Aydın Dorsay ile: Borusan Sanat ve Müzik Gündemi Üzerine
Borusan Sanat pek çok değerli solist ve şefi ağırlayarak, klasik müzikten oda müziğine, müzikseverlere geniş bir yelpazeden hitap ediyor. Sanatın her türüne daha çok ihtiyacımız olan bugünlerde, Borusan Sanat ve müzik gündemi üzerine Sanat Müdürü Aydın Dorsay ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Konser salonlarını eskisi gibi doldurabildiğimiz müzik dolu günler diliyorum!
Yıllardır süregelen Borusan Sanat birlikteliğiniz, Ocak 2021’de Borusan Sanat Müdürü olarak atanmanızla birlikte bir adım öteye taşındı. Müzik tutkunuz ve Borusan Sanat yolculuğunuz nasıl başlamıştı?
Müzikle olan tanışıklığım küçük yaşlardan beri ailemden duyduğum müzikler aracılığıyla oldu. Herhangi bir enstrüman çalmak üzerine bir eğilimim olmamasına karşın iyi bir dinleyici olmaya çalıştım ve çalışıyorum.
2003 yılında, kültür sanat alanında sanatçı rehberliği, başka bir deyişle mihmandar olarak çalışmaya başladım. Sonra sırasıyla farklı kurumlarda çeşitli görevler aldım. 2009–2015 yılları arasında kendi adımı taşıyan menajerlik şirketimde yerli caz müzisyenlerimize hizmet ettim. 2010’da daha önceden İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nda çalıştığım sürede tanıdığım Ahmet Erenli ve Sacide Erkman’ın beni Borusan Sanat’a orkestra müdür yardımcısı pozisyonu için davet etmesiyle, Borusan Sanat bünyesinde görev aldım. Yıllar içerisinde Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, Borusan Quartet ve Borusan Müzik Evi yöneticiliğine kadar yükseldim. 2021’in Ocak ayından itibaren de Borusan Sanat Müdürü olarak çalışmaya devam ediyorum.
Borusan Sanat deyince ilk akla Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO) geliyor ancak Borusan Sanat çatısı altında Borusan Müzik Evi ve Borusan Quartet de var aslında. Bunlardan kısaca bahsedebilir misiniz?
2005 yılında kurulan Borusan Quartet, orkestra içerisinden yaylı sazlar grup şeflerimiz ve üyelerimizden oluşuyor. Borusan Quartet, 17 yıldır oda müziği alanında çeşitli albüm kayıtları, yurt içi ve yurt dışı turneleri, uluslararası yarışma birincilikleri ile ülkemizin önde gelen topluluklarındandır; sezon konserlerini ise Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası’nda gerçekleştirirler.
Borusan Müzik Evi, Borusan Sanat’ın etkinliklerini daha geniş bir skalaya yaymak ve hem sanatçılar hem de sanatseverlere farklı bir deneyim sunmak amacıyla, 2010’da İstanbul’un kültür ve sanat yaşamının merkezi olan Beyoğlu’ndaki İstiklal Caddesi üzerinde bulunan binada etkinliklerine başladı. Açılışı İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti olduğu yıla denk gelen mekânımızda, ilk birkaç seneden sonra konser programlarında ana akımın dışında kalan, doğaçlama, çağdaş müzik, yeni müzik, deneysel müzik, avangart caz vb. türlere yoğunlaştık. Ekim’den Mayıs ayına kadar süren sezonda yaklaşık 20 konser ile müzikseverlere farklı müzik türlerinin örneklerini sunmaya çalışıyoruz. 2014’te Borusan Sanat ofislerimizi de Borusan Müzik Evi binasına taşıdık.
Bunların yanında Borusan Sanat konserlerini dinleyebileceğimiz dijital platformlar da var: Borusan Sanat TV ve karnaval.com Borusan Klasik radyosu. Bu platformların geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
2013 yılından beri yayın hayatını sürdüren Borusan Klasik radyomuz ve pandemi dönemiyle hızlandırdığımız ve 2021 Ocak’ta yayın hayatına başlayan Borusan Sanat TV ile konserlerimizin canlı ve kayıttan yayınlarına önümüzdeki yıllarda da devam etmeyi planlıyoruz. Yeni içerikler, yayınlar üzerinde ekibimiz çalışmalarını sürdürüyor. Amacımız, müziğe erişimin kolaylaşması, izleyicilerimizin farklı platformlardan da konserlerimizi takip edebilmesi.
Konserlerinizde sahne alacak sanatçıları nasıl belirliyorsunuz? Müzisyenleri, müzik akımlarını ve müzik gündemini nasıl takip ediyorsunuz?
Bu konuyla ilgili üç marka için de hem ortak hem de birbirlerinden farklı yollarımız var. Öncelikle BİFO özelinde, sanat direktörümüz ile sezonun temasını belirleyip, sonra uluslararası takvimlere ve programlara, ayrıca ülkemiz klasik müzik gündemine bakıp, eser ve solist planlamalarını yapıyoruz. Ayrıca uluslararası danışma kurulumuz ile de her daim fikir alışverişi içerisindeyiz.
