Ateş Böceği Derneği ile: Yöneten ve Üreten Gençlik Üzerine
Ateş Böceği Derneği ‘sevgi paylaştıkça güzel, yöneten, çalışan, üreten gençlik! bize katıl, iyiliğe takıl! gibi sloganlar ile yola çıkarak 2017 yılında üniversiteli öğrenciler tarafından Denizli’de kurulmuş olan bir sosyal yardımlaşma derneği. Derneği daha yakından tanıyabilmek ve işlevlerine kulak verebilmek adına dernek içerisinde etkin rol üstlenen Ateş Böceği Derneği Basın ve Medya Koordinatörleri Yasin Safa Özyalvaç ve Burcu Aydın ile birlikte hayvanlara, doğaya ve çevreye karşı hangi iyileştirici atılımlarda bulunulabilir, gençlere düşen görevler nelerdir, bu konularda derneğin oynadığı rol nedir gibi önemli sorulara ışık tutan bir sohbet gerçekleştirdik. Keyifli okumalar dilerim..
Yoğunlukta olarak üniversiteli gençlerden oluşan Ateş Böceği Derneği, kurulduğu günden bu yana bir çok etkinlik ve projelerde rol oynamış olan bir dernek. Bu kadar genç bir oluşumun destek görmesi ve ilerlemesi akılda dernek ile ilgili bir takım soruları da haliyle yeşertiyor. Derneğin kuruluşu, yola çıkış süreci ve bu yolda elde ettiği kazanımlar ile yaşadığı zorluklar tam olarak nedir?
Dernek aslında 2016 yılında Pamukkale Üniversitesine bağlı olan bir okul topluluğu olarak kuruldu. İlk adı Pamukkale Üniversitesi öğrencileri Ömür Can Işık ve Emirhan Bora tarafından oluşturulmuş DOHAYKOT ( Doğayı ve Hayvanları Koruma Topluluğu ) iken daha sonrasında 2017 yılında on kişilik bir yönetimle “Ateş Böceği Derneği” adı ile insanlara, doğaya ve hayvanlara sevgi aşılayan bir sivil toplum kuruluşu olarak yolumuza devam ettik. Ateş Böceği Derneği, okul topluluğu olarak da hala etkin bir biçimde faaliyetlerine devam ediyor. Ayrıca Isparta ve Uşak’ta da Ateş Böceği Derneği’nin birer temsilciliği olan okul toplulukları da etkin çalışma faaliyetlerinde bulunuyor. Bunun yanı sıra Zonguldak, Samsun, Sivas, Elazığ, Manisa, İzmir, Eskişehir, Burdur, Afyon, Edirne ve Düzce’de de aktif olarak sosyal yardımlaşma çalışmalarını sürdürüyoruz. Üniversiteli öğrenciler olarak bizler bu topluluklar ile insanlar üzerinde sosyal bilinç aşılamayı ve farkındalık yaratmayı hedefliyoruz.
Kuruluş aşamasında yaşadığımız en büyük zorluğa da değinecek olursak; insanların STK’lara olan güvensizliği ve bizi genç olarak görünce zihinlerinde bir takım problemler oluşması şeklinde özetleyebiliriz. Fakat bu algıyı da yaptığımız projelerle ve sponsorluklarımıza yaptığımız geri dönüşlerle çok zorlanmadan da yıktık. Yani biri bize bir proje vb. için sponsor olduysa o kişiye o proje bittikten sonra ortaya çıkanları canlı canlı gösteriyoruz. Onlar da ortaya çıkan somut ve soyut sonuçlarla oldukça ilgileniyorlar ve mutlu oluyorlar. Bu karşılıklı güven inşasından sonra biraz daha rahatladık diyebilirim. Bizler asıl gençlerin bu işi yapması gerektiğini düşünüyoruz çünkü bizler daha aktifiz ve daha çabuk organize olarak daha güzel işler yapabiliyoruz.
Sevgiyle ve bilgiyle iyilik yapmak adına çıktığınız bu yolda Derneğin şu ana kadar yakaladığı en büyük başarı sizce nedir ve ileriye dönük hedeflerinizi nasıl anlatırsınız?
