İstanbul Sofraları: Dünyanın Kutlama Destinasyonu ve Eşsiz Tasarımlar
Ortalama bir insan ömrünün yaklaşık 15 yılını sofra başında geçirdiğini biliyor muydunuz? Yani, yaklaşık 100 bin kez sofraya oturuyoruz. Nefes alıp vermemizi saymazsanız, yaşantımızda bu kadar ağırlık taşıyan başkaca bir etkinliğimiz yok. Sofraların giderek yaşamın kendisine dönüşmesi bundan. Peki, bu ağırlığın hakkını verebiliyor muyuz? Bu sorunun cevabına geçmeden önce gelin biraz daha bakalım sofra gerçekliğine.
Birliktelik, sofranın mayasında var. Dünyada başkaca hiçbir etkinlik yoktur ki kendi amacının ötesinde, bu kadar fazla işleve sahip olsun. Sosyal etkileşim platformlarıyla dolu çağımızı düşünün. En güçlüsü bile, zarif ve sıcak niyetlerle düzenlenmiş bir sofranın yaratacağı etkiden ne kadar uzakta değil mi? Burada sevgiler çoğalır. Yaşanmış bir tatsızlığın üzerine “tatlı yenilip, tatlı konuşma”ya geçilir. Anlaşmazlıkların finali genellikle “barış sofrası”nda son bulur.
İhmal ettiklerimizin gönlünü bir sofrada almak istediğimizde bütün buzlar erimez mi? “Bir fincan kahvenin hatrı” kadar güçlü bir maya var mıdır gerçekten? Doğumdan başlayan yolculuğumuzun, bütün önemli dönüm noktaları bir yemek sofrasıyla taçlanır. Bir telefon mesajıyla anlatılamayacak ne varsa, bir ömür boyu dileğiyle teklif edilecek her konuda, ilk ev heyecanında, gelecekte bakıp yad edilecek her fotoğraf karesinin tam ortasında, sofra vardır. Her sofrada ise bir miktar tılsım…
Dünyanın Kutlama Destinasyonu: İstanbul.
Sofralardaki tılsımın çok önemli aktörlerinden biri olan Karaca; bu kadar yaşamsal değer taşıyan sofralarımızın sunum kısmı da geride kalmamalı diyerek dünyaca ünlü davet tasarımcılarını Sofralar Sergisi’nde bir araya getirdi. İstanbul şehrinin kutlamayla özdeş tarihinden ilham alan Karaca, İstanbul’a yeniden dünyanın kutlama ve davet destinasyonu misyonu kazandırma amacıyla 8-10 Kasım tarihleri arasında seçkin davetli ve tasarımcıları birbirinden göz alıcı masalar etrafında buluşturdu. Temanın “İstanbul sofraları” olarak belirlendiği sergide, Karaca ana sponsorluğu üstlenerek İstanbul’un gastronomi kültürünü taçlandırmış oldu.
Sofralar Sergisi’nde yer alan dünyaca ünlü 9 tasarımcının tamamının bir ortak yönü daha var: hepsinin daha önce İstanbul seyahati yapmış olmaları. Karaca’nın bu deneyime özellikle önem vermesinin sebebi, bizce İstanbul’u yaşamadan, onu anlatmanın imkansız olacağını bilmeleri. İstanbul sizce de öyle bir şehir değil mi?
Peki bu tasarımcılar kimler? Jennifer Lopez ve Ben Affleck’in düğün davet organizasyonunu üstlenen Colin Cowie, Emmy Ödül Töreni ve Oscar Ödül Töreni’nde tasarımcı olarak yer alan Edgardo Zamora ve Kim Kardashian’ın düğününü dekore eden ünlü davet tasarımcısı Eddie Zaratsian ve dahası...
Kendi Sofra Serginizi Kurun!
