Samyama Meditasyon Merkezi’nde geçirdiğin bir aylık deneyimi tek kelime ile anlat deseler sanırım şunu söylerdim: hatırladım. Hatırladım: ‘ben’ dediğim şey her ne ise, ona dair birçok şeyi. Zorluk olarak gördüğüm her şeyin içindeki hediyeyi görebilmeyi, özümdeki sevgiyi, şefkati, kalp açıklığını. ‘Biz’e dair birçok şeyi hatırladım: kırılgan olmanın iyileştirici gücünü, özünden bağlanmayı, açık bir kalple dinlemeyi, açık bir kalple kendini ifade etmeyi. Varoluşa dair de şeyler hatırladım: Burada, bu dünyada, bize verilmiş araçlarla (en büyük araç bedenimiz) bir insanlık deneyiminin içinde var olduğumuzu, yalnızca. Çok da ciddiye almamayı kendi minicik dünyamı ve bir o kadar da yaşamı ciddiye alarak var olmayı. Sığdıramam bir yazıya, anlatmama kelimelerle; ama deneyebilirim bu deneyimi ucundan da olsa size de tattırmayı. Başlayalım…

Samyama Meditasyon Merkezi’nin websitesine buradan ulaşabilirsiniz.
Türkçe eğitimleri bile var! Onlar da
burada.

Konum

Samyama Meditasyon Merkezi | Fotoğraf: İrem Bali

Bu program çok farklı. Evet, böyle başlamalıyım çünkü bilmenizi en çok istediğim şeylerden biri, Samyama’nın 200 Saat Meditasyon ve Yoga Eğitmenlik Programı’nın alışılmış eğitmenlik programlarından çok farklı olduğu. Hem bireysel hem sosyal bir yolculuğa çıkıyorsunuz; hem kendi pratiğinizde hem de bir rehber olarak başkalarının pratiklerine eşlik ederken ihtiyacınız olabilecek tüm araçlarla donatılıyorsunuz. Muazzam bir özen ve donanım ile oluşturulmuş bir bilgi akışının yanında; deneyimlemek ne demek, teoriyi yaşamak, uygulamak ne demek, anlıyorsunuz. Samyama’da en güçlü ne deneyimledin, ne hissettin deseniz: kabulü hissettim derdim sanırım. “İnsana dair her deneyim; var, geçerli, kabul” hissi. Çoğu zaman duyarız etraftan: böyle hissetmemelisin, bu konuda sinirlenmen doğru değil, bu duygun çok yanlış… Burada kabul var. Samyama’nın dünyasında her neysen, nasılsan; sırf var olduğun için, insan olduğun için kabul ediliyorsun. Şeffaflık var, otantiklik, hakikate sadık kalmak var Samyama’da. Rehberlerimiz birer ‘öğretmen-öğrenci’ hiyerarşisi içerisinde ilişki kurmuyorlar bizimle; insan oluyorlar, şeffaflıkla kendi insanlık deneyimlerini paylaşıyorlar. Ve bununla birlikte, size kendinizi güvende hissettiren bir sistem ve düzen içerisinde ilerliyor her şey. Nasıl yapıyorlar bilmiyorum ama bilgi ve deneyim, disiplin ve özgürlük, eğlence ve ciddiyet; her konuda insana iyi gelen bir denge var burada. 

Samyama Meditasyon Merkezi
Samyama Meditasyon Merkezi | Fotoğraf: samyama.com/

Samyama Meditasyon Merkezi, yoga ve spiritüellik denince artık dünya üzerinde ilk akla gelen noktalardan biri olan Bali, Ubud’da; yeşilin her tonuyla ve pirinç tarlalarıyla çevrili, sessiz sakin bir mahalleye konuşlanmış durumda ve kalabalıktan, gürültüden epey izole hissettirse de aslında merkeze 5 dakikalık araba mesafesinde. Bu yüzden her ne kadar merkeze yakın olsanız da, güne gözlerinizi açtığınız andan itibaren huzur kokan bir sessizliğin bir parçası oluyorsunuz. Etrafta kuş sesleri… (Ve daha onlarca, alışılmadık hayvan sesleri!) Merkezin girişinde yer alan, birinde ‘sevgi’ diğerinde ‘şefkat’ yazan basamaklardan aşağı doğru inerken, yeni bir günün merakı ve heyecanı doluyor içinize. Çünkü bilmediğiniz çok şey oluyor günün gidişatı ile ilgili: Sürekli bilmek isteyen ve belirsizlikten korkan zihnin yapısına meydan okuyorlar Samyama’da; öyle her şeyi, her an bilemiyorsunuz! Böylece sizi bekleyen deneyimler ile ilgili zihninizde senaryolar yaratmıyor, beklentiler içine girmiyorsunuz. O an, neyse onu yaşıyor, anda var oluyorsunuz. Tabii söylediğim gibi, bu da yine müthiş bir denge içinde yapılıyor: Temel bilgiler her zaman paylaşılıyor, bir şeyi özellikle bilmeye ihtiyacınız varsa mutlaka cevabınızı alıyorsunuz. Özetle, kendinizi çok güvende hissediyorsunuz ve aynı zamanda yeni patikalardan yürüyorsunuz – hiç alışık olmadığınız patikalardan. 