Bizim yakaladığımız en büyük başarı insanların yüzlerindeki tebessüm, hayvanlara yaptığımız her bir iyilik veya bir çevre çalışmasından sonra içimizi tatmin eden gurur duygusudur. Kuruluşumuzdan sonra ki iki sene içinde 15 şehre dağılmak ve bu kadar insanı etkileyip onlarında çevreye, doğaya, insanlığa yararlı projeler üretebilmesini sağlayabilmek, bizim için çok büyük bir başarı.
Derneğimizin ileriye dönük en büyük amaçlarından birisi de, Türkiye’nin her şehrindeki üniversitelerde faaliyet göstermek. İlerleyen süreçlerde temsilciliklerimiz derneğimizin bir kolunu açılabilir fakat şimdilik üniversitelerde Ateş Böceği Derneği’ni yansıtan okul toplulukları olarak etkinliklerimizi gerçekleştiriyoruz. Önümüzdeki yıllara ait en büyük hedeflerimizden bir diğeri ise uluslararası bir dernek olarak değer ve kabul görmek.
Gündelik hayatın içinde sokakta bakımsız, terk edilmiş ve doğru dürüst şekilde beslenemeyen bir çok kedi ve köpeğin olduğunu görüyoruz. Uzun zamandır süregelen bu problem neticesinde sokak hayvanlarının yaşam standartlarını iyileştiren çalışmalarınız neler oldu?
2016 yılının Eylül ayından bu yana sokak hayvanları için birçok çalışma yürüttük. Mama dağıtımı olarak Denizli kampüs bölgesinden başlayarak sokak hayvanlarının beslenmelerini sağladık. Bugüne kadar Denizli’nin birçok bölgesinde ve Uşak, Afyon, Isparta illerinde 15 tondan fazla mama dağıttık. Beslemelerde kullanılmak üzere bağış yapmış olan iyi yürekli bağışçılarımızın desteğiyle sokaktaki tüm canlıların ‘Karnı Tok, Sırtı Pek’ olsun istiyoruz.
Barınak ziyaretleri kapsamında çalışma yürüttüğümüz her şehirde, barınaklarda ve besleme odaklarında ziyaretler gerçekleştirdik. Bu ziyaretlerde patili dostlarımızın mama ihtiyaçlarını karşılayarak, tedavilerinin yapılmasını sağladık. Uzman kontrolünde gerek görülen yerlerde ilaçlamalar yaptık. Bakıma muhtaç, yavru kedi ve köpekleri mutlu bir şekilde yaşayabileceği, ömürlük yuvalarıyla buluşmalarını sağlamak üzere sözleşmeli olarak bugüne kadar 500’ü aşkın patili dostumuzu sahiplendirdik.
Tedavi kapsamındaki çalışmalarımız; mama dağıtımları ve barınak ziyaretlerinde karşılaştığımız ve duyarlı vatandaşlarımızın destek talebinde bulundukları yaralı, hasta ve sakatlanmış birçok sokak hayvanının tedavilerini gerçekleştirmek. Bir veteriner eşliğinde, Pamukkale Üniversitesi yerleşkesinde bulunan tüm köpeklerin bakımını ve sağlık kontrollerini gerçekleştirdik.
İdeal bir toplumun geleceği eğitim sisteminin doğru bir şekilde planlanmasından geçiyor. Yarının toplumsallığını bugün okullarda verdiğimiz veya veremediğimiz eğitim sistemi içerisinde oluşturuyoruz. Bu kadar önemli olan bir konuda ne gibi atılımlarda bulunuyorsunuz, öğrencilerin en çok ihtiyaç duydukları şeyler nelerdir ve işin sonunda aldığınız geri dönüşler nasıl oluyor?
Zaten çocuklara en büyük desteğimiz eğitim alanında oluyor. “Çocukken Başlar Projesi” adı altında Denizli’de Orman Genel Müdürlüğü ile (hatta tüm illerimize henüz yayamasak da diğer birkaç ilimizde de yapıyoruz) birlikte doğa ve insan sevgisini anlatan bir sunum yapıyoruz. İlkokullara ve ortaokullara gidiyoruz. Ağaçlara, çevreye, doğa verdiğimiz zararları anlatıp daha bilinçli nesiller yetiştirilebilmesi için tüm gücümüzle çabalıyoruz. Yine “Çocukken Başlar Projesi” kapsamında, Türkiye’nin her yerinden aldığımız mesajlar doğrultusunda okullara kırtasiye malzemeleri gönderiyoruz.
