Damla Durakçay ile: "Tam Zamanında" Üzerine Bir Sohbet
“Öyle bir zaman gelir ki, cesaretini yüzeyde hissedersin ve konfor alanından çıkma zamanıdır. Sesin biraz daha açılır. Akışa kendini bırakmanın o kadar da korkutucu olmadığını fark edersin. Herkes hayatını nasıl, hangi arzularla yaşamak istiyorsa o şekilde yaşamalıdır. Tam olarak gözünü kapatıp odaklanarak, korkunun içinden kolaylıkla geçme zamanıdır. Bundan geri dönüş yoktur.” Müzisyen Damla Durakçay bizi 80’lere ışınlayan şarkısı “Tam Zamanında”yı böyle özetliyor. Biz de Damla ile müzik, yaratım süreci ve “Tam Zamanında” yaptığı işler üzerine sohbet etme şansı yakaladık.
Damla biz seni özellikle Spotify’da Türkiye Viral 50’de yer alan ‘‘Rakı İçmek İyi Geliyor’’ günlerinden beri takipteyiz. Yine de ilk kez tanışanlar için biraz kendinden ve müzik geçmişinden söz eder misin?
İzmirliyim. Henüz düzgün konuşamazken, Sezen şarkılarını melodileriyle söylediğim ses kayıtlarım var. İlköğretim ve lise yıllarımda müzik teori ve şan dersleri aldım. Yan flüt ve okulun caz bandosunda alto saksafon çalarak müzikle ilişkimi devam ettirdim. Bilkent Üniversitesi İletişim ve Tasarım Bölümü mezunuyum. Kendimi hep hayal kurarken ve bunları yazıya dökerken buluyordum. Etkilendiğim bir filmden, yazıdan, resimden, şarkıdan ‘bahsetmek’ gereği duyuyorum. Aslında çocukluğumdan beri içgüdüsel bir şekilde yaptığım bir şeyi, 4 sene önce profesyonelce yapmaya karar verdim diyebilirim. Kendimi daha iyi tanıdıkça, yaşadıklarım ve hislerimle ilgili de şarkılar yazmaya başladım.
Yeni EP’nin ilk şarkısı “Tam Zamanında” ile hem görsel hem de ses hafızamızı harekete geçirerek bizi 80’lere ışınlıyorsun. Bu döneme olan ilgin nereden geliyor?
Aslında çocukluğum 90’larda geçti 80’leri deneyimlemedim ve 90’larda çocukluk yaşayan herkes gibi Madonna ve Michael Jackson’la büyüdüm. Türk pop müziğinde de tabii ki Sezen Aksu, Nilüfer ve Kayahan’la. İlköğretim ve lise yıllarımda yabancı ve Türkçe rock türüne aşinalığım arttı. Üniversitede de elektronik altyapılı türlerle tanıştım. Aslında dünyadaki akımlarla paralel giden bir dinleme sürecinden geçmişim. Şimdi de her alanda olduğu gibi müzikte de eskiye dönüş başladı. 80’lerin disko müziği, synth pop, belirgin ritimler, elektronik altyapılar hem dinleyiciyi hem de sanatçıları çokça etkisi altına aldı. Ben hem müzik akımlarını takip etmeyi, hem de kendi beğendiğim müziği yapmayı seviyorum. Bu ikisi ‘Tam Zamanında’da çok iyi birleşiyor.
Playlist’lerimden eksik etmem dediğin ve sana ilham veren isimler kimler?
Aslında ‘Tam Zamanında’ kendi içinde 80’lerin retro ‘sound’unu değil, 2000’lerin disko müziğini daha çok barındırıyor. Güncel isimlerden bunun en iyi örneği The Weeknd diyebiliriz. Yanına Dua Lipa’yı ekleyebilirim. Playlist’lerimden eksik etmediklerim arasında; Moloko, Kylie Minogue, Everything But The Girl, Sophie Elllis Bextor ve Fransız elektronik müzik gruplarını da sayabilirim.
Diğer pek çok işte olduğu gibi yaratım sürecinde de en önemli şeylerden biri anda kalabilmek. Beğenilme korkusu, popüler olanı yakalamak gibi endişelerden arınarak üretilenler o işleri özel kılıyor. Sen bu süreçte anda kalabilmek için neler yapıyorsun, endişelendiğin oluyor mu?
İşte bu tam zamanında bir soru gerçekten 🙂 ‘Tam Zamanında’yı yazarken biraz da tüm bunları düşünüyordum. Çünkü bana göre üretim süreci değil, insanlarla paylaşmaya başladığın an en kırılgan olduğun an. Popüler olanı yakalayamamak gibi bir endişem hiç olmadı ama etinden, kemiğinden, hüznünden, mutluluğundan, yani tamamen senden çıkan bir eseri yayınladıktan sonra insanlara ulaşabiliyor muyum, yeteri kadar iyi tanıtıyor muyum, kendimi iyi ifade edebiliyor muyum gibi bir sürü endişe yaşayabiliyorum. Her şeyi biraz da akışına ve kendi zamanına bırakmayı öğrenmekte fayda var. Çünkü hayatta her türlü niyetin karşılığını eninde sonunda buluyorsun.
Müzik kariyerinde “Tam Zamanında” attığın ve seni bugünlere taşıyan en önemli adım ne oldu?
Önce GTR Müzik ile tanışmam, sonra da 2021 senesinde menajerim Ayşegül Kumova ile tanışmam diyebilirim. İyi ekip ve gerçek dostluk her şeydir 🙂
Ajandanda seni gelecek için heyecanlandıran ve motive eden neler var?
Sırada iki yeni şarkım daha var. Onlar da benzer türlerde şarkılar oldu ve yazın çıkaracağım EP’ye dahil olacaklar. Bunun yanında cover videoları hazırlıyoruz ve tabi sahne için hazırlanıyoruz. Beni en çok motive eden şey şarkılarımı dinleyiciyle beraber söylediğim anlar olacak.
Kapak Fotoğrafı: Tayfun Çetinkaya
İlginizi çekebilir: Mag Porter’dan Bengisu İle: Müzik, İlham ve Sektör Dinamikleri Üzerine
İlk yorumu siz yazın!