Borusan Quartet için de hem dünya klasik müzik gündemini takip edip hem de müzisyenler ile görüşüp, yine sanat direktörümüz ile sezonluk programlar planlıyoruz. Borusan Müzik Evi özelinde, yurt içi ve dışı festivalleri takip edip, yerli ve yabancı menajerler ve dostlar ile görüşüp, ekibimizle programlamasını yapıyoruz. Her üç marka için de yıl içerisinde davet edeceğimiz müzisyenleri, şefleri, grupları, solistleri yurt dışı ve içi konserlerinde olabildiğince izlemeye ve dinlemeye çalışıyoruz.
Dijitalleşmenin bu kadar hızlı ilerlediği dünyada, müzik alanında ne gibi gelişmeler oluyor? Türkiye’de ve dünyada teknoloji unsuru nasıl kullanılıyor?
Dijitalleşme, compact disc’lerin çıkmasıyla yıllar önce başlamıştı müzik alanında… Sonrasında günümüze kadar farklı dijital mecralar ile kitlelere yayılan müzik/sanat ürünleri, son dönemlerde ve özellikle pandemide dijital teknoloji ile beraber çok hızlandı. Artık sanal dünya konserlerinin konuşulduğu bir süreçteyiz. Altyapılarımız uygun olursa yakında Türkiye’den de sanal dünya konserleri izleyebileceğiz. Bizim de uzun vadede bununla ilgili planlarımız var.
Bu hızlı değişimler ve kolay erişilebilirliğin müziğe hem bir açıdan yarar sağladığını hem de başka bir açıdan zarar verdiğini düşünüyorum. Kitlelere hızlı ve kolay ulaşabilirken, aynı oranda sanatın tüketimi hızlandı, kimilerine göre değersizleşti.
Türkiye ise teknolojiyi takip etme konusunda dünya ile hemen hemen aynı hızda ilerliyor. Teknolojinin erişilebilirliği ülke ekonomisiyle paralel olarak ilerlediği için ülkemizde kolay erişilebilirlik bazen sorun olabilir diye düşünüyorum.
Dinlediğiniz en orijinal, çağın ötesinde konser veya eseri hatırlıyor musunuz? Sizin için onu diğerlerinden farklı kılan neydi acaba?
İlgi ve meslek gereği birçok konsere katılma şansım oldu. Benim için şu ana kadar unutamadığım konser The Rolling Stones’un Ali Sami Yen Stadı’ndaki 1998 konseridir. İlk parça ile (Satisfaction) yaşadığım heyecan ve mutluluk halen aklımda… Buna ek olarak BİFO ile 2014 BBC Proms, 2017 Viyana Musikverein ve 2018 Amsterdam Concertgebauw ve Borusan Müzik Evi’nde Kasım 2021’de gerçekleştirdiğimiz Berke Can Özcan ve Arve Henriksen konserleri de ilk beşimde yer alıyor.
Son olarak bu yılki Borusan Sanat konser takviminde bizi neler bekliyor? Sizi en çok heyecanlandıran konserler hangileri? Cem Yılmaz ve Nil Karaibrahimgil ile yaptığınız iş birlikleri hem sanat hem de iklim krizi konularında geniş kitlelere ulaşmıştı. Bu gibi iş birlikleri önümüzdeki dönemlerde de devam edecek mi?
Borusan Sanat olarak her zaman üç markada da özgün programlara imkânlar dahilinde yer vermek istiyoruz. Ancak pandemi şartları sebebiyle, planlarımızı her zaman yerine getiremeyebiliyoruz. BİFO ile 3 ve 17 Şubat, Borusan Quartet’in Mart ve Nisan’da iki genç sanatçımızla yapacakları konserlerini, Borusan Müzik Evi Mart ve Nisan konserlerini takipçilerimizin incelemesini öneririm. Tüm konser içeriklerimize web sitemizden ulaşabilirler.
Cem Yılmaz ile zamanında Borusan Kocabıyık Vakfı Müzik Bursu’na kaynak yaratmak için iki başarılı konser yapmıştık. Sonrasında Ali Poyrazoğlu ile de iki başarılı konser yaptık. Bu konserler “Özel Konser” serimizde yer alıyordu. Son senelerde bu konserlerimizi yapmaya ara verdik. Bursiyerler için kaynaklarımızı kendi bünyemizdeki kurumlardan aldığımız destek ile devam ettiriyoruz.
Nil Karaibrahimgil ile olan proje, Yuvam Dünya derneği ile birlikte ortak bir çalışmaydı. Bizim için de bir ilk oldu bu proje. Borusan Holding ve grup şirketleri olarak iklim krizine, sürdürülebilirliğe, cinsiyet eşitliğine ve birçok sosyal konuya önem veriyoruz ve bunun daha fazla kitlelere duyurabilmek için farklı projelerde yer alıyoruz ve almaya devam edeceğiz.
Kapak Fotoğrafı: Özge Balkan
İlginizi çekebilir: Melo Magger’dan Müzik Endüstrisinde Sürdürülebilirlik
İlk yorumu siz yazın!