İlk yorumu siz yazın!
Şarap Kültürü: Şarabın Efsanelerle Dolu Tarihi
Baharın ve eğlencenin tanrısı olan Dionysos, antik dünyanın en önemli tanrılarından birisi idi. Hera’nın defalarca kez öldürmeye çalışdığı Dionysos, Andolu’nun bereket tanrıçası Kybele tarafından yetiştirilerek doğanın ve bağcılığın simgesi haline geldi. İşte bugün biraz şarabın tarihi ve Dionysos kültü ve şarap kültürü üzerine konuşacağız…
Şarabın Tarihine Bir Bakış
Okul yıllarımızdan itibaren bize öğretilen tarih derslerinin geneli anlaşma maddeleri ve savaşlardan ibaretti. Ancak tarih gibi derinliklerle dolu bir bilim dalını böylesi bir sığlığa hapsetmek hem kendimize hem de zenginliklerle dolu geçmiş medeniyetlere büyük saygısızlık olur. Medeniyetlerin zenginliklerine ulaşmak için savaş maddelerini ezberlemek geçmişin zengin kültür birikimine ulaşmamız için elbette yeterli değil. Bazen bir yiyecek o bölgenin iklim özelliklerini, milletini ve hatta dini ritüellerini bile öğrenmemize yardımcı olabiliyor.
İnsanlık tarihinin en eski ve önemli içeceklerinden olan şarap, 7000 yıllık tarihiyle geçmiş medeniyetlerinin sosyolojik, ekonomik ve kültürel vaziyetlerine ciddi şekilde ışık tutmamızı sağlıyor. Şarap, bazı medeniyetlerce gösteriş ve zenginlik göstergesi iken bazı medeniyetler için insanı bir gereksinim olarak görülüyordu. Günümüzde de hemen hemen aynı nedenlerle tüketilen şarabın hikayesi son keşfedilen verilere göre Ermenistan-İran sınırında bulunan Zagros Dağlarında toprak bir küpün içinde başladı. Elde edilen son bilgilere göre ise ilk üzüm bağlarının Ağrı Dağı eteklerinde olduğu aktarılıyor.
Şarabın en can alıcı hikayesi ise elbette Akdeniz’de başlıyor. Ege ve Akdeniz bağlarının eşsiz üzümleri, hazırlanan küp küp şaraplarla birlikte dünyanın farklı noktalarına uzanmasının ardından imparatorluklar kendi bağlarını kurmaya başlıyor.
Ege’nin kültürel kimliğini meydana getiren üzüm ve zeytin, Ege kıyılarında var olan medeniyetlerin her anlamda gelişmesini sağlayan en önemli etken. Antik çağlarda tarım, hayatın en önemli parçasıydı ve yaşamak için mutlaka tarım yapmak gerekiyor. Zamanla zenginleşme ve köle ticaretinin gelişmeye başladığı Ege’de her ailenin kişisel işlerini yapmak üzere satın aldığı köleler günlük hayatın kolaylaşmasında etkili oluyor. Kendine ve hobilerine zaman ayırmaya başlayan Egeliler, asma yetiştiriciliğinin üzerinde durarak en kaliteli şarapları üretmeye başlıyor. Şarap üretiminin yaygınlaşması, kölelerin toplumsal hayatı kolaylaştırmanın sonuçlarından yalnızca bir tanesi. Şarap üretimi arttıkça ticareti de yapılmaya başlıyor ve Ege ve Akdeniz medeniyetlerinden başka birçok medeniyete şarap ticaret yoluyla ulaşıyor.
Deniz yoluyla yapılan şarap ticareti, maliyetli bir iş olduğundan bu dönemde şaraba ulaşmak biraz zor. Zenginliğini ve gücünü kanıtlamak isteyen imparatorların satın aldığı şarap, törenlerle halkına dağıttığı bir içecek haline geliyor. Şarabın Mezopotamya’ya gitmesi ve imparatorların tadına bakmasıyla üzüm bağları Mezopotamya’da da kurulmaya başlıyor ve binlerce yıl önce Mezopotamya’da kurulan üzüm bağları günümüze Mardin Şarapları olarak ulaşıyor.
Antik Yunan’da Şarap
Şarabın yaygınlaşmaya başlamasıyla şarap içmek üzere toplanan meclisler kurulmaya başlıyor. Symposion denilen bu meclislerde edebi sohbet eşliğinde şarap içiliyor. Symposion meclisine katılanlar kendilerini bira ve sek şarap içen barbarlara göre daha uygar ve medeni görüyorlar. Onlara göre şarabı su ile karıştırmadan içmek de en az bira içmek kadar hoyrat ve yobaz bir davranış. Felsefe, edebiyat ve doğa bilimlerinin konuşulduğu Symposion meclislerinde dahi şarap abartılmadan ölçülü miktarda içiliyor.