Samyama Meditasyon Merkezi
Samyama Meditasyon Merkezi | Fotoğraf: İrem Bali

Gün aşağı yukarı 06:30 – 07:00 sularında başlıyor. Yaklaşık iki buçuk saatlik bir meditasyon ve yoga pratiğinden sonra kahvaltıya geçiliyor. Sonra uzun bir teori bölümü: anatomi, fizyoloji, felsefe… Pratikleriniz muazzam bir bilgi birikimiyle destekleniyor. Derken öğle yemeği, yeniden teori ve günü yine ortalama iki saatlik bir yoga pratiği ile sonlandırıyorsunuz. Size kendinizi güvende hissettiren, kucaklayıcı, “bilmek için değil deneyimlemek için buradasın” mesajı veren bir atmosfer var Samyama’da. Rüya gibi. Hayatın koşturmacası içinde duraklayıp, sizin için gerçekten neyin önemli olduğuna bakmanız için yüreklendirildiğiniz bir atmosfer. Sarıp sarmalayan, kendinizi derin kazmanız için ihtiyacınız olan en ideal ortamı yaratan özel bir yer Samyama. Size matın üzerinde hayatı öğreten bir yer…

Samyama Meditasyon Merkezi | Fotoğraf: İrem Bali

Neler mi öğrendim? Nereden başlasam… Anatomi ve fizyolojiden felsefe ve tarihe, yoga stilleri ve meditasyon tiplerinden öğretme tekniklerine; anlatamayacağım genişlikte bir yelpazede bilgi ve deneyim ile donandık. Her hafta farklı bir meditasyon tekniği ile tanışıp hafta boyunca her gün o tekniği derinlemesine deneyimlemenin bende yarattığı birçok açılım oldu; hatha yoganın temel, klasik pozlarını fiziksel, enerjisel, duygusal, mental ve spiritüel açılardan inceledik. Ek olarak vinyasa, restoratif ve yin yogayı tanıdık, öğrendik; çok uzun zamandır derinlemesine öğrenmek istediğim tantra yoga ile de programın çeşitliliğe verdiği değer sayesinde tanışmış oldum. Anatomi ve fizyoloji derslerinde bedenimin işleyişine dair ufuk açıcı bilgiler öğrenmek, Ayurveda dünyasına ilk kez bu kadar sağlam adımlar atmak ve üstelik tüm bu değerli bilgileri Patanjali’nin Yoga Sutraları, Bhagavad Gita, Vijnana Bhairava Tantra ve Advaita Vedanta gibi metinlerle destekleyerek yoganın felsefesi ve tarihinin derinlerine dalmak tarifsiz bir keyifti…  

Samyama Meditasyon Merkezi
Samyama Meditasyon Merkezi | Fotoğraf: İrem Bali

Shat Karma Kriya Sistemi’nden ilhamla, seçilmiş çeşitli Kriya tekniklerini öğrendik. Kriya tekniklerini en basit şekliyle yogik arınma teknikleri olarak tanımlayabilirim: Yalnızca dış bedenin değil, iç organların da temizliğini içeren bir bütünsel temizlik ve arınma anlayışının uzantıları… Öğrendiğimiz kriya tekniklerini öğrencilerimle paylaşmak için sabırsızlanıyorum! Aslında kriya tekniklerinin ötesinde, burada öğrendiğim her deneyimi öğrencilerimle paylaşmak beni çok heyecanlandırıyor ve bunu yapabileceğime olan inancımda yine bu programın içeriğinde yer alan ‘profesyonellik ve öğretme becerileri’ derslerimizin payı çok büyük. Asanaların çeşitli varyasyonlarını kavrayabilmekten bireyin veya grubun ihtiyaçlarına uyumlanmaya, “bir yoga eğitmeni olarak sahip olmam ve geliştirmem gereken becerilere hakimim” diyebilmek; bunu içten gelen bir güvenle söyleyebilmek büyük şans. Sayende Samyama!