“Köyde Sanat Var” projesi ile de birçok okula gittik ve bu okullardan bir kaçına sinema salonu, resim atölyesi ve müzik atölyesi yaptık. Bu projeyle, okullara sanatın girmesini ve çocukların sanatla iç içe büyüyüp daha aydınlık nesiller yetiştirilebilmesi için çabalıyoruz çünkü sanatla büyüyen bir öğrencinin daha bilinçli olabileceğini düşünüyoruz. Aslında eğitim sistemindeki eksik olan bu sanat kısmının giderilmesi için bir çalışma yürütüyoruz.
Bir diğer proje olan “Küçük Eller Büyük Adımlar Projesi” kapsamında da Denizli/Honaz Akbaş İlkokulundan 23 ilkokul öğrencisi ile 23 üniversite öğrencisini birbiri ile eşledik ve 23 Nisan kapsamında İzmir’e götürdük. Hayatlarında ilk kez uzun yolculuk yaptılar. İlk kez büyükşehir gördüler. İlk kez deniz gördüler. İlk kez vapura bindiler. Atatürk Müzesi’nden, Sasalı Yaşam Parkı’na her yeri gezdiler. Projenin güzel detaylarından biri ise, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin de 23 üniversite öğrencisi ve 23 köy okulundan kardeşimizi getirmiş olması. Böylece İzmir-Denizli ortak işbirliği ile bu projeyi gerçekleştirmiş olduk.
İnsanların, çocukların, hayvanların ve doğanın en çok ihtiyaç duyduğu şey sevgidir! Örneğin biz bir barınağa gittiğimizde, köpekler yemekten önce bizim kucağımıza atlayıp önce sevgi istiyorlar, yemek onlar için ikinci planda. Çocuklar bizim yaptığımız etkinliklerle çok eğleniyorlar, yaptığımız projelerle okullarına kazandırdığımız aktivitelerle birlikte ruhlarını sanatla sevgiyle ve dostlukla besleyebiliyorlar. Derneğe sürekli internet üzerinden mesajlar atıyorlar; “Bir daha ne zaman bizim okulumuza geleceksiniz.” diye yani asıl ihtiyaçları olan şey sevgi, sevgisiz yetiştirilmiş bir çocuk düşünülemez.
Kısacası yaptığımız etkinlik ve projeler kapsamında çok güzel ilgiyle, çok güzel video ve mesajlarla karşılanıyoruz. Yardım ettiğimiz okullardaki çocukların mutluluğunu görmek bizi çok gururlandırıyor. Biz bu gururu yaşamaktan mutluluk duyuyoruz; onların bize bir teşekkürü bile yetiyor.
Peki, bu süre zarfı içerisinde eğitim sistemini de besleyen ve hayal gücünün en somut çıktısı olan sanatın çocuklar üzerinde nasıl bir etkisi vardır ve sanat çocukların geleceğini nasıl şekillendirir?
Sanatın çocuklar üzerinde inanılmaz bir etkisi var. Sanatla ilgilenen bir çocuktan olumsuz bir davranış beklenmez, kötü bir nesil olamaz. Sanata her çocuğun ulaşması lazım, fakat yeterli imkânlar tanınmıyor. Sanatla ilgili olan ders içeriklerinin bile gelişi güzel anlatılıp geçildiğini biliyoruz. Çocukların hayal gücünün bir sınırı yok, bu hayal gücünü geliştirmek de bizim elimizde, bu hayal gücünü en güzel geliştirebilecek olgu da sanattır! O yüzden de ulaşabildiğimiz okullara sanat atölyeleri yapıp çocukların sanatla büyümesini, sanatı çok erken yaşlarda tanımasını sağlamaya çalışıyoruz.
