İngiliz yazar ve filozof Aldous Huxley sevdiği ağaçlardan bahsederken şöyle der: “…Tümünü seviyorum, ama en çok zeytini. Öncelikle dalı ile barışı, altın renkli yağı ile huzur ve mutluluğu sembolize ettiği için…” Bana sorulacak olsaydı kesinlikle cevabım buna benzer olurdu. Bunun nedeni belki İzmirli olmam sebebiyle zeytin ağaçlarıyla karşılaşmak bana küçüklüğümden beri sürpriz olmadığı için belki de zaman geçtikçe zeytin ağaçlarının önemini kavradığım içindir, bilemiyorum. Zeytinyağı üreticilerinin, zeytin yetiştiricilerinin son zamanlarda hak ettikleri üne kavuşmaya başlamasından da bu nedenle büyük mutluluk duyuyorum. Zeytinyağının faydalarından tutun asidite değeri, polifenol değeri gibi kavramların hayatımıza girmesi belki de hepimizin sağlığı açısından büyük şans. Ancak hala altın bir bilgi olan yüksek polifenol değerinin ne demek olduğunu tam anlamış değiliz. Ben de çok sevdiğim bir kadın girişimci arkadaşım olan Defnelia Olive İxir markasının kurucusu Özden Gözlüklü Saka’dan bize hem zeytinciliği, hem polifenolün ne olduğunu hem de markasını anlatmasını rica ettim. Beni kırmadı ve sorularıma içtenlikle yanıt verdi.

 Zeytin
 Zeytin | Fotoğraf: Blackieshoot/Unsplash

Aslında yazıma Özden’i ve markasını tanıtacağım cümlelerle başlamak istiyordum ama sohbetimiz sırasında Özden’in kendini ve hikayesini anlattığı cümleleri çok daha derin ve güzel bulduğum için sohbetimizi hiç bölmeden direkt size aktarmaya kadar verdim. Özden’le bundan yanılmıyorsam iki sene kadar önce benim liseden çok sevdiğim bir arkadaşım aracılığı ile tanıştık. Lise arkadaşımın kurucu ortağı olduğum online alışveriş sitemizde iş birliği yapmamız için önerdiği Özden ile daha telefondaki ilk görüşmemizde aynı dili konuştuğumuzu fark ettim. Yüz yüze tanışmamızda da bundan emin oldum. Yaptığı işe hakim, işine sevgisini katan ve sürekli olarak bulunduğu sektörü nasıl geliştirebileceğini sorgulayan bu kadın girişimciyi işini anlatırken gözlerindeki parıldamadan hemen tanıdım. Özden, aileden gelen bilgi birikimiyle yetinmeyip Dünya’da zeytin yetiştiriciliğinde lider durumda olan İtalya’da aldığı zeytinyağı üretimi ile ilgili eğitimler sonucunda sektöre ve markasına büyük katkılar sağlıyor. Bununla birlikte markası ile birlikte önemli uluslar arası ödüller almaya devam ediyor. Bir de Kuşadası’nda kendi ürünleri ile birlikte yine yerli üretim olan sağlıklı ürünlerin bulunduğu bir mağazayı yönetiyor. Özden’in mağaza ile ilgili en önem verdiği nokta ise babaannesinden kalma bazı eşyaları bu mağazada sergiliyor olması. Bence de samimi bir ortam oluşmasını sağlıyor bu durum.

whatsapp-image-2022-11-08-at-12-17-32
  Fotoğraf: Özden Gözlüklü Saka

Dünya’da 900 milyon zeytin ağacı bulunuyor. Bunun 172 milyonu ülkemizde yetişiyor. 2020 yılından itibaren zeytinyağı üretiminde 650 bin tonu yakalayarak dünya ikinciliğine yükselmiş olsak da zeytinyağını gerçek anlamda hala tanımıyoruz. Üstelik markalaşma konusunda sıkıntılar yaşadığımız için ne yazık ki dış piyasayı potansiyelimiz olmasına rağmen domine edemiyoruz. Ancak umutsuzluk ve karamsarlık en sevmediğim iki davranış biçimi olduğu için bu sektördeki problemlerin farkında olarak mevcut güzel gelişmelere odaklanmayı tercih ediyorum. Geleceğimiz için oldukça önemli olan zeytin üreticiliğinin yeni nesil tarafından devam ettirilmesi ve markalaşma konularında harcadıkları çaba Türk zeytinciliğinin geleceği konusunda içimde güzel heyecanlar uyandırıyor. Umuyorum ki zeytin yetiştiren çiftçilerimiz İtalya’daki meslektaşları kadar değer görebilirler. Şimdi lafı uzatmadan güzel ve oldukça bilgilendirici sohbetimize geçiyorum. Umarım sizler de benim kadar keyif alırsınız.