Samyama Meditasyon Merkezi | Fotoğraf: İrem Bali

Geldim yemeklere… Samyama’nın güzeller güzeli mutfağı Samyama Eatery’de her öğün, ama her gün ayrı bir kutlama gibi. Sadece karnımız değil, ruhumuz da doydu yolculuk boyunca. Rengarenk tabaklar, birbirinden yaratıcı öğünler… 22 gün boyunca bitki bazlı beslendik; çünkü Samyama Eatery’de tüm tabaklar, çoğunlukla organik ve yerel malzemeler kullanılarak, içinde yaşadığımız gezegenin ve canlıların iyiliği gözetilerek hazırlanıyor. Ve aynı zamanda, prana konusuna özen gösterilerek… 

Belki bilirsiniz: Her meyvenin, sebzenin, midemize ulaşan her yiyeceğin bir pranası yani yaşam gücü var. Örneğin, çok pişirilmiş yiyecekler işlemden geçtikleri için büyük oranda pranalarını kaybediyorlar. Samyama Eatery’de sunulan tüm tabaklar, bu yüzden özellikle taze, çeşitli, zengin ve doyurucu. Her öğünden sonra kendimi kuş gibi hafif hissetmem sanırım bu yüzdendi. Ve tahmin edersiniz ki, yemeklerin lezzeti ve besleyiciliği kadar, nasıl sunulduğu da önemli. Burada Samyama Eatery’nin güleryüzlü, tutkulu, sıcacık ekibi sahneye giriyor. Hatırlıyorum, “her öğün mü bu kadar içten ve özenli sunulur” diye düşündüğüm zamanlar oluyordu: Sanki biz yiyip iyi hissettikçe onlar da mutlu hissediyordu! Diyeceğim o ki, Samyama deneyiminin yalnızca yemek tarafı bile başlı başına bir öğreti…

Samyama Meditasyon Merkezi | Fotoğraf: İrem Bali

Eklemeliyim ki, özellikle polivagal teori ile tanıştığımdan bu yana sosyal desteğin yaşantımızdaki yerini, önemini hiç olmadığı kadar fark ediyorum ve Samyama’da beni farklı şekillerde ve yapılarda karşılayan sosyal desteğin sistemime en çok ihtiyaç duyduğum anlarda “güvendesin” diye fısıldadığı anları çok iyi anımsıyorum. Bu desteklerin başında, mentor sistemi geliyor: Her öğrenci ihtiyaç duyduğunda sorularına yanıt alabileceği bir eğitmen ile eşleşiyor ve özel olarak konuşmak istediği her zaman mentoru ile özel bir görüşme yapabiliyor. Aynı şekilde buddy sistemi… Her daim elinizden tutacağından emin olduğunuz bir arkadaşınız oluyor bu yolculukta, zorlandığınız zamanlarda konuşabileceğiniz, dönüşüm yolculuğunuzun güzel bir eşlikçisi. Bir de, paylaşım çemberleri. Her hafta gerçekleşen paylaşım çemberlerinin yolculuğuma en büyük katkılarından biri, şüphesiz hepimizin ne kadar ortak duygulardan, benzer zorluklardan ve mücadelelerden geçtiğini görmekti. Bu yolda yalnız olmadığımızı bilmek eminim hepimize çok iyi geldi…

Programa katıldığınızda Balili bir masaj terapisti (Ketut) ile bir saatlik bir derin doku masajı deneyimi yaşama fırsatınız da oluyor. Gününe, saatine siz karar veriyorsunuz. Bir de grupça  buz banyosu – buhar banyosu yapıyorsunuz ki… (Buz banyosu kimse için zorunlu değil tabii ki) Kelimelere sıkıştırmaya çalışmak istemiyorum: yaşayıp görmeniz lazım. Ufacık özetlemem gerekirse: Buz banyosu evet, sinir sisteminiz için ciddi bir şok. Dayanamayacak gibi oluyorsunuz önce. Bir süre sonra, korkunun içinden geçtikçe, tarifsiz bir sakinlik sarıyor sizi. Rahatsızlık hissinden veya korkudan çok çok daha güçlü bir iç huzur. Ve içinizde o teslimiyet belirdikten sonra, kolayca şunu söyleyebiliyorsunuz kendinize: “İyisin. Burada kalabilirsin. Her şey yolunda.” 