Antik Yunan’da Şarap İçerken Uygulanan Ritüeller
Şarap meclisleri Antik Yunan için çok önemli. Şarap içmeyenlere ve şarabı içilmesi gerektiği gibi içmeyenlere yobaz olarak bakılıyor. Şarap sek olarak içilmiyor ve şaraba su katmadan içmek şarap içmemek kadar kötü bir davranış olarak kabul ediliyor. Şarap içmeye başlarken ilk 3 kadeh yere dökülüyor. Bir nevi ritüel olan bu davranış, tanrıları ve geçmiş kahramanları anmak için yapılıyor. İlk kadeh tanılara, ikincisi ölmüş kahramanlara ve sonuncu ise tanrıların kralı Zeus’a adanıyor.
Şarap İçmenin Felsefesi
Symposion meclisine katılan uygar insanlar belli ölçüde şarap içiyorlar. Bu ölçüyü kaçıranlara da barbar sayılıyor. Akıllı insanlar üç kadehten fazla şarap içmiyor. İlk kadeh sağlık, ikincisi aşk ve haz, üçüncüsü uyumak için. Dördüncü kadehten sonra içilen şarap kötü davranış olarak değerlendiriliyor.
Dionysos ve Şarap
Antik dünyada şarabın ve şarapla birlikte gelen sosyalliğin ve eğlencenin tanrısı olan Dionysos, doğa ile insan arasındaki ilişkiyi simgeliyor. Tanrıların kralı Zeus ve Semele’nin oğlu olan Dionysos’un onuruna düzenlenen şenlikler Antik Yunan tiyatrolarının oluşmasına vesile oluyor.
Hikayeye göre; evlilik ve güzelliğin tanrıçası olan Hera, kocası Zeus’un ölümlü Semele ile olan ilişkisini öğrenmesi üzerine büyük bir plan hazırlayarak Semele’yi öldürmek istiyor. Hera’nın oyununa gelen Semele, Zeus’un gerçek Zeus olduğuna inanması için tanrılık vasıflarını görmek istediğini söylüyor. Bunun üzerine Zeus, yıldırım ve şimşekleriyle Semele’ye görünüyor. Sıcaklığa dayanamayan Semele orada ölüyor ancak karnındaki bebeği yaşamaya devam ediyor.
Zeus, Semele’nin karnından aldığı oğlu Dionysos’u baldırına dikiyor ve onu baldırında doğuma hazırlıyor. Babasının baldırından dünyaya gelen Dionysos, defalarca Hera’nın saldırılarına uğruyor. Hera’nın gazabından korunmak için Frigya toraklarındaki ana tanrıça Kybele’ye teslim edilen Dionysos, Kybele’den tarım, hayvancılık, bağcılık, şarapçılık ve doğa eğitimleri alıyor. Anadolu’nun ana tanrıçası tarafından büyütülen Dionysos, genç bir delikanlı olduğunda tüm medeniyetlere bağcılığı ve şarap yapımını öğretmek istiyor. Böylece doğa ile insan arasındaki bağı temsil eden Dionysos, şarabın, şarapla birlikte gelen sosyalliğin tanrısı haline geliyor.
İşte şarap kültürünün Antik Yunan’dan günümüze uzanan hikayesi bu şekilde. Peki siz gastronomi tarihine inmenin bir kültüre olan bakış açımızı zenginleştirdiğine inanıyor musunuz?
Kapak Fotoğrafı: Unsplash/@hermez777
İlginizi çekebilir:
Melek öncelikle bize detaylı bir tarih dersi sunduğun için teşekkür etmek isterim. Başta da dediğin gibi öğrencilik yıllarında öğretilen tarihle ders haricinde öğrenilen tarih arası bir buzdağı gibi üst kısmı sürekli sıkıcı ve de ders geçme gayesi varken, derinlere inildiğinde ne hayret verici olaylar yaşandığını görmek, tarihin gizemine kapılıp tarihten haz almak bambaşka, keşke dersler ders geçmek için olmasa🙂. Gelgelim her medeniyette hem şarap yapma hem de içme kültürü birbirinden değişiklik arz ediyor, bu da demek oluyor ki gastronomi tarihi etkiliyor hem de çok çok fazlaca. Yazı bence güzel ve de keyifli, bol bilgilendirici olmuş. Konuyu derinlememesine öğrenmek isteyenlere 2 kursta ben önerebilirim ; https://www.neoskola.com/egitimler/sarapla-tanisma ve https://www.udemy.com/user/biryudum-akademi/, kalemine, bilgine sağlık
değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim. keyifle okumanıza vesile olduysam ne mutlu bana 🙂
Heyecanla okumalık👏🏼