Artık sıklıkla duymaya başladığımız sürdürülebilirlik kavramı bakış açımızı, alışkanlıklarımızı, davranışlarımızı bize gün içinde birden fazla kez düşündürtür oldu. Sürdürülebilirliği sadece gelecek için bir hedefmiş gibi görmek değil, bugünümüz için de ele almamız gerektiğine inanıyorum. Temiz beslenme, doğal olandan uzaklaşmama, ihtiyacımız olduğu kadar alma, paylaşma, 2. el kullanma ve daha nicesi. Bunların hepsi geleceğe yatırım ancak bugünümüzü de iyileştiren başlı başına önemli konular. Bu yazıyla birlikte bu konuların içine bir de yuvamızı açtığımız patili dostlarımızın dünyasından bakabilmek ve kendi deneyimlerimden bahsetmek istedim, umarım faydalı olur 🙂

Yaşama Bütüncül Bir Bakış

Uzun yıllardır günlük alışkanlıklarıma başka bir gözle bakmaya başladım. En çok zamanımı ne yaparak geçiyorum, kiminle geçiriyorum; neyi seviyorum neyi sevmiyorum soruları birbirini izledi. İzlediklerim, okuduklarım, takip ettiklerim zamanla bir anlama büründü, birbiriyle uyumlu bir hale geldi. Sonra aklıma yavaş yavaş başka sorular düşmeye başladı. Bugüne kadarki tüm sorular “benimle” ilgiliydi ama tüm bunların başkaları üzerindeki etkisi nasıldı? Burada soru gitgide derinleşti ve bugün “Alışkanlıklarımın dünya üzerindeki etkisi nedir?”e kaldı geldi. Bu soruyu yürekten kendime ilk sorduğum an, gözümün önünden koca bir çöp yığını geçti, şimdi düşündüğümde yığınların arasından gökyüzünü görmeye başladım. Günlük minik alışkanlık değişimlerim kalıcı hale gelmeye başladıkça kendimi daha iyi hissetmeye başladım, hatta biraz gururlandım diyebilirim 🙂 

Bu değişimi ilk tetikleyen soru aromaterapi ile tanışmam olmuştu. Yazıya buradan ulaşabilirsiniz. Bu tanışma bitkilerin şifasından yola çıkmamı ve günlük alışkanlıklarımda daha fazla esanslardan, bitki sularından, çaylarından yararlanmamı sağlamıştı. Hala hayatımın büyük bir parçasındalar. İyi ki yollarımız kesişmiş dediğim bitkiler var 🙂 Minik bir çay tarifi burada hatta 🙂

Ama asıl bugünkü yazıyı yazmamın nedeni konuyu başka bir açıdan daha derinleştirmeye başlamış olmam. 11 aydır hayatımızda olan patili dostumuz eve ilk geldiği andan itibaren onun için doğru iklimi nasıl yaratabileceğimiz konusunu araştırdık. Evde kullandığımız ürünler, onunla paylaşacağımız oyuncaklar nasıl olacaktı da onun sağlığı için tehdit oluşturmayacaktı? Bizim patili dostumuz 1 yaşında ve Retriever melezi. Tahmin edersiniz ki yerdeki her şeyin tadına bakmak istiyor, oyuncaklarını kemiriyor (bazen yutuyor), patileri ile yüzeydeki her şeyi vucuduna emiyor. Böyle olunca ben de onun sağlığını korumak için araştırmaya başladım ve bugüne dek memnun kaldıklarımı sizinle paylaşmak istedim.

Patili Dostlarımız İçin Sürdürülebilir Alternatifler

Lindos 

Lindos %100 doğal ve sürdürülebilir temizlik ürünleri ile ilk tanıştığım marka oldu. En çok vakit geçirdiğimiz alan olan evlerimizde kullanabilmemiz için kimyasaldan uzak tamamen doğal ve bitkisel içerikler sunan marka bir yandan daha az plastik kullanımı ile gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak istiyor! 