Samyama Meditasyon Merkezi | Fotoğraf: İrem Bali

Ve tabii ki sessizlik inzivası… Üç günlük Spiritüel Kalp İnzivası da programa dahil. Hindu felsefesinde bu pratiğe mauna (soylu sessizlik) deniyor. Ne deneyimledin derseniz, bir kalpten bilme haliydi yaşadığım. İçimdeki kıkırdamayı yeniden duydum; olan bitenler ile ilgili düşüncelerime, geleceğe dair planlarıma, meli-malı’larıma, ‘ben’ diye başladığım cümlelerin hepsine bakıp kıkırdayan bir hal. Yemek yiyorsam sadece yemek yedim, yürüyorsam sadece yürüdüm; tek seferde tek şeye odaklanmak ne kadar geniş hissettiriyormuş insana! Ne kadar özgürleştiriciymiş aynı anda on şeyle uğraşmamak. Sürekli stimülasyona maruz kalmamak; berrak, net, keskin bir zihinle yaşamak tüm günü. En son ne zaman bir yaprağın ağaçtan kopup kendi yoluna gitmeye karar verişine tanık olmuştum hatırlamıyorum… İnzivada uzun uzun düşen yaprakları izledim. Bir çiftçinin pirinç tarlasında nasıl çalıştığını, bir karıncanın yolunu nasıl çizdiğini. Günün bir başlama sesi varmış! kuşların uyanırken söylediği şarkılar, ağaçların bir günaydın dansı varmış! Bol bol yazdım. Gün içinde zihnimden geçen düşüncelere uzaktan baktım: neler anlattılar bana neler… İkinci gün, bir genişleme hissettim göğüs bölgemde. Sanki kalbim iki katı büyüyormuş gibi bir his. Akşamında, bir gecko (buradaki kertenkeleler) ile selamlaştık odamda. Odamda ilk gecko gördüğümde neredeyse ağlama noktasına gelen ben, şöyle geçirdim içimden: “gidecek bir yerin yoktu belki de, odama sığındın. gel, hoşgeldin. çok içli dışlı olmaya gerek yok ama mesafemizi koruyarak birlikte yaşayabiliriz belki.” Kalbim genişledi. 

Samyama Meditasyon Merkezi | Fotoğraf: İrem Bali

Ve tabii ki birbirinden özel rehberlerimiz… Dijan, Andrea, Devlin, Kat ve Elvina – her biri kendi yolculuklarıyla o kadar ilham verici ki. Sadece bilgi birikimleriyle değil, aktardıkları her bilgiyi önce kendileri deneyimlemiş olmalarıyla çok etkilediler beni. Onların aktarmaya olan tutkusunu görmek, bizi sistematik bir şekilde beslerken aynı zamanda da çok özgür bırakışlarını deneyimlemek, nasıl oturmuş bir bilgelikle bize rehberlik ettiklerini görmek, yaşamak bir şanstı.  

Umarım kendisine bu hediyeyi verir, bu güzel insanlarla bu dönüştürücü deneyimin bir parçası olmak için hayatınızda önce ben dersiniz. Ben dedim, iyi ki dedim. Buraya adımımı atmadan önceki İrem ve şu an bu satırları yazan İrem çok farklı. Başka birine dönüştüm anlamında söylemiyorum, tersine kendime döndüm. Şu anki İrem, özünü hatırlıyor, özüne güveniyor… Dilerim eğer içinizde bu çağrıyı hissediyorsanız, atılırsınız bu yolculuğa. Çünkü bana sorarsanız Samyama, aklınıza gelebilecek her açıdan çok ama çok doğru bir adres… 

Unutmadan: Merkezde geçirdiğiniz 22 güne ek olarak, bir yıl boyunca Samyama’nın online eğitim platformuna erişebiliyorsunuz. Böylelikle orada geçirdiğiniz sürede öğrendiğiniz ne varsa, önünüzdeki bir yıl boyunca iyice sindirebilme şansınız oluyor. Bu bence muazzam bir lüks! Her ihtiyaç duyduğumda, önümdeki bir sene boyunca tekrar burada tanıdığım güzel insanların bilgeliğini hissedebileceğimi bilmek anlatılmaz yaşanır bir güven… 

İyi ki, iyi ki Samyama. 
Hiç unutmayacağım.

Benim katıldığım program ile ilgili detaylar burada.