Paris’i özlediğim bu günlerde kesinlikle herkese önerdiğim, her Paris seyahatimde mutlaka uğradığım bir yeri sizlerle de paylaşmak istiyorum. Evet Le Plomb du Cantal’dan bahsediyorum. İsmini Fransa’daki Massif Central’da yer alan Cantal Dağı’nın en yüksek zirvesinden alan Le Plomb du Cantal’ı gelin hep birlikte keşfedelim.

Truffade | Fotoğraf: Gökçe Oksay

Le Plomb Du Cantal, Paris’in üç farklı noktasında bulunuyor. Biz Montparnasse bölgesinde Rue De La Gaite caddesi üzerinde bulunan şubesine gittik. Bu bölge Luxembourg Bahçeleri’ne çok yakın. Zaten burada o kadar çok yedik ki Luxembourg Bahçeleri’nde yürümek bize çok iyi geldi.

Lafı çok fazla uzatmadan bu restoranda deneyimlediğimiz ve tadı hala damağımda kalan lezzetlerden bahsetmek istiyorum. Önceliğimi üzerinde creme brulee bulunan elmalı tarta veriyorum. Yanında vanilyalı dondurma da geliyor. Bu iki lezzeti de sevenler için çok güzel bir tercih olabilir. Le Plomb Du Cantal’a her gidişimde önce bu tatlıdan sipariş veriyorum ardından da ana yemeğe geçiyorum. 🙂 

Paris’te hızlı servis, lezzetli Fransız yemekleri, iyi şarap ve harika atmosfer arıyorsanız Le Plomb Du Cantal mutlaka listenizde bulunmalı. Gelelim buranın asıl olayına yani truffade’ye!

Truffade, geleneksel olarak Fransa’daki Auvergne ile ilişkilendirilen kırsal bir yemek olarak biliniyor. Sarımsaklı patates graten gibi de düşünebilirsiniz. Hatta en iyisi biz bu yemeğe bol sarımsaklı patates püresi diyelim. Le Plomb Du Cantal kalabalık olsa dahi servisi çok hızlı olan bir restoran. Truffade masanızda servis ediliyor ve istediğiniz kadar tabağınıza koydurabiliyorsunuz. Yani siz dur diyene kadar tabağınız truffade doluyor, harika değil mi! Biz ördeğin yanında truffade, sosisin yanında ise aligot tercih ettik.

Aligot, Fransa’nın genelde güneyinde yapılan patates püresine karıştırılmış peynirden yapılan bir yemek. O kadar doyurucu bir tabak ki gerçekten sadece truffade veya aligot yerseniz dahi doyabilirsiniz, yani porsiyonlar gayet yerinde.

Aligot’un Servis Edilişi | Fotoğraf: Instagram @vivonsfood

Ben başlangıcı tatlı ile yapmıştım ama şimdi düşününce keşke masadan kalkmadan bir tabak daha yese miydim acaba diye düşünmedim değil… 

Le Plomb Du Cantal’ın bir diğer şubesi ise Porte Saint Martin (St. Martin Bulvarı) yakınında yer alıyor. Biz Palais Garnier’i (opera) gezdikten sonra yürüyerek yaklaşık 20 dakikada buraya varmıştık. Eğer taksi ile giderseniz 10 dakika bile sürmüyor.  

saint-martin-bulvari
Porte Saint Martin, 2019 | Fotoğraf: Gökçe Oksay

Minik bir ekleme yapmam gerekirse 1674 yılında inşa edilen Porte St. Martin, Boulevard Saint-Martin ve Boulevard Saint-Denis’in kesiştiği noktada yer alıyor. 

Le Plomb Du Cantal’ın bu bölgede yer alan Rive Droite şubesi de oldukça keyifliydi. Gerek hizmeti gerekse kalitesi yukarıda bahsettiğim Rue De La Gaite şubesindeki gibiydi. Son olarak eğer yolunuz Le Plomb Du Cantal‘a düşerse kesinlikle aç gitmenizi öneririm. Şimdiden afiyet olsun, keyifli tatilleriniz olsun.

Kapak Fotoğrafı: Gökçe Oksay

İlginizi çekebilir: Selin Şen’den Paris Le Marais’te Lezzet Turu