapılma rüzgar çubuğu. Türkiye’de yaygın olarak kullanılan ney’e çok benzer. Doğu Anadolu’da, Kafkasya’da ve İran’da sıkça çalınır. Balkanlarda da yaygın bir kullanımı var. Makedonya’da kavaliçe, Sırbistan’da ise frula ismiyle biliniyor.
Gelelim kayısı çubuğuna, Kayısının ana vatanı Malatya diye bilinir, doğrudur da. Bu bereketli meyveyi Ermeniler de çok benimsemiştir. O kadar ki, kayısının latincesi ‘Prunus Armenia’ diye bilinir. Ülkenin en büyük film festivalinin ismi bile “Altın Kayısı” dır. Ulusal enstrümanın da bu kadar sevilen bir ağacın gövdesinden gelmesi tesadüf değildir belki de 🙂
Muşlu Civan
Civan Gasparyan 1928’de Diyarbakırlı bir anne ile Muşlu bir babadan Ermenistan’ın Solak kentinde doğdu. Yeni kurulmuş SSCB’in bir parçası olan Ermenistan o zamanlar fakirlik ve açlıkla mücadele ediyordu. Müziği çok seven Gasparyan henüz 6 yaşındayken boş cam şişelere üflemeye başladı. İlk düdüğü gördüğü anı ise şöyle anlatıyor: “Çok küçük yaşlarımda Ermenistan’da sessiz filmler vardı. Bu filmlerin hepsine giderdim. Sinema salonunun ilk sırasında hep müzisyenler, duduk çalanlar otururdu. Filmin hüzünlü yerlerinde hüzünlü melodiler, mutlu anlarında mutlu melodiler üflerlerdi.”
Onun bu heyecanını gören duduk ustası Markar Markaryan 1940’ların başında, II Dünya Savaşı devam ederken ona bir duduk armağan etti. Aynı yıllarda Gasparyan önce annesini, sonra babasını kaybetti. O günden sonra da en çok annesi için çaldı.
Dünyanın Tandığı Civan Gasparyan
Savaş bitince kendisi gibi Anadolu’da doğmuş, öksüz müzisyen Gomidas’ın ismine kurulan enstütüde öğrenmine başladı. Kısa zamanda düdük ustası oldu, nam saldı. UNESCO dünya çapındaki yarışmalarında (1959, 1962, 1973 ve 1980) dört madalya kazandı. 1973 yılında Ermenistan Halk Sanatçısı unvanına layık görüldü. 2002 yılında WOMEX (World Music Expo) Yaşam Boyu Başarı Ödülü‘nü aldı.
Gasparyan, Sting, Peter Gabriel, Hoşsein Alizadeh, Erkan Oğur, Michael Brook, Brian May, Lionel Richie, Derek Sherinian, Ludovico Einaudi, Luigi Cinque, Brian Eno, David Sylvian, Hans Zimmer, James Horner ve Brian May gibi birçok sanatçıyla işbirliği yaptı. Ayrıca Kronos Quartet ve Los Angeles Filarmoni ile kayıtlar gerçekleştirdi. 2006 yılında Grammy Ödullerine aday gösterildi.
İkinci memleketi olarak gördüğü Türkiye’yi sık sık ziyaret etti. Kalan Müzik ile beraber albüm yaptı ve gide gele Saltık ile yakın bir dostluk kurdu. Erkan Oğur ile beraber “Fuad” albümünü çıkardı. Yavuz Bingöl, Erkan Oğur ile Kardeş Türküler ile beraber defalarca kez sahne aldı, neyiyle bize geçmişten bugüne hikayeler anlattı. Anneannem “Biri duduğu güzel çalıyorsa ağlamak onu alkışlamak gibidir, saygını gösterir.” derdi. Sagolsun, Civan Bey’in bizi hiç ağlatmadığı olmadı. İyi ki geçtiniz bu dünyadan Civan Gasparyan. Asdvadz Hokin luşavore.
Kapak Fotoğrafı: BBC
İlginizi çekebilir: Bülent Tunga Yılmaz’dan İhsan Özgen
Bir Ermeni olarak okurken gözlerim doldu. Ne kadar güzel kaleme alınmış bu yazı, Civan Gasparyan gibi değerli sanatçılarımız en kıymetlimiz. Son cümle çok etikiledi özellikle beni. Bu güzel yazınız ve emeğiniz için teşekkürler. Ayrımcılık olmadan , birleşmek ne güzel bir duygu keşke hep birleşssek sadece böyle yazılarda değil!