Lindos’un yüzey temizleyicisi patili dostumuzun Alexo’nun bütün günü geçirdiği zeminleri de kimyasaldan uzaklaştırıyor. Portakal & bergamut ve lavantalı çeşitleri var. Hepsi birbirinden güzel kokuyor ve şahane temizliyor! Benzer şekilde bulaşık detarjanı olarak da Alexo’nun mama ve su kabını temizlerken Lindos’u kullanıyorum. Burada tercihim ise lavanta 🙂 Kokusu ağır değil ve Alexo’nun yeme alışkanlıkları üzerinde bu kokunun herangi bir negatif etkisi olmadı.

Lindos ile bu tanışıklığımızı kendimiz için mutfakta ve banyoda kullandığımız kastil sabunlarla da sürdürüyoruz bir süredir. Burada tercihim de mandalina & adaçaylı olanı.

The Good Paw

Sürdürülebilirliğe katkı sağlayan, doğal; dayanıklı ve kullanışlı ürünlere ulaşabildiğim bir diğer marka ise The Good Paw. İçinde aynı amaçla kurulmuş bir çok markayı barından bu markayla tanışmamı sağlayan ürün ise “A Curated Vibe – S.O.S. Pets” oldu. Bu ürünün yine benim aromaterapi merakımla büyük bir bağlantısı var 🙂

Köpek/kediler üzerinde bitkilerin kullanımı nasıl olabilir diye düşünürken Bach çiçeklerinden oluşturulmuş ve patili dostlarımızın enerjilerini ve duygu durumlarını dengeleyebilecek bir ürün olduğunu buldum. Özellikle ayrılık kaygısı, yüksek sesler (gök gürültülü, fırtına veya havai fişek), uzun seyahetler, veteriner ziyaretleri, yeni yerler vb bir maruz kaldıkları bir çok durumun onlar üzerindeki etkisini azaltmakta etkili olduğu söylenen bu üründen edindim. Alexo’nun bu konularla ilgili ciddi bir sorunu olmadığı için düzenli kullanıp gelişimini gözlemleyemedim ancak yurtdışı kaynaklarda ürünle ilgili okuduğum yazılar güzel sonuçlar alındığını gösteriyor. Bence deneyebilirsiniz.

Bu markadan kullandığım bir diğer ürün ise kumaşı ve iç dolgusu pamuktan yapılmış oyuncak kemik oldu. Alexo da diğer patili arkadaşları gibi peluş oyuncaklara oldukça meraklı. Bu merak içlerini sökmesi ve içindeki dolgunun bir kısmını yemesine kadar varabiliyor. Doğal ürünlerden oluşmayan dolgu maddeleri ise kısa ve uzun vadede sağlık problemlerine neden olabiliyor. Bizim için bu kemikler Alexo özellikle küçükken iyi bir alternatif olmuştu.

 Dogist

Öncelikle Dogist’in hikayesi sonra da tasarımları beni markanın takipçisi yaptı! Plastiği ipliğe, ipliği ise tasmalara dönüştürüyorlar. Üstelik bunu %100 yerli üretim anlayışıyla ele alıyorlar, daha ne olsun. Köpekler için tasma, kayış, emniyet kemeri gibi alternatifler sunan Dogist çok yakında kediler içinde ürünlerini sunmaya başlayacak! Birbirinden eğlenceli tasarımlardan Alexo’nun favorisi “Happy Camper”

Kullandığımız mama, şampuan ve diş macunu gibi konuların veteriner gözetiminde karar verilmesi gereken konular olduğunu düşündüğüm için önermekten kaçınıyorum. Onun yerine sevdiğim bir kaynağı da buraya bırakıyorum.

Kapak Fotoğrafı: Unsplash/@marliesebrandsma

İlginizi çekebilir: Melis Büyükerk’ten Hayvan Dostu Mekanlar