Karaca koleksiyonlarının ikonik parçalarıyla hazırlanan sofralarda uluslararası tasarımcıların seçtiği tüm ürünlere ayrı ayrı göz atıp, evinizde kendi Sofra Serginizi kurmak isterseniz göz atabilirsiniz! Biz özellikle, Eddie Zaratsian ve Tomas de Bruyne seçkilerine bayıldık. Gideon Hermosa’nın fazlasıyla “İstanbul” kokan ve şehrin tüm şahsiyetini yansıttığı tercihleri de ilk kutlama soframız için kaydedildi bile!
Sofralarına İstanbul’dan bir parça koyan tasarımcılar arasında KM Events Kurucu Ajans Başkanı Meltem Tepeler ve Bluechip Creative Events Kurucu Ajans Başkanı Elmas Özler de var. Fakat onların sofrası, sanıyoruz ki bizim için bir parça “daha özel”. Nedenini anlatalım.
Bir Sofrada Dünyayı Değiştirmek.
Etkinliğin 10 Kasım’a denk gelmesi, Meltem Tepeler ve Elmas Özler’in sergi için bir “Sonsuzluk Sofrası” kurmasına vesile olmuş. Mustafa Kemal Atatürk’ün sofralarını bilmeyen yoktur. Fikirdaşlarını, hatta en çok da fikrine karşı olanları bir araya topladığı özenli sofralarda alınan kararlarla bugün hep birlikte oturduğumuz masaların kaderini belirleyen Atamızın anısına en zarif saygı duruşu, ona bir sofra kurmak değilse nedir?
Mustafa Kemal Atatürk’ün sofrasında her zaman yer bulan Falih Rıfkı Atay, sofraya ilk katılışını bir kitabında şu sözlerle anlatır örneğin:
“Mustafa Kemal’in ilk sofrasında bulunacaktık. Holde toplandıktan biraz sonra arkasında beyaz bir Kafkas gömleği ile merdivenden indi. Bu kemerli gömlek, pek ahenkli bir endam ister. Şimdi onun şahsiyetiyle bu sofrada tanışmak fırsat idi. Derin bir merakla bütün sözlerini ve jestlerini takip ettim. Bu ilk sofrada en şaşırdığım ise ilk görüşmemizin üzerinden dokuz sene geçmiş olmasına rağmen beni bir bakışta tanıması oldu.”
Falih Rıfkı Atay gibi sayısız tarihi şahsiyeti ilk olarak sofrasında etkileyen, evine buyur eden bir önderimiz varken, Mustafa Kemal Atatürk anısına kurulacak sofralar kaçınılmazdır.
Masanın bir kenarında, herkesin düşüncelerini yazması için bir kara tahta, her tabağın yanında not defteri ve kalem bulunduran Atatürk sofraları için Sabiha Gökçen ise şunları söylemiş:
“Dünya ve yurt sorunlarının, ilmin, felsefenin, sanatın ve uygar Türk ulusunun geleceğinin sabahlara kadar tartışıldığı bir okuldu bu sofra.”
Tepeler ve Özler’in “Sonsuzluk Sofrası” adını verdikleri ilham verici tasarımın sade ve zarif ürünlerine buradan ulaşabilirsiniz.
İstanbul Gibi Yaşayan Sofralara!
Bir sofra hangi gerekçeyle kurulursa kurulsun; bazen bir kutlamaya, bazen bir parlamentoya, bazen de bir konser ya da festival çoşkusuna bürünür. Aynı İstanbul gibi; bazen rengarenk, bazen sade. Bazen kalabalık, bazen iki kişiye…
“Bazen” eki almayanlar vardır bir de. Tarihte bir kez yaşanırlar ve sonrasını mühürlerler. 28 Ekim 1923 akşamı, Çankaya’da kurulan bir sofrada söylenmiştir: “Beyler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz!”
Karaca ile kendi sofranızın tılsımını tasarlamak için tıklayın.
İlk yorumu siz yazın!