Teenage Wasteland: Gençliğin Her Yüzünü Hatırlatan Filmler
İnsanların tamamlanmamış veya yarıda kesilmiş etkinlikleri, tamamlananlara göre daha kolay hatırladığını belirmek için kullanılan psikolojik kavramına literatürde “zeigarnik etkisi” denir. Kabul edelim ya da etmeyelim hepimiz hayatında etkisini gösteren zeigarnik etkisini buram buram hissedeceğiniz, gençliğin bünyeye verdiği mutluluk kadar gerginliğini de hatırlatan bazı etkileyici filmleri sizler için bu yazıda topladım. İyi seyirler!
Teenage Wasteland: Gençliğin Her Yüzünü Hatırlatan Filmler
Été 85 | 2020
Sevmem gerekenden çok daha fazla sevdiğim Fransız yönetmen François Ozon tarafından yönetilen dilimize “85 Yazı” olarak çevrilen bu film Noemandiya’da bir sahil kasabasında iki genç erkeğin tanışması ile başlayarak onların ilişkilerini ele alıyor. “Call Me By Your Name” filmine benzetilen yönleri ile dikkat çekmesi ile gündeme gelmiş olmasına rağmen ben arada hemen hemen hiç bağlantı bulmadığımı söyleyebilirim. Ozon’un filmlerinde genelde gördüğümüz gizem faktörü, müzik ve karakterlerin uyumu ve oldukça yüklü gerilimi bu filmde de görmek mümkün. The Cure sevenlerin dikkatini çekecek bir bilgi olması adına grubun baş solisti “In Between Days” adlı şarkıyı sadece filmin adı “84 Yazı” değilde şarkının çıktığı “85 Yazı” olarak değiştirilirse kullanımına izin vereceğini söylerek şarkıyı kullanmak isteyen yönetmene filmin ismini değiştirmiş. Filmin başrolünde Benjamin Voisin ve Felix Lefebvre yer alarak harika performans sergiliyorlar. Her ne kadar yaz mevsiminde izlenmeye daha müsait olsa da gençliğin karmaşık duygularını muhteşem bir atmosferde izlemek isteyenleriniz bu filmi kaçırmasın.
Beautiful Boy | 2018
Uyuşturucu problemi olan Nic ve babası David’in yaşadıklarına olan bu dokunaklı film herkesin izlemesi gereken bir film olarak nitelendirmeyeceğim ama gösterime girdiğinde oyuncu kadrosu ile konuşulan bir yapım. Kadronun başında The Office’den bildiğimiz ve daha çok komedi içerikli çalışmalarda yer alan Steve Carell ve pazarlama ekibinin tüm çalışmalarına rağmen oldukça sıradan bir erkek olduğunu özel yaşamında aldığı kararlar ile her fırsatta gösterme konusunda kararlı genç oyuncu Timothee Chalamet yer alıyor. Gerçek yaşanmış bir hikayeden uyarlanan bu filmi izlemeyi seçenler için diyebilirim ki vakit çabucak geçecek ama film etkileyicilik yönünden eksik kalıyor. Bir süre sonrada muhtemelen zihninizden silinerek uzaklaşacak olan bu filme dair diyebileceğim tek olumlu yön muhtemelen sinematografisi. Öte yandan komedi rolleri ile kendini başarılı bir oyuncu olarak kanıtladığı konusunda hemfikir olduğumuz Carell’ın bu rol için düşünülmesini bile komik buluyorum. Farklı bir David ile daha farklı bir film olabilirdi. Chalamet ise her filminde olduğu gibi bu filmde de kendini oynuyor havasından kurtulamıyor. Muhtemelen bir filmi ilk defa kadrosundaki başarılı isimler yüzünden beğenmiyorum ama her şeyin yolunda gitmesi gereken bir hayatta bile iplerin kopabileceğini gösteren bu filme bir şans vermek isteyenler için listeye koyuyorum.