Merhaba Özden. Öncelikle zaman ayırdığın için The Magger okuyucuları adına sana çok teşekkür ediyorum. Sohbetimize kısaca seni tanıyarak başlayalım istiyorum. Nereden mezunsun , girişimcilik serüvenine nasıl başladın? Zeytinyağı üzerine bir girişim kurma fikri nasıl oluştu?

Merhabalar Esra asıl ben teşekkür ederim. The Magger ailesinin bir parçası olmak gerçekten benim için çok büyük mutluluk kaynağı. Ben Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İşletme bölümünden 2012 yılında mezun oldum. Ardından Sunderland Üniversitesi Tedarik Zinciri Yönetimi üzerine tezli yüksek lisans yapmak için Londra’ya gittim. 2014 yılında da yüksek lisansımı tamamlayıp Türkiye’ye döndüm.

Zeytin ile ilgim aileden geliyor. 33 yıl önce  Türkiye’nin ilk kontinü sistem zeytinyağı makinelerini babam ve amcam üretti. Makinelerin ozamanki adı Hakkı Usta Oğulları idi. Şimdiki ismi ise HAUS Makine. İşin içine doğduğum için kendimi bildim bileli zeytin, zeytinyağı ve zeytinyağı makineleri arasında yetiştim. Ama benim için bu alana ilgi duymamı sağlayan dönüm noktası üniversite ikinci sınıfta yaptığım stajım sırasında ilk kez gerçekleştirdiğim zeytinyağı satışım oldu. Makinelerimizin Ar-ge çalışmaları için ürettiğimiz zeytinyağlarını satıyordum. Ve o yaz sattığım zeytinyağı paraları ile kendime hayalini kurduğum fotoğraf makinesini aldım. Benim için o kadar değerli ve kıymetli ki…

Üniversite sonrası aklımın kenarında hep farklı bir bakış açısı getirecek bir zeytinyağı markası yaratmak vardı ama iş tecrübem yoktu. Aile şirketimiz olan HAUS Makina’da pazarlama departmanında çalışmaya başladım. 8 yıllık iş tecrübemin son 5 yılında pazarlama müdürlüğü görevini üstlendim. O dönemde oksijen ile temas etmeyen ve zeytinyağının içinde bulunan polifenol miktarını koruyan bir makine geliştirdik. Ben de bu süreçte proje yöneticiliği yaptım.

Zeytinyağı  işinin bir parçası olması dışında senin için ne ifade ediyor?

Zeytinyağı benim için ölümsüzlüğü ifade eden zeytin ağacının mucizevi şifa besini ve cennetten bir hediye. İnsanların hayat mücadelesine bereket, barış, besin ,ısı ve ışık kaynağı olarak çok büyük katkılar sunuyor olması da hem zeytin ağacını hem de zeytinyağını benim için çok kıymetli kılıyor.

whatsapp-image-2022-10-24-at-10-37-40
 Fotoğraf Kaynağı: Özden Gözlüklü Saka

Defnelia Olive İxir’in marka hikayesinden biraz daha bahsedelim istiyorum. Kızının alerjisine yüksek polifenollü zeytinyağı iyi geldi. Peki sonra ne oldu?

Kızım 4 aylıkken yumurta-süt ve süt ürünleri ve dana etine alerjisi vardı. Ben emzirdiğim için bu tüm gıdaları tükettiğimde kızımın kolunda ve omzunun üzerinde kızarıklıklar oluşuyordu ve kaşınıyordu. Gazı oluyordu ve sürekli uykusundan kıvrılarak uyanıyordu. Ben nasıl atlatırız diye araştırmaya başladım ve kızımın alerji problemlerinden sonra bütüncül tıp ile tanıştım. Aslında birçok kronik rahatsızlıkların bağırsaklardan kaynaklandığını fark ettim ve beslenme şeklimizin ne kadar önemli olduğunu anladım. İş yerinde bir toplantı esnasında bir müşterimiz polifenolün öneminden bahsetti ve bebeklerde anne sütü alerjisine bile iyi geldiğini belirtti. Bir kaç hafta sonra bana 400 polifenol civarında erken hasat ve soğuk sıkım natürel sızma zeytinyağı getirdi. Kullanım şeklini anlattı ve 5 gün sonunda kızımın alerjisi geçmişti. Tabii ki hiçbir ürün mucize değildir. Her şey bir bütündür. Kızıma aynı zamanda sıkı bir beslenme diyeti de uyguluyordum ancak yüksek polifenollü zeytinyağının kızım üzerindeki büyük etkisine inanamıyorum. İşte o an diğer çocukların da doğadan gelen bu şifadan faydalanmaları gerektiğini düşünerek ve buna inanarak bir marka yaratmaya karar verdim. İşte bu olaydan sonra kızımın adı olan “Defne “ve latince de zeytin&zeytin ağacı anlamına gelen “elia” birleşmesinden Defnelia markası doğmuş oldu.