Doğa tahribatı günümüzde en çok tartışılan konu başlıkları arasında yerini alıyor. Her yerin betonlaşması ve ağaçların katledilmesi bir süre sonra yeşil alan sıkıntısını ortaya çıkarıyor ve bu da karbon ayak izi olarak ne yazık ki doğayı çok kötü bir şekilde etkiliyor. Doğaya ve çevreye karşı gelişen olumsuz durumlara karşı Ateş Böceği Derneğinin yapmış olduğu geliştirici projeler nelerdir?
Doğanın bize çok büyük bir mirası var. Bunu tüm içtenliğimiz ve bilinçliliğimizle koruyup kollamak da bizlere düşüyor. Doğanın iyileştirici, dayanışmacı ve koruyucu gücüne inanarak Marmaris Saklı Gölde 15.000 katılımcının olduğu “Saldafest Organizasyonunda” Ateş Böceği Derneği olarak 150 çevre gönüllümüz ile birlikte bizde çevre temizliğini üstlendik. Üç gün boyunca Saklı Göl’ün temiz kalması için gönüllülerimiz var gücü ile çalıştı ve festival bitiminde tüm festivalin yorgunluğuyla birlikte gönüllülerimizin tamamında muhteşem bir mutluluk da vardı. Ayrıca bizim ekibimizden olmayan insanların da “Durun bende size yardım edeyim!” diye ekibimize katılması bizi inanılmaz mutlu etti. Bizim amacımız da zaten bu farkındalığı oluşturabilmek.
Bu etkinlik haricinde bisiklet turları düzenleyip ulaşabildiğimiz yerlerde çevre temizliği yapıyoruz. Bisikletleri belediyeden ayarlıyoruz ve belediyede bize destek olarak veriyor. Bu bisikletlerle ulaşabileceğimiz yerlere gidip hem çevre temizliği yapıyoruz hem de güzel bir aktivite geçirmiş oluyoruz. Çevreyle ilgili sunum ve konferanslar da yapıyoruz. Alanında uzman insanları, çağırıp onlarla söyleşi düzenliyoruz. Ayrıca fidan dikimi çalışmaları da yapıyoruz ve 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde kadınlarımıza yaklaşık 5 bin çam fidanları dağıttık.
Bu projelerinden bir diğeri de ‘Burası Benim Doğam’ projesi. Bu proje kapsamında çevre kirliliğine farkındalık yaratmak amacıyla gönüllülerimizle birlikte kirli bölgeleri temizledikten sonra topluca fotoğraf çekilerek Instagram hesabımızda #BurasıBenimDoğam hastag’i ile paylaşıyoruz. Bu etkinlik sayesinde çevreyi korumaya yönelik toplumsal bir bilinç yaratma etkisini arttırmayı hedefliyoruz.
Son olarak toplumsal dayanışma ve yardımlaşmayla ilgili neler söylemek istersiniz?
Bizim derneğin kuruluş aşamasında söylediğimiz sayılı sözlerden birisi de “Unutulan iyiliği geri getirmek istiyoruz” olmuştu. Şu anda insanlar birbirine yardım etmekten ziyade bir hayvana, doğaya yardım etmeyi unutmuş durumda; biz de bunu hatırlatmak istiyoruz. Toplumsal dayanışmayı tekrar etkin kılarak ve tıpkı eski dönemlerde olduğu gibi insanların daha vicdanlı hale gelebilmesini sağlamak için elimizden gelen bütün farkındalık çalışmalarını yapmayı hedefliyoruz. Yani bizler toplumsal dayanışmayı ve yardımlaşmayı unutmuş bir topluma bunu geri hatırlamayı amaçlıyoruz. Çünkü biz bunu unuttuğumuz zaman özümüzü de unutmuş oluyoruz. Ülkemiz tüm dünyada yardımseverliği, toplumsal birliği ve toplumsal dayanışması göz önünde olan bir millet, bunu kaybetmemiz gerekiyor. Bizlerde bu yolda misyonumuzdan aldığımız ilhamla “Sevgiyle ve bilgiyle iyilik yapmak.” Vizyonumuzu canlandıran “İyiliği bulaşıcı hale getiren bir dernek olacağız.” sözleriyle emin adımlarla ilerleyeceğiz.
Kapak Fotoğrafı: Pexels
İlginizi çekebilir: İrem Bali’den Marmara Engelsiz Yaşam Gazetesi
İlk yorumu siz yazın!