Palo Alto | 2013
Filmin konusu oyunculuğu ile bildiğimiz James Franco’nun yazmış olduğu hikayeye dayanıyor. Sinema dünyasında oldukça meşhur bir soyad olan Coppola adını künyesinde barındıran filmin yönetmeni Gia Coppola, Francis Ford Coppola’nın kızı Sofia Coppola’nın yeğeni olarak biliniyor. Bu sıralar medyada çok konuşulan akraba kayırma veya adam kayırma, öznel ve adil olmayan şekilde yapılan ayrımcılık şeklinde tanımlanan “nepotizm” bu filmin kadrosunda da inceden inceye büyük rol oynuyor. Julia Roberts’ın yeğeni Emma Roberts, Val Kilmer’ın oğlu Jack Kilmer, Polly Draper’ın oğlu Nat Wolff gibi isimleri künyesinde barındıran film sessiz ve utangaç April’in çevresindeki kişilerin yaşadıklarını ve gençliğin getirdiği tüm duyguları farklı şekillerde ele alıyor. Bir yandan karakterlerin hepsi birbirlerinden farklıyken bir yandan da temellerinin aynı olduğunu seyirciye yansıtan bu film her ne kadar nepotizm barındırsa da aslında kadrodaki herkesin oldukça başarılı olduğunu söylemeden hatta çoğunun kendilerini çoktan kanıtladığını söylemeden geçemeyeceğim. Sıcak bir yaz günü kulaklıklarınızı takarak ve kesinlikle hiçbir şey yapmadan filmin müziklerinin derlendiği albümü dinlemenizi de filmi izlemenizi önerdiğim kadar önereceğim başka bir aktivite olarak buraya not düşülsün.
Jennifer’s Body | 2009
2007 yılında vizyona giren Transformers filmi ile yıldızı parlayan Megan Fox’un başrolü aldığı bu filmin döneminin çok daha ötesinde olduğunu söyleyerek başlamakta fayda var. Film lisede okuyan popüler ve beğenilen Jennifer’ın gittiği bir konserde sahne alan müzik grubu tarafından üne kavuşmak için kurban edilmesini ile başlıyor. Bu olaydan bir şekilde sağ kalmayı başaran Jennifer değişmiştir ve bu değişim kasabada bazı ölümlere yol açacak boyuta geldiğinde Jennifer’ın en yakın arkadaşı Amanda Seyfried tarafından canlandırılan Needy bu değişimin ve gerçekleşen ölümlerin izini sürmeye başlar. Klasik bir gençlik filminden çok daha zengin bir karakter yazımına sahip bu film belki de korku türüne ait bir film olarak piyasaya sürüldüğü için çoğu kişi tarafından vizyona girdiği dönemde pek beğeni toplayamamıştır. Günümüzde ise filmin değeri klişeleşmiş tarz karakterleri görmeyi beklerken karakterlerin film ilerlerdikçe alışılmışın dışında gerçekçi sayılabilecek öğeler barındırması ve senaryodaki ince detayların yaratmış olduğu mizahi yönü ile günümüzde anlaşıldığını söyleyebilirim.
Birbirlerinden farklı karakterlerde iki genç kadın etrafında şekillenen bu filmin yönetmeninin (Karyn Kusama) ve senaristinin (Diablo Cody aynı zamanda Juno filmininde yazarı) kadın olmasınından kaynaklı olarak bu filmin anlatım dilini birçok başka filmden daha farklı (iyi anlamda) buluyorum. Gossip Girl dizisinde Serena van der Woodsen karakterini canlandıran Blake Lively, Jennifer rolünü dizinin çekimleri ile uyuşmadığı için red ediyor. Filmi henüz izlememiş olanlar ve filmi ilk çıktığı dönemlerde izlemiş ve beğenmemiş herkese bu filmi günümüzün algısı ile izlemesini öneririm. Ayrıca filmde kullanılan müziklerin indie müzik düşkünlerinin hoşuna gideceğine eminim. Bu arada film adını çoğu kişinin Kurt Cobain ile ilişkisi ile tanıdığı Courtney Love’ın Hole adlı müzik grubunun bir şarkısından alıyor.