Defnelia Olive İxir memecik zeytinlerinden elde edilen bir yağ. Defnelia yağlarını diğerlerinden ayıran özellik sadece memecik zeytininden üretilmesi mi?

Öncelikle günün erken saatlerinde el ile toplanan zeytinler 3-4 saat içerisinde fabrikaya gidiyor. Oksijenle temas etmeyen, zeytinyağın baş düşmanlarından ısı-ışık-hava-su gibi faktörlerden korunarak yüksek teknolojiye sahip dünya markası olan HAUS Phenolive makinalarında üretiliyor.

Birde bu zeytinlerin dağda ve taşlık alanda olması gerekiyor. Dağda ve taşlık alanlardaki zeytinleri toplamak bir hayli zahmetli ve zor bir süreç bu da konuyu çok özel kılıyor.

Gelelim asıl sorumuza: Yüksek polifenol denilince ne anlamalıyız?  Ve Neden yüksek polifenollü zeytinyağı tüketmeliyiz?

Zeytin ağacı kendini bakteri ve virüsten korumak için polifenoller üretir. Bunlar, bir diğer adıyla mikro besinledir. Polifenoller zeytin meyvesinde, yapraklarında ve dallarında bulunur. Bizler yüksek polifenollü zeytinyağı tükettiğimizde bağırsak mikrobiyotamız dengelenir ve bağırsağımızda bulunan zararlı bakteriler yok olur. Bununla birlikte faydalı bakterilerin populasyonunu artar. Bağırsak mikrobiyotası ile bağlantılı bazı hastalıklar vardır. Bunlardan bazıları; kardiyovasküler rahatsızlıklar, karaciğer hastalığı, diyabeti insülin direnci, anksiyete, depresyon, obezite, infamasyon ve alerji olarak listelenebilir.

 Yüksek polifenollü zeytinyağı bahsedilen hastalıkların önlenmesi konusunda fayda sağlar ve tamamlayıcı gıda olarak kullanılabilir. Ayrıca yüksek polifenollü zeytinyağı mide asitliğini azaltarak gastrit ve ülsere karşı korur. Sindirimimizi kolaylaştırır. Diş konusunda da hamileler zaman zaman sıkıntı yaşar. Kemik ve dişlerin gelişmesinde, hücre ve dokuların yenilenmesinde çok büyük role sahiptir . Bununla birlikte hamileler yüksek polifenollü zeytinyağı tükettiklerinde; onların en çok karşılaştığı reflü probleminde büyük oranda iyileşme gözlenir. Çünkü Polifenoller; insan hayatı için çok önemli olan antioksidan ve serbest radikal antagonizm içerirler. Bu iki bileşen antimikrobiyal aktivite gösterir. Bu özelliği ile de zeytinyağı yemek borusunda oluşan hasarın giderilmesinde çok etkili olabilir, hızlı bir şekilde sizleri rahatlamanızı sağlayabilir.

Tüm bunlara ek olarak; özellikle kış aylarında bizler ve çocuklarımız için bağışıklık dopingine sahip olmak ve bağırsak florasının daha sağlıklı olmasını sağlamak için, içerdiği yüksek antioksidan ve E vitamini sayesinde cildimizin kırışmamasını sağlamak ve genç kalmak , içerdiği yüksek antioksidan sayesinde kansere karşı korunmak, beyin hücrelerindeki toksinleri ve plakları parçalayarak vücuttan atmasıyla güçlü bir hafızaya sahip olmak ve ileri yaşlardan alzheimerden korunmak, zeytinin içinde bulunan oleik asit formundaki yağ asidi sayesinde kalp rahatsızlıklarından korunmak, kan şekeri dalgalanmalarını önleyerek kilo verebilmek ve Tip 2 diyabet hastalığından korunmak, sağlıklı yağ olması sebebiyle 7-8 saate kadar tokluk hissi ve enerji verdiği için, sağlıklı kilo verebilmek, bebek ve çocuklarımızın beyin gelişimi desteklemek ve öğrenme bellek kapasitesini ve zeka gelişimlerini daha da arttırmak için yüksek polifenollü zeytinyağı tüketmeliyiz.

ozden
 Fotoğraf Kaynağı: Özden Gözlüklü Saka

Peki, memecik zeytini dışında başka hangi zeytin çeşitlerinde yüksek polifenol bulunuyor?

