Analog Fotoğrafçılık: "An"lara Başka Bir Bakış
Cep telefonları ve dijital fotoğraf makinalarıyla çekim yaparken ortaya çıkan “mükemmel fotoğraf takıntısı” karşısında “an”lara başka pencerelerden bakmayı sağlayan bir seçenek; analog fotoğrafçılık! Siz de, üzerinde değişiklik yapılabilen, kolaylıkla neredeyse aynısından onlarca yaratabileceğiniz, fazla güzel olmasına rağmen belki de asla gerektiğince değer bulamayacak dijital fotoğraflar albümlerinden sıkıldıysanız analog fotoğrafçılığa şans verebilirsiniz.
Fotoğraf çekmeyi sevmek, kimsenin fark etmeyeceği sıradanlıklarda farklı bir güzellik görebilmeyi kısacası “an”lara başka pencerelerden bakmayı ve bence biraz da hayatta güzel olanı görmeyi mümkün kılıyor. Hayat size sonsuz kompozisyon sunuyor ve siz de fotoğraf çekmeyi seviyorsanız, fotoğraf çekmeyi hobiniz haline getirmişseniz bir süre sonra etrafta gördüğünüz güzel kompozisyonların değerlendirilmesi gerektiğini hissediyorsunuz.
Cep telefonları ve dijital fotoğraf makinalarıyla çekim yaparken benim için “arayış” tüm fotoğrafların kusursuza yakın olmasını istediğimi/beklediğimi fark etmemle başladı. Amatör de olsa “mükemmel fotoğraf takıntısı”. Oysa fotoğraflar da tıpkı içinde yaşadığımız anlar gibi kusurlarıyla eşsiz hale geliyor ve tıpkı hayat gibi. Bunu da ancak ona uzaktan baktığınızda fark ediyorsunuz. Sizin de fotoğraf rulonuzda aynı pozun onlarca hali yok mu? Işık düzgün çıkana kadar defalarca çekilip istemediklerinden kolaylıkla kurtulacağınız bir fotoğraf yığınına sahipsiniz. Eğer siz de, üzerinde değişiklik yapılabilen, kolaylıkla neredeyse aynısından onlarca yaratabileceğiniz, fazla güzel olmasına rağmen belki de asla gerektiğince değer bulamayacak dijital fotoğraflar albümlerinden sıkıldıysanız analog fotoğrafı deneyin!
Analog Fotoğrafçılığa Giriş
Analog fotoğrafçılık yolunda uğrayabileceğiniz ilk durak, eğlenceli palaroid makinalar olabilir. Ben de en başta palaroid fotoğraflar çekerek dijitalden uzaklaştım. Fuji’ nin yeni dönem Instax serisi o dönem, yani bundan 6, 7 yıl kadar önce benim için en ulaşılabilir ve en kolay anı kusurlarıyla dondurma yöntemiydi. Ancak bu makinadan aldığım verimin, ışık ve çekim kalitesinin sadece “sempati” standartlarını karşıladığını fark ettim. Eğlenceli ev partilerini ya da küçük alanları fotoğraflamak için gerçekten sempatik ve eğlenceli bir seçenek olan ve çekim yaptığınız anda size basılı bir fotoğraf verebilen bu küçük makinalar hala vazgeçilmezlerden. Ancak konu yaz kış her yerde her zaman daha derinlikli fotoğraflar çekmekse, sıradaki durak gerçek bir analog makine almak diyebiliriz. Siyah beyaz ya da renkli filmlerini bulacağınız, ışık ayarını yapacağınız, kötü çekimler yapıp ters ışıklara maruz kalacağınız, hatta filmini banyo ettireceğiniz/edeceğiniz…
Benim analog fotoğrafçılık serüvenim bir “Zenit E” alarak başladı. Eğer siz de yolun başındaysanız yatırım maliyetinizi daha düşük tutarak 2. el satış sitelerinden temiz kullanılmış ve iyi kondisyonda Zenit ya da Canon marka 35-mm bir analog makina bulabilirsiniz. Canon çoğumuzun daha çık ismini duyduğu bir maka olsa da Zenit de olukça başarılı analog makinalar üretmiş olan ve yeni başlayanlar için fiyat-performans anlamında başarılı seçenekler sunan bir Rus markası. Bu şekilde, analog fotoğrafçılığı sevip sevmediğinizi anlamak için kendinize bir şans vermiş olursunuz.
Hem makine seçimiyle hem de makinaların kullanımlarıyla ilgili bilgi alabileceğiniz pek çok forum sitesi ile çeşitli amatör fotoğrafçılık grupları zaten var. Üstelik YouTube üzerinden hemen hemen her makinanın temel özelliklerini, çalışma mekanizmalarını ve çekim ayarlarının nasıl yapılması gerektiğini anlatan videolar da bulabilirsiniz. Kısacası en temel anlamda enstantane ve diyafram ayarlamalarını bilmiyor olsanız bile sorun değil, vazgeçmeyin. Yine de analog makinaların hakkını en güzel verme ve en iyi öğrenme biçiminin eski nesil bir usta bulmak olduğunu düşünenlerdenim. Makinanızı anlatacak, çekim tüyoları verecek, belki sizinle birlikte baskı yaparak yaptığınız hataları basılı fotoğraflar üzerinden tarif edecek ustalar. Ben kendi ustamı eski bir handa, ufacık tefecik bir dükkanda eski makinalar arasında kaybolmuş şekilde buldum. Çok da mutlu oldum.
Manzara çekmenin güzel, portre çekmenin daha güzel olduğu analog fotoğrafçılık macerasına girmeye niyetiniz varsa, karar vermek için daha fazla beklemeyin ve hemen bir adım atın. Ben baskı fotoğraflarımı koyacak albüm arayışına girdim bile 🙂 Herkese bol keşifli günler!
Kapak Fotoğrafı: Melike Büşra
İlginizi çekebilir: İrem Çakır’dan Tokyo’ya Bitkilerin Gözünden Bakan Fotoğraflar
Tam da fotoğraf makinemin kırıldığı böyle talihsiz bir haftada yazınızı okuduğum için mutluyum🍭 Henüz birine gösteremedim ama tamiri mümkün değilse belki de ikinci makinem analog olur🥲
Çok üzücü olmuş:/ Umarım tamiri kolay olur. Diğer yandan analog makinaya da bence kesin şans vermelisin🙂