Cherrybomb | 2009
Konusuna bakıldığında oldukça klişe bulunabilecek bu film bana sorarsanız İngiliz bağımsız sineması için oldukça önemli bir yapım. Karakterleri birbirinden oldukça farklı iki yakın arkadaş olan Malachy’nin çalıştığı spor salonunun sahibinin kızı olan Michelle ile tanışan bu ikili kızı önce hangisinin tavlayacağına yönelik aralarında iddiaya girerler ama Michelle’i tavlamaya çalışan bu ikili kıza dair duygular beslemeye başlarlar ve işler büyür. Dediğim gibi filmin klişe bir konusu olsa kısa ve net bir senaryoda anlatmak istediğini veren, karakterlerin gerçekçi bir çerçevede yazılmış olması ve filmin atmosferine seyircinin hemen adapte olabilmesi yönünden izlemesi oldukça keyif veren bu film gençliği ele alan bağımsız yapımlar arasında oldukça önemli bir yer ediniyor. Başrolde Harry Potter kadrosundan bildiğimiz Rupert Grint, Robert Sheehan ve Kimberley Nixon’ın yer aldığı bu film vizyona girdiği dönemde Grint’in kadroda yer alması ile oldukça ses getirmesiyle hatırlanıyor. The Runaways adlı müzik grubunun aynı ismi taşıdığı şarkıdan adını alan bu filmi yağmurlu bir günde izlemenizi öneriyorum.
Bully | 2001
Muhtemelen bu listenin en hafife alınmaması gereken filmi diyebilirim. Larry Clark tarafından yönetilen film 1993 yılında yaşanan tüyler ürpertici bir gerçek hikayeden uyarlama olarak karşımıza çıkıyor. Filmi kesinlikle yalnız izlemenizi öneriyorum çünkü biri ile izlemesi oldukça rahatsız edici bir çok sahneyi barındıran bu film aynı zamanda içinizde bir huzursuzluk bırakmada oldukça başarılı. Erkek arkadaşı Marty’nin en yakın arkadaşı Bobby’i öldürmek isteyen Lisa’nin çevresine odaklanan filmin seti de filmin kendisi kadar kaotik. Lisa’nin yakın arkadaşı Lisa’ya hayat veren Bijou Phillips’ın filmde yer almasını Clark hiç istememiş. Türkiye’de tanınan bir oyuncu ya da kamu kişiliği ile çok bilinmeyen Phillips döneminde bir hayli popülermiş ve yönetmenin filmi finanse edebilmesi için bu tür bir isimle çalışması gerekli olmuş. Phillips Mean Girls filminden bildiğimiz Daniel Franzese’ye ise kilosuna ve cinsel yönelimine dair bir çok zorbalık yapmış. Öte yandan bunlar olurken kafalarını çeviren yapımcıların aksine filmde yer alan oyunculardan belki de başarılı yapımlardaki performansları ile en çok bilinen Michael Pitt, Brad Renfro ve Nick Stahl Phillips’ı davranışların ötürü uyararak Franzese’ye destek olmuşlar.
Kids | 1995
Fotoğraflarını aynı filmlerini ayrı sevdiğim bir yönetmen olan Larry Clark tarafından yönetilen bir diğer film New York’da yaşayan gençleri ele alıyor. Aile ile izlenmeyecek filmler listesinin başında olmaya aday filmin konusu Jennie adında genç bir kızın HIV pozitif olduğunu öğrenmesi sonrası hastalığı ona bulaştıran kişiye durumu haber vermeye çalışmasını anlatıyor. Seyirciye durumun stresi oldukça başarılı bir şekilde yansıtılırken filmde durumdan haberi olmayan gençlerin rahatlığının verdiği stresi yine seyirci çekiyor. 90’li yılların tüm havasını çok doğal bir şekilde barındıran bu filmin oyuncu kadrosunda yer alan isimlerden bazıları Leo Fitzpatrick, bir dönemin “it girl” denince akla gelen isimlerinden olan Chloe Sevigny, Justin Pierce ve Rosario Dawson olarak sıralanabilir. Bu genç oyuncuların hepsinin ilk filmi olan yapımın senaryosu Sevigny ile ilişki yaşayan Harmony Korine’e ait. Genç olmayı ne kadar sevdiğinizi ama aynı zamanda ne kadar nefret ettiğinizi hatırlatacak bu filmi bir bahar günü izlemenizi tavsiye ediyorum.