İtalya, İspanya ve Yunanistan ‘da bulunan bazı zeytin çeşitleri var bunlardan bazıları da ; Ogliarola, Chemlali, Picholine, Coratina, Peranzana, Corantina, Picual,  Hojiblance, Ortice

Markanla birlikte yurtdışında ödüller de aldın. Seni kutluyorum. Onlardan bahsedebilir misin?

Tabii ki. Markayı Şubat 2021 ‘de kurdum. 1 yıl olmadan ödülleri almaya başladık. 2021 de Londra Uluslararası Zeytinyağı Kalite Yarışmasında Sağlık İddiası ve Ambalaj tasarımı kategorisinde  Bronz Madalya kazandık. 2021 de Zeytindostu Derneği’nin düzenlemiş olduğu 14. Natürel Sızma Zeytinyağı Kalite Yarışması’nda Premium ödülü alan beş markadan biri olduk. Bu yıl Zeytindostu Derneği’nin düzenlemiş olduğu 15. Natürel Sızma Zeytinyağı Kalite Yarışması’nda Premium ödülü alan dört markadan biri olduk. Ayrıca Japonya’dan Altın Madalya, Olive İstanbul IOOC ‘dan Altın Madalya ve 2021 de Londra Uluslararası Zeytinyağı Kalite Yarışmasında Sağlık iddiasında Bronz Madalya kazandık.

Ayrıca dünyanın ilk zeytinyağı tadım okulu olan ONAOO’da zeytinyağı tadımcıları için resmi teknik kurs sonunda yapılan sınavı başarıyla tamamlayarak zeytinyağı tadımı için fizyolojik uygunluk belgesini aldım. 2 yıl sürecek olan ileri düzey kursu başladı. Uluslararası zeytinyağı tadımcısı olma serüvenin böylelikle başlamış oldu. Markayı kurarken hedeflerim arasında uluslar arası zeytinyağı tadımcısı olmak vardı. 2 yıl sonunda yapılacak olan sınavı başarıyla tamamlarsam bu hedefime ulaşmış olacağım.

tum-urunler
 Fotoğraf Kaynağı: Defnelia Olive İxir

Sence Türkiye’de zeytinyağı üreticiliği ve bu ürünlerin markalaşması nasıl ilerliyor? Sence nasıl olmalı?

Zeytinyağı üreticiliği geçtiğimiz son 5 yıla nazaran daha bilinçli ilerliyor. Üreticiler “nasıl kaliteli zeytinyağı üretebilirim” konusunu araştırıyor. Bunu zeytinyağı makinaları sattığımız müşterilerimizden sıkça duyuyorum.  Yeni nesil üretime dahil olmaya başlıyor ve bununla birlikte de markalaşma sayısı artıyor. Bu zeytinyağı sektöründe markalaşma için inanılmaz bir fırsat. Çünkü Türk zeytinyağına yapılan bazı karalamaları biz ancak markalaşıp ihracat yaparak aşabiliriz.

Evet, markalaşan firma sayısı artıyor. Ancak sürdürülebilirliği konusunda bu yıl tereddütlerim başladı.  Sebebi de iklim değişikliğine bağlı olarak zeytinlerin kuruyor olması ve yağ randımanının azalıyor olması. Bu yıl aynı ağaçta hem yeşil hem siyah hem de dalında kurumuş zeytinler vardı. Bu durum sonucunda özellikle dalında kuruyan zeytinlerden zeytinyağı üretildiğinde odunsu tat dediğimiz kusurla karşılaşmaya başladık. Bu istediğimiz bir durum değildir.

Ülkemizdeki bir diğer sorun markalaşmaya çalışan firmaların cam şişe tedariğinde sıkıntı yaşaması. Bizim de kullanmış olduğumuz hava almayan guala kapaklar İtalya’dan geliyor. Malum kurların dengesiz artışı bizleri bu konuda olumsuz etkiliyor. Umarım büyük cam üreticileri bir gün bizlerin sesini duyar ve bu tarz zeytinyağı şişe ve kapaklarını üretmeye başlar. Türkiye’de cam şişe üretiliyor ama maalesef kalitesi İtalya gibi değil.

Özden, bu samimi ve oldukça bilgilendirici sohbetin için tekrar çok teşekkür ediyorum. Markanın ve senin gibi üretim yapan, katma değer sağlayan tüm çiftçilerimizin ürünlerinin hak ettikleri yerlere gelmesini diliyorum.

Kapak Fotoğrafı: Unsplash

İlginizi çekebilir: Tuba Nil Dengiz’den Zeytinin Peşinde