Heathers | 1988
Kızların kötü tarafına gelmekten ürkmenize sebebiyet olacak o filmlerden sadece biri olan Heathers, Veronica adlı zeki bir kızın adları Heathers olan üç popüler kızla arkadaş olarak onların arkadaş grubunun bir parçası olmasını konu alıyor. Bu grubun bir parçası olduktan sonra kendini beğenmiş ve oldukça bencil üç kızın bu tavrından sıkılan Veronica J.D. adlı sosyal anlamda normalden çok daha farklı bir oğlan ile tanışınca bu kızlara ders vermek üzere bir plana girişir. Plan tahmin edeceğiniz üzere gitmesi gerekenden çok farklı bir yere gider. Başrolde Winona Ryder ve Christian Slater’ın yer aldığı bu filmin senaryosu Ryder’ın eline ulaştığı hafta okulundaki bir çocuğun intihar etmesi ünlü oyuncunun filmde yer alması istediğini daha da arttırıyor. Öte yandan Ryder’ın ajansı Micheal Lehmann tarafından yönetilen bu filmde yer alaması için oyuncuya yalvarmışlar çünkü tüm kariyerinin bitebileceğini düşünmüşler. Filmin çekim sürecinde Ryder ve Slater çıkmaya başladığı da biliniyor. Gençlerin vicdandan ne kadar uzak olabileceğini anlatan bu filmi eğlenmek istediğiniz bir güne saklamanızı öneriyorum.
Rebel Without a Cause | 1955
Nicholas Ray tarafından yönetilen başrolde James Dean, Natalie Wood ve Sal Mineo’nun yer aldığı bu film gerçek bir kült. Sorunlu ve gerçekçi bir Amerikan aile yapısını oldukça iyi gösterirken sürekli her davranışı ile suçlanan Jim’in büyüme sancılarına odaklanan bu eski film günümüzden farklı bir gerçekliğe ait olsada günümüzde izlendiğinde gençliğin getirdiği içgüdünün asla değişmeyeceğini bizlere hatırlatma konusunda oldukça etkili. James Dean’ın performansını daha önce izlemeyenleriniz bu film sayesinde filmografinde çok film bulunmayan ve genç yaşta ölmesine rağmen adının hemen hemen herkes tarafından bilindiğini anlayacaksınız. Öte yandan sadece James Dean değil başrolde yer alan diğer iki isim olan Mineo ve Wood’un da ölümleri oldukça trajedik. Mineo bıçaklarak 1976 yılında öldürülürken, 1981 yılında Wood’da boğularak ölüyor. Natalie Wood film seçmelerinde rol için düşünülen diğer oyunculardan oldukça genç olmasına rağmen yaşından daha büyük gösterecek makyaj ve saç stilleri ile yönetmen Ray’in dikkatini çekerek rolü alıyor. Rolü aldıktan sonra 16 yaşındaki oyuncu ile 43 yaşındaki yönetmen arasında oyuncunun reşit olmamasından ötürü etik diyemeyeceğim, döneminde de skandal olarak görülen ilişki başlıyor. Oldukça olaylı bir set ortamında çekilen bu film karakterlerin kaosunu oldukça iyi seyirciye geçirirken tarif edemediğim bir hüzün barındırıyor.
Kapak Fotoğrafı: Cherrybomb, IMDB
İlginizi çekebilir: Ecem Şimşek’ten Romantik Film Önerileri
İlk yorumu siz yazın!